Tarımın Eylem Planı Tanıtım Toplantısı
DEVA Partisi’nin değerli genel merkez kurul üyeleri, İl ve ilçe teşkilatlarımızın çok değerli başkanları, Kıymetli teşkilat mensuplarımız,
Sevgili gönüldaşlarımız,
Kıymetli konuklarımız,
Ulusal ve yerel basınımızın değerli temsilcileri,
Ülkemizin dört bir yanından bu programı takip eden çok kıymetli çiftçilerimiz, üreticilerimiz,
Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri takip eden tüm vatandaşlarımız;
Hepinizi en içten duygularımla selamlıyor, partimizin tarım politikalarıyla ilgili eylem planını açıklayacağımız bu lansman programına hoş geldiniz diyorum.
*****
Bugün ülkemizin siyasi hayatında çok önemli bir gün.
Biz 9 Mart 2020 günü demokrasi ve atılım yolculuğuna çıkarken milletimize söz vermiştik:
Ülkemizin yaralarını saracağımıza söylemiştik.
Ülkemizde her bir vatandaşımızın haysiyetli, başı dik, müreffeh ve özgür bir yaşamı hak ettiği bilinciyle yola koyulmuştuk.
Biz yola çıkarken “Yepyeni bir siyaset” demiştik.
Yola çıkarken “Yepyeni bir siyaset dili” demiştik.
“Sadece eleştirmeyeceğiz, çözümün merkezi olacağız” demiştik.
İşte bu yüzden, yola çıktığımız ilk günden beri, her adımda her sorunun nasıl çözüleceğini tek tek, madde madde anlattık.
Şimdi de burada, Adana’da, Yüreğir’de, Çukurova’nın bu bereketli topraklarında sizlerle beraber bir ilki gerçekleştiriyoruz.
Yakın siyasi tarihimizde ilk kez bir parti, şu anda bir süre daha muhalefette olan bir parti, iktidarının ilk 90 gününde ve ilk 360 gününde neler yapacağını detaylarıyla açıklıyor.
Bakın, genelde muhalefetin kültürü nedir? Eleştirmek, yanlışları işaret etmek.
İşte biz Türkiye’de bu muhalefet kültürünü de değiştirmeye başlıyoruz bugünden itibaren.
Tabi ki yanlışları işaret edeceğiz. Tabi ki problemleri ortaya koyacağız. Tabi ki eleştirilerimizi açıkça söyleyeceğiz. Ama sorunlara çözümlerimizi de açık açık detaylı bir şekilde ortaya koyacağız.
İktidardaki küçük-büyük ortakları biliyorsunuz, onların zaten ne zaman ne yapacağını bilen yok, planları yok, programları yok. Gece yarısı attıkları imzalarla, rastgele attıkları imzalarla bu ülkeyi idare ettiklerini zannediyorlar.
İşte bugün biz, 90 günlük ve 360 günlük eylem planlarımızın açıklamasına, değerli arkadaşlarım, ilk olarak tarımla başlıyoruz.
Tarımda çiftçimizin, üreticimizin yaşadıkları dertlerin hızlı bir şekilde çözecek, çözümlerimizi detaylı bir şekilde ortaya koyuyoruz.
*****
Değerli konuklar, değerli çalışma arkadaşlarım; Sözlerime çok sevdiğim bir alıntıyla başlıyorum.“Sorunu yaratan zihin, o sorunu çözemez.”
Ülkemizi ekonomiden sağlığa, eğitimden tarıma, teknolojiden hukuka, çevreden dış politikaya kadar her alanda sorun yumağının içine sokanlar, güzel günlerin müjdecisi veya çözümlerin bir parçası olamazlar.
Evet değerli arkadaşlarım, bugünkü iktidar kendisini küçük ve dar alanlara hapsettiği için, milletimizin gerçek gündeminden bihaber.
Sokakta insanlarımız neler yaşıyor; çiftçimiz, üreticimiz tarlada ne yaşıyor? Bilmiyorlar, haberleri yok. Halktan tamamen kopuklar.
Sayın Cumhurbaşkanı geçenlerde “2023” diyor. 2071’den bahsediyor. 2053’ten bahsediyor. Ya bugün memleketin sorunu var.
Çiftçi “su yok, kuraklık var” diyor. “Maliyetim benim artık yükseldi, satış fiyatından bu maliyetimi karşılayamıyorum, zarar ediyorum, borcum birikti” diyor.
Sayın Erdoğan çıkıyor, “Ben 3. aşımı oldum” diyor.
Gerçekten ülkenin problemlerinden, sorunlarından kopmuş bir iktidar var bugün.
Ve bu iktidar sadece sorun üretiyor arkadaşlar, sadece sorun üretiyor.
Geçtiğimiz hafta açıkladıkları “Çiftçiye müjde” vardı biliyorsunuz. Bir müjde paketi. Ve sadra şifa öneriler de içermediğini hep beraber gördük.
Bu iktidar sadece sorun üretmiyor, gün geçtikçe sorunun bizzat kendisi haline geliyor.
İşte biz tüm bu sorunlara artık bir nokta koymak için buradayız.
“Özgür ve zengin” bir Türkiye için hazırladığımız eylem planımızı hızlıca hayata geçirmek için neyi, nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz ve değerli arkadaşlarım, biz artık emaneti teslim almaya hazırlanıyoruz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Gün, çözümleri konuşmanın günüdür.
Gün, müreffeh Türkiye hedefimize ulaşmak için, adım adım ne yapacağımızı halkımızla paylaşmanın günüdür.
Gün, milletimizin öncelikli sorunlarını çözecek politikaları tek tek anlatmanın günüdür.
Gün, kuru hamasetin, içi boş sloganların arkasına saklananlara, ülkenin gerçek gündemini ve sorunların, problemlerin, dertlerin DEVA’sını anlatma günüdür.
*****
Çok değerli konuklar, değerli çalışma arkadaşlarım; iktidarımızın 90 günlük ve 360 günlük eylem planını açıklamaya dediğim gibi topraktan başlıyoruz. İlk adımımızı tarım politikalarımızla atıyoruz.
Güzel ülkemizin her bir köşesinden bolluk aksın, bereket aksın, refah aksın diye buradayız.
Ekonomimiz tarımla güçlensin, verimli topraklarımız en yüksek teknolojiye kavuşsun, çiftçimizin yüzü gülsün diye buradayız.
Yıllardır feryadı duyulmayan çiftçimizin sesi olmak için,
DEVA damlalarını kuru toprakla buluşturmak için, buradayız, bir araya geldik.
Biz, Türkiye’yi tarımda kendi kendine yeter bir ülke haline getireceğiz.
Tekrar getireceğiz, üzülerek söylüyorum. Bir zamanlar öyleydik. Ama bu yanlış yönetim, kötü yönetim ülkeyi temel tarım ürünlerinde dahi ithalata mecbur bıraktı arkadaşlar.
Yediğimiz içtiğimiz her şeyde ithalat bağımlılığı oluştu. İşte biz onu kıracağız.
Yerli üreticimizi güçlendirip, çiftçimizin emeğinin ve alın terinin karşılığını kuruşu kuruşuna ve günü gününe almasını sağlayacağız.
Sadece kendi kendimize yeterli olmakla kalmayacağız, artan üretimimizle, pek çok üründe net anlamda ihracatçı hale geleceğiz.
Tarıma, bu önemli sektöre, çiftçimize, köylümüze iade-i itibar yapacağız. Çünkü bizim politikalarımızın uygulanması sonucunda;
Tarım denilince akla şu anda ne geliyor, bu iktidarın yanlış politikaları sonucunda? Tarım deyince, çiftçi deyince akla haciz geliyor, borç geliyor, maliyet artışı geliyor, zarar geliyor. Biraz önce gördünüz videoda, çöpe dökülen, tarlalara dökülen ürünler geliyor, kuraklık geliyor. Şu andakiyönetimin ülkeyi getirdiği durum bu. Ve inanın bunlar daha iyi günler. Tarım alanında nereye baksak, bu plansızlık, programsızlık, bu kötü yönetim ülkeyi çok daha kötü bir yere götürüyor. Göz göre göre, maalesef bunun şahidiyiz hep beraber.
*****
Değerli arkadaşlarım;
Biraz sonra Sektörel Politikalar Başkanımız Sayın Birol Aydemir, tarım eylem planımızı sizlerle detaylı olarak paylaşacak.
Ancak ben bunlardan bazılarını şöyle kısaca, özet olarak sizlere aktarmak istiyorum:
Burada değerli arkadaşlar, “öncelikle çiftçimizin ana sorunları, temel sorunları nedir?” buradan başlamak gerekiyor.
Asıl büyük sorunların çözümünden, hızlı çözümlerden başlayıp, yapısal konulara doğru hareket etmemiz gerekiyor.
Çiftçimizin borçlarını değerli arkadaşlarım, en az 2 yıl, en az 2 yıl faizsiz olarak erteleyeceğiz. En az 2 yıl. Altını çiziyorum; faizsiz olarak erteleyeceğiz.
Borç birikti pandemi şartlarında. Bunların öyle hemen taksitini hemen 1 ay sonra, 3 ay sonra başlatırsanız olmaz.
Ben hep söylüyorum: “Bir bakkalın yanında 2 ay çıraklık yapan bunların ekonomi yönetiminde, tarım yönetiminde yaptığı hatayı yapmaz.”
Bu biriken borçların çok uzun vadeye yayılması gerekiyor. Ve faizsiz ertelenmesi gerekiyor.
Çiftçinin toprağına, traktörüne haciz artık gelmeyecek.
Bakın ben tam 11 yıl bu ülkenin ekonomisini yönettim. Bizim dönemimizde baki değildi böyle bir şey.
Çiftçimizden borçlarını ödeyemeyen tabi ki çıkardı. %3-5 o kadar, fazla da değil.
Ama haciz uygulamasına asla, asla izin vermezdik. Böyle bir şey olmaz. Bunun başka yöntemleri vardır. Ödeme alışkanlığıyla ilgili başka yöntemler vardır. Ama diyorum ya “2 ay çıraklık, 2 ay çıraklık.” Bunu yapmadıkları için böyle oluyor.
Ve değerli arkadaşlarım, çiftçimizin kullandığı mazotun ÖTV’sini aynen çiftçimize iade edeceğiz.
Şu anda mazotun içinde çok ciddi Özel Tüketim Vergisi var. Özel Tüketim Vergisi’nin aynen çiftçimize iade etmemiz gerekiyor.
3. madde: Çiftçimizin kullandığı gübrenin maliyetinin tam yarısını, yüzde 50’sini, destek olarak kendisine vereceğiz. %50.
Gübre arttı. Niye arttı? Çünkü bu gübrenin fiyatı dövize bağlı, dövize. Döviz fiyatlarının artması çiftçinin suçu mu? Ben hep söylüyorum, ne diyorum: “Erdoğan sebep, yüksek kur, yüksek faiz, yüksek enflasyon sonuç” diyorum.
Daha geçen, geçen gün TRT’de 2 laf etti Merkez Bankası’yla ilgili, hemen dolar kuru tık tık yükseldi.
Ertesi gün Merkez Bankası Başkanı düzeltmeye çalışıyor.
Cumhurbaşkanı diyor ki “Faiz insin diye söyledim Merkez Bankası Başkanı” diyor. Ertesi gün Merkez Bankası Başkanı çıkıyor, baktı piyasa karışacak, “Yok daha indirmeyeceğiz faizi” diyor.
Zaten Cumhurbaşkanı bir sussun, şu ekonomiye bir karışmasın, inanın bugünkünden daha iyi olur. Daha iyi sonuçlar alırız.
Bu ülke kendi dinamizmiyle, kendi dinamizmiyle çok daha iyi ekonomik performans gösterir. Yeter ki gölge etmesinler.
Bugün gübrenin fiyatı arttıysa, ilacın fiyatı arttıysa, bunlar dövize bağlı arkadaşlar, döviz kuruna bağlı bunların fiyatı. Bunların fiyatı arttıysa bunun sebebi döviz kurunun artışıdır. Döviz kurundaki artışın da tek sebebi Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendisidir.
Eskiden bir de akraba Bakan vardı biliyorsunuz, şimdi ayrıldığı için artık. Eskiden el ele verip yapıyorlardı bu işi. Şimdi sadece kendi yapıyor.
Dolayısıyla biz ne yapacağız? Bu gübrenin, gübre maliyetinin tam yarısını, %50’sini çiftçimize destek olarak vereceğiz.
4. madde: Çiftçimizin kullandığı elektriğe ayrı bir tarife, daha düşük fiyatlı bir tarife uygulayacağız.
Çiftçimizin kullandığı elektriğin fiyatını düşüreceğiz.
Devlet sulama yatırımı yapmadıysa, tarlaya su götürmediyse, çiftçimiz de mecburen o kuyudan bazen 100 metre, 200 metredeki kuyudan su çıkarıp, tarlasını sulamak zorunda kalıyorsa bunun suçlusu çiftçi değil ki.
Yüksek elektrik fiyatlarıyla siz nasıl onu cezalandırırsınız? Devletin kıt kaynaklarını siz gidin sağa sola harcayın, Kanal İstanbul diye inadına, inadına Kanal İstanbul diye tutturun, bu kadar su kanalına ihtiyaç varken, tarımın suyla buluşmasına ihtiyaç varken kıt kaynakları gidin başka yerlere harcayın, ondan sonra çiftçimiz “Su yok, ne yapayım, kuyu kazıyorum oradan da su çıkarıyorum” desin, elektrik fiyatlarıyla, yüksek elektrik fiyatlarıyla siz çiftçiyi cezalandırın. Böyle bir şey yok. Böyle bir şey yok.
Değerli arkadaşlarım, tarım desteklerini, üretimin yapılacağı dönemin başında açıklayacağız ve aynı yıl içerisinde de destek ödemelerini gerçekleştireceğiz.
Niçin?
Çünkü çiftçimiz ekmeden, dikmeden o ürün için ne kadar destek alacağını önceden bilmek zorunda. Ona göre karar versin.
Çiftçimiz ekiyor, dikiyor, hasat zamanı geliyor, ürün çıkıyor, ondan sonra devletin ne destek vereceği ortaya çıkıyor. Ve destekler tam 1 sene sonra ödeniyor. 1 sene sonra ödeniyor.
Biz bu çarpık yapıyı değiştireceğiz.
Çiftçimiz önceden bilecek ne destek alacağını ve üretimin yapıldığı yılda hemen o desteğini alacak. Nakit alacak ve iş bitecek.
Çiftçimizin kalkınması için; tarımda ithalatı değil, içeride üretimi destekleyeceğiz.
Sözleşmeli tarımın yasal altyapısını güçlendirip, üretici sanayici iş birliğini etkin hale getireceğiz. Bu sözleşmeli tarımda çok önemli arkadaşlar. Baştan üretimin yaklaşık miktarını, fiyatını konuşup, sözleşmeyi yapıp önünü görerek çiftçimizin ekmesi, dikmesi çok çok önemli.
Tarım liselerini tekrar açacağız. Tarım liselerini.
Gençlerimizin toprağına, memleketine ve tarım üretimine bilerek ve bilinçli bir şekilde, o ilme sahip olarak devam etmesini sağlayacağız.
Küçük üreticinin pazarlama sorunlarında yardımcı olacağız.
Özellikle ihtiyaç fazlası ürünlerde ihracatı destekleyip, keyfi ihracat yasaklarına son vereceğiz.
Bunlar bir gecede alınan kararlar, bakın dikkat edin. Bir gecede ihracat yasaklanıyor. Bir gecede kota konuyor. Bir gecede ithalat kapısı açılıyor. Bu ülkenin tarım sektörünü şamar oğlanına çevirdiler. U Dönüşü yapıyorlar, zikzak yapıyorlar. Bu ülkenin tarım politikalarını neredeyseçalkalaya çalkalaya yayık ayranına çevirdiler, değerli arkadaşlar ya. Böyle bir şey olur mu, kabul edilir mi?
Başta tohum olmak üzere, dışa bağımlılığı azaltacağız.
Tarım sigortası kapsamını genişleterek çiftçilerimizi risklere karşı koruyacağız.
Kuraklığın neden olduğu tahribatı önlemek amacıyla;
Tarımsal sulama yatırımlarını hızla bir şekilde tamamlayacağız. Bu bizim önceliğimiz olacak. Bu mesele stratejik bir mesele.
Küresel ısınmanın olduğu, iklim değişikliğinin olduğu dönemdeyiz dünyada. Suyun çok çok kıymetli olduğu bir dönemdeyiz.
Sulama yatırımlarının acilen tamamlanması gerekiyor. Özellikle kapalı sistem, basınçlı sulama, damlama sulama yatırımlarının bir an önce tamamlanması gerekiyor bu ülkede. Aksi halde bakın, üretim düşüyor. Üretim düşünce fiyatlar çok hızlı artıyor. Hem çiftçimize yazık hem çok pahalı gıda satın almak, satın almak zorunda kalan vatandaşımıza yazık.
Tarım, gıda sadece üreticinin meselesi değil. Tüketicimizin de meselesi, vatandaşımızın tümünün meselesi. Bol ve uygun fiyatlı tarım ürünlerine, gıda ürünlerine vatandaşlarımız ulaşmak zorunda. Ama bunun için verimin yükselmesi gerekiyor.
Toprağı su ve teknoloji ile buluşturarak, sulamada israfı önleyecek son teknolojileri teşvik edeceğiz.
Sulu tarım yapan çiftçimizin gelirini, bilinçli sulama ve üretim planlamasıyla en az 3 katına, en az 3 katına çıkaracağız.
Bilinçli sulama, yeterli miktarda sulama, bilinçli tarım, bunlar verimi arttırıyor ve çiftçimizin geliri en az 3 katına çıkacak.
Peki tarımda finansman, çiftçimizin finansmanında ne yapacağız DEVA iktidarında Ziraat Bankası yeniden, çiftçinin bankası olacak. Arkadaşlar bu öncelik meselesi, öncelik.
Hükümetin önceliği nerelerde?
Adı üstünde Ziraat Bankası diye kurulmuş bir banka. 1. önceliği tarımın finansmanı olması lazım, çiftçimizin finansmanı olması lazım. Önce oraya yeteri kadar finansmanı sağlayacak, sonra dönüp eğer fazla kaynağı varsa başka alanlara bakacak. Ama önce tarım. Önce üretim. Ziraat Bankası’nın bununla uğraşması gerekiyor.
Çiftçimizin teminat problemini çözeceğiz. Tarımsal kredileri, gerçek çiftçilere vereceğiz.
Kredilerin geri ödeme zamanını ve özellikle kredi zamanını ve taksitlerini hasat dönemine göre belirleyeceğiz. Öyle standart 6 ay, 12 ay değil. Hangi ürünün hasatı ne zaman, çiftçimizin eline ne zaman para geçiyor, kredi ödemelerinin ona endekslenmesi gerekiyor.
*****
Değerli arkadaşlarım;
DEVA Partisi’yle birlikte; hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarıma da desteğimizi hızlı bir şekilde devam ettireceğiz.
Özellikle meralar, yaylalar. Bu konudaki sorunlar artık geride kalacak.
Et ve süt üreticilerine destek ödemelerini zamanında ve planlı bir şekilde yapacağız.
Üreticimizi belirsizliklere mecbur kılmayacağız.
Yerli üretimi destekleyerek, yem bitkilerini ithalata bağımlı olmaktan kurtaracağız.
Yem bitkilerinin kullanımına %50’ye varan destekler vereceğiz.
Terk edilen yaylaları yeniden üretime kazandıracağız.
Organize hayvancılık bölgelerini teşvik edeceğiz ve hızla yenilerini kuracağız.
Doğa dostu hayvancılığı destekleyeceğiz.
Ülkemizin flora zenginliğine sahip bölgelerinde arıcılığa özel teşvik ve destek sağlayacağız.
Çevreye duyarlı balık üretme çiftliklerini yaygınlaştıracağız.
Üniversiteler ile iş birliği halinde çalışarak, yeni balık türlerinin geliştirilmesini ve üretimini sağlayacağız.
*****
Değerli konuklar, değerli Teşkilat mensuplarımız;
Tüm bu politikalarımızı, biraz sonra detaylarıyla, Genel Başkan Yardımcımızdan dinleyeceğiz. Birazdan daha detaylı bir şekilde paylaşacak.
Ama şunu da ifade etmek istiyorum ki tarım artık tüm dünya için stratejik öneme sahip bir sektördür. Özellikle pandemi döneminde bu çok daha açık bir şekilde ortaya çıktı. Ve gıda güvenliğinin, gıdaya erişimin önemini herkes bir kere daha anladı. Bakın 2050 yılında, dünya nüfusu yaklaşık 10 milyara gelecek. Yaklaşık 10 milyarı bulacak 2050’de. Ve buna bağlı olarakgıda ihtiyacı da %70 oranında artacak. Ama toprağın büyüklüğü artmıyor dünyada. Su miktarı değişmiyor. Devir daim, okyanustan buharlaşıyor, yağmur oluyor, yağıyor. Su devir daim ediyor, su miktarı değişmiyor.
Hatta tatlı su kaynakları gittikçe azalıyor. Akıllı ve verimli politikalar üretilmezse gıdasızlık en büyük sorun haline gelecek. İşte tam da bu yüzden ülkemizin DEVA Partisi’nin bu 56 maddelik tarım eylem planına şiddetle ihtiyacı var.
DEVA Partisi’nin tarım politikasında insana, toprağa ve çevreye saygıyı görüyorsunuz.
İnsana saygı, Toprağa saygı, Çevreye saygı.
Üretici ve tüketicinin tüm haklarına sahip bir anlayışa, tüm haklarına sahip çıkan bir anlayışa vakıf olduğumuzu görüyorsunuz. Yapısal sorunlara yapısal çözümler görüyorsunuz.
Tarımın DEVA’sında;
Sağlıklı ve sürdürülebilir bir üretim görüyorsunuz.
Veriye ve bilime dayalı; yüksek katma değer üreten, rekabetçi, yenilikçi bir tarım sektörü görüyorsunuz, göreceksiniz.
Bizim hedefimiz; bu ülkedeki herkesin sağlıklı, güvenli, yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayabilmek.
Bizim hedefimiz, üreterek zenginleşen bir ülke inşa etmek.
Bizim eğitimli, bilgili, donanımlı çiftçilerimizle, doğru tarım politikalarıyla, suyumuzla, toprağımızla büyümemiz gerekiyor.
*****
Ve değerli arkadaşlarım,
Bugün sadece Yüreğir’de değiliz, sadece Adana’da değiliz.
Bugün aynı anda, tüm DEVA Partili arkadaşlarımız, tüm teşkilat mensuplarımız, 81 ilde, yüzlerce ilçede tarımla uğraşan her bir vatandaşımızı ziyaret etmeye başlayacak.
Çiftçimize, hayvancılıkla uğraşan vatandaşımıza, üreticimize tek tek ulaşacağız.
Bugün Çukurova’da tarım işçileriyle burada Yüreğir Ovası’nda buluşacağız. Tarlaları ziyaret edeceğiz.
Tarım sektörünün tüm aşamalarıyla istişarelerimizi sürdürerek yarın, Mersin ve Konya’da programımıza devam edeceğiz.
Çiftçilerimizle, üreticilerimizle buluşacağız.
Ve Mersin’de hal esnafıyla bir araya geleceğiz.
Konya Ereğlisi’nde bir süt üretim çiftliğini ziyaret edeceğiz ve Meke Gölü’nü, Meke Gölü’nü ziyaret edeceğiz.
Biliyorsunuz Konya Ovası’nda bu sene kuraklık çok ciddi bir sorun ve orada durumu yerinde arkadaşlarımızla birlikte tespit edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, tüm teşkilatlarımız bu günden itibaren, önümüzdeki en az 1 hafta, 10 gün boyunca bugünkü programı Türkiye genelinde tüm çiftçilerimize, tarımla uğraşan üreticilerimize, hayvancılıkla uğraşan üreticilerimize birebir gidip anlatacak.
Basit, anlaması, okuması kolay dokümanlar hazırladık. Hep beraber bunları ülke sathında dağıtacağız. Hem anlatacağız hem de yazılı olarak o dokümanlarımızı çiftçilerimize bırakacağız. Köy, kahve, kıraathane her yere girip çıkacağız. Kırsal bölgelerimizdeki esnafımızla oturacağız, sohbet edeceğiz.
Tüm DEVA kadroları bugünden itibaren en az 1 hafta 10 gün, kendi bölgelerindeki herkese ulaşıncaya kadar inşallah bu çabayı beraberce gösterecek ki çiftçimiz, üreticimiz DEVA’nın çözümlerini, çözümün DEVA’sını, tarımın DEVA’sını görsünler, bilsinler, duysunlar.
Evet şimdi, iktidarımızın ilk 90 gününde ve ilk 360 gününde gerçekleştireceğimiz tarımla ilgili adımlarımızı paylaşmak üzere ben sözü Birol Bey’e bırakıyorum ve hepinize tekrardan saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
Sağ olun.