6 Ağustos 2022 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Van İl Başkanlığı Açılış Konuşması

6 Ağustos 2022

Merhaba Van merhaba.

Van İl Açılış Konuşması

Medreselerin, kümbetlerin, kalelerin diyarı merhaba.

Ters lalelerin, flamingoların doğası merhaba.

Vanadokyası’yla, Ahtamar’ıyla Serhat’ın incisi Van merhaba.

Denizin, tarihin, bereketin şehri, dünyada hâlâ yaşanan en eski şehir merhaba.

Vankulu Mehmed Efendi’nin, Fekiya Teyran’ın doğduğu kadim şehir Van... Merhaba!

*****

Dün Ağrı’daydık, önceki gün Muş’taydık. Ülkemizi adım adım, şehir şehir, ilçe ilçe geziyoruz.

Sorunları sıkıntıları yaşayanlardan dinliyoruz. Dertlilerden dertleri dinliyoruz. Ayak bastığımız her toprakta da çözümleri konuşuyoruz.

İnanın Türkiye’nin sorunu çok doğru ama bu sorunları çözmek bir o kadar kolay.

Tüm sıkıntıları aşacağız. İnşallah seçimlerin ardından Türkiye’de hep beraber yepyeni bir sayfa açacağız yepyeni.

Biz cebimizde güvenin çözümün anahtarlarıyla dolaşıyoruz.

Her alandaki sorunları nasıl çözeceğimizi açık açık anlatıyoruz. Her alanda eylem planları hazırladık. Çözümlerimizi yazılı bir şekilde tarih vererek bütçesini hesap ederek ortaya koyuyoruz.

Öyle bol keseden vaatle atanlardan da değiliz ha. Ama hesabımızı yapıyoruz. Ne söz verirsek de inşallah yerine getireceğiz.

İşte bu yüzden yarının Türkiye’sinin mimarları biz olacağız. DEVA kadroları olacak.

Türkiye’nin değişiminde DEVA Partisi asli rol oynayacak asli. Hiç şüpheniz olmasın.

*****

Artık mevcut iktidarın son kullanma tarihi geçti. Bu iktidar yorgun bir iktidar yahu. Onları en yakın zamanda müsait bir yerde indirmeniz gerekiyor.

Bunlar en başta söylediklerinin tam tersini yapmaya başladılar.

3Y vardı, hatırlıyor musunuz? Neydi bunlar? Yasaklar, yolsuzluk ve Yoksulluk. 3Y ile mücadele için evet iyi bir başlangıç oldu. Ondan sonra kadro değişti. Kadro bozuldu. Yoldan saptılar.

Şimdi maalesef ülke aynı 3Y ile karşı karşıya kaldı. Korkuyorum ki aynı 3Y’yi miras bırakıp gidecekler.

Ülkemiz yeniden yasakların, yoksulluğun ve yolsuzluğun ülkesi oldu. İçimiz yanıyor içimiz. Çünkü bu ülke böyle kötü yönetilmeye layık değil.

En başta neler söylemişlerdi değil mi? Yerel yönetimler güçlendirilecekti. Ne oldu?

Bırakın yerel yönetimleri güçlendirmeyi bugün seçilmiş belediye başkanları makamlarından indiriliyor yerine kayyumlar oturtuluyor. Hani güçlenecekti yerel yönetimler. Ne oldu?

Seçimleri kazanamayınca adeta seçimleri kazanamadıkları illerdeki ilçelerdeki vatandaşı cezalandırmanın yöntemi haline geldi bu kayyum ataması.

Sağda solda “Millî irade” diye kendilerini anlatanlar, yerelde seçimi kazanamadıklarında halkın iradesini falan tanımıyorlar.

Bitmedi. Başlangıç arasıyla gelinen nokta arasında çok büyük fark var. AK Parti’nin ilk yıllarında cezaevleri koşullarının iyileştirilmesi sağlanmıştı değil mi? Hep beraber çok gayret gösterdik. Avrupa’yla müzakerelerde önemli bir konuydu. Biz kendi insanımız için bunları yaptık.

Bugün ne oldu? Bugün geldiğimiz noktada bir kadın siyasetçi hastalığının ilerlemesine rağmen cezaevinde tutuluyor.

Hastaneler ‘Hapishanede kalamaz’ diyor, Adli Tıp Kurumu’na gidiliyor, oradan siyasi baskı altında rapor çıkarılıyor ve hâlâ hapishanede tutuluyor.

Çok ağır bir haksızlık. Çok ciddi insan hakları ihlali yapılıyor şu anda çok.

Devam ediyoruz. Niye bunları hatırlatıyorum? Çünkü Sayın Erdoğan ne demişti? “2005’te ne dediysem onun arkasındayım” demişti. “Kürt sorunu benim de sorunumdur” demişti değil mi?

10 sene sonra kendi kendiyle kavga etmeye başladı. “Kardeşim, ne Kürt sorunu ya?” demeye başladı izliyorsunuz.

Peki Kürt meselesi çözüldü mü? Ben burada Van’da sorayım size. Çözülmedi. Tam tersine dirildi...

Erdoğan bu bölgeye geldiğinde Dicle’nin kenarındaki kuzuyu hatırlıyor Ankara’ya dönünce kurdun yanı başında başka bir hizaya gidiyor.

Farkında bile değil. Belli ki Bahçeli’nin yanından 2 dakika ayrılıp da Kürt meselesini doğrudan insanlarla konuşacak durumu da yok artık.

Zaten ne zaman gitti Bahçeli’yi, Perinçek’i yanına ortak aldı o gündür bu gündür memleketin sorunları çözülmüyor yahu.

Bakın buraya gelmesine de gerek yok. Şöyle bir Google diye bir şey var değil mi. Herkesin cep telefonunda arıyorsun. “Bu yıl kaç kaç Kürtçe öğretmeni atandı” diye yazsa gerçeği görecek.

TBMM’ye bakalım. TBMM ne demek? Bütün vatandaşlarımızın temsilcilerinin olduğu kurum demek.

TBMM’de insanların konuştuğu dil inkâr ediliyor yahu.

Bir insanın annesinden ninni dinlediği dili inkâr edilir mi? Ana dilidir ana dili. Niye? Çünkü anasının konuştuğu dil onun için diyoruz.

Bir Milletvekili Meclis’te bazı Kürtçe ifadeler kullanıyor kürsüde. Peki, Meclisin tutanaklarını açın bakın. Tutanakta ne yazıyor? “X” harfi koyuyorlar X.

Yahu ‘X’ Allah aşkına İngilizceden alınma bir harf değil mi? Sen İngilizceden aldığın harfi oraya koymayı biliyorsun da meclis tutanaklarına Kürtçe iki tane cümle yazmayı bilmiyor musunuz yahu. Gerçekten ayıp günah.

Kürtçe bu toprakların dili. Üstelik ülkemizde en çok konuşulan ikinci dil.

Meclis zabıtlarında tutuyorlar bir “Bilinmeyen dil” yazıyorlar bi “X” yazıyorlar.

Anlaşılan Kürtler meclise girdi ama Kürtçe bu ülkenin meclisine giremedi. İşte biz onun için buradayız, onun için çalışıyoruz.

Sonra da kalkıyorlar ne diyorlar? Erdoğan da Bahçeli de ‘Ülkede Kürt meselesi falan yok’ diyorlar. Gelsinler Van’a da Erdoğan ve Bahçeli el ele tutuşsunlar bu meydanda Van’da sizlere sorsunlar. Kürt meselesi var mı yok mu diye. Buradan cevabını alacaklar.

Ankara’da oturdukları yerden mesele yok demekle mesele yok olmuyor yahu.

Bakın arkadaşlar sizlere bir özet yapacağım. Eğer bu ülkede ana dili hakkı hâlâ tartışılıyorsa burada bir mesele var demektir.

Koskoca Türkiye’de, yılda ancak birkaç Kürtçe öğretmeni atanıyorsa, Ülkenin Meclis’inde, ülkenin en çok konuşulan ikinci diline “bilinmeyen dil” muamelesi yapılıyorsa, bir mesele var.

Yoğunlukla Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı şehirlerde, belediyelere kayyumlar atanıyorsa, burada bir mesele var.

Altı milyon vatandaşımızın oyları yok sayılıyorsa bir mesele var.

Türkiye dönüp dolaşıp hâlâ bugün parti kapatmak gibi bir ilkelliği tartışabiliyorsa burada bir mesele var.

Eğer bu ülkede, çocukların oyun oynadığı alanlarda, panzerler geziyorsa, burada bir mesele var demektir.

Eğer Ceylanlar, Uğurlar ölüyorsa burada bir mesele var.

Van’da, daha geçtiğimiz dönemde iki masum vatandaşımız, hayvanlarını otlatırken gözaltına alınıp, terörist muamelesi yapılıp ve işkence sonucu biri vefat ediyor diğeri sakat kalıyorsa ortada bir mesele.

Önce DEVA gelecek sonra zülüm bitecek inşallah.

Bakın sizlere tek tek sıraladım değil mi. Bu meselenin adı değerli arkadaşlarım Kürt meselesidir.

Bizim için Kürt meselesi o partinin, bu partinin meselesi değil; Kürt meselesi tüm Türkiye’nin meselesidir. Bizim meselemizdir. Doğunun batının-kuzeyin güneyin değil, tüm Türkiye’nin meselesidir.

Bizim için bu mesele bir hak meselesidir. Hukuk meselesidir, adalet meselesidir.

Değerli arkadaşlarım;

Hakkın temel yasal haklarının pazarlığı olmaz. Temel hakları oylamaya bile tabi tutamazsınız.

Vatandaşlarımızın tüm haklarını koşulsuz, şartsız, pazarlıksız derhal tanınır. Çünkü onundur zaten. Al- ver konusu yapamazsın. Mesele insan hakkıysa “almak-vermek” olmaz. Devlete düşen o hakkı olduğu gibi tanımaktır. Nokta.

Onun için ne diyoruz? Ana dili, vatandaşlarımızın analarının ak sütü kadar helâldir diyoruz.

İşte biz bu konuyu inşallah, evelallah bir çatışma konusu olmaktan çıkaracağız.

Bizim için Kürt meselesi bir eşit vatandaşlık meselesidir. Biz öyle kuru kardeşlik sloganları atanlardan değiliz. Biz, eşitlik diyoruz. Eşit vatandaşlığın altını çiziyoruz.

Bakın görün bu iktidarın reddettiği çözemediği Kürt meselesi yakında ayaklarına dolanacak. Dolanıyor da... Biz de iktidara gelip Kürt meselesini çözeceğiz. Biz çözeceğiz. Çünkü meseleyi biliyoruz. Meseleyi bilen bir kadromuz var. Meseleyi yaşayan teşkilatlarımız var. Damdan düşenler var bu partinin çatısı altında. Onun için sorunu iyi biliyoruz ki çözmek için yola çıkmış durumdayız.

Meseleyi meşru, demokratik siyaset yoluyla çözeceğiz. Demokrasi içinde çözeceğiz. Meşru yollarla çözeceğiz ve siyaset eliyle çözeceğiz

Devleti Kürt meselesinin çözümünün bir parçası haline getireceğiz inşallah. Ağıt sesini adaletle dindireceğiz inşallah.
Geçmişte yaşanan hiçbir acıya kör, hiçbir feryada sağır kalmayacağız. Adalet için DEVA, özgürlük için DEVA diyoruz. Hepsini başaracağız.

Bu acıların bir daha yaşanmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.

Ancak bu yolda, kandan, gözyaşından beslenen hiç kimseye geçit vermeyeceğiz.

Bizim Kürt meselesine bakış açımız budur arkadaşlar. Bunlar bizim için gelir geçer günlük meseleler değil. Konjonktürel meseleler değil bir ilke meselesidir ilke.

Geçmişte annelerin cezaevindeki evladıyla anadilinde konuşmayı yasaklayanların bugün nasıl hatırlandığını iyi biliyorsunuz değil mi? O yasakları koyanları bugün nasıl anıyorlar?

İşte biz ilkelerimize sahip çıkarak ülkemizi bölgemizin en güçlü ülkesi yapacağız inşallah.

*****

Arkadaşlar, bakın bugünkü iktidar demokrasiden uzaklaştığı için sadece Kürt meselesi dirilmedi. Aynı zamanda Türkiye’yi yoksulluğa hapsettiler bunlar.

Zam üstüne zam yaşanan bir ülke haline getirdiler. Geçim sıkıntısını en ağır yaşayan şehirlerinde birisi de burası. Van. Hepiniz görüyorsunuz yaşıyorsunuz.

Niye biliyor musunuz?

Ekonomi dediğiniz bir zemine bir temele oturur. Ekonomi dediğimiz alanın temelinde zemininde önce adalet vardır, hukuk vardır, insan hakları vardır, özgürlükler vardır, demokrasi vardır.

Siz o temeli sağlam atmadan, o temeli sağlamlaştırmadan bu ülkenin ekonomik sorunlarını çözemezsiniz. Onun için çuvallıyorlar.

Erdoğan ne diyor? “Benim alanım ekonomi, ekonomistim” diyor. Ama çözemiyor. Çünkü bunu anlamıyor.

İşte biz o iktidarın görmedikleri var ya görmedikleri, biz onların görmezden geldiklerini iktidara taşıyacağız.

İktidar görmüyor ama enflasyon aldı başını gitti. Para pula döndü yahu

Enflasyon nedir? Enflasyon paranın değerini düşürmek yoluyla bütün vatandaşların cebinden çalmaktır.

Enflasyon ne demektir? İnsanların buzdolabından çalmaktır. Eğer insanların dolabında 3 çeşit peynir değil de 1 çeşit peynir o da yarım kilo 25o gr anca bulunuyorsa bu enflasyon yoluyla insanların buzdolabında çalmaktır.

Enflasyon sanayiciye, KOBİ’ye ve esnafa kazanmadığı paradan vergi ödettirir. Esnaf kardeşlerim bilir. Buraya bakıyoruz tuhafiye var, kırtasiyeci var, baklavacı var, tekel bayi var. Hepsi var.

Bu esnaf kardeşlerimiz ne yapıyor? 100 liraya aldığı malı diyelim ki satıyor 130 liraya, dönüp bakıyor mal 200 liradan rafına koyuyor. Devlet diyor ki ‘sen bunu 100 liraya aldın 130 liraya sattın 30 lira ver bakayım vergisini’ diyor. Onun için esnaf feryat ediyor.

“Ben sattığım malı yerine geri koyamıyorum” diyor. Onun için vatandaşlarımız feryat ediyor.

Uydurma bir enflasyon açıklıyor TÜİK uydurma. TÜİK’e bakarsan enflasyon yüzde 70 küsur...

Buraya yürürken bir kot satan arkadaşımızın dükkanına girdim. Sordum, “Geçen sene kaça satıyordun bu sene kaça satıyorsun?” dedim.

“80 liraya sattığım kotun aynısını bu yıl 240 liraya satıyorum” dedi.

Bu ne demek 3 misli. Bu ne demek yüzde 200 zam demek. 100 liraymış 200 de zam olmuş 300 olmuş demek.

Yüzde 200 zam.

TÜİK ne açıklıyor? Yüzde 70 küsur. Yüzde 70 küsur enflasyon açıklıyor dönüyor emeklinin maaşını o kadar arttırıyor. Yüzde 70 küsur enflasyon açıklıyor dönüyor asgari ücretlinin maaşını o kadar artırıyor. Memurun maaşını o kadar artırıyor.

Ya sen gerçek enflasyon neyse ona göre bu milletin gelirini artırsana arkadaş.

Biz çözümü hazırladık bakın. DEVA Ekonomisini detaylarıyla hazırladık açıkladık. Tam 116 maddelik çözüm paketimiz hazır. 116 madde.

Bakın biz ilan ettik parti programına yazdık. Dedik ki: Biz devlete işe alımlarda mülakatı kaldıracağız.

Çünkü mülakat şu andaki hükümetin işine gelmeyenleri devlete almama politikası haline geldi.

KPPS’den gençlerimiz 80 alıyor 90 alıyor 95 alıyor mülakatta eliyorlar yahu. Böyle bir şey olur mu?

Biz mülakatı kaldıracağız.

Mülakatı kaldırınca kim hakkediyorsa o gelecek devlete. Biz çözüm için buradayız. Yazılı sınav neyse o. Herkes adalet karşısında hak ettiği neyse hak ettiğini mutlaka alacak.

Biz çözüm için bütün çalışmalarımızı tamamladık.

Şu an Türkiye’de döviz kurunun patlamasının en önemli sebebi nedir? Arka kapıdan 190 milyar doları sattılar ya devletin dövizini tükettiler ya damatla beraber el ele verip. Asıl odur.

Devletin dövizini ne zaman tüketti bunlar mirasyedi gibi harcadılar gizli saklı ondan sonra artık döviz kuruna hâkim olamıyorlar. Kur arttıkça artıyor.

Biz paradan altı sıfırı attık bunlar geldiler bir sıfır eklediler ya.

Dolar 1 lira 50 kuruş, 1 lira 60 kuruştu. Yıllarca böyle devam etti. Bu arkadaşınız ekonomiyi teslim aldı dolar 1 lira 50 kuruştu, 6 sene sonra Dış İşleri Bakanı olduğumda dolar 1 lira 30 kuruştu.

Bunlar geldi 18 lira yaptı yahu.
Biz işte o kuru patlatan politikaları anında keseriz anında.

Merkez Bankasına da TÜİK’e de ehil ve dürüst atamalar yaparız. İşi ehline teslim ederiz.

Bizim çalıştığımız dönemde başarı elde etmemizin en önemli sebebi dürüst ve ehil kadroladı. Dürüst ehil kadroları işin başına getirin istişare ve karar alın ondan sonra korkmayın.

Bu ülkenin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok.

Şu anda ülkenin Merkez Bankası’nın 1 tane işi var. Tek işi var. Enflasyonu düşürmek. Ama Merkez Bankası serbest değil ki...

Bir tane talimat veren var. ‘Ben ekonomistim’ diyen. ‘Benim alanım ekonomi’ diyen.

Laf dinlemiyor diye kaç tane Merkez Bankası Başkanı değiştirdi. Nihayet laf dinleyen Merkez Bankası Başkanını buldu kendi lafını kendi sözünü empoze ede ede de enflasyonu da patlattı, dolar kurunu da patlattı.

Olan budur başka bir şey değil.
Gerçekten beceremiyorlar yahu.
Ama inşallah değerli arkadaşlar çözüm bizde. Bunu da biz çözeceğiz.

2 tane krizi çözdük. Hangi krizler bunlar? 2001-2002 ekonomik krizini çözdük. Arkasından 2008-2009 ekonomik krizini çözdük. İnşallah bu krizi çözmek de bize nasip olacak.

Hazırlanıyoruz.

Ben şimdi buradan sizlere sormak istiyorum. Van’a sormak istiyorum;

Demokrasi için hazır mıyız Van?

Adalet için hazır mıyız?

Eşitlik için hazır mıyız?

Özgürlük için hazır mıyız?

Zenginlik için hazır mıyız?

Siz hazırsanız biz de hazırız. İnşallah hep beraber başaracağız.

Tekrar il binamızın hayırlı olmasını diliyorum.

Bu güzel ilimizde hayırlı hizmetler yapmasını il başkanımızdan tüm ekibinden tüm teşkilatımızdan bekliyorum.

Tüm ailelerinizle, arkadaşlarınıza gönül dolusu sevgilerimi selamlarımı saygılarımı iletiyorum.

Sağ olun var olun.