Uşak İl Başkanlığı Açılışı Konuşması
Çok değerli genel merkez kurul üyelerim,
Değerli Uşak İl başkanımız,
Değerli ilçe başkanlarımız,
Bu açılış vesilesiyle bizlerle birlikte olan sivil toplum kuruluşlarımızın, meslek örgütlerimizin, siyasi partilen çok değerli temsilcileri
Değerli Uşaklı hemşerilerimiz,
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Uşak il teşkilatımızın hizmet binasının açılışına hoş geldiniz diyorum.
Bugün burada sizlerle beraber Uşak’ta olmak bizler için büyük bir mutluluk.
Uşak Millî Mücadele yıllarımızın en önemli illerinden birisi.
Aynı zamanda Ulak en güzel illerimizden birisi.
Evliya Çelebi ne demiş? ‘2 gün Uşak’ta kalan 3. Gün âşık olur’ demiş.
İşte tarımıyla, sanayisiyle, tarih mirasıyla gerçekten gözde illerimizden birisindeyiz u an.
Burada, Uşak’ta genç ve dinamik bir teşkilat kurduk.
Türkiye’nin 81 ilinde şu anda il başkanlarımız görevlerinin başında. Türkiye’de 720 ilçede ilçe başkanlarımız görevinin başında.
DEVA Partisi damla damla büyüyor çok şükür.
Türkiye’yi karış karış dolaşıyoruz.
Daha geçtiğimiz hafta Muş’taydık, Ağrı’daydık, Van’daydık.
Bugün burada Uşak’tayız.
Yarın kısmet olursa Denizli’deyiz. Ertesi gün Yozgat’tayız.
Biz tüm Türkiye’yi karış karış geziyoruz. Vatandaşlarımızı dinliyoruz. Dertleri dertlilerden dinliyoruz.
Ankara’da oturduğumuz yerlerden değil.
Bizzat sahada sıkıntıları tespit ediyoruz.
Sorunları iyi anlıyoruz ki çözüm üretelim.
Çünkü sorunları anlamayan, ülkenin gerçeklerinden kopan bir hükümetin ülkeyi ne hale getirdiğini hep beraber görüyoruz, yaşıyoruz.
Eskiden Keçiören’de bir apartman dairesinde otururdu. Komşuları vardı. Şöyle ayda bir de olsa elektrik faturası, su faturası, gaz faturası görürdü.
Ne zaman ki saraya kendini hapsetti o gün bugündür Türkiye’de işler kötü gidiyor.
Bit tane komşusu yok yahu, bir tane komşusu.
Onun için olmuyor.
Bu ülkenin sorunlarını çözmek ancak dertleri anlamakla mümkündür.
İşte biz bunun için yola çıktık.
Bunun için her yerde her yerde vatandaşlarımızla buluşuyoruz.
Gençlerle, kadınlarla, işçilerle, çiftçilerle, esnafla, emeklilerle oturuyoruz dertleşiyoruz.
Türkiye’de şu anda ‘ben işimden memnunum, benim derdim yok’ diyen bir insan arayın ki bulabilesiniz.
Maalesef.
Şuradaki esnafımıza, çiftçimize, emeklimize sorun. Dertler hızla büyüyor.
Soruyoruz vatandaşlarımıza en önemli sıkıntılarınız nedir diye.
‘Hayat pahalılığı’ diyorlar. Zamlar arka arkaya gelen zamlar.
Şu anda işsizlik ülkenin belki de en önemli sorunu.
Gençlerimiz Türkiye’nin pek çok yerine iş bulmakta bugün güçlük çekiyor.
Bu hükümet enflasyonu patlattı.
Şu anda enflasyon 3 hane 3.
TÜİK ne kadar 70 küsürler de açıklasa bu ülkede gerçek enflasyon yüzde 200’lere yaklaşmış durumda.
Gelin şuradaki esnaflarımıza sorun. Konfeksiyon, çamaşır çorap, büfeler, cep telefoncular...
Hangisinin fiyatı yüzde 70 arttı ben bilmiyorum.
Şu anda gerçek enflasyonu açıklamayan, enflasyonu gizleyen bir hükümet işin başında.
Enflasyonu gizlediği yetmiyor ne yapıyor? Bütün memur maaşlarını TÜİK’in uydurma enflasyonu kadar artırıyor.
Emekli maaşları o kadar artıyor, asgari ücret o kadar artıyor.
Devlet doğruyu söyleyecek doğruyu.
Doğru söylemeden asla mümkün olmaz.
Gerçek enflasyon neyse, gerçek enflasyonun üzerine bir de refah payı ekleyip vatandaşlarımızın gelirini artırmak zorundasınız.
Emekli maaşlarını, asgari ücreti, memur maaşlarını devletin belirlediği bütün gelirleri gerçek enflasyon artı refah payı kadar artırmak zorundasınız.
Aksi halde enflasyon karşısında milyonlar eziliyor eziliyor.
Bu hükümet maalesef bizim zamanında tek haneye indirdiğimiz enflasyonu tekrar azdırdı.
Biz paradan altı sıfır atmıştık hatırlıyorsunuz değil mi?
Enflasyonu tek haneye indirip arkadan da altı sıfır atmıştık.
Bu hükümet geldi bir sıfırı ekledi şu anda.
Dolar kuru 1 lira 50 kuruştu. 1 lira 60, 70 kuruştu. Şimdi oldu 18 lira.
50 kuruşluk ekmek oldu 5 lira.
Geldiler en az bir sıfır eklediler maalesef.
2018’den bu yana partili, taraflı Cumhurbaşkanı tek yetkili imzayla göreve başladığından bu yana ülkenin çözülen hiçbir sorunu yok.
Sorunlar ancak artıyor.
Kriz arkasına kriz yaşıyoruz.
Şu anda yaşadığımız sadece ekonomik kriz değil arkadaşlar, şu an Türkiye hukuk ve adalet krizi yaşıyor.
Şu anda Türkiye bir dış politika krizi yaşıyor.
Şu anda Türkiye bir eğitim krizi yaşıyor.
Gençlerimizle konuşuyoruz. Üniversite sınav sonuçları belli oldu.
Gittiğim çoğu vilayette gençlerimiz şunu söylüyor. ‘Benim puanım yetti, iyi bir üniversiteye aslında kaydolabilirim. Ama ailemin imkânı yok. Maddi imkânlarımız müsait değil. Üniversitede iyi bir bölümü tutturduğum halde ailem beni okutamayacak çünkü tutturduğum üniversite başka şehirde. Orada hayat pahalı’ diyor.
Gerçekten çok üzülüyoruz.
Şu krizin, şu siyasi ve ekonomik krizin en büyük ceremesini özellikle de gençlerimiz yaşıyor.
Emeklilerimiz yaşıyor, çiftçilerimiz yaşıyor.
Uşak bir sanayi kenti ama aynı zamanda da bir tarım kenti.
Çiftçilik yapan ya da akrabası çiftçi olan çok dostumuz vardır bu meydanda.
Gübre fiyatları aldı başını gitti. Yem fiyatları aldı başını gitti. İlaç, tohum... Güç yetmiyor.
Ve bunun en önemli sebebi döviz kuru.
Bu hükümet diyor ki mazot arttı diyor çünkü petrol fiyatları arttı diyor.
Petrol fiyatı ne kadar arttı dünyada? 60 dolardan 100 dolara çıktı.
Bu ne demek?
Hesap basit.
Benzin, mazot 7 lirayken 10 lira olması lazım. Petrol fiyatı 70’de 100’e çıktıysa mazotun benzinin litresinin de 7 liradan 10 liraya çıkması lazım.
Eğer bugün 20 liranın üzerindeyse bunun tek sebebi var o da döviz kurundaki artış.
Türkiye’deki döviz kuru artışı Avrupa’nın hiçbir yerinde yok hiçbir yerinde. Bunlar diyorlar ki ‘dünyanın her yerinde enflasyon var.’
Ya bugün Amerika’da enflasyon yüzde 7’ye çıktı diye adamlar panik oluyor. Japonya’da enflasyon yüzde 2’ye çıktı diye panik oluyorlar.
Bizim 15 günde yaşadığımız enflasyonu başka ülkeler 1 yılda yaşıyor.
Bu hükümet artık yönetemiyor.
Güven olmadan ekonomi olmaz arkadaşlar güven olmadan olmaz.
Ekonomiyi düzeltmenin tek yolu güvendir. Güven olmadan asla.
Gençler bazen bana soruyorlar diyorlar ki e iyi de başkanım güven nasıl oluşur bir anlat hele diyorlar.
Bende diyorum ki bakın gençler 1 dakika da 8 madde de size anlatayım güven nasıl kazanılır.
Size anlatayım Beştepe’de duysun. Çünkü Beştepe’nin de öğrenmeye ihtiyacı var. O da güveni kaybetti.
-
Konuşunca doğruyu söyleyeceksin.
-
Söz verince tutacaksın.
-
Emanete hıyanet etmeyeceksin.
-
Devlet yönetiyorsan her zaman hukukla adaletle hareket edeceksin.
-
Ehliyetli, liyakatli kadrolarla çalışacaksın. Devleti yöneten insanlar hem dürüst hem de işi bilen insanlar olacak.
-
İstişareyi asla elden bırakmayacaksın. Bin biliyorsan bir bilene soracaksın. Benim alanım ekonomi ben ekonomistim deyip kafanın dikine gidip ülkenin ekonomisini batırmayacaksın.
-
Devlet yönetiyorsan şeffaf olacaksın, açık olacaksın. Merkez Bankası’nın arka kapısından 190 milyar doları gizli saklı satmayacaksın. Gizli saklı çar çur etmeyeceksin devletin parasını.
-
Her zaman ama her zaman hesap vermeye hazır olacaksın. Çok şükür bizim alnımız açık başımız dik.
Onun için Uşak’ta sizlerle böyle rahat sohbet ediyoruz, dertleşiyoruz. Türkiye’nin her yerinde rahat rahat geziyoruz.
Türkiye’nin her yerinde başımız dik dolaşıyoruz.
Çünkü biz her zaman hesap vermeye hazır bir şekilde bu devlet yönetiminde bulunduk.
Her zaman dürüst ve ehil kadrolarla çalıştık. Her zaman istişare ederek karar aldık.
Her zaman doğruyu söyledik.
Ne söz verdiysek tuttuk.
Ve emanete gözümüz gibi dikkat ettik koruduk. Bu iş böyle oldu.
Eğer Türkiye bir dönem milli gelirini 3 bin 500 dolardan alıp 12 bin 500 dolara çıkardıysa bu güvenle oldu güvenle.
Eğer Türkiye’de ihracat 36 milyar dolardan 6 yılda 132 milyar dolara çıktıysa bu güvenle oldu güvenle.
Bu ülkede enflasyon 34 sene 2 haneli 3 haneli rakamlarda dolaşırken eğer sadece 2 yılda tek haneye düştüyse sadece 2 yılda paradan altı sıfır attıysak bu güvenle oldu güvenle.
Bu hükümet işte onu anlamadı.
Anlamadığı için olmuyor.
Güven olmadan olmaz. İlla ki güven.
Ve inşallah bunu tekrar sağlayacağız.
İnşallah Türkiye’de tekrar güven ortamını sağlayacağız.
Sadec1 ayda 1 ayda bütün kurumları ayağa kaldıracağız.
Merkez Bankası’ymış, TÜİK’miş, ÖSYM’ymiş bütün çöken kurumlar var ya çöken kurumlar, hepsini 1 ayda ayağa kaldıracağız.
İnanın çok kolay yahu.
Siz dürüst ve ehil kadroları şimdiden hazırlayın, dersinizi iyi çalışın inanın çok kolay.
Bu işleri hiç yapmasak diyebilirsiniz ki ya galiba bu atıp tutuyor. Ama çok şükür arkamızda kapı gibi başarılar var.
Yaptık, çünkü bu ülke büyük bir ülke.
84 milyon nüfusuyla Avrupa’nın en büyük nüfusu bizde.
Bakın burada Avrupa’da çalışan çok arkadaşımız var. Yolda yürürken denk geldik ayaküstü sohbetler yaptık.
Avrupa’nın en büyük nüfusu bizde. Avrupa’nın en genç nüfusu bizde.
Avrupa’nın en büyük toprakları bizde, Avrupa’nın en büyük tarım arazileri bizde.
Bu büyük ülke bu krizlerin içine yuvarlanmaya layık değil. Bu ülkenin ekonomisi güçlü olmalı.
Bu ülke itibarı bir ülke olmalı.
Biraz önce bir vatandaşımız dedi ki ‘sınır kapılarından geçerken biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hep kuyruklarda bekliyoruz. Başka ülkelerin vatandaşları transit geçiyorlar sınırlardan. Bu niye böyle oluyor başkanım’ dedi.
Bende dedim ki bu ülkenin itibarıyla alakalıdır. Eğer ülke güçlüyse, itibarlıysa o ülkenin vatandaşları dünyanın her yerinde sol şeritten hızlı geçer.
Ama bir itibar sorunu varsa siz bu ülkenin itibarını beş paralık ettiyseniz bu ülkenin vatandaşları dünyanın her yerinde sıkıntı çeker.
Bu kadar dış politikada yalpa yapan bir ülkenin itibarı kalmaz arkadaşlar. Şu dış politikada yapılan yalpalara bir bakın yahu.
Daha düne kadar 15 Temmuz hain darbe girişiminin faili olmakla finansörü olmakla suçladıkları Birleşip Arap Emirlikleriyle birdenbire sarmaş dolaş oldular.
Niye? 3-5 milyar dolar için...
Kaşıkçı cinayetiyle suçladıkları bizim topraklarımızda meydana gelen bir cinayetin ‘dosyasını vermeyiz, delilleri göstermeyiz, gelsinler burada baksınlar’ de ondan sonra paraya ihtiyacın olunca git o ülkenin ayağına 3 – 5 milyar dolar için o ülkeyle tekrar sarmaş dolaş ol.
Böyle itibar oluşmaz.
2009’da ‘One Minute’ deyip İsrail’e meydan okuyup ‘zalim devlet, terör devleti’ deyip paraya sıkışınca devlet töreniyle o ülkenin Cumhurbaşkanını karşılamak durumunda kalmak bu ülkeye itibar kazandırmaz.
Bu ülkenin itibarı ancak dış politikada sağlam bir çizgide durmakla olur.
Bu ülkenin itibarı ancak ve ancak ekonominin güçlü olmasıyla olur.
Sen kimseye sormadan bu ülkenin yıllarca biriktirilmiş olan, bizim dönemde birikmiş olan döviz rezervini arka kapıdan gizli saklı boşalt, ondan sonra 3-5 milyar dolar için milletin ayağına git.
Yazık günah.
Sonra niye bunu gizli saklı yapıyorsun. Niye açık açık yapmıyorsun.
Bu arkadaşınız tam 11 yıl bu ülkenin ekonomisinin başında oldu.
Evet, bizim dönemde Merkez Bankası döviz sattı. Ama ne kadar? 11 yılın toplamında ki rakam 8 milyar dolar.
11 yılı topla 8 milyar dolar.
Ve bunun hepsi açık, hepsi şeffaf hepsi Merkez Bankası’nın web sitesinde ilan edilmiş durumda.
Girin bakın o günün rakamlarına hepsi açık, şeffaf. Arka kapıdan değil Merkez Bankası kendisi gidiyor dövizi satıyor.
Ve o gün de ilan ediyor.
Bunlar 2 yılda 190 milyar dolarlık dövizi sattılar hala tek kelime açıklamadılar. Soruyoruz o gün bu gündür. Kime sattın arkadaş, niye sattın, kaça sattın?
Tık yok.
Doğru hesaptan kaçar mı?
Rakam biliyorsunuz 130 milyar dolardı. O damatla el ele verdiler ilk 130 milyar doları sattılar biliyorsunuz. Yetmedi aralıktan bugüne bir 60 milyar dolar daha sattılar yahu.
Dışardan swap anlaşmasıyla buluyorlar hemen arka kapıdan satıyorlar.
Son 3-4 gündür Rusya’dan 2 milyar dolar geldi mi gelmedi mi? Bunun tartışmasını yaşıyor bu ülke yahu.
İnanın hicap duyuyorum hicap.
Bu ülkenin zamanında Dış İşleri Bakanlığı yapmış, Avrupa Birliği Bakanlığı yapmış, 11 yıl ekonomisinin başında olan bir kardeşiniz olarak hicap duyuyorum.
Rusya’dan gelecek 2 milyar dolara kaldıysa bu ülke yazıklar olsun.
Gerçekten çok üzülüyoruz arkadaşlar. Biz buna layık değiliz. Bu ülke böyle bir yönetime layık değil.
Ama inşallah en kısa zamanda düzelteceğiz.
Söylediğim gibi bakın 1 ayda kurumları ayağa kaldıracağız.
En geç 6 ay da ülkedeki kriz ortamını sona erdireceğiz.
En geç 2 yılda da enflasyonu tekrar tek haneye indireceğiz inşallah.
Bakın 2001-2002 krizini biz kadromuzla beraber çözdük.
2 sene sürdü çünkü zor bir krizdi. 2 senede 34 yıllık enflasyonu tek haneye indirdik.
2008-2009 krizi çıktı bana dediler tekrar ekibinle beraber ekonomiye geç. Çünkü kriz kötü.
Döndük 6 ayda o krizi çözdük.
Eğer seçime kadar bu ülkeyi daha da batırmazlarsa, eğer seçime kadar ülkedeki şartlar bu şekilde devam ederse seçimden sonra evelallah 6 ayda biz bu krizi çözeriz.
Eğer ülkeyi seçime kadar daha da zor duruma düşürürlerse o temerrüt dediğimiz o çukura düşürürlerse o zaman işimiz zorlaşır.
O yüzden ben Cumhurbaşkanı’na Erdoğan’a 3-4 kere çağrıda bulundum. ‘Bak ülkenin temerrüt riski arttı, iflas riski arttı. O temerrüt çukuruna asla düşürme bu ülkeyi çünkü bizim işimizi zorlaştıracaksın’ dedim.
Peki ne yapman gerekiyor. Onu da bilmiyorsan söyleyeyim dedim.
1- Merkez Bankasının başına dürüst ve ehil bir kadroyu koy, hemen yarın sabah bile yapılabilir bu.
2- TÜİK’in başına ehil ve dürüst bir kadroyu koy.
Niye Merkez Bankası? Çünkü cebimizdeki paranın değerini korumak Merkez Bankası’nın işi de onun için.
Para pul oldu yahu.
Niye TÜİK?
Çünkü TÜİK devletin rakamlarını dosdoğru açıklaması gereken bir kurum.
Gerçekleri olduğu gibi açıklaması gereken bir kurum.
TÜİK Başına da dürüst ve ehil bir kadroyu koy ama her iki kurumdan da elini ayağını çek.
Çünkü bu kurumlar bağımsız çalışması gereken kurumlar.
Bağımsız bir şekilde bu ülkenin parasını koruyacak Merkez Bankası, TÜİK bağımsız bir şekilde bu ülkenin verilerini rakamlarını dosdoğru hesaplayıp bütün topluma açıklayacak.
‘Bunu yap temerrüt çukuruna düşmeden ülkeyi şöyle uçurumun kenarından döndürürsün’ dedik. Ama maalesef kimseyi dinledikleri yok bunların.
Kafalarının dikine iş yapıyorlar. İnadına iş yapıyorlar.
Onun için olmuyor.
İstişare etmeyince olmuyor. Bin biliyorsan bir bilene soracaksın arkadaş.
Başka türlü olmaz.
Dertlilerle konuşacaksın, damdan düşenlerle dertleşeceksin.
Bilenlerle istişare edeceksin ondan sonra karar alacaksın. Yoksa olmaz asla olmaz.
Onun için olmuyor onun için yapamıyorlar.
İşte biz çözüm planlarımızı açıklıyoruz, eylem planlarımızı açıklıyoruz. Eylem planlarımızın her birisinde yüzlerce insanın emeği var.
Bugün ekonomi eylem planımızda Türkiye’nin iyi iktisatçılarının emeği var.
Bugün Yargı Reformu Eylem Planımızda 200 tane hukukçunun hocanın emeği var.
Biz bilerek çalışıyoruz bilerek. İşi bilerek çalışıyoruz.
ÖTV. Önemli konu. Çiftçinin mazotunda ÖTV’yi kaldırıyoruz. ÖTV orada kalkıyor.
Çiftçinin gübresinin parasının yarısını devlet olarak biz ödüyoruz.
Yemin maliyetinin yarısını devlet olarak biz karşılıyoruz.
Çiftçiye özel düşük elektrik tarifesi uyguluyoruz.
Bütün tarım borçlarını 2 yıl ödemesiz uzun vadeye yayıyoruz. Faizi silip donduruyoruz.
Gençler için bilgisayar, akıllı telefon, oyun konsolu... Bunların hepsinde vergileri indiriyoruz inşallah.
Bazıları diyor ki ‘e ondan vergi alma bundan vergi alma devletin geliri nereden gelecek?’ diye soruyorlar. Biz de diyoruz ki ‘devlet vergiyi sürümden kazanacak sürümden. ‘
Vergi oranları düşecek, alışveriş çoğalacak. Gençler daha çok bilgisayar alacak. Daha çok teknoloji alışverişi yapacak devlet yine sürümden kazanacak.
Onun hesabını kitabını bilerek söylüyoruz.
Emeklilerimizin maaşı gerçek enflasyon, TÜİK’in uydurma enflasyonu değil gerçek enflasyon artı refah payı kadar artacak.
Emeklinin yüzü gülecek.
Bizin ekonominin başında olduğumuz dönemlerde bunu emeklilerimiz yaşadı.
Emeklilerimiz biriktirdikleri parayla Avrupa’da 1-2 hafta tatile çıkıyordu, bunu yaşadı bu ülkenin emeklileri.
KYK bursları bizim dönemimizde tam 150 dolardı. Şimdi 48.
Gençler KYK burslarını, kredilerini biriktiriyorlardı, 1- 2 yıl biriktirdikleri zaman 1 hafta Avrupa’da tatil yapabiliyordu gençler.
Bu ülke bunları yaşadı.
Ne zaman yaşadı?
Güvenle yönetildiğinde yaşadı.
Güven ve istikrar ortamında yaşadı. İtibarlı bir ülkeyken bunları yaşadı.
Maalesef şu anda durum kötü farkındayız.
Ama şunu unutamayalım seçim günü geldiğinde oy pusulasını şöyle bir önünüze aldığınızda DEVA’nın logosunun altına içinde filiz olan damla var ya ona basın inşallah gerisi bizde.
2 tane büyük krizi çözdük inşallah bunu da çözeriz.
Hukuk ve adalet krizini de biz çözeceğiz.
Dış politika krizini de biz çözeceğiz, eğitim krizini de biz çözeceğiz.
Mülakatı kaldıracağız. Şu KPSS’den sonra mülakat var ya mülakatı kaldıracağız.
Mülakat KPSS sınavında işine geleni devlete almak işine gelmeyenleri de dışarda bırakmak için bir araç haline gelmiş yahu.
Onun için parti programımıza yazdık. Mülakatı kaldıracağız. Yazılı sınav neyse o.
Yazılı sınavda hak eden devlete girecek.
Başka türlü eşit vatandaşlığı sağlayamazsınız, başka türlü fırsat eşitliğini bu ülkeye getiremezsiniz.
Ne yapacağımızı gayet iyi biliyoruz. Her alanda hazırlanıyoruz, kadrolarımızı hazırlıyoruz, plan ve programımızı hazırlıyoruz ve onun için ‘DEVA hazır’ diyoruz.
Ben burada şimdi Uşak’a sormak istiyorum. Uşak Demokrasi için hazır mıyız?
Uşak özgürlük için hazır mıyız?
Adalet için hazır mıyız?
Zenginlik için hazır mıyız? Siz hazırsanız biz de hazırız. Hayırlı uğurlu olsun diyorum.
Uşak İl Binamızın bu güzel ilimize hayırlı hizmetlerde bulunmasını gönülden temenni ediyorum.