30 Temmuz 2022
Arnavutköy Konuşması
Merhaba Arnavutköy!
Merhaba DEVA’lı dostlarım
Merhaba değerli konuklarımız
Bu güzel coşku böyle. Bu ne güzel bir heyecan.
Sağ olun, var olun.
Merhaba çocuklar,
Merhaba gençler,
Türkiye’nin DEVAsı gençlerimiz merhaba
Türkiye’nin DEVAsı çocuklar merhaba
Biz bugün burada Arnavutköy’e bir demokrasi meydanı kurduk.
Bugün burada atılım meydanı kurduk.
Hoş geldiniz hepiniz, hoş geldiniz.
*****
Arnavutköy’e sormak istiyorum
Arnavutköy Hazır mısın?
Çocuklar hazır mıyız?
Çocukların sesi herkesten gür çıkıyor.
Özgürlük için hazır mıyız?
Zenginlik için hazır mıyız?
Demokrasi için, atılım için hazır mıyız?
Ülkemizi düştüğü çukurdan hep beraber çekip çıkartmaya hazır mıyız?
Hep beraber yapacağız inşallah, hep beraber.
Evelallah başaracağız evelallah.
Siz hazırsanız biz de hazırız.
Bakın, Beştepe’nin ülkemizi ittiği bu çukurda ne var biliyor musunuz?
Biz vaktiyle paramızdan 6 sıfır atmıştık. Beştepe ne yaptı? Geldi bir sıfırı ekledi.
Dolar 1,5 liraydı, 1. 60 kuruştu şimdi çıktı 15-16 17-18 lira gidiyor. Nereye gidecek bilmiyoruz. Bir sıfır eklediler.
Ekmek 50 kuruştu bir sıfır eklediler oldu 5 lira.
Basit bir tavuk döner tavuk döner 5 liraydı, oldu 50 lira yahu. Bir sıfır eklediler.
Kiralara bir sıfır eklediler kiralara. Burada bugün 500 lira olan daire oldu 5 bin lira kirası. Biz altı sıfırı attık Beştepe geldi bir sıfırı şimdiden ekledi.
Korkarım ki seçime kadar bunlar daha sıfır ekleyecek.
Beştepe, koskoca bu ülkeyi maalesef çukura düşürdü.
Zamlar nedeniyle hayat her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Ülkemiz mutsuz insanların ülkesi oldu. Gerçekten çok üzülüyoruz.
Şöyle çarşıya sokağa çıkın bakın. Yüzü gülen insan yok yahu.
Neden gülsün? Nasıl gülsün?
Enflasyon almış başını gidiyor. Zam arkasına zam, zam arkasına zam...
Enflasyonu düşürmek bizim devlet yapımızda kimin görevi? Merkez Bankası’nın görevi değil mi?
Dünyadaki tüm merkez bankalarının amacı enflasyonu düşürmektir, Normalde öyle. Bizimkisi hariç.
Bizim merkez bankasının enflasyonu düşürmek için hiçbir çabası yok. Belli ki enflasyonla mücadele etmekten vazgeçtiler.
Zaten ortada memleketin Merkez Bankası diye bir şey kalmadı.
Ne var? Beştepe’nin talimatları var. Beştepe yat diyor Merkez Bankası yatıyor, kalk diyor kalkıyor, indir diyor indiriyor, bindir diyor bindiriyor.
Ülkenin en sağlam, güvenilir olması gereken ekonomi ile ilgili kurumu merkez Bankası maalesef itibarını kaybetti.
Beştepe, her birimizi tek tek fakirleştirdi, yoksullaştırdı.
Enflasyonun düşmesini neye bağladılar, biliyor musunuz?
Ne diyor? Dünya barışı.
Dünya barışı sağlanırsa enflasyonu düşüreceğim diyor.
Yahu arkadaş, Merkez Bankası;
Dünya barışını sağlamaktan mı sorumlu yoksa milli ve yerli paramızın değerini korumakla mı sorumlu?
Bizim paramızın değerini sen koru arkadaş yahu.
Lafa bak lafa.
Dünya barışından sana ne.
Sen mi dünya barışını sağlayacaksın?
Sen şu paramızın değerini koru arkadaş. Para pul oldu yahu.
200 TL ÇIKARIYOR
Bakın bu kaç para? 200 lira değil mi?
Üzerinde ne yazıyor?
T.C Merkez Bankası diyor.
Merkez Bankası’na kim talimat veriyor? Erdoğan.
2009’da bu 200 liranın değeri ne kadardı biliyor musunuz? 123 dolar ediyordu.
Şaşırıyorsunuz değil mi?
Bugün ne kadar ediyor? 12 dolar.
6’ya giden çocuk biliyor.
Bunun içinden 111 dolar uçmuş gitmiş bir yerlere.
Ülkenin Merkez bankası bu paranın değerini korumazsa içinden bunun 111 dolar uçar gider.
Peki 111 doları bu paranın içinden kim uçurdu?
Beştepe.
Beştepe’nin matematiği Reşit kadar değil. Belli...
Bakkalda ilkokul 5’e giden 2 ay çıraklık yapan bir çocuğu alın bunları yaptığı hatayı yapmaz.
Bilmiyorlar. Halktan koptular.
Onun için ülkenin sorunları büyüyor.
Asıl kabahat Merkez Bankası’nda değil.
Asıl kabahat Merkez Bankası’na bunu yaptıranda, söyletende.
Asıl kabahat Beştepe’de, Beştepe’de.
Neymiş Ukrayna-Rusya savaşı yüzünden enflasyon yükseliyormuş.
Bak bak..
Ya kardeşim Ukrayna Rusya savaşın içinde onlarda bile bizim kadar enflasyon yok yahu.
Bize ne oluyor?
Bu saçmalığa bir cevap vermemiz gerekiyor. Kimse kusura bakmasın.
Hatırlayın, yıl 2002. bu arkadaşınız ekonominin başına geçti; değil mi?
2003’te Amerika Irak’a savaş açtı. İşgal etti.
Biz ne yaptık? 2003’de enflasyonu %29 olan enflasyonu indirdik %18’e.
Mani bulduk mu? Ya Irakta savaş çıktı bizde de enflasyon patladı dedik mi? Demedik.
Ne yaptık? Çalıştık, Merkez Bankası’nı bağımsız şekilde çalıştırdık. Enflasyonu %29 dan aldık %18’e indirdik.
Yıl 2004. Irak Savaşı daha bitmedi. Ne oldu?
2004’te terör eylemleri olmaya başladı Türkiye’de.
Aynı 2004’te biz ne yaptık? 29’dan 18’e indirdiğimiz enflasyonu 9’a indirdik.
Mani bulduk mu?
Şurada savaş var, şurada terör var dedik mi? Demedik.
Enflasyonu tek haneye indirdik paradan da altı sıfırı attık.
Gelelim 2011’e bantı hızlı ileri sardık şimdi 2011,
Komşumuz Suriye’de iç savaş patladı.
2011’de enflasyon kaç? %4,9
Gelelim 2014’e Rusya Kırım’ı ilhak etti, biraz önce bir tatar köyünden geldik buraya,
2014 Rusya Kırım’ı ilhak etti!
Enflasyon kaç? %8
Ya arkadaş demek ki neymiş?
Sen ekonomiyi doğru düzgün yönettiğinde, savaş olsa dahi, terör olsa dahi, enflasyon artmıyormuş bu ülkede.
Bunu ispat etmişiz defalarca göstermişiz.
IŞID Musul’u ele geçirdiğinde Haziran 2014’te enflasyon Türkiye’de %9’du.
Enflasyonun sebebi dünyada ki savaşlar filan değil arkadaşlar, Dünya’da savaşlar bile olsa rejimler bile yıkılsa siz ekonomiyi düzgün yönetin enflasyonu tek hanede tutarsınız.
Değerli arkadaşlar, değerli Arnavutköy, bakın,
Gençler burada 2028’de oy kullanacaklar var, 2033’te oy kullanacaklar var, sesleri iyi çıkıyor ha Maşallah. Geliyor yeni nesil geliyor.
Bakın dün İstanbul Sanayi Odasında bir toplantı oluyor. Misafir kim?
Merkez Bankası Başkanı.
Bir sanayicimiz Merkez Bankasına şu soruyu soruyor. Tabi sorması gereken yer aslında Beştepe ama...
Diyor ki ya ‘başkan sen merkez bankası olarak Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla bankalara yüzde 14’le kredi veriyorsun, ama aynı banka bana, sanayiciye yüzde 40’la kredi veriyor. Bu nasıl oluyor bana bir anlat’ diyor.
Soruyu soran kim İstanbul Sanayi Odasındaki bir sanayicimiz.
Merkez Bankasına talimat veren Cumhurbaşkanı bunu nasıl izah edecek acaba?
Ben buradan soruyorum.
Senin talimata bankalara yüzde 14’le kredi veren merkez bankası ne yapıyor?
Sanayiciye yüzde 40’la kredi veriyor.
Başkanın cevabı ne?
Kardeşim işine gelmiyorsa alma kredi diyor.
Bak bak bak...
Balık baştan kokar değil mi?
Bakıyor ki memleketin başındaki kafasının dikine kararlar veriyor, vatandaşa böyle davranıyor. Onun emrindeki Merkez Bankası Başkanı da sanayiciye böyle davranıyor.
Merkez Bankası bu ülkenin itibarı kuruluşudur. Bu ülkenin parasını korumakla sorumludur.
Bakın biz aynı zamanda ne yaptık?
Merkez Bankası bizim dönemimizde üreticiye ihracatçıya Eximbank üzerinden
kredi açtı.
Adı Reeskont Kredisi.
Merkez Banası Türk lirası cinsinden üreticiye döviz endeksli krediyi açtı, Türk lirası bastı verdi. Yeter ki sen üret ihracat yap diye.
Daha sonra ihracatçımız malının satıp ihracat parasını alınca onu Eximbank’a ödedi Eximbank da merkez Bankasına dövizi geri getirdi.
Merkez Bankası Türk lirası verdi piyasaya üretim oldu, yatırım oldu, ihracat oldu. Para döndü dolaştı Merkez Bankasının kasasına döviz olarak girdi.
Merkez Bankasının döviz rezervi böyle yükseldi. Yükselmesinin sebeplerinden biri de bu.
Bunlar şimdi ne yapmışlar? Tam da ülkenin yatırım için, üretim için, ihracat için en önemli kredi mekanizması olan Reeskont Kredileri önüne fren koymuşlar.
Kaç tane ihracatçıdan duydum. Reeskont Kredilerimizi düşürüyorlar diyorlar. Kredi tabanını aşağı indiriyorlar diyorlar. Alamıyoruz diyorlar. Kredi alıyoruz getirdiğimiz kredinin yüzde 30’unu şöyle yapacaksın, yüzde 40’ını şöyle yapacaksın bize bası yapıyor diyorlar.
Ya arkadaş bu ülkenin yatırıma ihtiyacı var, üretime ihtiyacı var.
Gençlerin işe ihtiyacı var. İstihdam oluşturmaya ihtiyacı var.
Bu ülkenin eğer kısılacak bir kredi kaynağı varsa bunun en son en son bu Reeskont Kredisidir yahu.
Biraz teknik bir tabir ben anlıyorum ama buradan ayını zamanda Beştepe’ye sesleniyorum. Duysun öğrensin diye sesleniyorum.
Bilmiyor çünkü.
Yahu bu ülkenin üretime ihtiyacı var üretime. Sen öyle yüzde 14’le bankalara faiz ver, faizleri düşürdüm de bankacılar gitsin sanayiciye yüzde 40’şa faiz kullandırsın.
Böyle bir ekonomi yönetimi olamaz yahu. Böyle dengesiz işi bilmeyen bir ekonomi yönetimi olamaz ülkede.
Ama yapıyorlar maalesef.
Buradan çağrı yapıyorum tekrar.
Şu Merkez Bankasının ihracatçıya üreticiye, yatırım yapana verdiği kredinin önünü derhal açın. Pazartesi günü açın.
Ülkenin elimizde bir ihracatı, üretimi kaldı onu da söndüreceksiniz batıracaksınız yahu.
Gerçekten yazık günah.
Bilmiyorlar.
Ülkemiz kötü yönetiliyor arkadaşlar maalesef.
Ama inşallah işi bilen kadrolarla işin ehli kadrolarla biz bunu düzelteceğiz.
Güven olmadan asla mümkün olmaz asla.
Güven ortamını oluşturmadan bu ülkenin sorunlarını çözemezsiniz.
Bazen gençler güveni nasıl oluşturacağız diye soruyorlar bana.
Hep beraber gençlerle, çocuklarla, kadınlarla erkeklerle Türkiye’nin DEVA’sı olacağız.
Arnavutköy ile İstanbul ile Türkiye’nin DEVA’sı olacağız inşallah.
Bakın çocuklar, gençler güven nasıl kazanılacak?
Bakın size 1 dakikada 8 madde de güven nasıl kazanılır anlatacağım.
Buradan sizlere söylüyorum ama Beştepe’de dinlesin onunda öğrenmeye ihtiyacı var.
1- Konuşunca doğruyu söyleyeceksin.
2- Söz verince tutacaksın.
3- Emanete hıyanet etmeyeceksin.
4- Ülke yönetiyorsan her zaman hukukla adaletle hareket edeceksin.
5- Ehliyetli ve liyakati kadrolarla çalışacaksın
6- Hiç bir zaman istişareden vazgeçmeyeceksin. İstişareyi asla bırakmayacaksın. Bin biliyorsan bir bilene soracaksın.
7- Devlet yönetiyorsan şeffaf olacaksın açık olacaksın. Merkez Bankasının arka kapısından 190 milyar doları cayır cayır gizli saklı satmayacaksın.
8- Her zaman ama her aman hesap vermeye hazır olacaksın.
Seçim günü geldiğinde oy pusulasını önümüze koyduğumuzda o oy pusulasındaki DEVA Parti’sinin logosunun damlanın altına evet mührünü öyle bir vuracağız ki zaten Beştepe’de duvarlar inleyecek.
Merak etmeyin.
Bu olacak.
Türkiye’nin dürüst ve ehil kadrolarının yönetildiği dönemde KYK bursları ne kadardı biliyor musunuz gençler? Aylık 150 dolardı.
Bizim ekonominin yönetimin başında olduğumuz dönemde 1 aylık KYK kredisi 150 dolara denk geliyordu. Gençler ihtiyaçlarını karşılıyor kenara para ayırıyorlardı.
Ayırdıkları parayla da yazın gidip 1 hafta 2 hafta Avrupa’da tatil yapıyorlardı.
Bu Türkiye’de oluyordu başka ülkede değil.
Bugün KYK bursu kaça düştü biliyor musunuz?
48 dolar. Bakın 150 dolardan inmiş 48 dolara.
Bir de KYK’yı artırdık diye hava atıyorlar ha.
Neyi artırdın sen yahu.
Bugün üniversite sonuçları açıklandı değil mi?
Anadolu’yu geziyorum, Trakya’yı geziyorum. Kaç tane gençle karşılaşıyorum.
Diyorlar ki; Biz üniversite sınavında çok iyi puan aldık başkanım ama istediğimiz üniversiteye yazılacak mali imkanımız yok.
‘Başka bir şehirde yurda kiraya verecek parası yok benim ailemin’ diyor.
Bırakın onu sadece gıda ihtiyacını karşılayacak bir harçlık ailemden alamıyorum diyorlar. En iyi üniversiteye puanı tutan arkadaşlar bunu söylüyor.
Yazık günah bu ülkeye.
Şu an yüzbinlerce genç puanı yettiği halede istediği üniversiteye kaydolamıyor bu ülkede.
Bunun sebebi ne dikiyor musunuz?
Bir kişinin inadı başka bir şey değil.
Gerçekten çok üzülüyoruz.
Bu ülke bunu hak etmiyor.
Eğer bugün yüzbinlerce gencimiz puanı tuttuğu halde arzu ettiği kalbinden geçen üniversitelere giremiyorsa bunun sebebi bir tek kişinin inadı başka bir şey değil.
Bakın ülkenin temerrüt riski tarihinin en yüksek noktalarının birinde şu anda.
Buradan Erdoğan’a tekrar sesleniyorum Şu inadından vazgeç diyorum.
Merkez Bankası’nın, TÜİK’in başına dürüst, ehil kadroları ata ve elini ayağını çek. Karışma şu insanların işine diyorum.
Çünkü bilmiyorsun, bilmediğinin de farkında değilsin diyorum.
Hiç merak etmeyin arkadaşlar hiç merak etmeyin, hep beraber daha iyisini yapacağız.
Bakın son 5 senedir, Türkiye’ye yaşatılan bu korku filmini, kâbusu, bu karabasanı hep beraber ilk seçimde sona erdireceğiz inşallah.
Yarının Türkiye’sinin mimarı bizler olacağız.
Sizler olacaksınız.
Türkiye’nin özgürlük ve zenginlik hikayesini hep beraber sizlerle yazacağız. Sizler yazacaksınız.
*****
Değerli arkadaşlar,
Bu hükümet, her kuruşu bizim vergilerimizden oluşan TRT’yi kendi kanalı ilan etti. TRT de kendinden başka kimseyi göremiyorsunuz.
Çıkıp oradan masallar anlatıyor.
Televizyonda konuşuyor da konuşuyor. Konuşuyor da konuşuyor.
Çözüm var mı? Yok. Hep bahane.
2018’den bu yana tek yetkili tek imza yetkisiyle Cumhurbaşkanı seçildiğinden bu yana hangi sorunu çözebildi?
Artık hiçbir başarı üretemiyor.
Ne yapıyor? Geçmişte ortak akılla elde ettiğimiz başarıları anlatıyor.
Bizim dönemi anlatıyor.
Yahu sen şu son dört yıllık tek yetkili olduğun dönemi anlatsana. Milleti nasıl yoksullaştırdığını da konuşsana.
Geçmişte ortak akılla yapılan ne kadar iş varsa üzerine konuyor. Ama belli ki o dönemleri unutmuş.
Dürüst ve ehil kadrolarla o başarıların elde edildiğinizi unutmuş.
O dönemde ekonominin nasıl yönetildiğini anlamamış ve unutmuş.
Bana ne diyor?
“Liyakatle iş başına gelmedi” diyor.
Vay, vay, vay… Hale bak yahu.
Liyakatle iş başına gelmemişiz.
Tabi insanlar haklı olarak soruyor. Liyakat sahibi değildi de, tam on üç yıl boyunca Ali Babacan’la niye çalıştın diye soruyorlar.
İnsanlar yine soruyorlar. Tek yetkili olduğun şu son dört yıldır 4 tane Merkez Bankası Başkanı değiştirdin. 3 tane Hazine ve Maliye Bakanı değiştirdin.
Demek ki işine gelmeyince, bakanları hemen değiştiriyorsun.
İnsanlar soruyor diyorlar ki; Liyakatsiz dediğin Ali Babacan’la tam 13 yıl niçin beraber çalıştın. Niçin Ali Babacan üçüncü dönemin son gününe kadar görevinin başındaydı?
Ver bakalım cevabını.
Ali Babacan 2009’da istifa mektubunu verdiğinde, 2011’de ayrılmak istediğinde, 2019’da partiden istifa ettiğinde, niçin “kal” diye ısrar ettin bu liyakatsiz adama? diye soruyor bu insanlar.
Sayın Erdoğan değmez! Üç günlük dünya için değmez!
Haklıya hakkını teslim edeceksin arkadaş! Adil yönetim budur. Haklıya hakkını teslim edeceksin.
Bakın arkadaşlar, bugün devlet yönetiminde ne ortak akıl arayışı var ne istişare var.
İnadına karar alan biri var. Başka bir şey yok.
Hepsi hikâye. Bakanlıklar da hikâye, Merkez Bankası da hikâye, TÜİK de hikâye.
Onun için olmuyor. Onun için bu ülke bir krizden bir başka krize savruluyor.
Ama arkadaşlar merak etmeyin Sayın Erdoğan’la geçmişi yarıştırmayacağım. Takdir milletindir.
Milletin vicdanı en önemli ölçüdür.
Bizim gözümüz bu ülkenin yarınlarında. Bu ülkenin yarınlarına bakacağız biz.
Ben, seçim sonrasını hayal ediyorum.
Seçim sonrasında nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı hayal ediyorum.
Özgürleşmiş ve zenginlemiş bir Türkiye hayali kuruyorum ben.
Mutlu bir Türkiye hayal ediyorum.
Tek bir ailenin bile yoksulluğun pençesinde yaşamadığı bir Türkiye hayal ediyorum.
Barışın diyarı bir Türkiye hayal ediyorum. Barışın diyarı bir Türkiye...
Türk-Kürt hiç fark etmez,
Sünni-Alevi hiç fark etmez,
Sağcı-solcu hiç fark etmez,
Ocu-bucu hiç fark etmez,
Herkesin eşit ve onurlu vatandaş olduğu bir Türkiye hayal ediyorum.
Ve ilan ediyorum: Türkiye’yi bölgemizin en güçlü ülkesi yapacağız. Bölgemizin en güçlü en büyük ekonomisi yapacağız inşallah Türkiye’yi.
Çok güçlü bir ekiple.
DEVA Partisi kadrolarıyla başaracağız.
Türkiye’nin sahipsiz olmadığını dünya aleme göstereceğiz.
Tek bir vatandaşımızı bile geride bırakmadan yürüyeceğimizi de herkese hep beraber göstereceğiz.
Ülkemizi barış, özgürlük ve adalet limanına sağ salim yanaştıracağız.
Seçimlerden sonra bunu çok kısa bir sürede yapacağız.
Türkiye’de kimsenin kimseye haksızlık yapmasına izin vermeyeceğiz.
Kavgaya gürültüye izin etmeyeceğiz.
Hakkı yenen milyonların hakkını iade edeceğiz.
Üç-beş kişinin parasına para kattığı devri sona erdireceğiz.
Topyekûn, fert fert zenginleşeceğiz.
*****
DEVA Partisi’yle bu ülkenin yarınlarına damgamızı vuracağız.
DEVA Partisi, çözümün partisi.
DEVA Partisi, özgürlüğün temsilcisi.
DEVA Partisi, zenginliğin mimarı.
DEVA kadroları hepsini başaracak.
DEVA Partisi, Türkiye’nin tüm demokrat seslerinin tek çatısı.
Ben buradan tekrar tüm Arnavutköy’e sizlerin aracılığıyla selamlarımı iletiyorum.
Biz DEVA kadroları olarak ne kadar güçlenirsek, ne kadar geniş kesimlere uzanıp onların teveccühünü desteğini alırsak ne kadar güçlenirsek Türkiye’de o kadar güçlenecek inşallah.
Bunu yapacağız inşallah.
Ben buradan geçlere çocuklara, kadınlara, erkeklere tüm Arnavutköy’e soruyorum!
Daha mutlu yarınlar için hazır mıyız?
Daha adil yarınlar için hazır mıyız?
Daha güçlü daha zengin için hazır mıyız?
Arnavutköy hazırsa İstanbul hazır, İstanbul hazırsa Türkiye hazır.
Hepinize saygılarımı sevgilerimi sunuyorum. Sağ olun var olun.