2 Temmuz 2022
Gebze Mitingi Konuşması
(Sahneye çıkışta tüm meydandan: “Demokrasi. Atılım. Derhal. Bugün.”)
Demokrasi! (…)
Atılım! (…)
Derhal! (…)
Bugün! (…)
**
Demokrasi! (…) Atılım! (…) Derhal! (…) Bugün! (…)
Muhteşemsin Gebze muhteşem!
Muhteşemsin Kocaeli, muhteşem!
Merhaba emekçi dostlarım, merhaba!
Dilovası, Kandıra, Karamürsel, Başiskele, merhaba!
Kartepe, Derince, Çayırova, Gölcük, merhaba!
Körfez, Darıca, İzmit, Gebze, merhaba.
İlyas Bey’in, Çoban Mustafa Paşa’nın diyarı merhaba!
Alnının teriyle, bileğinin gücüyle üretenlerin şehri merhaba!
Bu ne güzel bir kavuşma! Bu ne güzel bir buluşma!
Merhaba KOCAELİ, merhaba!
*****
Arkadaşlar, işte hep beraber buradayız.
Maşallah kadınlar burada, gençler burada.
Gebze burada, Kocaeli burada, tüm Türkiye burada.
Şehrin ortasında; her türlü etkinliğin, mitingin düzenlendiği Gebze Kent Meydanı’nın bize vermediler, değil mi?
Miting alanı olarak bize Gebze’nin en zor yerini gösterdiler, değil mi?
Yetmedi otobüslerimizi kilometrelerce ötede durdurdular yahu.
Yokuş yapıyorlar sürekli yokuş.
Gaziantep alışkın bu yokuşlara.
Gebze’de de gördük şimdi. Gebze’de de bu yokuşları görüyoruz.
Ben buradan şimdi İktidara sesleniyorum: Ne oldu? Bize yokuş yaptınız da ne oldu yahu?
Ben size demedim mi?
“Siz daha DEVA teşkilatlarını tanımadınız” demedim mi?
“Bizim teşkilatımıza mitinginizi gidin taa Fizan’da yapın deseniz, onlar gider Fizan’da o mitingi yapar” demedim mi?.
“Bize gönül veren vatandaşlarımız da çıkar Fizan’a gelir” demedim mi?
İşte meydan! İşte kanıt.
Ne hesaplar yaptılar, ne zorluklar çıkardılar. Ama yine beceremediler.
Bizi engelleyemediler.
Billboardlarımıza izin vermediler, otobüs reklamlarımızı iptal ettiler, pankartlarımızı kestiler, yırttılar.
Hepsini yaptılar yahu hepsini.
Bunların yatacak yeri yok yahu!
Her şeye rağmen buradayız!
Buyurun işte meydan bu! İşte meydan bu! Buyrun.
Muhteşemsiniz, muhteşem!
Beştepe izliyor musun bu meydanı Beştepe?
Bu meydandan ses doğru oraya gidiyor.
Türkiye’nin umudu sizlersiniz, Türkiye’nin umudu gençleri, Türkiye’nin umudu bu ülkenin kadınları, her yaştan gençleri, Türkiye’nin umudu bu ülkenin erkekleri.
Hep beraber umuduz.
Onlar ne yaparlarsa yapsınlar.
Hatırlayın, Gaziantep’te de bize türlü türlü zorluklar çıkarmışlardı.
Ne oldu? On binlerce vatandaşımız onlara en güzel cevabı verdi.
İşte bu kez de burada cevaplarını Gebze’den aldılar.
Yaptıkları onca baskının, engelleme çabalarının cevabını Gebze’de aldılar.
Ne demiştik? “Bundan böyle DEVA Partisi’nin olduğu her meydan Demokrasi Meydanıdır” demiştik.
Hiç endişeniz olmasın. Bu ülke sahipsiz değil!
Biz hep beraber sahadayız. Sahada olanlar belli Sarayda oturanlar belli. Hep beraber sahadayız.
İşte sizler; ülkesine sahip çıkan insanlarsınız.
Sizler; yarının Türkiye’sinin mimarlarısınız.
Hepiniz Gebze’ye kurduğumuz bu Demokrasi Meydanı’na hoş geldiniz!
Safalar getirdiniz.
*****
Değerli arkadaşlarım, değerli kardeşlerim,
Gelin, bu demokrasi bayrağını hep beraber taşıyalım.
Gelin, hep beraber kazanalım. Türkiye olarak kazanalım.
Ben milletimizin vicdanına güveniyorum.
Ben milletimizin iradesine güveniyorum.
Bizim yerimiz belli, yurdumuz belli.
Biz nerede miyiz? Bilmeyenler için bir konum atalım:
Biz; çocuğuna harçlık veremeyen annelerin yanındayız.
Bakın buradan tüm Türkiye’ye konum atıyoruz. Biz neredeyiz DEVA Partisi nerede.
Biz; torunlarına küçük bir hediye almak isteyip de alamayan dedelerin, ninelerin yanındayız.
Biz; aylık 2.500 lira maaşla, en son düzenlemeyle 3.500 lira maaşla temel gıda ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan emeklilerimizin yanındayız.
Biz; açlık sınırının altında bir asgari ücretle geçinmeye çalışan işçilerimizin yanındayız.
Biz; hayat pahalılığı karşısında inim inim inleyen dar gelirli, sabit gelirli vatandaşlarımızın yanındayız.
Biz; dükkanında masraf olmasın diye elektriğini açamayan, sattığı malı yerine koyamayan esnafımızın yanındayız.
Biz; gübre, mazot, tohum, elektrik fiyatları altında ezilen çiftçilerimizin yanındayız.
Biz; her gün canını dişine takarak ekmeğinin peşinde koşan kurye arkadaşlarımın yanındayız.
Biz; kendilerine “çıkart telefonunu” denilen, yarınlarını başka ülkelerde aramaya başlayan gençlerin yanındayız.
Biz; cep yakan fiyatlar yüzünden, yemekhanede günde tek öğünle karnını doyurmaya çalışan, bu bilet fiyatlarıyla bayramda ailesinin yanına gidemeyen öğrencilerin yanındayız.
Biz; mahkemelerde beraat ettikleri halde hakları iade edilmeyen KHK’lıların yanındayız.
Ayrımcılığa uğrayan, kendisini ikinci sınıf hisseden, hor görülen tüm vatandaşlarımızın yanındayız.
Bizim konumumuz budur, bizim koordinatlarımız budur.
Nerede olduğumuzu görmek isteyenleri işte buraya, bu konuma davet ediyoruz.
Bizim yerimiz; 84 milyonun yanıdır.
Yerini şaşıranlar, koordinatlarını şaşıranlar nerede?
Koordinatlarını şaşıranlar milletten uzaklaşanlar sarayda.
*****
Değerli gençler!
Burada mısınız? (…)
Gençler her yerde, her yaştan gençler burada.
Daha yüksek, daha yüksek…Ankara duysun! Beştepe duysun!
Gençler burada mı? (…)
Türkiye’yi bu çukurdan siz gençler çıkartacaksınız.
Biz de ne zaman isterseniz size yardımcı olacağız.
Gençler önden gideceksiniz, biz arkanızdan geleceğiz.
Bakın ben her gün gençlerle beraberim.
Ankara’da, Diyarbakır’da, Çanakkale’de, İzmir’de, Çankırı’da, Kocaeli’de her yerde, gençler beraberim.
Gençlerle yan yanayız. Ama gençler önden gidecek biz onları takip edeceğiz. Bizim felsefemiz bu.
Gençlerin gözlerindeki kaygı her gün büyüyor arkadaşlar. Türkiye’nin her yerinde görüyoruz bunu maalesef.
Yarınlara yönelik endişeler her an artıyor. Anlıyorum.
Gençlerin kaygılarını, endişelerini hem çok iyi biliyorum, hem de tam yüreğimde hissediyorum.
Sonra şöyle bir kafamı kaldırıp dünyaya bakıyorum. El aleme bakıyorum. Avrupa’daki gençlere, gelişen Asya’daki gençlere bakıyorum.
Oralarda ne görüyorum biliyor musunuz? Oralarda gençler sınırsızca hayaller kurabiliyorlar.
Buralardaki kaygı, endişe oralarda yok!
Yahu siz bunu içinize sindirebiliyor musunuz?
Yazık değil mi gençlere.
Ben sindiremiyorum. Bu hak değil, reva değil.
Soruyorum size:
Elin Avrupalısı, elin Asyalısı, bizim gençlerimizden daha mı zeki? (…)
Hayır.
Elin Avrupalı genci, Asyalı genci bizim gençlerimizden daha mı kabiliyetli? (…)
Hayır, değil. Tabii ki değil.
E o zaman onlar, niye bizim gençlerimizden daha iyi hayatlar yaşıyorlar? Niye?
Oralarda özgürlük var da ondan özgürlük.
Batılı gençler, Asyalı gençler teknolojiye kolay ulaşabiliyor da ondan.
Çünkü oralarda gençlere imkân sunuyorlar, imkân.
Tweet attı diye kimseyi cezaevine yollamıyorlar.
Genç girişimcilerin önüne devlet bariyeri koymuyorlar.
İşte onun için biz ne yapacağız? Tüm İmkanları gençler için seferber edeceğiz.
Tek bir gencimizin bile çağın gerisinde kalmaması için çalışacağız.
Ne mi yapacağız?
Biz gençleri, son model teknolojilerle donatacağız.
Bu iktidar, bir yandan yüksek döviz kurlarıyla, bir yandan da yüksek vergilerle gençlerin teknolojiye ulaşmasını engelliyor.
Hep beraber ilerleyeceğiz. Kadınlarla, gençlerle, erkeklerle ilerleyeceğiz.
Bakin teknoloji ile ilgili ne yapacağız? Biz, telefon, tablet, bilgisayar, oyun konsolu gibi tüm teknoloji ürünlerindeki vergiyi düşüreceğiz.
Döviz kurlarında da istikrarı sağlayacağız.
Yeter mi? (…) Yetmez.
Gençler cep telefonunu aldı, tabletini, bilgisayarını? Buna bir de ne lazım?
İnternet bağlantısı lazım değil mi?
Vergileri düşürünce, döviz kuruna da istikrar geldi mi herkes rahat rahat alacak.
Nasıl daha gene herkes şimdi gene rahat rahat herkes alacak.
Biz yapacağız inşallah.
İşte herkes internete de ulaşsın diye ne yapacağız? Gençler için interneti ücretsiz yapacağız.
Niye? Çünkü gençlere hesap ödetilmez. Biz böyle gördük, böyle biliriz.
Biz Türkiye ile gurur duyuyoruz biz bu ülkenin kadınlarımızla gurur duyuyoruz. Sağ olun.
Şimdi diyecekler ki “Ücretsiz interneti mi olur? Parayı nereden bulacaksınız?”
Bir dakika.
Siz şu ek bütçeyle beraber bu yıl bu devletin bütçesinden, bu vatandaştan topladığınız vergilerden tam 400 milyar lira faiz ödüyor musunuz arkadaş?
Ödüyorlar.
Tarihin en yüksek faiz ödeyen hükümeti bu hükümet. En yüksek.
Böylesi görülmedi.
Hesap ortada.
Faize ödedikleri paranın onda birini bütün gençlere bir yıl boyunca ücretsiz internet sağlamak mümkün. Hesap ortada.
Bu kadar basit.
İnternette yavaş değil mi türkü Türkiye'de.
Onun için ne yapacağız? internete hızlandıracağız.
Nasıl mı?
Tüm ülkeyi, 1 milyon kilometre fiber optik ağlarla döşeyeceğiz.
Fiber optik ağlarla Türkiye’yi saracağız.
Diyorlar ki parayı nereden bulacaksınız?
Biz diyoruz ki siz Kanal İstanbul diye tutturdunuz ya Kanal İstanbul diye Kanal İstanbul'un parasının dörtte birine bütün Türkiye'ye hızlı internet götürmek mümkün.
Hesap ortada. Bu kadar basit inanın yahu.
Ama bunların kafa sadece ranta çalışıyor.
Kanal İstanbul'da rant var ya rant inadına yapacağım diyor.
Biz de diyoruz ki ya bırak şu inadı ya. Gençlerin teknoloji ile buluşmaya ihtiyacı var. Bu ülkenin yüksek teknolojiye ulaşmaya ihtiyacı var.
Bunu hep beraber yapacağız.
DEVA Partisi’nin yatırımlarından tüm Türkiye faydalanacak, tüm Türkiye.
Yeter mi? Bu da yetmez.
Şimdi gençler o internete girdi. Twitter’ı açtı…
İçten içe hemen korku sarıyor değil mi? . Twitter’da dolaşırken bile korkuyor gençler.
Niye?
“Sabaha karşı polis kapımıza dayanır mı? Tweet’im ileride işe bulabilir miyim, bana engel olur mu?” diye düşünüyorlar.
“Şu tweeti like’larsam hakkımda dava açılır” diyorlar.
Bu kaygılara son vereceğiz. Bu ülkede yaşayan herkes fikirlerini özgürce dile getirecek özgürce.
DEVA Partisi iktidarının ilk 90 dakikasında yapacağız bakın ilk 90 dakika.
Bakın arkadaşlar DEVA iktidarının ilk 90 dakikasında. Çok basit.
DEVA kadroları olarak ülkemizi kurtaracağız İnşallah hep beraber. Düştüğü çukurdan çıkaracağız bu ülkeyi.
İlk 90 dakikada, yani seçimlerden sonra kurulacak hükümetin İlk 90 dakikasında bu ülkede özgürlüklere nefes aldırmak mümkün.
Bu kadar basit.
Bakın bir maç suresi ya bir maç suresi.
Uzatma dakikalarında da ihtiyaç yok.
İlk 90 dakika da diyeceğiz ki herkes rahat nefes alsın. Bu ülkede hiç kimse düşündüğünden dolayı, söylediğinden dolayı, konuştuğundan dolayı, yazıp çiziğinden dolayı, sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı, başkalarının paylaşımlarını like’lemesinden dolayı artık herhangi bir yaptırımla karşı karşıya kalmayacak.
Bu kadar basit
Bitti mi? Bitmedi.
Nasıl, iyi gidiyor muyuz?
Arka taraf… Duyabiliyor musunuz?
Maşallah! Gebze bugün tarih yazıyor. Maşallah.
*****
Nerede kalmıştık? İnternet.
Gençler bu internetin sadece kullanıcısı olmayacaklar.
Sadece kullanıcısı olmayacak gençler. Ne yapacaklar Aynı zamanda, bu dijital dünyaya katkıda bulunacaklar.
Daima ileriye... Daima ileriye... Daima ileriye bakacağız.
Gençler daha lisedeyken bilişimde dünyayı yakalayacak. Geride kalmayacak.
Gençler liseyi bitirdi. Sırada ne var? Üniversite var.
Şimdi sizlere sorayım: iki hafta önce üniversite sınavı oldu. Sınava giren öğrenciler bir el kaldırsın.
Epey var.
Anneler, babalar?
Evet, epeyce var. Sonuçlar açıklandığında, ayın sonunda, inşallah her şey gönlünüze göre olur.
Ne kadar büyük stres çektiğinizi biliyoruz. Gençlerin de anne babaların da neler çektiğini çook çok iyi biliyoruz.
Onun için ne diyorum?
Biz, DEVA iktidarında, gençlerin iki ayağını bir pabuca sokmayacağız. Nasıl? Üniversiteye giriş sınavlarını her yıl sadece bir defa değil birkaç defa yapacağız.
Olur ya sınav günü, bir terslik olur, havanızda olmazsınız, hasta olabilirsiniz, moraliniz bozuk olabilir…
Biz ne yapacağız. Gençlere şans vereceğiz.
Koca üniversite hayali tek bir sınav gününe sıkıştırılır mı? Yanlış.
O yüzden biz, birden fazla kez sınav günü belirleyeceğiz.
Ama iş üniversiteye girmekle bitmiyor ki.
Başka şehre gitti diyelim, nerede kalacak bu gençler?
Yurtlar yetersiz. Kiralar uçuk.
İşte o yüzden biz yurtların kapasitesini ve sayısını artıracağız.
Üniversite planlarken o üniversiteyi okuyacak gençlerin yurtlarını da planlayacaksın.
Başka türlü devlet olamazsın. Planlamasını tam yapacaksın. Üniversitesiyle, yurduyla beraber yapacaksın.
İhtiyacı olan her öğrenciye, temiz ve güvenli yurt imkânı sunacağız.
Bunların hepsi hesap kitap meselesi. Bunlar hesap kitap bilmiyor.
Şimdi gelelim mezuniyete.
Gençler üniversiteden çıktığında işsiz. Ne okuldalar ne de işte.
Odalarına kapanıyorlar. Ülkemiz ev genci dolu, ev genci.
Yeni bir toplum kesimi oluştu biliyorsunuz. Onlara ev genci diyorlar.
Genelde gece ayakta olan üniversiteyi bitirmiş, ş bulamayan. İş arayan bulamayan.
E ne anladım ben bu üniversiteden?
Üniversitede okuyan gençler boşa mı gece gündüz ders çalışıyor? Anne babalar işsiz çocuk yetiştirmek için mi bunca masraf yapıyor? Hayır.
Peki, neden iş yok arkadaşlar? (…)
Bu ülkede iş bulmak niye zor? Bunun sebebi ne sebebi?
Evet, doğru yanıt; Beştepe.
Bu otoriter ittifak işbaşında olduğu sürece, yeterince istihdam olmuyor bu ülkede.
Şu ortamda ülkeye yeterince yatırım yapılmıyor.
Ekonomiyi mahvettiler. Perişan ettiler.
Yatırımın olmadığı yerde işsizlik olur. Bu kadar basit.
Yeni iş sahası açılmıyorsa yatırımlar azsa işsizlik olur.
Yatırımın olmadığı yerde yoksulluk olur.
Yatırımın olmadığı yerde açlık olur.
Sorunun tam odağında bu var bu.
İşte onun için biz ne diyoruz?
DEVA Partisi olarak yatırımları Türkiye’ye çeken bir mıknatıs vazifesi göreceğiz.
Biz bu işin yolunu, yordamını biliyoruz.
Sanayicisini, ihracatçısını, girişimcisini cezalandıran bir ülkede yatırım gelmez. Tabii ki olmaz.
Yatırım olmazsa gençlerimize yeni iş alanları Açılmaz.
Gelelim mesleki eğitime.
Çok önemli konu.
Mesleki eğitimi öyle doğru ve iyi kurgulayacağız ki, bu ülkede meslek lisesi mezunları mezun olur olmaz rahatça iş bulacaklar.
İş dünyasının ara eleman sorunu olduğunu da iyi biliyorum. Gebze’de Kocaeli’de bu ciddi bir sorun. Bu meseleyi çözecek adımları da derhal atacağız.
Bu işsizliği, “ülkenin kaderi” olarak gören zihniyeti silip atacağız.
Onun için ne yapacağız?
İlk iş, ilk:
Özgürlük, adalet ve güven ortamını oluşturacağız.
Ekonomiden, iktisattan anlamayan iktidar bu denklemi hâlâ çözemedi yahu.
İş için, istihdam için; önce özgürlük olacak. Önce adalet olacak. Önce ülkede güven ortamı olacak. Yoksa olmaz.
Bunu anlamıyorlar.
Ben her türlü haksızlığı yaparım, adalet çiğnerim ekonomiyi de iyi yönetirim zannediyorlar.
Olmuyor, olmayacak.
Ama biz Özgürlük ve güven iklimini sağladığımızda; yatırımlar Türkiye’ye akacak. Hem de oluk oluk akacak. Bunu yapacağız inşallah.
Biz o günleri yaşadım. Bu ülkeye refahı, zenginliği yaşatan ekibin başında oldum.
Hiç şüpheniz olmasın yatırımlar oluuk oluk akacak.
Gençler iş bulacak.
Ücretler insan onuruna yakışır şekilde olacak.
Mutlak yoksulluk da tarihe karışacak tarihe.
*****
Değerli arkadaşlarım,
Kocaeli sanayimizin göz bebeği, değil mi?
Kocaeli öyle de, sen gel bir de sanayiciye sor halini.
Maliyetler uçtu gidiyor.
Sanayici geçen seneye göre elektriği tam 4 kat pahalıya alıyor.
Sanayici doğalgazı geçen seneye göre tam 6 kat daha pahalı alıyor Kocaeli’nin sanayisi bu ülkenin sanayisi.
Haa, o da kullanabilirse…
Gördük işte. İlk defa bu yıl sanayide üretim durdu.
Niye?
Doğalgaz kesildi yahu. Doğalgaz kesildi. Bu kış ilk defa doğalgaz kesildi.
Neymiş? İran yüzündenmiş.
Ya arkadaş, sizin B planınız yok mu?
Sizin C planınız yok mu?
Ülkeyi rastgele mi yönetiyorsunuz yahu?
Arkadaşlar, bir şey söyleyeyim mi… Bunların bir A planı bile yok.
A planı bile olmayan bir iktidar sanayiciye ne verebil, ne sağlayabilir?
Sanayici önünü göremezse nasıl üretecek?
Sanayici üretemezse, neyle ihracat yapacak?
Ha ihracat yapana da ne demeye başladılar. Ne kadar ihracat yaparsan oradan gelen dövizin %40’ını ne yapıyorlar? El koyup bozduruyorlar.
Bu kadarla da sınırlı değil. Kredi kullanıyorsan, ayrıca getirdiğin dövizin %30’unu da bankaya sat diyorlar.
%40 Merkez Bankasına, %30 bankalara.
Peki, ihracatçı şimdi ne yapacak? Sizin her gün değerini yok ettiğiniz, pula çevirdiğiniz milli paramızla yurt dışından hammaddeyi nasıl alacak bu ihracatçı?
Makinalarının döviz borcunu nasıl ödeyecek? Nasıl üretecek? Nasıl ihracat yapacak?
Bunları soran var mı? Yok.
Bunlar tutturmuş “döviz, döviz” diye ihracatçıların boğazına sarılıyorlar yahu.
Yazık.
İşte şimdi bir ceberut uygulama daha başlattılar.
Ne yapıyorlar? Bir şirketin banka hesabında döviz varsa, o şirkete krediyi kesiyorlar Kredi kullanamazsın diyorlar. Kafaya bak kafaya.
Bunlar artık resmen sermaye kontrolü yapıyor yahu.
Bu uyguladıklarına ne denir biliyor musunuz?
“Kara kambiyo rejimi” denilir.
Rahmetli Özal’ın kaldırdığı, bitirdiği “Kara kambiyo rejimi”.
Taa 80’lerde Özal kaldırmış bunu yahu.
Hep beraber bu ülkeye can olacağız arkadaşlar, hep beraber bu ülkeye can vereceğiz.
Sizlerle beraber yapacağız bunu.
Bunlar bu ülkeyi Özal’dan da önceki dönemlere götürdüler.
Ekonomiyi “cilalı taş devrine” geri götürdüler bunlar, “cilalı taş devrine”.
Yaptıkları bu.
Ahtapot gibiler. Milleti her koldan sıkboğaz eletmeye başladılar.
Hani Kur Korumalı Mevduat Hesabıyla da ekonomiyi Özal öncesi yıllara döndürmüşlerdi ya… Gene aynı hesap.
Kur Korumalı Mevduat ile kendi başarısızlıklarının bedelini şu anda bizim asgari üzerinden vergi ödeyen vatandaşlarımıza yıkıyorlar.
Bakın 400 milyar faiz ödüyorlar 400 milyar.
Bu 400 milyar Faizin büyüklüğüne söyle bakın. Türkiye'deki bütün tarımsal desteklerin çiftçi desteklerinin toplamı ne kadar biliyor musunuz?
40 milyar. Tamamı 40 milyar.
Sadece faize ödedikleri 400 milyar.
Şu rakama bakın yahu.
Faizi kime ödüyorlar? Zaten elinde parası olana ödüyorlar. Faiz kime dönüyor. Parası olana. Borç alıyorsun üstüne faiz ödüyorsun. Zaten parası olanın üzerine bir 400 milyar daha ödüyorlar bunlar.
İnanın ne yaptıklarını bilmiyorlar yahu.
Şimdi de saçma sapan işler yaparak iş dünyasını korkutuyorlar. Güveni tamamen yok ediyorlar.
İşte onun için diyoruz ki;
Bu iktidar devam ettiği sürece Türkiye’de kazanan olmaz bu kafayla.
Partili, taraflı cumhurbaşkanı göreve başladığından bu yana ülkemizde her şey kötüye gidiyor. Her şey.
Erdoğan sürekli olarak ileri tarihler vererek sıkıntıların biteceğini, Türkiye’nin şahlanacağını söyleyip duruyor.
4 yıldır aynı nakarat 4 yıldır.
Sürekli umut tacirliği yapıyor. “Bekleyin, sabredin, bakın nasıl düzelecek her şey” diyor.
Ya 4 oldu ya 4 yıl.
Her ay bir yerlerde ya doğalgaz buluyorlar ya petrol! Çoğu boş laf.
Sıkıştı mı petrol bulduk sıkıştı mı doğalgaz bulduk.
Hatta geçenlerde büyük bir jelibon rezervi bile bulmuşlar!
Yahu bunlar, kendi saçmalıklarına kendileri de inanır hale geldiler.
Halkımız da ne yapsın? Sıkıntılar içinde sabrediyor. Ama değişen hiç bir şey yok!
4 yıldır aynı nakaratı tekrar edip duruyor.
Enflasyon düşecek, faiz düşecek. Hepsi hikâye.
Aksine, her geçen ay, hatta her geçen hafta, gün, işler bir öncekinden daha kötüye gidiyor.
Bunlar, Türkiye’yi düşürdükleri bu çukurdan nasıl çıkaracaklarını da bilmiyor.
İnanın bilmiyorlar.
Panik halinde bütün tuşlara basıyorlar.
Ağızlarıyla kuş tutsalar yapamazlar. Yapamazlar.
Çünkü adaletle hareket etmiyorlar. Hukuka inanmıyorlar. Demokrasiyi katlediyorlar.
Yapamazlar.
Biz 2002’de geldiğimizde, 36 milyar dolar seviyesindeki ihracatı ilk 6 yılda 4 kata yakın artırarak tam 132 milyar dolarlara çıkardık. 6 yılda dörde katladılar.
Benim sanayici arkadaşlarım çok iyi hatırlar o günleri.
Biz ekonominin çarklarını yeniden döndüreceğiz arkadaşlar. Ticareti canlandıracağız.
İnanın bu kolay. Bizim için kolay. Çünkü DEVA karoları işi bilen insanlarız.
Enflasyonu biz düşüreceğiz, faizleri biz düşüreceğiz.
İnanın bunlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bilmediklerini de bilmiyorlar.
Biliyoruz zannediyorlar.
Enflasyon talimatla düşmez! Faiz talimatla düşmez! Düşmüyor.
Ben Erdoğan'a buradan sesleniyorum.
Bütün yetki elinde mi? elinde, Tek imza ile aklına gelen her şeyi yapıyor musun? Yapıyorsun. At bir imza da düşür o zaman şu faizi. Düşür enflasyonu bakalım.
4 yıldır niye yapamıyorsun yahu niye yapamıyorsun?
Biz DEVA kadroları olarak İnşallah memleketi kurtaracağız. Kadro hareketi olarak yapacağız arkadaşlar bunu hep beraber yapacağız.
Bakın şu andaki cumhurbaşkanının anlamadığı bir şey var.
Faiz de, enflasyon da “güvenle” düşer “güvenle”!
Peki güveni nasıl oluşturacaksın?
Sizin gözlerinizde geleceği parlak bir Türkiye görüyorum. Ama ülkeyi yönetenlerin gözleri boş. Onların gözlerinde artık bir şey kalmamış.
Bakın ben buradan Gebze’den demokrasi meydanından bir kez daha güven nasıl oluşturulur anlatacağım. Anlatacağım ki öğrensinler.
Türkiye büyük bir ülkedir arkadaşlar. Evet, Türkiye birden büyüktür.
Bakın tekrar ediyorum Güven olmadan olmaz.
Size 1 dakikada 8 maddede Güven nasıl oluşturulur anlatacağım.
Erdoğan da dinlesin o da dinlesin. Çünkü ders almaya ihtiyacı var. Bilmiyor.
Güven nasıl kazanılır?
1- Konuşunca doğruyu söyleyeceksin.
2- Söz verince tutacaksın.
3- Emanete hıyanet etmeyeceksin.
4- Her daim hukuku adalet ve hareket edeceksin.
5- Ehliyet liyakatli kadrolarla çalışacaksın.
6- Her kararına istişare ile alacaksın.
7- Şeffaf olacaksın şeffaf Açık olacaksın. Merkez Bankası'nın arka kapısından 130 milyar dolar satmayacaksın gizli saklı.
8- Her zaman hesap vermeye hazır olacaksın.
*****
Arkadaşlar,
Peki iktidardaki bu otoriter ittifak ne yaptı?
Güveni yok etti, Güveni yok etti.
Döviz kurlarının dengesini bozdu mu? Bozdu.
Faizin dengesini bozdu mu? Bozdu.
İnanın içim yanıyor.
Geldiler, ne teslim ettiysek çarçur ettiler hepsini.
Merkez Bankası’nın rezervlerini 28 milyar dolardan aldık, 136 milyar dolara çıkardık.
Merkez Bankası’nda yıllarca yedek akçeleri biriktirdik.
Bu millet yokluk görmesin, yoksulluk görmesin diye kasayı dolu teslim ettik.
Başka ne yaptık?
Evet, IMF’e borçları sıfırladık.
Hamdolsun, en son taksitin ödeme tuşuna basmak, o ödemeyi yapma bu arkadaşınıza nasip oldu.
Çok şükür.
Ama bunlar ne yaptı? 2018'de bu partili taraflı Cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemi ile beraber geldiler her şeyi mahvettiler.
Tam hayırsız mirasyedi tam
Merkez Bankası’nın arka kapısından tam 130 milyar doları sattıkları yetmedi son 6 ayda swaplarla borçlandıkları bir 60 milyar dolar daha gizli saklı arka kapıdan sattılar.
Doğru hesaptan şaşar mı? Niye açlık açık yapmıyorsun bunu. Niye ilan etmiyorsun.
Bu milletin emeğini, hakkını, alın terini yok ettiler.
Ama inşallah geliyoruz.
DEVA Partisinin çalışkan kadrolarıyla, halkımızın büyük desteğiyle emaneti teslim almaya geliyoruz inşallah.Hep beraber geliyoruz.
İşte bu meydan bunu söylüyor. DEVA geliyor diyor. Bu meydanın bugün verdiği mesaj DEVA geliyor.
*****
Değerli arkadaşlar,
Gün aşırı hata yapılır mı ya… Gün aşırı hata Yapıyorlar.
İnanın, ekonomiyi bir bakkal çırağına verseniz bunlardan iyi yönetir. Çünkü hesap kitap az çok öğrenir yahu.
Ben esnafla konuşuyorum. Esnaf, bana ne diyor biliyor musunuz?
“Müşteriye fiyat söylemeye utanır oldum” diyor. “Vatandaş fiyat sorup gidiyor” diyor.
Geçen sene 35 liraya aldığın çay olmuş 60 lira.
Geçen sene 7 liraya aldığın süt olmuş 20 lira.
Bir kilo kıyma olmuş en az 100 lira.
Yazık günah bu millete.
Kocaeli’de geçen sene ekmek 2 liraydı değil mi?
Şimdi 200 gram ekmek oldu 4 lira. Bazı yerlerde de 5 lira.
Dün il başkanımız Fırıncılar Odası Başkanı aradı. Sordu, 200 gram ekmeğe biz 4 lira dedik. Ama farklı satanlar da olabilir tabii.
Fırıncı ne yapsın? Suç fırıncıda mı değil?
Fırıncının aldığı 50 kiloluk bir çuval un geçen sene 200 liraydı. Bu sene tam 525 lira.
Geçen sene odunun tonu 450 liraydı, bu sene odunun tonu 1.850 lira...
Fırıncı ne yapsın. Esnafında işi zor. İnsanların alım gücü yerlerde sürünüyor.
Bakın arkadaşlar, Yaz ayındayız, değil mi?
Düğün sezonu açıldı.
Eskiden güle oynaya yapılan planlar, düğünler eğlenceler haram oldu millete ya.
Çoğu artık düğün yapamıyor biliyorsunuz.
Bir adet gram altın çeyrek de değil ha gram altın, olmuş 1.000 lira.
Asgari ücreti ne kadar ilan ettiler. 5.500 lira.
5.500 lira asgari ücretle alabileceğin 5,5 adet gram altın.
O kadar
Gelin bir karşılaştırma yapalım.
2013’le karşılaştıralım.
Bizim ekonomi yönetiminin başında olduğumuz, ekonomimizin yükseldiği, rekor üstüne rekorlar kırdığımız dönemle kıyaslayalım.
Tarih: Ağustos 2013.
1 adet gram altın 80 lira, asgari ücret: 800 lira.
Yani 2013 yılında 1 adet asgari ücrete 10 tane gram altın alabiliyormuşuz.
Dün açıkladıkları zamlı asgari ücretle dahi bir asgari ücrete 5,5 adet gram altın alınabiliyor.
10 gr altın inmiş 5,5 gram altına. Aradaki 4,5 adet gram altın buharlaşmış
Her asgari ücretlini cebinden her ay 4 buçuk tane gram altın çalınmış.
Nasıl yoksullaştırdıklarını görüyoruz.
Bu milleti düğünde bir takı bile takamaz hale getirdiler
İnsanlar düğüne bile gitmekten çekiniyor yahu. Hediyeyi nasıl alacağız nasıl yetiştireceğiz diye.
Asgari ücretin alım gücü paspas oldu.
*****
Nasıl fakirleştiriyorlar görüyorsunuz değil mi?
Bir başka örnek vereceğim:
200 TL ÇIKARIYOR
Şu kaç para. 200 lira.
Bu 200 lira ilk 2009 yılında tedavüle çıktı. 2009 yılında bu 200 lira tedavüle çıktığında ne kadar ediyordu biliyor musunuz Arkadaşlar?
123 dolar ediyordu.
Bugün kaç dolar biliyor musunuz? 12 dolar.
Ya ilk tedavüle çıktığında 123 dolar bugün indi 12 dolara.
Herkesin cebindeki 200 liradan bahsediyoruz değil mi? Peki ben buradan soruyorum. Aradaki fark, 123 dolarla 12 dolar arasındaki fark, tam 111 dolar 111 dolar nerede?
Bu 200 liranın içinden çalınan 111 dolar nerede diye size soruyorum.
Herkesin cebinden bu 111 doları kim aldı?
Kim?
Cevap sizde cevap belli.
Yazık ya yazıktır.
Bakın arkadaşlar enflasyon, devalüasyon bir ülkenin ekonomi yönetiminin yapabileceğim en önemli hırsızlıktır.
Herkesin cebinden çalmaktır enflasyon.
Bu ülkenin Merkez Bankasını güveniyorsunuz, bu ülkenin parasını alıp cebinize koyuyorsunuz.
2009'da 123 dolar eden paranız İnmiş bugün 12 dolara. Yazıktır, günahtır.
*****
Değerli arkadaşlar,
Pazartesi günü TÜİK son ayın haziran ayının enflasyon oranını açıklayacak.
Göreceğiz bakalım ne açıklayacaklar. En son 73 buçuk açıklamışlardı eğil mi?
Bakın burada korkunç bir aldatmaca var. Koskoca bir üç kâğıt var.
Siz asgari ücreti belirlerken, emekli maaşlarını belirlerken, memur maaşını belirlerken eğer TÜİK’in açıkladığı uydurma enflasyon oranını baz alırsanız, bu milleti aldatmış olursunuz.
TÜİK’in açıkladığı enflasyon gerçek enflasyon değil ki.
Bu milletin nefes alması lazım.
İki gün önce Kırşehir Kaman’da bir emeklimiz önümü kesti.
Dedi ki “2.500 lira emekli maaşı alıyorum, 4 çocuk okutuyorum. Ben nasıl geçineyim söyler misin bana” dedi.
Yazık, gerçekten çok yazık.
Şimdi ne yaptılar 3 bin 500 yaptılar.
Yahu bu ülkede açlık sınırı 6 bin TL’nin üzerinde. Türk- İş in açıkladığı açlık sınırı aylık 6 bin TL’nin üzerinde.
Aylık 6 bin TL’nin üzerinde olan açlık sınırına karşı sen emekliye 3 bin 500 TL ile geçin diyorsun.
Asgari ücretliye de ‘sevin ya 5. 500 TL maaş veriyorum’ diyorsun.
Burada asıl sorun enflasyonda arkadaşlar enflasyonda.
Bunun çözümü enflasyonu düşürmek.
Bu hükümet Enflasyonun patlattı arkasından yaptığı maaş zamlarıyla da millete güzellik yapıyorum diye hikâye anlatıyor.
Bakın tam dört yıldır emekli bayram ikramiyesi neredeyse hiç değişmedi değil mi? 1000 liraydı 1.100 yaptılar. 4 yıldır 1000 TL. Eriyor gidiyor.
Önümüz kurban.
Ben buradan hükümeti diyorum ki, emeklinin Bayram ikramiyesini doğru düzgün bir rakama çıkarın. Gerçek enflasyon kadar artırın.
Hiç olmazsa bir kurban parası verin diyorum emeklimize.
Sen, onca sene bu ülkeye hizmet et; Sonra emekli olup da torunlarınla neşe içinde vakit geçireceğin yaşa gelince eziyet çek.
Yazıktır, günahtır.
Bu devlet inanın bu kadar zayıf değil. Bu ülke bu kadar zayıf değil.
Emeklilerimizin acilen nefes alması lazım.
Memurun nefes alması lazım.
İşçinin nefes alması lazım.
Kıt kanaat parayla mutfağı döndürmeye çalışan kadınların nefes alması lazım.
Anne babaların, çocuğunun lokmasını azaltmadan yaşaması lazım.
Sosyal devlet böyle olur.
Birde emekliliği gelip de emekli olamayanlar var.
Hepsini çözeceğiz inşallah hepsini. EYT’yi de çözeceğiz.
Değerli arkadaşlarım,
Bu ülkede rakamların “gerçek enflasyona” göre artması lazım. “Gerçek enflasyona” göre.
TÜİK’in açıkladığı makyajlı verilere göre değil.
Pazartesi ne açıklayacaklar göreceğiz bakalım. En son açıkladığı enflasyon yüzde 73 buçuk. Sanki kuyumcu terazisiyle ölçüler.
Gerçek enflasyon şu an en az % 150.
Geçenlerde bir vatandaşımız sordu bana. “Şu TÜİK hangi marketten alışveriş yapıyorsa, söylesin biz de gidip oradan alışveriş yapalım” dedi.
Ben de dedim ki ‘TÜİK’in sanal bir marketi var herhalde oradan hayali fiyatlarla enflasyon açıklıyorlar’ dedim.
Kimi kaldırdıklarını sanıyorlar yahu kimi?
“3Y ile mücadele edeceğiz” dediler. Yoksullukla, yasaklarla, yolsuzlukla mücadele edeceğiz diye geldiler.
Yoksulluğu da, yasakları da, yolsuzluğu da azdırdılar.
3Y ile geldiler ama 3Y ile gidecekler arkadaşlar öyle görünüyor.
Gidecekler değil mi Kocaeli? (…) Gidiyorlar değil mi?
Bu adaletsizliğe “dur” diyecek miyiz? (…)
Özgür bir Türkiye için DEVA Partisi diyecek miyiz? (…)
Zengin bir Türkiye için DEVA Partisi diyecek miyiz? (…)
Ben buradan tüm vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum:
Seçim günü geldiğinde, siz oy pusulasını önünüze alın. DEVA’nın, damlanın altına “Evet” mührünü basın, gerisi bizde.
Bu iş bizim işimiz. Biz çözeriz, biz!
Biz çözeriz evelallah.
Nasıl iki büyük krizi çözdüysek, bu krizi de biz çözeceğiz inşallah.
Seçim günü mührü damlaya basacağız; sonra tereyağından kıl çeker gibi çözeceğiz.
Mührü damlaya vuracağız ve bu kâbusu hep beraber bitireceğiz arkadaşlar hep beraber.
Demokrasi meydanı burada.
Değerli arkadaşlarım;
Hatırlayanlar bilir. 2001 krizinden biz çıkartmadık mı? (…)
Siz söyleyin. Çıkartmadık mı? (…)
Şöyle bir hatırlayın o günleri.
Krizlerin Ortağı Bahçeli yine hükûmete ortaktı. Yine herkes perişan olmuştu.
Gecelik faizler taa yüzde 7500’lere fırlamıştı. Bir gecelik faiz.
O günlerde de doların ateşi bir türlü düşmüyordu.
Ne yaptık? Geldik, evelallah çözdük.
İki yılda enflasyon indirdik tek haneye?
34 yıllık yüksek enflasyonu, iki yılda tek haneye indirdik.
Biz yaptık.
Daha sonra, 2008-2009’daki küresel kriz gelip Türkiye’yi vurduğunda, ekibimizle beraber ekonominin başına geçip o krizi de biz çözdük.
Hani bilmeyen varsa bilsin. Duymayan varsa duysun. Bizim arkamızda kapı gibi başarılar var. Boşa konuşmuyoruz.
Her yer DEVA olacak inşallah.
Yine yapacağız, yine. Hiç merak etmeyin. Yepyeni başarılara koşacağız.
Daha iyisini, çok daha iyisini yapacağız.
Sakın unutmayın arkadaşlarım:
Güven bizde!
Çözüm bizde!
Anahtar bizde!
DEVA iktidarında; tatile gitmek, araba almak, ev almak hayal olmayacak.
Şu an da çoğu arkadaşımız için hayal bu.
Bahsettik EYT den. Çözeceğiz inşallah.
Hepsi gerçek olacak.
Türkiye’nin yıldızını parlatacağız.
Bakın söz veriyorum. Türkiye’yi bölgemizin en güçlü ekonomisi yapacağız.
Beni biliyorsunuz, öyle çok sık söz vermiyoruz. Kolay kolay söz verenlerden değiliz. Söz verince de tutarız.
Bakın arkadaşlar bizim vurmaktan anladığımız şu; Seçim günü geldiğinde DEVA’nın damlanın altına mührü vuracağız ya, zaten Beştepe’nin duvarları titreyecek.
O olacak.
Bakın, Size DEVA sözü veriyorum: Ülkemizi bölgemizin en güçlü ekonomisi yapacağız, en güçlü.
Ben sizlere huzuru vadediyorum. Sevgiyi vadediyorum.
Siyasete yeniden seviye kazandırmayı vadediyorum.
*****
Değerli Arkadaşlarım,
Bugün bildiğiniz gibi, Madımak katliamının yıldönümü.
Tarihimizdeki en acı olaylardan birinin yıldönümü.
Bu katliamda aramızdan koparılan 35 canımızı saygıyla ve rahmetle anıyorum. Devirleri daim olsun diyorum.
Madımak’ın yarası hala sarılmayı bekliyor. Farkındayız.
Biz hakikatin izinden ayrılmayacağız. Daima adaletin peşinde koşacağız. Daima.
Biz yarınları, saygı ve eşit vatandaşlık temelinde kuracağız. Eşit vatandaşlık.
Sünni-Alevi hiç fark etmez.
Türk-Kürt hiç fark etmez.
Kadın-Erkek, Genç-Yaşlı, bu ülkedeki her bireyi bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşı yapana dek çalışacağız.
Bunu hep beraber DEVA kadroları olarak başaracağız.
Hep beraber bu ülkenin DEVA’sı olacağız.
*****
Değerli arkadaşlar,
Kocaeli’nin, özellikle de Dilovası’nın can yakan bir sorunu var.
Evet, hava kirliliği var. Türkiye ortalamasının tam 2,5 katı.
Bu işi çözmek zorundayız. Havamızı, suyumuzu temiz tutmak zorundayız.
Bunlar bizim yeşil çizgilerimiz yeşil.
Açıkladık. İklim ve çevre eylem planımızda madde madde açıkladık.
Üretim tesislerini denetleyeceğiz. Ülkemizin her köşesini yaşanabilir hale getireceğiz.
Yine Gebze’ye senelerdir söz verdikleri, bir türlü bitiremedikleri bir proje var. Metro.
İnşallah o işi bitirmek de bize nasip olacak. DEVA iktidarında bitecek inşallah. Metroyu davullarla, zurnalarla hep beraber açacağız.
*****
Şimdi değerli arkadaşlarım ben sözler verdim değil mi?
Bölgenin en güçlü ekonomisi olacağız dedim.
Şimdi söz alma sırası bende.
Ben de sizden bir söz istiyorum.
Soruyorum şimdi, Hazır mısın Gebze? (…)
Kocaeli hazır mısın? (…)
DEVA Partisi’ni iktidara taşıyacak mısın? (…)
Daha güçlü. Daha güçlü!
DEVA Partisi’ni iktidara taşıyacak mısın Kocaeli? (…)
Tam demokratik bir Türkiye için canla başla çalışacak mısın Kocaeli? (…)
Adalet için hazır mısın Kocaeli (…)
Özgürlük için hazır mısın Kocaeli (…)
Zenginlik için hazır mısın Kocaeli (…)
Siz hazırsanız, biz de hazırız.
Haydi hayırlı olsun.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Sağ olun, var olun.
...