29 Şubat 2024 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Antalya Aday Tanıtım Toplantısı Konuşması

29 Şubat 2024

Antalya Basın Toplantısı Konuşması


DEVA Partisi’nin çok değerli genel merkez kurul üyeleri,

Çok değerli Antalya il başkanımız, değerli ilçe başkanlarımız, değerli adaylarımız, değerli yol arkadaşlarım,

Siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin çok değerli temsilcileri, değerli muhtarlarımız,

Değerli basın mensupları,

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum,

Bugünkü basın toplantımıza hoş geldiniz diyorum (…)

*****

Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen vatandaşlarımıza da buradan, Antalya’dan gönül dolusu sevgilerimi selamlarımı iletiyorum.

*****

Düden Şelale’siyle, Kaleiçi’yle;

Olimpos’uyla, Sapadere’siyle;

Aspendos’yla, Likya Yolu’yla Yivliminaresiyle;

Tarımıyla, sanayisiyle, turizm sektörüyle;

Bu güzel, bu kadim, bu doğa harikası şehirde olduğum için, sizlerle beraber bugün bu çatı altında olduğum için gerçekten çok mutluyum.

Sağ olun var olun diyorum.

*****

Değerli arkadaşlar,

28 Şubat’ın üzerinden, tam 27 yıl geçti.

Bugün yine, 28 Şubat kararlarını alanların, uygulayanların ya da destekçilerinin siluetlerini ekranlardan görüp, duruyoruz.

Biri küçük ortak, onu her gün görüyoruz; iktidarın hemen yanı başına kazık çaktı.

Biri, “iktidarla aynı gemideyiz ama rotayı biz çiziyoruz” diyen Perinçek; onu da oralarda iktidarın etrafında yakınlarında görüyoruz.

90’ların karanlığında ismi olan bir eski Başbakan çıkıyor; iktidarın İstanbul adayına desteğini açıklıyor;

5 Nisan 94 kriziyle de anılır sık sık biliyorsunuz.

Onu da ihtiyaç durumunda ortalarda görüyoruz.

Buradan ben iktidara seslenmek istiyorum:

Biz o siyasetçileri çok gördük ama bir yararlarını göremedik.

Kiminin bu memlekete en küçük bir faydası olmadı kimi de büyük zararlar verdi, çekti gitti.

Bu ülke onları maalesef çok gördü, en çok da zararlarını gördü.

Rica ediyorum:

90’ların karanlık siyasetçilerini artık ekranlardan uzak tutun; çocuklardan uzak tutun diyorum.

Hele o bağırıp çağıran, hakaret eden, her gün televizyonlarda şiddet pompalayan, nefret pompalayan...

İnanın onlar ekrana çıktığı zaman RTÜK’ün bir karar alıp şöyle hemen 18+ işaretini koyması lazım ekranlara.

Hicap duyuyor insan.

“Biz gördük, onlar görmesin”" diyorum.

“Biz şahit olduk, çocuklar şahit olmasın” diyorum.

“Biz yaşadık, onlar yaşamasın” diyorum.

Değerli arkadaşlar,

Söyledik, söylüyoruz: Türkiye’de bir hayalet dolaşıp duruyor: 28 Şubat hayaleti.

Hatırlıyor musunuz? O dönemin generalleri “1000 yıl sürecek” demişlerdi.

Onu o generaller, o rütbeliler başaramadı ama; Sayın Erdoğan ve ortakları başarma gayretinde şu an.

Yıllardır bu ülkeden defetmeye çalıştığımız her türlü zihniyet, geldi iktidarın yanı başına oturuverdi.

İktidardaki de memnun ha, bir şikâyeti görülmüyor.

Sık sık onlarla poz vermeyi marifet sayıyor.

Gençlerimizi okullardan mahrum bırakanları kapıdan kovduk; onlar bağırlarına bastılar.

Bizden-onlardan diye ayıranları yanımızdan uzaklaştırdık; onlar yanlarına aldı.

Seçim seçim çalışıp yendiğimiz, hukuksuzluğu kendilerine şiar edinmişleri aldılar; yanlarındaki koltuklara oturttular.

Ve sonuç ortada:

Arkadaşlar; iktidarın yanındaki zihniyet, başörtülü olduğu için meclisten vekil kovan, meclise girebilmesi için kadınlara başını açtıran zihniyettir.

Unutmayalım.

Gece vakti bir vekilin evine baskına giden DGM savcılarının zihniyetidir unutmayalım.

Bu zihniyet, 22 yıl önce bu toprakların en derinine defnettiğimiz bir zihniyettir.

Tekrar hortlattılar.

Kimsenin şüphesi olmasın;

İrili ufaklı iktidar ortaklarıyla da, zor durumda mikrofon uzatılan karanlık figürlerle de mücadelemiz bizim sonuna kadar devam edecek.

İşte DEVA Partisi bunun için var arkadaşlar.

Bu 28 Şubat ve türevi zihniyetlerle mücadele etmek için var.

Tam demokrasi için var tam demokrasi.

Öyle eksik gedik değil.

Öyle herkesin kendine göre uydurduğu tanımladığı demokrasi değil.

Gerçek anlamda tam demokrasi için DEVA Partisi var.

Biz burada oldukça, ölmüş ideolojilere heba edilecek insanımız olmayacak.

Biz burada oldukça, bu ülke topraklarında mazlumlara zulmetmeye geçit olmayacak.

Çünkü biz her zaman yüksek sesle haykıracağız.

Çünkü biz gözü pek, hiç bir şeyden korkusu olmayan kadrolarız.

DEVA Partisi’nin pek çok partiden farklı olduğu, DEVA Partisi’nin pek çok partiden ayrıştığı konu arkadaşlar; Bir, hiçbir tehdit altında asla boyun eğmez,
Hiçbir teşvikle bizi asla cezbedemez.

Yani hükûmetin sopayla ya da havuçla yola getirdikleri partilerden değiliz biz.

Bunu iyi anlamaları gerekiyor.

Şunu unutmayın,

DEVA Partisi varken hiç kimse sizin hakkınıza göz koyamaz.

DEVA Partisi varken hiç kimse helal tek bir lokmanızı elinizden alamaz.

Çünkü artık biz varız.

Biz, o düşük emekli maaşları, o siftahsız kapanan dükkânlar, o ürettikçe zarar eden çiftçilerin tüm Türkiye’de sesiyiz.

Çünkü korkmadan dillendiriyoruz her şeyi.

Onun için diyoruz ki “Endişeye mahal yok çünkü artık DEVA Partisi var”.

*****

Değerli arkadaşları, değerli izleyenler,

İktidarı da muhalefeti de her seçim yanınıza gelip vaatler sıralıyor değil mi?

Vaadin biri bin para.

Sanki biri iktidarı, biri de belediyeyi yönetmiyormuş gibi; her seçim yüzleri kızarmadan vaat vermeye devam ediyorlar.

İşte ne diyor? “2025’te enflasyon bilmem neye düşecek”.

Ya arkadaş, 2017’den 2018’den bu yana sürekli olarak sürekli olarak “Enflasyon düşecek, enflasyon düşecek, enflasyon düşecek” diyen siz değil misiniz?

Düştü mü?

Düşmüyor.

“Ben iktidarda olduğum sürece faiz iner daha da inecek” deyip seçimlere giderken faizi bu millete %8 buçuk gösterip; seçimlerden sonra 8 ayda 8 kere faiz artıran kendileri değil mi?

Depremden sonra, geçen sene Mart ayında “1 yılda 312 bin konut inşa edeceğiz” deyip, bunun %10’unu bile tamamlamayan kendileri değil mi?

Seçime giderken değil mi? Genel seçimlere giderken… Genel seçimlerden tam bir buçuk ay önce çıktı demedi mi “312 bin konut biz inşa edeceğiz” dedi.

Ben de dedim, “Bir dakika ya dur. Biz hesap kitap bilen insanlarız.”

TOKİ'nin 20 yıllık ortalaması, 50 bin konut.

TOKİ Bu ülkede ancak yılda 50 bin konut yapacak bir kapasiteye sahip.

Döndü dolaştı deprem bölgesinde TOKİ'nin kendi ifadesiyle anahtar teslimine hazır olacak konut sayısını 46 bin açıkladı.

Dememiş miydik? Dememiş miydik arkadaş? “312 bin konut yapacağım diyorsun da bunun parasını nereden bulacaksın? Bir finansmanını açıklar hele.”

Yok, vaat, vaat, vaat, vaat seçimi kazan, % 50 + 1’i cebine koy, arkana dönüp bakmadan yürü git.

Sonra da “Atı alan Üsküdar’ı geçti” de.

Gelelim Antalya’ya. Ben buradan soruyorum:

Antalya-Alanya otoyolu projesi nerde?

Alacabel Tüneli nerde?

“Ha bugün ha yarın” derken, sekiz yıldır tünel yok arkadaşlar.

Söyleyeyim: Bu gidişle on da olur, on beş de olur.

Otoyol projesi 6 kez ertelendi.

Bu kafayla daha 10 kez de ertelenir, 15 de.

Yol yok, hızlı tren değil mi? Konuşulup duruyor nerede?

10 yılda geçer 15 yılda. Olmaz.

Değerli arkadaşlar bakın, bu iktidarın artık birikmiş sermayesi tükendi.

Bizim zamanında oluşturduğumuz, bizim zamanında biriktirdiğimiz ne kadar rezerv varsa ne kadar kredibilite varsa ne kadar yedek akçe varsa hepsini tükettiler.

İnsafsızca tükettiler.

Merkez Bankası’nın yıllardır biriktirdiği yedek akçeyi o birinci damat bir günde sıfırladı, bir günde sıfırladı.

Bir yılda daha sonra biriken yedek akçayı yine bir günde sıfırladı, acımadı.

Merkez Bankası’nın rezervlerini eksiye düşürdüler eksiye.

Merkez Bankası şu anda net olarak döviz borcu olan bir banka haline geldi.

Elindeki rezervden çok daha fazla borcu var bu ülkenin Merkez Bankası’nın.

Değerli arkadaşlar, bakın ister merkezi hükûmet olsun ister belediyeler olsun, eğer bir insanın aklı hizmette değil, haksız rantta olursa…

Eşe dosta kazandıracağı paralarda olursa…

İnsanın aklı boş arsalara dikilecek plazalarda, dağıtılacak ruhsatlarda, oyunlarla el değiştirecek kamu arazilerinde olursa…

Hizmetin gelmesi 20 yıl da sürer, 30 yıl da sürer, 40 yıl da sürer.


*****

Bakın arkadaşlar;

Ülkeye bunca katkı sunan, turizm dövizini sunan, meyve-sebze sunan Antalya, böyle yönetilmeyi hak etmiyor.

Benim Antalyalı hemşerim, 2024 Türkiye’sinde hâlâ sivrisinek ve böceklerle uğraşmayı hak etmiyor.

Burası koskoca Türkiye, büyük ve güzel ülke Türkiye.

O 70’lerin 80’lerin geri kalmış Türkiye’sinin sorunlarını getirdiler tekrar bu ülkenin başına musallat ettiler.

Sadece ve sadece kötü yönetim sebebiyle.

2024 Türkiye’sinde, hâlâ saldırgan sokak hayvanlarını dert etmeyi bu millet hak etmiyor.

İşte Belek’te değil mi? Hayatını kaybeden, 9 yaşındaki Mahra Melin Pınar'ı unutmadık.

Çocukcağız köpeklerden kaçayım derken bir kamyonun altında can verdi.

Yazık günah değil mi?

Bu soruna hâlâ çözüm bulunmamış olması, 2024 Türkiye’si için büyük bir ayıptır, büyük bir utançtır.

Belediyesiyle, iktidarıyla hepsinin ortak sorumluluğudur bu.

İşte değerli arkadaşlar; bütün bu sorunları biz çözmek için yola çıktık.

Sokakların her yaştan insan için güvenli olduğu şehirleri oluşturmak için yola çıktık.

Toplu taşıma araçlarının durağa zamanında geldiği, gideceği yere zamanında ulaştığı, çarpık kentleşmenin olmadığı, doğasına hep beraber sahip çıktığımız bir Antalya için buradayız.

Kısacası arkadaşlar, demokrasiyle şahlanmış bir Antalya hep beraber kuracağız.

Buradan söylüyorum, tekrarlıyorum:

İktidarı da muhalefeti de, yapmadı. Yapamayacak.

Gördük arkadaşlar…

İktidarı da, muhalefeti de gördük.

Depreme karşı önlem almadılar, almayacaklar.

İktidarı da muhalefeti de; torpilin önüne geçmediler, geçmeyecekler.

İktidarı da muhalefeti de; sokakları güvenli hale getiremedi, getiremeyecekler.

Deprem oldu, iktidardan da muhalefetten de tek bir kişi istifa etti mi?

Etmeyecekler.

Çünkü şu anda maalesef Türkiye’de, siyasetin geneline hâkim olan zihniyet aynı olduğu sürece bir şey yapma bir şey, başarma imkanları yok.

Zihniyet aynı olduğu sürece; bir şey yapma, bir şey başarma imkânları da yok.

Zihniyet aynı olduğu sürece, iktidarın da muhalefetin de yeni bir söz söyleme gücü yok.

İktidarın da muhalefetin de kavgadan, ayrıştırmadan başka bir siyaseti yok.

Artık bunları görelim.

Değerli arkadaşlar, buradan tüm milletime seslenmek istiyorum!

Artık zaman, yeni bir şeyler yapma zamanı;

Zaman, yeni bir yol çizme zamanı;

Zaman, bu siyaset zihniyetini değiştirme zamanı.

İşte DEVA tam da bunun için var.

O yüzden, biz buradayız;

O yüzden, Türkiye’nin 4 bir yanında 81 ilinde, yüzlerce ilçesinde varız.

Bakın arkadaşlar, biz Türkiye’de şöyle bir tabloya baktık.

2015’te ben bakanlıktan ayrıldıktan sonra ülkemizin dört köşesini gezdik, sorunlar nedir, sıkıntı nedir? Siyasi partileri inceledik tek tek…

İktidar tarafını zaten biliyoruz.

Bir güç zehirlenmesine kapılmış, devletin verdiği o gücü kullanmanın, yozlaşmasının içine düşmüş, mutlak gücünde mutlaka yozlaştırdığı bir tabloyu milletin önüne koymuş bir iktidar var.

Çünkü ülkeyi yönetenlerin süreyle ve yasalarla hukukla sınırlanması gerekiyor.

Devlet gücünü kullananların; bir, süreyle iki, hukukla sınırlandırılması gerekiyor.

Yoksa devleti yönetme gücü insanı bozuyor.

Bu insanın tabiatında yaratılışında olan bir özellik.

Güç zehirlenmesi denen bir şey var, böyle bir gerçek var.

Dolayısıyla bizim şu andaki iktidar partisinden zaten ümidimiz kesildi.

Bizim kuruluşta koyduğumuz 3 dönem kuralını bizzat Erdoğan’ın kendisi deldi.

Biz niye o kuralı koyduk?

İktidar Partisi’nin ben o kurucu çekirdek ekibindeydim.

3 dönem dedik, 3 dönem.

3 dönemden fazla işin başında kalan kim olursa olsun yoldan çıkıyor, olmuyor.

Ama o kuralı ilk delen kendisi oldu.

Akitleşmeyi bozan kendisi oldu.

Ve dikkat edin 3 dönemden sonra 2014, 2015’ten bu yana memlekete bir hayrı dokunmadı, dokunmuyor, olmuyor.

Bakın değerli arkadaşlar, biz evet iktidara baktık ama muhalefete de baktık.

Hatta muhalefetin bir kısmıyla da masada oturduk.

Bakın, bütün bu çalışmalar Türkiye’nin her alandaki çözümleri, Türkiye’nin DEVA’sı.

Böyle bir şey yok.

Ne hükûmet de var ne diğer muhalefet partilerinde var.

23 ayrı alanda her şeyiyle çözüm üretmiş çözümleri yazılı olarak milletimize sunmuş bir partiyiz biz.

Burada hukuk, adalet de var, özgürlük de var, eğitimde var, sağlıkta var, dış politikalar, güvenlik var, var var her şey var… Ve hepsi uzmanlarca hazırlanmış.

Koyduk Altılı Masa’ya.

Altılı Masa’nın dokümanlarına bakın bizim hazırlıklarımızla çelişen tek bir madde görmezsiniz.

O 6 imzalı belgeler var ya şimdi kimse bahsetmiyor.

Herkesin unutturmaya çalıştığı bizim sadece DEVA Partisi olarak hatırlattığımız, çünkü biz önemsiyoruz, altında imzamız var.

Biz güvenin ne olduğunu iyi bilen insanlarız.

Ve açıkça söylüyorum, Türkiye'yi yönetmeye en hazır parti kadrolarıyla çözümleriyle DEVA Partisi, başka yok.

İddiası olan varsa koysun ortaya, koysun ortaya.

Eğitim politikası neymiş koysun, biz de koyalım basının önünde tartışalım bakalım.

Sağlıkla ilgili hazırlığı olan varsa koysun ortaya, biz de koyalım, canlı yayınlarda tartışalım.

Yok arkadaşlar yok çünkü siyasetin çoğu kimlik siyaseti yapıyor.

Kimlik siyaseti ne demek?

“Ben falancayım sen de falancasın bana oy ver” ya da dönüyor “Ben şucuyum bucuyum sen de şucusun bucusun onun için bana oy ver”.

Ya arkadaş falancasın filancasın şucusun bucusun da bu ülke
İçin ne yapacaksın? Bir anlat hele.

Bu ülkenin yarınları için planın proje nedir? Bir anlat hele.

Yok.

Çünkü bu zihniyet siyaseti iktidarıyla, muhalefetiyle bir rant kapısı gören zihniyettir arkadaşlar unutmayın.

Siyaseti bir para kazanma aracı gören, siyaseti rant kapısı gören zihniyettir.

Oysa DEVA kadroları siyaseti sadece ve sadece bu millete hizmet için bir alan olarak görür.

Hatırlayalım, ben yolsuzlukla mücadele yasasını hazırladığımda, imar planlarıyla ilgili, bu haksız imar rantlarıyla ilgili yasal düzenlemeleri hazırladığımda, siyasi etik yasasını hazırladığımda Sayın Erdoğan ne dedi?

“Ne uğraşıyorsun ya bunlarla? Türkiye'de yolsuzluk mu var sanki. Üstelik bu dediklerini yaparsam ben partime il başkanı da ilçe başkanı da bulamam” dedi.

Ve bu söyledikleri hatırlayın.

O gün bütün basında yer aldı. Çünkü kalabalık bir toplantıda söyledi ve kalabalık toplantıda konuşulanlar genelde basın mensubu arkadaşlarımız çok çok da tecrübeli, duayen insanlar da aramızda.

Kalabalık, ortamlarda konuşanların gizlisi olmaz, mutlaka kamuoyuna yansır.

Biz ne yaptık?

DEVA Partisi olarak 81 il başkanımızı yüzlerce ilçe başkanımızı anlı açık, başı dik bir ekip kurduk ve milletimizin huzurunda çalışmaya başladık.

Sayın Erdoğan “Ben bulamam” diyordu, biz bulduk.

Çünkü niyet iyi olacak niyet.

Niyet iyi olmayınca mümkün değil arkadaşlar mümkün değil.

İşte biz arkadaşlar, yerelde çözümler üreteceğiz, merkezi hükûmete örnek olacağız.

Onlara bir şehir nasıl yönetilir göstereceğiz ki, ülke nasıl yönetilir anlasınlar.

Sizlerden istirhamımız, 31 Mart günü geldiğinde oy pusulasını elinize aldığınızda vicdanınızın, kalbinizin sesini dinleyin.

Bu ülke için en hazır, en düzgün kadrolara sahip kimi görüyorsanız ama hazırlık ve kadrolar açısından baktığınızda o partiye destek verelim.

Biz bu partinin DEVA Partisi olduğunu düşünüyoruz.

Onun için diyoruz ki, “Damgayı mutlaka damlaya vuralım”.

Çünkü biliyoruz ki,

Çözüm sandık; çözüm halk; çözüm sensin:

Ne diyoruz değerli arkadaşlar?

Âlem talansa, yolsuzluksa; DEVA sensin.

“Âlem, parti üyeliklerine bağlı olarak dağıtılan sosyal yardımlarsa, DEVA sensin” diyoruz.

“Âlem güvensiz sokaklarsa, yanmayan ışıklarsa, susuzluksa; DEVA sensin” diyoruz.

“Âlem geçim sıkıntısıysa, yüksek kiralarsa; DEVA sensin” diyoruz.

“Âlem buysa; DEVA sensin” diyoruz.

Âlem buysa (…); DEVA sensin!

Âlem buysa (…); DEVA sensin!

Âlem buysa, DEVA sizsiniz arkadaşlar, siz ve bu kadrolar...!

Türkiye’nin DEVA’sı Antalya!

DEVA milletimizin tam kendisi!

Âlem buysa, DEVA sensin dediğimiz kim biliyor musunuz?

Hem kadrolarımız hem millet.

Çünkü millet olarak yine bu ülkenin yaralarını saracağız, millet olarak bu ülkenin bozulmuş düzenini yeniden inşa edeceğiz.

Millet olarak, dağılmış eğitim sistemini, gittikçe bozulan sağlık sistemini, hukuksuzluğu, adaletsizliği yeniden inşa edeceğiz ve yeniden bu ülkeye hukuk, adalet gelsin diye çalışacağız.

Çünkü değerli arkadaşlar, Antalya, demokrasinin yerelden başlayacağını biliyor.

Çünkü Antalya, hakla, adaletle yönetilmeyi hak ediyor.

Antalya, iktidarın görmezden gelmesine, yatırım yapmamasına kurban edilemez.

Antalyalılar bunu gayet biliyor.

*****

Bakın arkadaşlar biz belediyecilik nedir? Yerel yönetimlerle ilgili ne yapacağız? Seçim geliyor diye apar topar son birkaç haftada hazırlık yapıp da beyanname sunan partilerden değiliz.

Taa 2 sene önce, 2 sene önce Yerel Yönetimler ve Şehircilik Eylem Planımızı ortaya koyduk.

Bütün ayrıntılarıyla madde madde, karınca duası gibi yazılarla.

Tek bir kişi gelip bir nokta koyamadı “Şunu yanlış yapmışsınız” diye.

Çünkü bunu istişare ile yaptık.

Her işin uzmanıyla hazırladık bunu ve milletimizin karşısına tam 2 sene önce yerel yönetimler ve şehircilik anlayışımızla ortaya çıktık.

Başka ne yaptık?

Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdik.

DEVA belediyeciyle ilgili bir “Etik Kurallar Bildirgesi” hazırladık.

Tam 3 sayfa boyunca...

Uluslararası yolsuzlukla mücadele kurallarına uygun, yönetimle ilgili ahlaki kurallara, etik kurallara uygun bildirge bizim bütün adaylarımız ad soyad imza bunu imzalıyor.

Ondan sonra adayımız oluyor.

Çünkü kanunlar esnek, lastik gibi sünüyor.

Kitabına uydurup iş yapan çok belediye var bu Türkiye’de.

Hepiniz biliyorsunuz izliyorsunuz.

Biz bu kanun zamanında çıkarıp bunu kanun haline getirmenin mücadelesini verdik o Erdoğan’ın “İl başkanı ilçe başkanı bulamam” dediği dönemde.

Ama biz, bu geniş esnek kanuni düzenlemesinin içerisinde bir ahlak çerçevesi kuruyoruz, biz etik çerçeve koyuyoruz ve diyoruz ki “Belediye başkanlarımız iş yaparken bu etik kurallar çerçevesinde işini yapacak” diyoruz.

Bunu da genel merkez olarak biz adım adım Türkiye’nin her yerinde kazandığımız bütün belediyelerde takip edeceğiz, takipçisi olacağız.

Dolayısıyla bizim belediyeciliğimiz bu 2 sütunda yükseliyor.

Yani diyoruz ki biz “İyi yaparız, hazırız ve bunu ahlaki kurallar, evrensel ahlaki kurallar çerçevesinde yaparız” diyoruz.

Evet, seçimlere gidiyoruz.

Seçimler gerçekten belediye başkanlarımızı, meclis üyelerimizi seçeceğimiz seçimler ama aynı zamanda bu sandıktan çıkacak sonuç milletimize bir mesaj aynı zamanda hükûmete bir mesaj olacak.

Sandıktan çıkacak sonuç hükûmete vatandaşlarımız ne kadar güveniyor? Güven oyu veriyor mu, vermiyor mu? Bunun da ölçüsü olacak.

Yani bu seçim sadece yerel seçimlerden ibaret değil.

Bu seçim aynı zamanda iktidara bir had bildirme seçimi, iktidara bir uyarı seçimi, iktidara “Arkadaş sen yanlış yoldasın aklını başına al” deme seçimi.

Onun için biz bu seçimi arkadaşlar iktidara “Sarı Kart” gösterme seçimi olarak görüyoruz.

İnanın bu sarı kartı görmezlerse daha hoyratlaşırlar.

Bu sarı kartı görmezlerse Türkiye’de hukuksuzluk, adaletsizlik, büyür, hırsızlık, yolsuzluk çoğalır.

Bu sarı kartı görmezler sana “Demek ki millet memnun kardeşim, ne sen ne konuşuyorsun? Ben anayasayı tanımam. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlara falan da uyumam. Ben aynen yoluma devam ederim. Sen ne konuşuyorsun? Millet beni destekliyor. Bak yaptıklarım da teşhis ediyor millet sana ne” der.

Çünkü ülkeyi yöneten zihniyet; 50+ 1’i cebine koydu mu aklıma geleni yaparım zihniyeti.

Türkiye'yi yöneten zihniyet şu anda; “Ben 50+1’im anayasada 50 + 1 ne olacak kardeşim uyumasan ne olacak? Kim ne diyebilir ki bana” diyen bir zihniyet.

Onun için bu sarı kartı görmeleri lazım.

Bazıları bana soruyor “Başkan niye kırmızı kart değil, niye kırmızı kart yok” diyor.

Ben de diyorum ki ya bu yerel seçim iktidarı değiştirmek bu seçimde değil, iktidarı değiştirmek bir sonraki seçimde.

Yani “kırmızı kartı inşallah hep beraber genel seçimlerde göstereceğiz” diyorum.

O günlerde gelecek.

Evet, çok değerli teşkilat mensuplarımız çok değerli basın mensupları şimdi ben belediye başkan adaylarımızı şöyle bir kez daha huzurlarınıza davet etmek istiyorum.

“Bir kez daha” diyorum çünkü biz Ankara’da yaptığımız bir toplu lansman programıyla aslında ismen duyurmuş idik.

Fakat burada Antalya’da bu güzel doğa harikası şehrimizde, bu kadim şehrimizde bir kez daha toplu bir şekilde şöyle huzurlarınıza davet etmek istiyorum.

*****

Şimdi Kıvanç Çetinkaya kardeşimi sahneye davet ediyorum.

Evet, Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayımız, Kıvanç Çetinkaya.

Bizim Antalya teşkilatımızın ilk kuruluşundan bugüne çok emeği olan fedakârca çalışan bir arkadaşımız.

Antalya doğumlu, ailesinin kökleri Antalya’da olan bir arkadaşımız.

Ve kendisi, mimar.

Aynı zamanda örtüaltı tarım alanında da çalışıyor.

Yani hem şehirciliği biliyor hem de bu şehrin en önemli sektörlerinden birisi olan tarımın bizzat içinde, tarımda damdan düşenlerden yani.

Genç ama tecrübeli bir arkadaşımız.

İnşallah sizlerle birlikte Antalya’ya en iyi şekilde hizmet vermeyi hedefliyor.

*****

İlçe belediyelerimiz için DEVA Partili adaylarımızı da tek tek şimdi davet edeceğim.

İlçelerin alfabetik sırasına göre davet edeceğim.

Onun için gönül koyma yok. Kim önce kim, sonra, hepsi birbirinden kıymetli çünkü arkadaşlarımız.

Her bir ilçemiz çok kıymetli.

Nüfusu ne olursa olsun büyük olsun, küçük olsun her bir ilçemiz bizim göz bebeğimiz, her bir teşkilatımız, her bir adayımız, göz bebeğimiz ve Antalya’yı da zaten hep beraber DEVA Belediyeciyle tanıştıracağız.

Hep beraber Antalya’dan bu iktidara kuvvetli bir “Sarı Kartı”da göstereceğiz.

Şehrimize, ülkemize hayırlı olsun ve hep beraber çok çalışacağız arkadaşlar.

Şimdi ben sırayla davet edeyim.

Aksu belediye başkan adayımız, Hakan Halim Okudan’ı şöyle bir davet edelim.

Kendisi orman bölge müdürlüğünde çalışmış, genç ama tecrübeli bir ziraat mühendisi. İnşallah Aksu’ya en iyi şekilde hizmet edecek.

Alanya belediye başkan adayımız, Cem Sak.

Cem Bey iktisat fakültesi mezunu; şimdilerde danışmanlık yapıyor.

Akıl satıp para kazananlardan diyelim.

Alanya’ya DEVA olacak inşallah.

Ve Alanya ki Antalya’nın çok önemli bir ilçesi.

Önemli şehri diyelim. İlçe biraz Alanya için artık şey kalıyor ifade olarak.

İl de diyemiyoruz hukuken olmuyor ama şehir dememizde bir sakınca yok.

İnşallah kendisi Alanya’ya çok güzel hizmetler sunacak, güveniyoruz.

Döşemealtı belediye başkan adayımız, Eyüp Çiftçi.

Evet, Eyüp Bey, genç, dinamik, çalışkan bir arkadaşımız.

Kendisi farklı ajanslarda değişik pozisyonlarda görev almış bir iletişim uzmanı.

İnşallah Döşemealtı için bundan sonra güzel hizmetler olacak.

Finike, Mehmet Selçuk Sazak.

Kendisi, iş insanı; Farklı sektörlerde iş yapıyor ve şirketlerinin Yönetim Kurulu Başkanı.

Finike’de DEVA'yı en iyi şekilde temsil edecek kendisi.

Gündoğmuş Belediye başkan adayımız, Mehmet Eser.

Mehmet Bey, kendi iş yerinde çalışıyor. Mekanik tesisatçı. Esnaf odasında yönetim kurulu üyeliği de yapmış bir arkadaşımız.

Gündoğmuş’u iyi bilen iyi tanıyan, Gündoğmuşlularla hemhal olan bir arkadaşımız ve Gündoğmuş Belediyesini en iyi şekilde yönetmeye talip.

Kepez belediye başkan adayımız, Emre Karaşin.

Emre bey yine bizim Antalya teşkilatımızın ilk nüvesinde, ilk kuruluşunda olan ve o günden bugüne de teşkilatımıza büyük hizmetleri geçmiş, Antalya'ya büyük hizmetleri dokunmuş bir arkadaşımız.

Kendisinin üniversitedeki lisans alanı fizik.

Ama Emre Bey, çok yönlü bir arkadaşımız.

Haber spikerliği de yapmış, oyunculukla ilgilenmiş, hayatı bilen bir arkadaşımız.

İnşallah Kepez’e DEVA olacak kendisi.

Konyaaltı, Şafak Çelik.

Şafak Hanım, bizim Konyaltı kurucu ilçe başkanımız.

İlk günden beri beraber çalışıyoruz, kendi işini yapıyor, kendi sektöründe ki turizmle ilgili önemli bir şirketi var.

Ayrıca çeşitli derneklerde kurucu üyelik yaptı.

Sivil toplumda da çok çok aktif, çalışkan, genç bir arkadaşımız.

Konyaaltı’nda DEVA'yı en iyi şekilde temsil edecek ve Konyaaltı’na kadın eli değecek inşallah diyoruz.

Kumluca, Veysel Akın.

Veysel Bey, Kumluca’da gerçekten güzel çalışmalar yaptı.

Uzun süre emlakçılıkla, ticaret ve tarımla uğraştı. Kumluca ile hemhal oldu.

Kumluca’yı iyi tanıyan ve en iyi hizmeti Kumluca için yapmaya hazırlanan bir arkadaşımız inşallah yeni dönemde Kumluca ona emanet olacak.

Manavgat, Zübeyir Sarıkaya.

Zübeyir Bey Alman dili ve edebiyatı mezunu, turizm alanında yöneticilik pozisyonlarında bulunmuş.

Antalya’yı ve lokomotif sektör olan turizmi çok iyi bilen bir arkadaşımız ve inşallah Manavgat’ı bu önemli ilçemizde en iyi şekilde yönetecek.

Muratpaşa, Hatice Usta.

Hatice Hanım jeofizik mühendisi. Zemin etüdü alanında çalışmış, yapı konusunda, inşaat konusunda tecrübeli bir arkadaşımız.

Ve Muratpaşa gibi çok merkezde büyük ilçemizde yapılaşmanın imar meselelerinin çok önemli olduğu, özellikle de Antalya deyince depremi hiç unutmamamız lazım. Bazen Antalya gündeminde deprem daha alt sıralarda olabiliyor ama bu ülkenin gerçeği.

Dolayısıyla belediyecilikte, Antalya’da da bizim bu depreme hazırlığı bir öncelik olarak mutlaka bir kenara yazmamız lazım.

Çünkü hazır olmak lazım.

İş olup bittikten sonra ne yapsanız çare değil.

Dolayısıyla bu şehri inşallah depreme hazırlıklı hale getirmekte en önemli önceliklerimizden birisi olacak.

Değerli arkadaşlar;

Böylece aday tanıtım programımızda bütün adaylarımızı sahneye davet etmiş olduk.

Katılamayan bir Serik var.

Sağlık sorunu sebebiyle bugün aramızda değil ama ben bütün adaylarımızın tekrar Antalya için tüm ilçelerimiz için hayırlı olsun diyorum.

Sağ olun, var olun diyorum.