On ikinci
İl başkanları toplantısı
Değerli Genel Merkez Kurul Üyelerimiz,
Kıymetli İl Başkanlarımız,
Değerli basın mensupları,
Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen değerli dostlarımız,
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor,
On ikinci İl Başkanları Toplantımıza hoş geldiniz diyorum.
*****
Değerli arkadaşlarım,
Son il başkanları toplantımızdan bu yana hep beraber yoğun bir programı gerçekleştirdik.
Partimizin ilk Ramazan etkinliklerini yurdun dört bir tarafında başarıyla gerçekleştirdik.
Ben bizzat Ankara’da, Çankırı’da, Bursa’da, Adana’da, Diyarbakır’da, Sakarya’da, İstanbul’da, Esenyurt’da teşkilatlarımızın düzenlediği iftar programlarına katıldım.
Emeklilerimizle, öğrenci kardeşlerimizle, konut görevlileriyle, şoför arkadaşlarımızla, akademisyenlerle, iş dünyamızın temsilcileriyle, toplumun çok farklı kesimleriyle iftarlar, sahurlar, çay sohbetleri gerçekleştirdim.
Genel merkezdeki tüm arkadaşlarımız, hep beraber; 81 ilde, yüzlerce ilçede sahadaydık.
Program yapabildiğimiz bu ilk Ramazan ayında gösterdiğiniz bu olağanüstü çaba nedeniyle il başkanlarımızı ve teşkilatlarımızı gönülden kutluyorum.
Bu yılın tecrübesiyle beraber, gelecek yılki Ramazan ayına çok daha yoğun bir hazırlıkla gireceğimizi ümit ediyorum.
*****
Değerli arkadaşlarım,
Geçtiğimiz cumartesi günü de Gaziantep’te partimizin ilk mitingini gerçekleştirdik.
İktidarın türlü türlü oyunlarına, türlü türlü engellemelerine rağmen on binlerce vatandaşımızla beraber Gaziantep’i salladık.
Biliyorsunuz; daha ilk mitingimizde, önümüzde engeller koymaya çalıştılar. Evelallah aşmasını bildik.
Zorluklar, zahmetler çıkarmaya çalıştılar. Evelallah her birinin üstesinden teker teker geldik.
Bakın arkadaşlar, Gaziantep mitingimizden önce yaşadıklarımız, ülkemizin düştüğü hazin durumun bir tablosu.
Bu devlet, bu ülke hepimizin. Ama, devletin imkanları, iktidar partisinin emrine sunulmuş durumda.
İktidar partisinden değilsen eylemin yasaklanıyor.
İktidar partisinden değilsen sosyal yardım almana izin verilmiyor.
İktidar partisinden değilsen kamuda işe alınman engelleniyor.
İktidar partisinden değilsen pankart asmana, reklam yapmana müsaade edilmiyor .
İktidar partisinden değilsen mitingin engelleniyor. *****
Değerli arkadaşlarım,
İlk mitingimizle bakın neler neler yaptılar.
Bakın nasıl engellemeye çalıştılar. Bize Gaziantep’te kimsenin bilmediği bir meydanı gösterdiler. İstediler ki insanlar gelemesin, gelmeleri zor olsun.
Belli başlı yerlere ilan asmamıza izin vermediler. İstediler ki insanlar duymasın.
Ardından da bizim mitingimizle aynı gün ve aynı saatte Adana’da bir program düzenleyeceklerini ilan ettiler.
Amaç medyada, canlı yayınlarda, önümüzü kesmek.
Yahu, 365 günlük takvimde program yapacak başka gün mü bulamadınız da mı bizim ilk mitingimizin olduğu gün Adana programını koydunuz?
Konuşacak başka saat mi bulamadınız da mı bizim konuşmamızla aynı saate konuşmanızı denk getirdiniz?
Biz ne yaptık? Hiç de istifimizi bozmadan, “hodri meydan” dedik.
Sonuçta, cumartesi günü Gaziantep’in ulaşımı en zor meydanlarından birindeydik. Ama on binlerce insan akın akın oraya geldi.
Muhteşem bir katılımla mitingimizi gerçekleştirdik. Sonra ne yapacaklarını şaşırdılar.
Bu sefer de mitingin ardından, kara propaganda ile saldırmaya devam ediyorlar.
Bakın iktidar ne yaptı? Miting vaktinden iki saat evvel çektikleri drone görüntülerini alel acele basına servis ettiler.
Daha miting vakti gelmemiş, insanlar yavaş yavaş alana gelmeye başlamışlar. İşte tam o anki görüntüleri basına verdiler.
Propaganda makinesini çalıştırdılar yani.
Neymiş; meydanda az kişi varmış. Yahu arkadaş mitinge daha 2 saat var 2.
2 saat kala çektiğin görüntüleri medyaya servis ediyorsun diyorsun ki katılım zayıf.
Gelip o dronu miting başladıktan sonra uçur da görseydik bakalım. Yapamadılar, görecekleri tablodan korktular.
Önce mitingin ayak seslerinden korktular. Miting olduktan sonra da elleri ayaklarına dolaştı. Kalabalıktan korktular.
Bizi masa başı oyunlarıyla zayıflatamayacaklarını anladılar. Ardından da algı operasyonlarıyla, kara propagandayla mitingimizi zayıf göstermeye çalıştılar.
Ben buradan onlara sesleniyorum:
Ne yaparsanız yapın. Elinizden geleni ardınıza koymayın.
Cumartesi günü Gaziantep halkı o meydandaydı ve tüm gerçeği olduğu gibi gördü.
Herkes gördü.
İnşallah günü seçim günü geldiğinde, o günün akşamında sonuçlar açıklandığında da tüm Türkiye gerçeği görecek.
Seçim akşamı herkes DEVA Partisi’nin gerçek gücünü görecek inşallah.
Seçimlerden öyle bir sonuç çıkacak ki, ülkemizdeki bu parti-devlet sistemine son vereceğiz.
Biliyorum ki, milyonlarca insan oy kabinine girdiğinde, özgürlük için, adalet için, demokrasi için, zenginlik için mührü damlaya basacak.
O mühürlerin sesi de Beştepe’nin duvarlarını titretecek. *****
Ben bu vesileyle, mitingimize olağanüstü ilgi gösteren tüm Gaziantepli vatandaşlarımıza, miting alanını coşkuyla heyecanla dolduran halkımıza ve bu muhteşem organizasyonu gerçekleştiren Gaziantep İl Başkanımıza ve tüm Gaziantep teşkilatımıza şükranlarımı sunmak istiyor.
Başta Halkla İlişkiler, Teşkilat İşleri ve Kurumsal İletişim Başkanlıklarımız olmak üzere, Genel Merkezimizde mitingin hazırlanmasında ve koordinasyonunda emeği geçen tüm arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
*****
Bakın arkadaşlarım,
Daha geçtiğimiz pazar günü, Yenimahalle İlçe Teşkilatımızın düzenlediği bir başka programımız vardı. O programa da engelleme girişimleri oldu.
Bu program, Yenimahalle muhtarlarımızın da katılacağı bir programdı.
Muhtarlarımızı arkadaşlarımız davet ettik. Geleceğiz dediler. Biz de programı İlan ettik.
Daha sonra, gece yarısı bir anda Kaymakamlığın aklına muhtarlarımızı bir muhtar-bürokrat toplantısına davet etmek geldi.
Durdular, durdular, muhtarlarımızın taleplerini dinlemek tam da o akşam akıllarına geldi.
Yahu, muhtarlar aylardır “biz dikkate alınmıyoruz, taleplerimiz dinlenmiyor” diyorlar.
Gittiğimiz her yerde karşılaşıyoruz.
“Vatandaş bize derdini anlatıyor ama, biz derdimizi anlatacak kimse bulamıyoruz” diyor muhtarlarımız.
Bula bula, muhtarlarımızı dinlemek için, bizim Yenimahalle buluşmasını yapacağımız akşamı ve o saatte muhtarları davet ediyorlar. Ne diyorlar? ‘Yahu sizin galiba derdiniz varmış gelin dinleyelim.’
Ayıp, yahu gerçekten çok ayıp.
Arkadaş, bu devlet, tüm millete hizmet etmek için var.
Sen iktidarı ele geçirip, devletin bütün imkanlarını tek bir partiye, tek bir partinin teşkilatlarına, tek bir partinin mensuplarına kullandırırsan, bu adalet değildir .
Anladık, korkuyorsunuz ama, devletin kurumlarını DEVA Partisi’ni engellemek için seferber edemezsiniz yahu. Olacak şey değil.
İpin ucu da kantarın topuzu da kaçtı arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, adil bir rekabet içinde yarışmıyoruz şu an.
Medya ambargosundan Valilik engellerine kadar, her türlü haksızlıkla karşı karşıyayız.
Devletin tüm olanaklarının bize karşı seferber edildiğini de görüyoruz.
Biz de onlara diyoruz ki, “Elinizden geleni ardınıza koymayın!”.
Ne biliyorsanız yapın diyoruz.
Biz, hamdolsun alnımızın teriyle, bileğimizin gücüyle, tırnaklarımızla kazıya kazıya çalışmaya devam ediyoruz.
İnançla, kararlılıkla, dosdoğru çalışıyoruz. Bize engel olamayacaksınız.
Buna gücünüz yetmeyecek.
DEVA damlaları birikip sel olacak ve bütün barajları yıkacak inşallah.
Bunu hep beraber gerçekleştireceğiz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Unutmayın; DEVA Partisi bu ülkenin kaderine damgasını vuracak.
Hem önümüzdeki seçime hem de sonraki seçimlere damgamızı vuracağız.
Biz partimizi bir seçimlik kurmadık.
Biz sadece meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için hazırlanmıyoruz.
2024 yerel seçimleri için de hazırlanıyoruz. O seçim günleri geldiğinde inşallah. Şöyle Türkiye haritasını maviye boyayacağız.
Şehir şehir, ilçe ilçe kazanacağız evelallah.
Yerel seçimlerde biliyorsunuz bir ilde veya ilçede 1. Parti olduğunuz anda belediye başkanlığını alıyorsunuz. Ve genel seçimlerle yerel seçimler arasındaki süre çok kısa.
Göz açıp kapayıncaya kadar geçecek.
Ama biz bugünden hazırlanmamız gerekiyor. Bugünden bu çoklu seçime yani milletvekilleri seçimi Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yerel seçime bugünden hazırlanmamız gerekiyor.
Kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın.
Bu salondaki herkesin gözünde işte ben bu kararlılığı görüyorum. Emaneti teslim almaya geliyoruz arkadaşlar, teslim almaya.
İnşallah yapacağız, gerçekleştireceğiz.
*****
Değerli yol arkadaşlarım,
Biz, Türkiye’nin adil, özgür ve zengin yarınları için buradayız.
Ülkemizde çözülmedik tek bir sorun bile bırakmayacağız.
Önce özgürlük diyeceğiz. Önce özgürlük.
Bakın, geçen gün birisi çıkmış, konuşuyor.
Neymiş; ülkede kimseye tweet attı diye soruşturma açılmıyormuş. Mesele tweetin içinde yazanlarmış.
İçi boş tweet önerecek hale geldiler. Bir kere daha bu deha karşısında şapka çıkarılır.
İçi boş baklavayı gösterdiler, yetmedi.
İçi boş tostu gösterdiler, yetmedi.
İçi boş benzin deposunu gösterdiler, yetmedi.
Şimdi de içi boş tweet istiyorlar.
Yahu arkadaş, ifade özgürlüğü bu ya, ifade. En temel özgürlük. En temel hak.
Ama bunlar, herkes kendileri gibi düşünsün, herkes aynı sözü tekrarlasın, herkes sadece kendilerini övsün istiyorlar.
Hiç kimse kusura bakmasın...
Herkes konuşacak arkadaşlar, herkes.
Türkiye konuşacak, herkes kazanacak.
Bu baskı iklimi de ortadan kalkacak.
Biz, ifade özgürlüğü konusunda arkadaşlar çok netiz.
Düşünceyi ve ifadeyi özgürleştireceğiz.
Hatta daha önce söylemiştik bu bizim ilk 90 gün değil ilk 90 dakikada yapacağımız işlerden birisi.
Çünkü bu bir siyasi duruş meselesi, bu bir açıklama meselesi.
Ne demiştim? İlk gün ilk basın toplantımızda ilk 90 dakikalık basın toplantısında ne diyeceğiz? Şöyle herkes rahat bir nefes alsın.
Herkes bundan sonra özgürce istediğini konuşsun.
Basın özgürlüğü, sivil toplum ve bütün meslek örgütlerinin özgürlüğü ...
İnanın bunlar anlık. Çok hızlı değişecek işler. Çünkü şu anda bu hükümet fiili durum oluşturuyor. Fiili durum oluşturuyor.
İfade özgürlüğü ile ilgili yasalara baktığınızda belki ufak tefek düzeltilecek işler var ama asıl sorun uygulamada.
‘Beni eleştiren bir köşe yazarsan, televizyonda benimle ilgili eleştirel bir yorum yaparsan ben senin patronunu ararım ve seni işten attırırım’ diye basın kanununda bir madde yok.
Bunu fiili durum oluşturarak yapıyorlar. Dolayısıyla bu fiili durumun ortadan kaldırılması da an meselesi ve çok kolay.
Biz artık bundan sonra iktidara geldiğimizde inşallah kimsenin tweet atarken elleri titremeyecek.
Şu sosyal medya paylaşımı like’ladım diye ertesi sabah kapısında polis belirmeyecek.
Bunun teminatı da hukuk olacak.
Biz kimsenin haksız yere adliye koridorlarında sürünmesine razı olmayacağız.
Hukukun üstünlüğünden bir milim bile uzaklaşmayacağız.
Bu kapsamda, anayasal tüm hak ve özgürlükleri koruyacağız.
İnsanların tek tek veya bir araya gelerek kendilerini ifade etmelerinin ve protesto gösterileri düzenlemelerinin önündeki engelleri kaldıracağız.
Bakın, bu konuda da bir örnek vereyim.
Türk Tabipleri Birliği’nin sürdürdüğü “10 acil talep kampanyası” var, duymuşsunuzdur.
Hekimler, bu kapsamda 29 Mayıs’ta “Beyaz Miting” yapmak için Ankara Valiliğine başvuru yapmışlar.
Tam 1 aydır başvuru sürüncemede bırakılıyor. Hâlâ bir yanıt yok. Randevu falan da verilmiyor.
En başta söyledim, iktidar partisinden değilsen eylemin yasaklanıyor diye.
İşte bunu yapıyorlar şu anda.
Kim demokratik hakkını kullanmak istiyorsa “Sen kimdensin?” diye kimliğine bakılıyor.
Demokrasi tek ses değildir. Demokrasi tüm meslek örgütlerinin, sivil toplumun, tüm milletin, tek bir partiyi veya tek bir kişiyi düşünmesi değildir.
Şu yoldan bir çekilin kenara. Demokratik haklarını kullanmak isteyen insanların önüne geçmeyin diyoruz.
Ama yok... Bunların akılları fikirleri sağlık çalışanlarıyla kavga etmekte. Ülke resmen hekimler göçü veriyor.
Daha önce rakamları paylaştım. Her ay her ay yüzlerce hekimimiz bu ülkeyi terk ediyor.
Cumhurbaşkanı da çıkmış ne diyor? “Giderlerse gitsinler” diyor.
Çünkü taktiği belli. Ne yapıyor? Sayı olarak nispeten az bir kesimi hedef alıyor, daha geniş bir kesime o kesimi düşman ediyor.
Daha geniş bir kesimi sayıca az kesimin üzerine tahrik ediyor. Bu siyaset değil arkadaşlar.
Bu her gün kendine yeni bir düşman belleyerek ülkeyi yönetmeye çalışmak siyaset değil.
Ha, bir de öbürü var biliyorsunuz. Krizlerin ortağı. Kim olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Bahçeli.
Biliyorsunuz, 2001 krizinde bankalar batarken, esnaf borca gömülürken, Başbakanlık binası önünde yazar kasa fırlatılırken de kendisi iktidar ortağıydı.
O günkü güçlü koalisyonun ortağıydı.
O dönemde gecelik faizleri taa yüzde 7500’lere çıkmıştı 7500’e.
Geldik, evelallah çözdük.
Alın işte, Bahçeli şimdi hükümete yine ortak. Ve ülkede yine kriz var. Şaşırmıyoruz.
Yine geleceğiz ve yine biz çözeceğiz. Biz halledeceğiz.
Mütevazi olmamıza gerek yok bu konuda.
Biz kriz çözmeyi biliriz.
Biz, ülke yönetmeyi biliriz.
Milletimiz de bizim bu işi bildiğimizi iyi bilir.
Geçenlerde söyledim, tekrar ediyorum.
Biz, bu ülkede, iki büyük ekonomik krizi çözen bir ekibiz.
Biz bu ülkede, Avrupa Birliği sürecinde, hukuk, adalet, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi konusunda sessiz devrimi gerçekleştiren insanlarız.
Ülkede yaşayan herkesin yaşam standartlarını yükselten, milli gelirimizi dörde katlayan bir ekibiz.
Ne demişler?
Ayinesi iştir kişinin. Lafa bakılmaz.
Biz yaptığımız işleri ortaya koyuyoruz. Alnımızın akıyla başımız dik olarak bunlara ortaya koyuyoruz.
Eğer varsa Türkiye’de 2 kriz çözmüş ekip, buyursunlar gelsinler çözsünler. Ama yok.
Yapamazlar.
2001-2002 krizini nasıl çözdüysek, 2008-2009 krizini nasıl çözdüysek; bu ülkede demokrasiyi, hukuku nasıl yükselttiysek, bu krizi de evelallah biz çözeriz. Hem de 6 ayda çözeriz inşallah.
Bu iş bizde, bu iş DEVA kadrolarında.
Bakın arkadaşlar,
Şu anda Devlet de millet de borca batmış durumda.
Merkez Bankası bile borçlu, Merkez Bankası. Ülkenin para basan kurumu. Sıkıştıkça para basabilen kurumu borca batar mı?
Ama bunlar bunu da becerdiler.
Net döviz pozisyonu eksi 60 milyar doların bile altına düşmüş durumda Merkez Bankası’nın.
Ne yapıyorlar Merkez Bankası’nın hazırda neyi var neyi yoksa cayır cayır arka kapıdan sattılar, tükettiler.
Daha sonra tuttular dışardan swap anlaşmalarıyla aldıkları 60 milyar dolarlık borcu da dövizi de o arka kapıdan sata sata tükettiler.
Tam bir mirasyedi tam.
Şimdi satacak döviz kalmayınca, para basa basa enflasyon da artık 2 haneyi bırakın artık 3 haneli rakamlara yükselince sıkıştılar kaldılar.
Ekonomide deniz tükendi. Hazıra dağ dayanmaz.
Şimdi ne yapıyorlar? Ekonomi dışındaki alanlara kendilerine yeni alanlar yeni maceralar arıyorlar.
Acaba ekonomi dışındaki bazı alanları biz istismar edip ekonomik problemleri kapatabilir miyizin derdine düştüler şu anda.
Biz bu oyunu gayet iyi biliyoruz. Ve bunla ilgili daha söyleyeceğimiz çok şey var.
Zamanı gelince bunun hepsini konuşacağız. Kimse bu milleti aldatmaya çalışmasın.
Kimse bu millete ödettirdiği bedelin, bu yaptığı yanlışların üzerini kapatmak için bu millete daha ağır bedeller ödetmeye kalkmasın.
Değerli arkadaşlarım bakın, Türkiye şu anda tarihinin en derin ekonomik krizlerinden birini yaşıyor.
Millette nakit kalmıyor. Kimse ay sonunu getiremiyor. Herkes ihtiyaç kredisi kredi kartı borcu sarmalına girmiş durumda şu anda.
İşte BDDK açıkladı.
Sadece 1 Hafta da toplam borcu bu milletin şirketiyle şahsıyla sadece son bir haftada 132 milyar lira artmış.
Ve toplam borç 5 trilyon 776 milyar 995 milyon liraya çıkmış. Bakın 5 trilyon yeni parayla 5 trilyon.
Eskiden hatırlarsınız altı 0 atmadan önce katrilyon vardı. Biz altı 0 atmamış olsak bu rakam ne olacaktı biliyor musunuz? 5 kentilyon 700 katrilyon olacaktı. Altı 0’ı atmamış olsak.
Altı 0 atılmış haliyle 5 trilyonluk bir borçtan bahsediyoruz. Peki bu millet niye borçlanıyor?
Çünkü insanlar geçinmek için borçlanıyor, geçinmek için., geliriyle gideri arasındaki farkı borçlanarak kapatıyor. Her ay bir önceki ayın üzerine borç ekleyerek ancak geçimini sürdürüyor.
Millet yaşamak için borçlanıyor yaşamak. Çocuğu okula aç gitmesin diye borçlanıyor bu millet.
Arkadaşlar,
Bizim, bütün bu tabloya bakarak DEVA Partisi olarak da bu millete borcumuz var:
Ve bizimde açık söyleyeyim millete olan borcumuz çoğalıyor. Ülkedeki sorunlar çoğaldıkça bizim de millete olan borcumuz çoğalıyor.
Adaletsizliğin üstesinden gelmek bizim boynumuzun borcudur. Haksızlığın üstesinden gelmek bizim boynumuzun borcudur. Yoksulluğun üstesinden gelmek bizim boynumuzun borcudur.İşsizliği çözmek bizim boynumuzun borcudur.
Enflasyonu düşürmek bizim boynumuzun borcudur. Ve bakın ben buradan tekrar İlan ediyorum:
Biz Enflasyonu tek haneye düşüreceğiz.
Bu hayat pahalılığı bitecek.
Temel gıda ürünlerine erişimi kolaylaştıracağız. Bu yoksulluk dönemi bitecek.
Hep beraber zenginleşeceğiz hep beraber. Türkiye’yi zenginleştireceğiz.
Biz bu ülkede alın teriyle, akıl teriyle, bilek gücüyle üreten herkese sahip çıkacağız.
O torpille tanıdıkla iş yapanlar var ya onlar zor duruma düşecekler. Kim hakkediyorsa o hakkını alacak. Herkes kanunların önünde eşit olacak. Fırsat eşitliğini esas alacağız.
Kulağımız hep sokakta olacak.
Derdi olan, konuşmak isteyen her vatandaşımızı dinleyeceğiz.
Çünkü bizim yerimiz halkımızın yanıdır.
*****
İşte değerli arkadaşlarım,
Ülkemiz ciddi bir yol ayrımında.
Korku mu, umut mu?
Depresyon mu, mutluluk mu?
Açlık mı, zenginlik mi?
Çatışma mı, barışma mı?
Baskı mı, özgürlük mü?
Otokrasi mi, demokrasi mi?
Evet; biz işte tam demokrasiyi seçeceğimiz bir yol ayrımındayız şu an.
Çünkü Türkiye, 84 milyonluk bu büyük ülke, tek bir kişinin küçük dağarcığı tarafından yönetilemez.
Türkiye, tek bir görüşten insanların öbeklendiği bir iktidar tarafından da yönetilemez.
Tüm kamu gücünün, sadece iktidar partisine tahsis edildiği bir zihniyetle de yönetilemez.
Açıkça ifade etmek istiyorum:
Türkiye tek tipleştirilmiş, tek bir fikrin egemen olduğu bir ülke olamaz.
Daha önce hangi partiye oy vermiş olursa olsun, bu ülkedeki herkesin yarınların Türkiye’sinde yeri olmalıdır.
Ve Bunun kararını millet verecek.
Biz muhakkak tam demokrasi diyoruz.
İşte o yüzden DEVA Partisi, umudun, mutluluğun, zenginliğin, barışın, özgürlüğün, demokrasinin ve adaletin adresidir.
Halkımız kararların istişareyle alınmasını istiyor. Halkımız Dürüst ve liyakatli kadroların iş başına olmasını istiyor.
Biz işte am da buna talibiz.
Bunu en iyi yapacak kadro da biziz.
Biz Türkiye siyasetine yepyeni bir anlayış getirdik.
Partimizi kurduk kuralı, milletimize hizmet etmekten başka hiçbir amaç taşımadık, taşımıyoruz.
Ve arkadaşlar,
Bu millet bizi iktidara yakıştırıyor. Evet. Bizi iktidara yakıştırıyor başka bir yere değil.
Biz bu yola çıkarken muhalefet için değil, iktidar olmak için çıktık. Ve o yüzden emin adımlarla emaneti teslim almaya geliyoruz. *****
Saygıdeğer yol arkadaşlarım,
Her biriniz, DEVA Partisi’ni illerinizde en önde temsil eden değerli arkadaşlarımızsınız.
DEVA Partisi’nin seçim başarısının en önemli mimarları sizler olacaksınız. İl başkanlarımız olacak.
Unutmayın;
DEVA Partisi, ülkemizde özgürlük isteyen, zenginlik isteyen, huzur isteyen, barış isteyen herkesin öz be öz yuvasıdır.
Hiçbir zaman “Oldum” demeyeceğiz.
Dinleyen, öğrenen ve herkesi kucaklayan bir anlayışla çalışmalarınızı sürdüreceksiniz.
Unutmayın. DEVA Partisi, görülmeyen insanları gören, duyulmayan insanları duyan tek siyasi partidir.
Türkiye’nin yarınlarını biz inşa edeceğiz.
Seçimleri biz kazanacağız.
DEVA Partisi’yle geniş kesimleri biz iktidara taşıyacağız.
Seçimleri kazandıktan sonra ise ülkemizi asla bir öfke rövanş ortamına teslim etmeyeceğiz.
Hiç merak etmeyin hır gür çıkmayacak, kaos olmayacak.
Bazıları böyle alttan alta bu dedikoduları yayabilir. Hiç endişeniz olmasın. Huzur içerisinde, barış içerisinde böyle tereyağından kıl çeker gibi bir iktidar değişikliği olacak Türkiye’de.
Ve Kazanılmış hakların hepsi sonuna kadar korunacak.
Hiç kimsenin endişesi olmasın. Hiç kimsenin helal tek bir lokması bile elinden alınmayacak.
Ha, bu dönemde kendilerini yasalar önünde, denetimler karşısında sıkıntıya sokacak işlere bulaşmış bir avuç insan olabilir. Onlar yaptıklarının bedelini bağımsız ve tarafsız yargının önünde öderler.
Ama biz her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa hukuk içinde mücadele etmenin asıl olması gerektiğine inanan bir partiyiz.
Bir yanlış bir başka yanlışla düzeltilmez.
Yanlışlar yapanlar olabilir, hukuku çiğneyenler olabilir, adaleti yerle bir edenler olabilir. Ancak bunu yapanlarla mücadeleyi dahi eğer hukuk devletiyseniz hukuk içinde yaparsınız.
Öyle çivi çiviyi söker. Bunlar yıllarca bunları yaptı biz de bunların haklarından gelmek için bunları yaparız... Böyle yok.
Hukuk devletine yakışan her türlü yanlış da her türlü suç da her türlü hatayı da hukuksuzlukla mücadeleyi hukuk içinde kalarak vermektir ve biz inşallah bunu yapacağız.
Bizim işimiz Türkiye’yi kısa sürede özgürlüğe ve zenginliğe kavuşturmaktır.
Bizim işimiz ülkemizin her sokağında demokrasinin ve atılımın bayrağını dalgalandırmaktır.
*****
Ben bu vesile ile hepinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Önümüz bahar ve yaz ayları. İnsanların sokakta olduğu, dışarda olduğu aylar.
Vatandaşımız neredeyse biz orada olmak zorundayız.
Eğer vatandaşımız dışardaysa, sokaktaysa, sahadaysa bizler de sahada vatandaşlarımızla olmak zorundayız.
Bu önümüzdeki aylar seçimlerden önceki son yaz ayları. Seçim bu önümüzdeki sonbaharda da olsa gelecek sene vaktinde de olsa bu yaz seçimden önceki son yaz ayları...
Dolayısıyla bu yazı çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Tek bir günümüzün tek bir saatimizin bile boş geçmemesi gerekiyor.
Artık 2 yılını tamamlamış, teşkilatları oturmuş tüm teşkilat sisteminin yüzde 85’i siyasi hayata siyasete ilk defa katılan arkadaşlarımızdan da oluşsa, artık en yeni arkadaşımızın bile tecrübe sahibi olduğu, tecrübe kazandığı bir siyasi parti olduk.
Dolayısıyla bundan sonra hep beraber birbirimize kenetlenip hedefe doğru yürümemiz gerekiyor.
Yaptığımız işleri daha çok yapmamız gerekiyor, başarılı olduğumuz alanlarda daha başarılı olmamız gerekiyor.
Varsa yanlışlarımız o yanlışlardan da ders alıp o yanlışları tekrar etmeden yolumuza hızlı bir şekilde devam etmemiz gerekiyor.
Ve bu çalışmayı da tam bir seferberlik ruhuyla artık yapmamız gerekiyor. Bu seferberlik tabiri biraz gençler için eski bir tabir olabilir.
Seferberlik şu demek, varını yoğunu ortaya koyup ne gerekiyorsa yapıp bu ülke için çalışmak bu ülke için her şeyini ortaya koymak demek. Seferberliğin tanımı bu.
Tam bir seferberlik ruhuyla sahada olmamız gerekiyor. Ve inşallah biz bunu başaracağız.
Şu 2 yıl gösterdi ki vatandaşlarımızın arzusu, isteği, talebi tam da DEVA Partisi’nin ortaya koyduğu politikalar, görüşler, çözümler...
Bizim kadar ortaya bu kadar detaylı çözüm planları, eylem planları sunabilen var mı?
Yok.
O yüzden çocuk bizde diyorum.
Yüzlerce maddelik eylem planlarıyla her alanda çözümlerimizi ortaya koyuyoruz.
Bakın, tarımla başladık, afet yönetimi ile devam ettik. Soysal politikalar eylem planımızı açıkladık. Dijital dönüşümü açıkladık. Ekonomi finans ve istihdam eylem planımızı açıkladı. Yerel yönetimler ve şehircilik eylem planımızı açıkladık. Yükseköğretim ile ilgili eylem planımızı açıkladık.
Bütün üniversite sistemini değiştirecek bir eylem planı ortaya koyduk.
En son KYK mağduriyetlerini gidermek için bile bir eylem planı ortaya koyduk.
Önümüzdeki haftada bir yaylada doğa hakları ve çevre eylem planımızı açıklayacağız.
Hemen haziranın ortasında yargı reformu eylem planımızı ortaya koyacağız.
Arkasından sağlık eylem planımız geliyor, gençlik eylem planımız geliyor...
Tıkır tıkır tıkır çalışıyoruz.
Biz siyaseti sadece laf üretmek olarak görmüyoruz. Biz siyasetin iş üretmek olduğunu biliyoruz. Biz siyasetin çözüm üretmek olduğunu biliyoruz.
Bunun için bu eylem planlarına çok önem veriyoruz.
Bunun için bu eylem planlarını Türkiye’nin dört bir tarafına anlatmamız, iyi tanıtmamız gerekiyor.
Eylem planlarıyla kadrolarıyla biz hazırız arkadaşlar. Biz hazırız DEVA Parti’si hazır.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun, var olun diyorum.
Bugünkü toplantımızın başarılı olmasını verimli olmasını gönülden temenni ediyorum.