Gaziantep Mitingi Konuşması
Evet arkadaşlar hep beraber
Demokrasi! (…)
Atılım! (…)
Derhal! (…)
Bugün! (…)
Bir daha!
Demokrasi! (…)
Atılım! (…)
Derhal! (…)
Bugün! (…)
*****
Muhteşem görünüyorsunuz, muhteşem!
Merhaba Gazişehir merhaba.
Türkiye’nin devası gençlerimiz. Türkiye’nin umudu gençlerimiz. Gençler yürüyor biz arkanızdayız korkmayın. Biz Antep ile gurur duyuyoruz sağ olun var olun.
Merhaba Karkamış.
Merhaba Yavuzeli.
Merhaba Oğuzeli.
Merhaba Araban.
Merhaba Nurdağı.
Merhaba Islahiye.
Merhaba Nizip.
Merhaba Şehitkamil.
Merhaba Şahinbey.
Merhaba Gaziantep! (…)
Merhaba Gazişehir! (…)
Merhaba Rafıklar! (…)
Bu coşkunun, bu kalabalığın, bu inancın karşısında hiç kimse duramaz, hiç kimse.
Bu meydan, baskıyı, korkuyu yıkan meydandır.
Bu meydan, Gaziantep’in bir kez daha tarih yazdığı meydandır.
Bu meydan umut meydanıdır, umut.
Ne demiştik, bundan böyle DEVA Partisinin olduğu her meydan, “umut” meydanıdır demiştik.
Bundan böyle DEVA Partisinin olduğu her meydan “atılım” meydanıdır demiştik.
Evet, bundan böyle DEVA Partisinin olduğu her meydan, “demokrasi” meydanıdır demiştik. İşte size demokrasi meydanı. Onlar vermezse vermesin. Burası demokrasi meydanı artık bu kadar basit
Hepiniz bugün Gaziantep’te kurduğumuz bu Demokrasi Meydanı’na hoş geldiniz!
DEVA Partisi’nin ilk mitingine sefalar getirdiniz!
Sağ olun, Var olun!
(Alkış…)
*****
Siz muhteşemsiniz ya, muhteşem, muhteşem. Deva gençlik burada demokrasi meydanında. Selam olsun size selam!
İşte her türlü zorluğa rağmen, her türlü engellemeye rağmen, biz buradayız.
Neymiş? Akıllarınca DEVA Partisi’nin ilk mitingini engelleyeceklermiş.
Neymiş? Gaziantepliler zorluk çeksin, zahmet çeksin, mitinge gelesinlermiş.
Bak, bak… Oyunlara bak oyunlara. Yuh yok arkadaşlar bizim lügatımızda yuh yok.
Bakın, Gaziantep bu oyuna gelir mi? Gelmez!
Bu Gaziantep pes eder mi? Etmez!
Booş. Ne yapsanız boş.
Yahu mitingimizi ulaşımı en zor yere göndermeye çalıştılar. Ne oldu? İşte Gaziantep burada!
DEVA gençlik muhteşemsiniz, çok güzelsiniz, heyecan sizde, coşku sizde maşallah.
Biz Antep ile guru duyuyoruz biz bu Gazişehir ile gurur duyuyoruz, sağ olun.
İşte ne oldu on binler akın akın bu meydana geldi mi? Geldi.
Eyy Beştepe, görüyor musun? Duyuyor musun Beştepe?
Duyuyor musun Beştepe?
Biz dimdik ayaktayız.
Türkiye’nin umudu sizlersiniz gençler sizler. Bu ülkeyi alıp uçuracak olanlar sizlersiniz.
Onlar ne derse desin.
Bizim için Gaziantep’in her yeri anamızın aşı, tandırımızın başıdır.
Siz anca meydanlarda nutuklar atıp, içeride başka başka işler tutarsınız.
Bunu gönlü güzel milletimiz görmüyor mu sanıyorsunuz?
Sormayın arkadaşlar öyle bir kıskanıyor ki. Bakın bugüne kadar bu kadar açık söylememiştim ama bir şey söyleyeceğim artık iki etti yahu. Bizim partimizin kuruşu tarihi 9 Mart 2020 değil mi? Ya 2020’nin şubat ayında ilk koronavirüs vakası görülmüş. Daha sonra açıklandı bu. Bunlar durdular durdular, bunu sakladılar, bizim kuruluş lansımanının, kuruluş döneminin olduğu gün gecenin 1’inde 2’sinde çıktı Sağlık Bakanı, Türkiye’de ilk virüs vakasını gördük Türkiye’de dedi. Bizim kuruluş günümüze denk getirdiler yahu. Bugüne kadar söylememiştim bunu. Ama bugün 2 etti 2.
2’incisi ne biliyor musunuz? Biz bu mitingimizi taa bayramdan önce tüm Gaziantep’e tüm Türkiye’ye duyurduk mu? Duyurduk. Ne dedik? Demokrasi meydanında 21 Mayıs 2022’de demokrasi meydanında saat 17.00’da buluşuyoruz dedik değil mi? O demokrasi meydanını vermediler biz de burayı demokrasi meydanı yaptık, tamam. Fakat sonra Cumhurbaşkanı ne yaptı? Sen tut aynı gün aynı saat Adana’da gençlik şöleni de. Mayıs ayında başka gün mü bulamadın arkadaş? Başka gün buldun da başka saat mi bulamadın?
Bizim mitingimizle aynı gün aynı saat Adana’da gençlik şöleni yapıyorsun.
20 yıllık parti oldun 20 yıllık... Nedir bu bizimle alıp vermediğiniz yahu. Arkadaşlar kıskananlar çatlasın dedi ya oradan hatırladım bunu. Kıskanıyorlar. Belli. Bu kadar da denk gelir mi? Hadi pandemi vakası dedik bu kadar konuşmadık, denk geldi herhalde dedik. Sabah 11’de kuruluş törenimiz var gecenin 1’inde 2’sinde apar topar basın toplantısı yapıyorlar, ilk koronavirüs vakası. Niye? Gündemi bununla işgal edelim DEVA Partisini bu millet duymasın.
Boşa uğraşıyorsunuz boşa...
Duymayan kaldı mı DEVA Parti’sini? Kalmadı...
İlk mitingimiz ilk. Çok şükür pandemi bitti, vakalar azaldı dedik, maske zorunluluğu kalktı artık geniş katılımlı toplantılar yapabiliriz dedik. İlk mitingimizi Gaziantep’te 21 Mayıs’ta 17.00’da yapacağız dedik. Onlar da tuttular Adana’da Gençli Şöleni yapıyorlar.
Duy bunu Adana duy.
Sayın Erdoğan duy burayı...
Demokrasi meydanı burada.
Siz memlekette demokrasi bırakmadınız ki. Memlekette demokrasiyi katlettiniz. Biz de demokrasi meydanını buraya kurduk.
Sizin dışınız kalaylı, içiniz vayvaylı olabilir.
Çok şükür, bizim içimiz dışımız bir! Özümüz, sözümüz bir!
Bizim içimiz de kalaylı, dışımız da kalaylı evelallah.
(Alkış…)
*****
Değerli arkadaşlarım,
Kıymetli kardeşlerim,
Biz DEVA kadrolarıyla guru duyuyoruz biz Gaziantep ile gurur duyuyoruz, sağolun.
Bakın bunlar daha iki ay önce bizi engellemek için meclise bir seçim yasası sundular. Hedef tamamen biziz biz! DEVA Partisi.
Masa başında hazırladıkları oyunlarla seçimi kazanacaklarını sanıyorlar.
Yeni çıkarttıkları yasalarla dediler ki DEVA Partisi’nin işi bitti. Öyle bir yasa çıkarttık ki bunlar zorlanacak. Dediler bunu. Bütün köşe yazarı ve yorumcularını saldılar ortaya.
Biz dedik ki, seçim masa başında kazanılmaz! Seçim meydanda kazanılır dedik, meydanda.
Ne dedik? Hodri meydan dedik hodri meydan.
Çıktık açıkladık. DEVA Partisi, kendi adıyla sanıyla, kendi namıyla şanıyla, kendi logosuyla bayrağıyla inşallah bu seçime girecek ve inşallah bu seçimi kazanacak dedik. İşi bitirdik.
Evet, hodri meydan dedik.
Buradan onlara sesleniyorum:
İstediğiniz kadar seçim yasasını değiştirmeye çalışın. İstediğiniz kadar Valilikleri, Belediyeleri kendinize maşa edip bizi durdurmaya çalışın.
Siz DEVA Partisi’ni engellemeyi ancak rüyanızda görürsünüz, rüyanızda.
İşte bugün buradayız, ilk mitingimizi Gaziantep’te yapıyoruz.
Bedenimizle, yüreğimizle bu Gazişehir’deyiz.
Bu şehir, alın teriyle, akıl teriyle, bilek gücüyle kazananların şehridir.
Bu şehir, şanıyla şerefiyle mücadele edenlerin şehridir.
Bu şehir, zulüm karşısında boyun eğmeyenlerin şehridir.
Bu şehir, aynı zamanda, birlik şehri, beraberlik şehri, kardeşlik şehridir.
Hep beraberiz hep beraber.
Bugün burada DEVA Partili olmasa da bütün engellere karşı bizimle bu engellere karşı dayanışma içinde olan tüm konuklarımıza, bu mücadele bizimle olan konuklarımıza teşekkür ediyorum. Valiliğin ve belediyenin çıkardığı engellere karşı bizimle dayanışma içinde olan, demokrasi mücadelemizde bugün yanımızda olan herkese teşekkür ediyorum.
Sizler, demokrasi ve atılım yolunda engel tanımadınız.
Tıpkı geçmişte olduğu gibi zorluklar karşısında pes etmediğinizi bütün aleme gösterdiniz.
Türkiye’nin demokrasi ve atılım hikayesini sizler yazacaksınız sizler. Hep beraber yazacağız.
Gazilerin şehrine, şehitlerin şehrine yakışan budur!
Yiğitlerin diyarına yakışan budur!
Tüm Türkiye şahittir bugüne.
Bu coşkuya tarih şahittir.
Tarihi, sizler yazacaksınız, sizler.
(Alkış…)
*****
Buradan, Sayın Erdoğan’a sesleniyorum!
Duy burayı, duy. Gaziantep’i, duy.
Yuh yok arkadaşlar. Bizim lugatta yuh yok.
Sadece dinle diyorum, duy diyorum Gaziantep’i duy diyorum.
O krizlerin ortağı Bahçeli’yi de al yanına dinle diyorum.
Gaziantep ne diyor? “Yeter artık” diyor
Gaziantep ne diyor? “Demokrasi” diyor.
Gaziantep “Atılım” diyor.
Tüm Türkiye “Artık değişimin vakti geldi” diyor!
Bak işte Gaziantep’e:
DEVA Partisi gümbür gümbür geliyor.
Damla damla yurdun dört bir yanından iktidara yürüyoruz.
Emaneti teslim almaya geliyoruz, teslim almaya
Gaziantep’e soruyorum şimdi:
Emaneti teslim almaya
Hazır mısın Gazişehir? (…)
Hep beraber demokrasi ve atılım diyeceğiz. Var mısınız? (…)
Seçim günü hep beraber mührü damlaya vuracağız. Var mısınız? (…)
Yıkacağız tüm barajları inşallah, yıkacağız. Var mısınız? (…)
Evet, hep beraber başaracağız inşallah.
(Alkış…)
*****
Değerli arkadaşlarım,
Gelin, tam demokrasinin bayrağını hep beraber taşıyalım.
Gelin, hep beraber kazanalım. Türkiye olarak kazanalım.
Ben milletimizin vicdanına güveniyorum.
Ben milletimizin iradesine güveniyorum.
Bizim yerimiz belli, yurdumuz belli.
Evet Demokrasi Atılım derhal bugün! Gençler yerinde duramıyor maşallah. Değerli arkadaşlarım gençlik burada biliyorum. Bakın biz neredeyiz biliyor musunuz?
Biz nerede miyiz? Bilmeyenler için bir konum atalım:
Biz; çocuğuna harçlık veremeyen annelerin yanındayız.
Biz; torunlarına küçük bir hediye almak isteyip de alamayan dedelerin, ninelerin yanındayız.
Biz; aylık 2.500 lira maaşla, temel gıda ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan emeklilerimizin yanındayız.
Biz; açlık sınırının altında bir asgari ücretle geçinmeye çalışan işçilerimizin yanındayız.
Biz; hayat pahalılığı karşısında inim inim inleyen dar gelirli, sabit gelirli vatandaşlarımızın yanındayız.
Biz; dükkanında masraf olmasın diye elektriğini açamayan, sattığı malı yerine koyamayan esnafımızın yanındayız.
Biz; gübre, mazot, tohum, elektrik fiyatları altında ezilen çiftçilerimizin yanındayız.
Biz; her gün canını dişine takarak ekmeğinin peşinde koşan kurye arkadaşlarımın yanındayız.
Biz; kendilerine “çıkart telefonunu” denilen, yarınlarını başka ülkelerde aramaya başlayan gençlerin yanındayız.
Biz; cep yakan fiyatlar yüzünden, yemekhanede günde tek öğünle karnını doyurmaya çalışan, bayramda ailesinin yanına gidemeyen öğrencilerin yanındayız.
Biz; beraat ettikleri halde hakları iade edilmeyen KHK’lıların yanındayız.
Ayrımcılığa uğrayan, kendisini ikinci sınıf hisseden, hor görülen tüm vatandaşlarımızın yanındayız.
Bizim konumumuz budur, koordinatlarımız budur.
Nerede olduğumuzu görmek isteyenleri işte buraya, bu konuma davet ediyoruz.
Bizim yerimiz; 84 milyonun yanıdır.
(Alkış…)
Daha önce yaptık yine yaparız, daha önce yaptık daha iyisini yaparız.
*****
Peki değerli arkadaşlarım, konumumuzu koordinatlarımızı buradan duyurduk.
Peki, İktidardakiler nerede, ne yapıyorlar?
Sabah akşam hikâye anlatıp duruyorlar.
Bırak kardeşim hikâyeyi.
Bir marul olmuş on lira bu memlekette. Pazarda taneyle sebze meyve satılıyor.
Etiketlere artık “yarım kilo” fiyatları yazılıyor.
Ekonomiyi batırdınız ya batırdınız.
Bir yandan da ülkenin sınırlarını kevgire döndürdünüz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin hudutları yol geçen hanına döndü.
Milyonlarca insanı, hesapsız kitapsız sınırlardan bu ülkeye aldınız.
Her yerden geliyorlar. Gelmeye de devam ediyorlar.
Daha geçtiğimiz aylarda binlerce Afgan Türkiye’ye giriş yaptı.
Hepsi erkek, hepsi genç.
Ben hükümete sordum, şimdi yine soruyorum:
“Yahu arkadaş, siz ya bu ülkenin hudut güvenliğini sağlayamıyorsunuz, ya da Amerikalılarla anlaşıp Taliban rejiminden kaçanları Türkiye’ye yığıyorsunuz.”
Bunların hangisi doğru? Çıkın söyleyin.
Yetmedi, 200.000 Suriyeli ’ye vatandaşlık verdik diyorsunuz.
Bu vatandaşlıkları hangi kritere göre veriyorsunuz?
200.000 kişiyi gizli saklı, hiçbir kurala tabi olmadan vatandaş yaptığınızda, diğer Suriyelilerin “sıra bana da gelecek” diye bekleyeceklerini, ülkelerine dönmek istemeyeceklerini hesap edemiyor musunuz?
Bunlar, ne anlatsak millet yutar zannediyorlar.
Sayın Erdoğan, bırak millete hikâye anlatmayı. Çıkın bu vatandaşlığı hangi kritere göre veriyorsunuz neye veriyorsunuz kime veriyorsunuz açıklayın. Oy için mi çıksınlar açıklasınlar. Biz bilemiyoruz. Biz sebebini açıklayın diyoruz.
Tek yetkili Cumhurbaşkanı olduktan sonra memleket ne hale geldi, sen onu anlat.
Çok istedin, tek başına tüm yetkiyi elinde topladın.
2018 seçimlerinde ne dedin? Şu yetkiyi bana verin, faiz de enflasyon da nasıl düşer göstereyim dedin.
Dedin de sonra ne yaptın?
Faizi de enflasyonu da patlattın yahu.
Şu dört yıllık karnenden bir haber ver hele. Bak 4 yıl oldu 4. 2018 seçimlerinin üzerinden 4 yıl geçti. Aklına gelip de yapamayacağı hiçbir şey yok. Tek imzayla aklına geleni yapıyor. Şu 4 yıllık karneyi bir koyalım ortaya.
Bak ben söyleyeyim:
O karnede hayat pahalılığı var mı arkadaşlar? (…) Var.
Yüksek enflasyon var mı? (…) Var.
Son yirmi yılın en yüksek enflasyonu hem de.
Enflasyon yüzde 100’e çıkmış yüzde 150’lerde.
Peki, karnede derin yoksulluk var mı? (…) Var.
Bu ülkede insanlar çöpten yiyecek toplamaya başladı, ekmek topluyorlar çöpten yahu.
Karnede işsizlik var mı? (…) Var.
İşte karne bu. 4 yıllık karnen bu. 4 yılda bir üniversite bitiyor. 4 yılda insanlar diploma alıyor karne alıyor. Ama karnesi bu işte.
Tek başına tek imzayla yönetilen ülkenin hali bu.
Al işte hep beraber Gaziantep’teyiz.
Burası fıstığın ve baklavanın başkenti, değil mi?
Gaziantep’te ailesiyle birlikte baklavasını, fıstığını yiyebilen kaç kişi kaldı?
Soruyorum size arkadaşlar fıstık ve baklava yiyebiliyor musunuz? (…)
Yiyebiliyoruz diyenler el kaldırsın. (…)
Şu meydana bak ya. Gaziantep fıstığın da baklavanın da vatanı. İşte durum bu kadar vahim.
Gaziantep fıstık yetiştiriyor, ama fıstığa parası yetmiyor.
Gaziantep en güzel baklavayı üretiyor, fakat Gaziantepli baklavayı yiyemiyor. Memleketi düşürdüğün durum bu. Özeti bu işte.
Yahu Allah aşkına, bu memlekette içi boş baklava satılmaya başladı. İçi boş baklava…
Vatandaş Ramazan Bayramı’nı tatlı alamadan geçirdi. Örf, adet, gelenek ne varsa, hayat pahalılığı karşısında yok oldu.
Ama Beştepe’de yaşayanlar, halkla arasına koruma ordusu dizenler, bunu göremiyor.
Hep beraber yeneceğiz arkadaşlar. Bunlar milletten koptu.
İftar sofralarında bile halka aralarına bariyerler çekiyorlar. 100 araçlık 150 araçlık konvoylardan milleti görmüyor duymuyorlar.
Bakın Arkadaşlar,
Şunu bilmemiz gerekiyor.
Sayın Erdoğan artık sokağı göremiyor. Beştepe’ye kendini hapsetti.
Tek bir komşusu yok. Görüp de ödediği tek bir fatura yok.
Bu vatandaş ne çekiyor ne yaşıyor haberi yok.
Ama vatandaşın anası ağlıyor… Gerçekten çok yazık. Ben buradan sesleniyorum. Yarın sabah da Gaziantep’teyim. Diyorum ki Sayın Erdoğan’a : Adana’dasın işte, atla gel Gaziantep’e.
Sayın Erdoğan, gel beraberce Gaziantep’in sokaklarında şöyle bir tur atalım.
Tabakhane’de, Cinderesi’nde, Şoför Ali Caddesi’nde, Perilikaya’da, Akyol’da bir gezelim de esnafın, vatandaşın halini bi görüver.
Çok değil bir saat. Halkın gerçek gündemini bi gör.
Arkadaşlar çözümün adresi biziz doğru. DEVA kadroları...
Bakın bu ülkede boş tost satışları başladı, boş tost. İçinde peynir meynir hiçbir şey yok. Benim sanayideki arkadaşım boş tost ile karnını doyuruyor.
Hani şu nohut dürüm var ya, nohut dürüm. O bile 15 lira oldu.
Arkadaşlar, bunlar bazılarının varlığına varlık kattılar ama ülkenin kalanını ise yoksulluğun dibine attılar. Seçim günü mührü atacağız damlaya vurunca Beştepe o saatte duyacak.
Bakın bugün Gaziantep’te İbrahimli ’de bir daire olmuş 4 milyon lira, 5 milyon lira.
Ama Düztepe’de insanlar ekmek alabilmek için ekmeği biraz daha ucuz alabilmek için belediyeden kupon sırasına giriyor.
Belediye ekmek karnesi dağıtıyor, ekmek karnesi.
Yazık günah.
Memlekete o eski karne dönemini geri getirdiler.
Arkadaşlar, inanın içim yanıyor. Yazık bu ülkeye. Bu ülke buna layık değil, bu ülke bunu hakketmiyor.
Evet, burası fıstık kabuğundan ekmek yapıp savaşan insanların şehri.
Elbette bu millet zorluğu da yokluğu da çoook çok iyi biliyor.
Sabır nedir, şükür nedir, onu da bu millet çok iyi biliyor. Arada diyor ya sabır, şükür merak etmesin. Bu millet sabretmeyi de şükretmeyi de çok iyi biliyor. Ondan öğrenecek değil.
Ama şimdi burada bi durun bakalım!
Hayırdır, ne oluyor yahu?
Kurtuluş Savaşı günlerindeki yokluğa mı geri döneceğiz?
Ülkemiz işgal altında falan değil çok şükür. Siz bu inşaları savaş günlerindeki yokluğa mahkûm ediyorsunuz ondan sonra sabredin şükredin. Amenna sabır şükür bizim kültürümüzdür. Ancak bu ülkeyi bu hale siz düşürdünüz.
Beştepe’dekilerin hepimizin cebine, kesesine açtığı savaşı saymazsak, ülkede bir savaş falan yok.
Bu krizin sorumlusu belli arkadaşlar. Sorumlusu belli!
Ortada Beştepe yapımı, yerli ve milli bir kriz var. Kendi tabirleriyle kullanıyorum, yerli, milli...
Ortada el yapımı, ev yapımı bir kriz var.
Ama bunlar ne yapıyor? Enflasyonun sorumlusu olarak fahiş etiketleri gösteriyorlar.
Esnafı suçlu göstermeye çalışıyorlar, esnafı. Dikkat edin. O etiketi yazan esnaf var ya bütün ilgiyi oraya dağıtmaya çalışıyorlar. Kendileri enflasyonu patlatıyor işin içinden sıyrılıyor fahiş etiketlerle mücadele edeceğiz diyor. Sen kendinle mücadele et. Çünkü enflasyonun sebebi sensin.
Zammın sorumlusu bizim esnaf kardeşimiz değil arkadaşlar.
Esnaf ne yapsın? Dükkânın masraflarını zar zor çeviriyor. Sattığı rafı esnafına koyamıyor esnaf o gün.
Gittiğim her şehirde esnaf bana “Kurtarın bizi. Dükkânda elektrik yakacak halimiz kalmadı” diyor.
Esnaf perişan.
Soruyorum size: Pazardaki sebzenin meyvenin pahalılığının sorumlusu pazarcı mı? Çiftçi mi? (…)
Ama bunlar hedef gösteriyor hedef.
Hayır değil. Ürününü, maliyet fiyatının altında satan gariban çiftçimiz borcu borçla döndürmeye çalışıyor.
Milletin beli büküldü, beli.
Bakın, bu enflasyonun sorumlusu ne esnafımız ne de çiftçimiz.
Bir de ne diyorlar? Propaganda yapıyorlar. Neredeyse psikolojik harekât başlattılar. Bütün dünya da enflasyon başlattılar. Petrol fiyatları arttı, tüm dünyada enflasyon var diyorlar.
Yahu enflasyon, 0 olan ülkede %2’ye çıktı. %2 olan ülkede %4’e çıktı. Bilemedin %7’ye çıktı.
Bizim gibi %100, %150 enflasyon nerede var Allah aşkına. Bütün dünyada enflasyon var diye bu milleti aldatmaya çalışıyorlar.
Üstelik zamanında, 2002-2008 yılları arasında, bu arkadaşınız ekonominin başındayken, petrol fiyatları 20 Dolar’dan 150 Dolar’a çıktığında, biz bu ülkede enflasyonu tek haneye düşürmedik mi? Petrol fiyatları 20 Dolar’dan 150 Dolar’a çıkarken biz bu ülkenin ekonomisini büyüttük.
Yahu insan bir sormaz mı?
“Ali Babacan, zamanında sen bunu nasıl başardın” diye sormaz mı? “Petrol fiyatları 7,5 kat artarken bu enflasyonu nasıl düşürdün, bu ekonomiyi nasıl büyüttün?” diye sormaz mı?
Ne diyor? Ben imza atmasaydım yapamazdı diyor.
Madem hikmet imzada, hadi at o imzayı da enflasyonu düşürüver bakalım. At bir imza da faizleri düşürüver bakalım. 4 yıldır elini tutan mı var sana engel olan mı var.
Yapamaz! Ağzıyla kuş tutsa yapamaz.
Bu krizin sorumlusu eğmeye bükmeye gerek yok, bu krizin sorumlusu
Dolar kurunu patlatan Sayın Erdoğan’dır.
Sayın Erdoğan ve yanına aldığı ortaklarıdır.
Bugün eğer dolar kuru patlamasaydı, dünyadaki dolar artışına paralel olarak bizde de akaryakıt fiyatları artsaydı benzinin mazotun fiyatı 6-7 liradan en fazla 9-10 liraya çıkardı. Bütün dünyada o kadar arttı çünkü.
Eğer bugün benzin mazot, 9-10 lira değil de 22-23 liraysa, bunun sebebi dolar kurundaki artıştır. Bu aradaki fark Erdoğan farkıdır. Dolar kurundaki artışın sebebi de Sayın Erdoğan’dır.
Peki Sayın Erdoğan ne yaptı da bu dolar kurunu patlattı? Bu kur niye bu kadar arttı.
Önce Merkez Bankası Başkanı laf dinlemiyor dedi, onu görevden aldı.
Arkasından, Merkez Bankası’na talimat yağdırmaya başladı.
Merkez Bankası’nın 130 milyar dolar döviz rezervini cayır cayır sattırdı. Ne zaman? 1 Ocak 2019 da başladı 2020’nin Eylülüne kadar. O zaman kim var yanında damat var. Sırf 2019 yerel seçimlerini kazanmak için Damat ile el ele verip hepimizin alın terini cayır cayır yaktı. Yazık günah.
Hazırda ne varsa satıp tükettikten sonra, ülke ülke dolaşıp swap anlaşmalarıyla döviz borçlandı. Katar’a niye gitti. Birleşik Arap Emirlikleri’ne niye gitti? Birleşik Arap Emirlikleri’ne yıllarca demedi mi ‘bunlar 15 Temmuz’un destekçisi’ diye. Ne oldu? 15 Temmuz’un destekçisiyse niye ayaklarına gittin? Yok 15 temmuzu bunlar desteklemediler ise o zaman bunu açıkla. Bu milletten özür dile. De ki; Ey milletim ben yanılmışım bunlar 15 Temmuz’u desteklememiş, git onlardan da özür dile. Eğer bunlar darbeyi destekledilerse buna rağmen 5 milyar 10 milyar dolar için ayaklarına gidip o swap anlaşması için kucaklaştıysa ben bu milletin ferasetine havale ediyorum.
Swap anlaşmaları ile aldıkları dövizleri ne yaptılar? Borç aldıkları dövizleri ne yaptılar? Cayır cayır sattılar. Sonra borçlandığı o dövizi de satmaya başladı. İşte sonunda, Merkez Bankası’nın net döviz pozisyonu eksi 60 milyar dolara indi.
Merkez Bankası’nın elinde 107 milyar dolar var, ama 107 milyar dolar da borcu var.
Üstüne 60 milyar dolarlık swap borcunu da ekleyince, alın size eksi 60 milyarlık rezerv.
Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey yok. İlk defa bu milletin bu devletin merkez bankası eksi 60 milyar dolarlık borç batağının içine düşürülüyor. Yok böyle bir şey. Sadece ülkenin bu gününü değil gelecek nesillerin de sırtından yapıyorlar bunu. Çünkü borçlanıp yapıyorlar.
Ekonomimizi mahvettiler.
Ekonomimizi perişan ettiler.
Peki, Sayın Erdoğan’ın ortakları kim?
Bunları unutturmayacağız.
Bir yanında, her konuşmasında öfke nöbeti geçiren, hakaret etmeden konuşamayan laf üreticisi, krizlerin ortağı Bahçeli.
Diğer yanında, 28 Şubatçı Çin muhibi Perinçek.
Üçü kafa kafaya verdi, başımıza her türlü krizi açtılar.
Adalet krizi, dış politika krizi, sığınmacı krizi, eğitim krizi.
Kriz yaşamadığımız alan kalmadı yahu.
Bu krizlerin ortağı Bahçeli var ya, 2001 ekonomik krizinde memleketi mahveden hükümete de ortaktı.
Onu unutturmayacağız. Hatırlayın. Bankaları batırdılar, esnafı borca gömdüler. Hatırlayın yazar kasa Ankara’daki başbakanlık binasının önüne fırlatıldığında Sayın Bahçeli’nin ofisi o binanın içindeydi. Unutturmayacağız.
Bugün Bahçeli hükümete yine ortak ve ülkede yine kriz var. Onun için krizlerin ortağı diyoruz.
İşte size yine döviz krizi.
Şimdi de ne yapmaya başladılar biliyor musunuz?
İhracatçının dövizinin yüzde 40’ına el koyuyorlar.
Burada Gaziantep’teki üreticinin, ihracatçının emeği olan dövizi onlardan zorla alıyorlar.
Sonra o dövizi ne yapıyorlar?
Gidip Merkez Bankası’nın arka kapısında cayır cayır satıyorlar! Doymuyorlar.
Biliyorsunuz,
Şu ortadan yok edilen meşhur 130 milyar dolar meselesini ilk gündeme getiren genel başkan benim.
Bir yıldır soruyorum. Bu dövizi ne yaptınız diyorum. Ne zaman sattınız, kime, kaçtan niye sattınız diyorum. Niye gizli gizli sattınız diyorum.
Sayın Erdoğan’dan bir cevap duydunuz mu? (…)
Duymadınız, değil mi?
Çünkü cevap veremez. Gizli saklı yapılan işin doğruyla ilgili şüphe duyun. Eğer bir iş karanlıkta yapılıyorsa ondan şüphe duyun. Doğru hesaptan kaçar mı yahu.
Yaptığı doğru olsaydı, hesaptan vermekten kaçmazdı.
Ve arka kapıdan döviz satmaya hâlâ devam ediyorlar.
Şu son 5 ayda en az 30 milyar dolar daha döviz yaktılar ya
Yazık günah.
Durmak bilmiyor.
Madde bağımlılığına döndürdüler işi. Döviz kurunu kontrol etmek için habire arka kapıdan döviz sat. Zararlı alışkanlık bataklığına girdiler.
Değerli arkadaşlarım,
Bunlar, tam mirasyedi gibi. Neyi teslim ettiysek batırdılar.
Paramızı pul ettiler, pul.
(200 TL çıkarıyoruz
Şu para var ya, şu para 200 lira.
2009 yılında tedavüle çıkmıştı.
Demokrasimizi de ekonomimizi de güçlendirdiğimiz dönemde tedavüle çıkmıştı.
O günkü değeri bu 200 lira 123 dolardı. Evet tam 123 dolar
Bugünkü değeri ne kadar? (…) 12,5 dolar. Gaziantep hesap biliyor.
123 dolar indi 12,5 dolara. Şu hale bak. Bu milletin cebindeki parayı eritiyorlar.
Hiçe döndü, pula döndü.
(200 TL kaldırıyoruz)
İşte memleketi düşürdükleri durumun özeti bu
*****
Değerli arkadaşlarım,
Sorunlar büyük. Hepsini biliyoruz. Hepsini bizzat yaşıyoruz.
Ancak bakın, ben her gün çözüm konuşuyorum. Her konuda çözüm üretiyoruz.
DEVA Partisi’nin hazırladığı eylem planlarını ortaya koyuyorum. Tek tek. Her konuda eylem planı hazırladık. Tarımdan tutun sosyal politikalara kadar, dijital dönüşümden tutun afet yönetimine kadar, ekonomi finanstan tutun, üniversiteye kadar, çevreye kadar, şehircilik ve yerel yönetimlere kadar...
Çok kapsamlı çalışmalar çok... Bugüne kadar bizim kadar detaylı çözüm koyabilen bir parti yok Türkiye’de. Biz her şeyin başı güven diyoruz. Güven olmazsa olmaz diyoruz.
Önce güven oluşturacağız bu ülkede. Ben önce güven ortamını oluşturmamız lazım bu ülkede dediğim zaman gençlerimiz soruyor; Sayın başkanım bu güveni nasıl oluştururuz. Anlatır mısınız diyorlar. 1 dakikada 8 madde de güven nasıl oluşturulur onu anlatacağım sizlere...
1- Konuşunca doğruyu söyleyeceğiz. Enflasyon yüzde yüz iken gidip de TÜİK’e enflasyonu makyajlayıp yüzde 50- 60 diye açıklatmayacağız.
2- Söz verince tutacaksın. 2018’de bu milletten oy isteyip de bana oy verin faizi de enflasyonu da nasıl düşüreceğim derken faizi de enflasyonu da patlatmayacaksın.
3- Emanete hıyanet etmeyeceksin. Çok önemli.
4- Her daim hukukla adaletle hareket edeceksin
5- Dürüst ehliyetli ve liyakatli kadrolarla çalışacaksın
6- Her kararını istişareyle alacaksın. Bin biliyorsan bir bilene soracaksın. Ben ekonomistim, alanım ekonomi deyip ekonomiyi batırmayacaksın.
7- Şeffaf olacaksın, açık olacaksın. Karanlıkta arka kapıdan Merkez Bankası’nın dövizlerini satmayacaksın.
8- Her zaman hesap vermeye hazır olacaksın.
Biz bugün Gaziantep’te Türkiye’nin her yerinde başımız dik alnımız açık yürüdük. Veremeyeceğimiz hesap yok. Onun için rahatız hamdolsun. Onun için burada sizlerle kucaklaşıyoruz. Her zaman hesap vermeye açık olacaksın.
Değerli arkadaşlar bizim bir Türkiye hedefimiz var. Tam demokratik Türkiye. Eksik gedik değil tam demokratik Türkiye.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin eşit ve birinci sınıf vatandaş olduğu bir Türkiye. Herkesin insan onuruna yakışan bir hayat yaşadığı bir Türkiye ...
Ülkemizi asla öfkeye teslim etmeyeceğiz, asla.
Onun için diyorum öfkelenip yuh demeye gerek yok. Biz bu mücadeleyi demokrasi içinde kazanacağız. Biz bu mücadeleyi hukuk içerisinde kazanacağız. Biz bu mücadeleyi meşru zeminde kazanacağız. Meşru demokratik siyaset zemininde kazanacağız.
Biz Türkiye’yi barışın, huzurun, özgürlüğün limanına sağ salim yanaştıracağız.
Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik son bulacak. Ayrımcılık, torpil son bulacak.
Kamu da mülakatı kaldırıp atacağız. Yazılı sınav neyse o. Yazık değil mi bizim gençlerimize. O kadar sıkıntı çekiyorlar. Alın teri döküyorlar. KPSS’ye hazırlanıyor. 85- 95 arası puan alıyorlar mülakatta eleniyorlar. Yazık yahu.
Niye e bakalım. İktidar partisine yakın mısınız? Niye? Ya sen Türkiye’nin şu bölgesinden gelmişsin. Yazık yazık.
Bu ülkenin her vatandaşı 1. Sınıf vatandaş arkadaş. Ayrıcalık yapamazsın. Onun için bu işin en kestirme yolu bu mülakatı kaldırmak. Yazılı sınav ne ise o.
Hak eden hak ettiğini alacak bu ülkede inşallah.
Adaleti, hukuku biz ayağa kaldıracağız. Demokrasiyi biz yükselteceğiz. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme biz geçeceğiz.
Bu pahalılık, bu yoksulluk, bu baskı dönemi bitecek. Özgür ve zengin bir ülke olacağız.
DEVA Parti’si varsa umut vardır. DEVA Parti’si varsa adalet vardır. Güven bizde çözüm bizde anahtar bizde.
Türkiye’nin demokrasi maratonunu hep beraber koşacağız.
Yerle bir ettikleri bu demokrasimizi hep beraber ayağa kaldıracağız.
Umudu hep beraber yükselteceğiz.
Heyecanımızı hiçbir zaman yitirmeyeceğiz.
Çocuklarımıza mutlu ve zengin bir ülke bırakmak için canla başla çalışacağız.
Bu iş çözülecek az kaldı.
Kimse kusura bakmasın ama şu konuda mütevazi olmayacağım. Bu ülkenin sorunlarını çözmek için bu ülkenin krizlerini çözmek için DEVA Parti’sinin mutlaka ama mutlaka iktidarda olması gerekiyor. Biz ekip olarak 2001- 2002 ekonomik krizini çözen bir ekibiz. 2 senede çözdük.
2008- 2009 krizini biz çözdük biz ekip olarak. 2 tane büyük krizi çözdük. Eğer Türkiye’de varsa böyle bir ekip daha, varsa 2 büyük krizi çözen ekip gelsin buyursun yapsınlar. Ama yok yapamazlar. O yüzden bu işi evelallah biz çözeceğiz. DEVA Kadroları olacak yapacağız.
Çözüm bizde. Hep beraber yapacağız. İddialıyız ve söz veriyoruz. Bu milleti bu ekonomik krizden de bu adalet krizinden de bu eğitim krizinden de bu göç krizinden de inşallah kurtaracağız. Hep beraber yapacağız.
Hazır mısın Gaziantep?
Hazır mısın Gazişehir?
Adalet için hazır mısın?
Özgürlük için hazır mısın?
Zenginlik için hazır mısın?
Demokrasi için hazır mısın?
Siz hazırsanız biz de hazırız.
Hep beraber tekrar ediyoruz.
Demokrasi
Atılım
Derhal
Bugün ...
Hep beraber tekrar ediyoruz.
Demokrasi
Atılım
Derhal
Bugün ...
Haydi hayırlı olsun.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Sağ olun, var olun.