17 Mayıs 2022 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın KHK Mağduriyetleri Eylem Planı Lansman Konuşması

17 Mayıs 2022

Ali Babacan KHK Mağduriyetleri Eylem Planı

Kıymetli basın mensupları,

Saygıdeğer konuklar,

Değerli çalışma arkadaşlarım,

Ekranları başında ve sosyal medya üzerinden bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımız,

Hepinizi saygıyla selamlıyor, Partimizin KHK Mağduriyetleri Eylem Planını açıklayacağımız basın toplantımıza hoş geldiniz diyorum.

*****
Değerli basın mensupları, değerli arkadaşlarım

Sizlerin de yakından takip ettiği gibi, DEVA Partisi olarak bir ilke imza atıyoruz. İktidarımızın ilk 90 ve ilk 360 gününde atacağımız adımları madde madde kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Ülkemizin sorunlarını çözmek adına hazırladığımız eylem planlarımıza bugün bir yenisini daha ekliyoruz.

Çünkü biz, Türkiye’de çözülmemiş tek bir sorun bile bırakmama iddiasıyla siyaset yapıyoruz.

Memleketimizin sorunlarını hızla ve adaletle çözmek için çalışıyoruz.

Değerli misafirler,

Tam da bu noktada bir hususun özellikle altını çizmek istiyorum.

Bizim tüm bu eylem planlarımızın başarıyla uygulanmasının tek bir koşulu var:

Öncelikle ülkemizde “hukuk devleti zemini”ni tesis etmemiz gerekiyor.

Çünkü hayalimizdeki mutlu, özgür ve zengin Türkiye ancak adaletin tecelli etmesiyle mümkün olabilir.

Siyasi istikrar ve ekonomik refah, ancak hukukun üstünlüğüyle sağlanabilir.

Eğitimden sağlığa, tarımdan dijital politikalara dek tüm meselelerin çözümü ancak güçlü bir hukuk zemininde gerçekleşebilir.

İşte bugün de hukuku ve adaleti konuşmak için buradayız, sizlerle beraberiz. Değerli arkadaşlar,

Bugün, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından OHAL KHK’larıyla ihraç edilen vatandaşlarımızın haklarını konuşacağız.

Bugün, darbe girişiminin ardından açılan silahlı terör örgütü üyeliği soruşturmalarındaki adaletsizlikleri gidermeyi konuşacağız.

Bildiğiniz gibi, hain terör örgütü FETÖ’nün demokrasimize kast ettiği 15 Temmuz 2016 akşamı, yakın tarihimizin en kanlı gecesi olarak kayıtlara geçti.

15 Temmuz gecesi bir tiyatro falan oynanmadı arkadaşlar.

O gece, aklını FETÖ’ye kiraya vermiş bir grup darbeci, demokrasimizi yok etmeye kalkıştı.

Milletimiz ise dimdik ayaktaydı, sokak sokak, cadde cadde direndi.

Halkımız tüm siyasi görüş farklılıklarını bir kenara bırakarak, birbirine sımsıkı kenetlendi.

Bu millet 15 Temmuz gecesi canı pahasına, kanı pahasına demokrasimizi savundu.

Aziz şehitlerimiz ve gazilerimiz demokrasimize ve birliğimize sahip çıkarak canlarını ortaya koydu.

O gece milyonlarca insan; hep beraber hukuk dedik. Hep beraber demokrasi dedik.

Türkiye’nin sabah erken kalkanın, gece geç yatanın darbe yapacağı bir ülke olmadığını 15 Temmuz gecesi tüm dünyaya gösterdik.

Ancak, ne var ki, milletimizin sergilediği onurlu direnişle darbe girişimini bozguna uğratmayı başaran Türkiye’nin yönü maalesef demokrasiye dönmedi.

Darbe girişiminin hemen ardından başlayan süreçte, demokratik hukuk devleti iktidar eliyle yok edilmeye başlandı.

Türkiye, hukuksuzluklar ve adaletsizlikler ülkesi haline getirildi.

Evet, 15 Temmuz’da halkımız kendi iradesine, demokrasisine, meclisine sahip çıktı. İktidar ise bu sahiplenmeyi, kendilerine, kendi vahim yanlışlarına sahip çıkmak olarak sundu. İstismar etti.

15 Temmuz’un, iktidarın yanlışlarına, hukuksuzluklarına, zulmüne sahip çıkılmış gibi sunulması tam bir istismardır.

Olağanüstü hâl koşullarında yapılan bir anayasa referandumu ile Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi de gelince demokrasimiz ağır bir yara almış oldu.

Ve bu dönemde çok sayıda vatandaşımız mağdur edildi.

Daha sonraki aşamalarda mahkemeler veya savcılıklar tarafından 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle veya paralel devlet yapılanmasıyla hiçbir ilgisi olmadığı, hukuka aykırı herhangi bir eylemde bulunmadığı tespit edilen çok sayıda insan, OHAL KHK’ları ile yargı kararı olmaksızın kamu görevinden çıkarıldı.

Birçok vatandaşımız haksız uygulamalar nedeniyle işinden, mesleğinden edildi.

Ayrıca, 2016-2020 yılları arasında, terör örgütü üyeliği kapsamında bir buçuk milyondan fazla soruşturma başlatıldı. Bir buçuk milyon arkadaşlar. Bu da 2020 sonu. Daha 2021 rakamları açıklanmadı. Onu göreceğiz ne olacağını.

Hava puslu olunca da fırsatçılık yapanlara da gün doğdu. On binlerce vatandaşımızın hakkı yendi.

Hatırlayın; Sayın Erdoğan o günlerde ne demişti? “At izi, it izine karıştı” demişti.

Fakat, şu unutulmasın ki, OHAL döneminde at izini it izine karıştıran fırsatçıların tamamı Beştepe’den güç aldı.

Bir hukuk devletinde, hakkın izi hiçbir yere karışmaz arkadaşlar. Hukukun üstünlüğü varsa, hak izini kaybetmez. Kaybediyorsa, orada hukuk devleti yoktur, hukukun üstünlüğü yoktur.

Maalesef bugünkü otoriter ittifak, ülkemizi kahrın ve zulmün ülkesi yaptı. Adaletsizliği kural haline getirdi.

KHK’yla işinden edilen insanların hayatı herkesin gözü önünde mahvedildi.

İnsanlar, uğruna bir ömür adadıkları mesleklerinden bir gece yarısı kararnameyle uzaklaştırıldılar.

Aileleriyle birlikte yokluğa ve dışlanmaya mahkûm edildiler. Çoluk çocuk, topluca çok ağır bir zulme uğradılar.

Evrensel hukukta toplu cezalandırma diye bir şey yoktur. Ama bu yapıldı Türkiye’de.

Bu, bir hukuk devleti için ağır bir utanç tablosudur.
Ama hiç endişeniz olmasın. Çok yakında, bu devleti biz yöneteceğiz.

Herkes şundan emin olsun: Bu dönemde yaşatılan hiçbir zulme sessiz kalmayacağız.

Akif’in dediği gibi çiğnensek de hakkı tutup kaldıracağız.

Milletimizin vicdanını yaralayan, hayatlarına ağır darbe vuran bu adaletsizlikleri de gidereceğiz.

Devlete ve yargı sistemine çekidüzen vereceğiz.

İşte bugün açıklayacağımız 18 maddelik eylem planımızı tam da bu kapsamda hazırladık.

Öncelikle, şu tespiti ortaya koymamız gerekiyor:

FETÖ’nün devlet kurumlarında örgütlenmiş, örgüt çıkarları doğrultusunda paralel hiyerarşiden aldıkları talimatlarla hareket eden mahrem bir yapılanma olduğunu biliyoruz.

Bu nedenle, tüm yasa dışı örgütlerle olduğu gibi FETÖ’yle de mücadeleye kesintisiz ve kararlı bir şekilde devam edeceğiz.

Hiçbir çıkar grubunun devlette yapılanmasına müsaade etmeyeceğiz.

Devletin içine yuvalanmış tüm illegal yapılanmaları ve çeteleri tasfiye edeceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti, paralel yapılanmaların değil, devletin sahip çıkıldığı bir devlet olacak.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletin devleti olacak.

Devletin kadrolarında torpile göz yummayacağız. Kamuda atamaları ehliyet ve liyakat şartına bağlayacağız.

DEVA Partisi iktidarında kimse etnisitesi, dili, inancı, yaşam tarzı, ideolojisi, kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğramayacak. Kimse kayırılmayacak.

Milletimiz müsterih olsun.

Adaletten bir milim bile sapmayacağız.

Adaletin daha fazla gecikmesine müsaade etmeyeceğiz.

KHK listeleriyle ihraç edilenlerin mağduriyetini gidermek amacıyla DEVA Partisi iktidarının ilk 90 gününde kolları sıvayacağız.

Biraz sonra Mustafa Bey detaylarını açıklayacak ama şöyle bir eylem planımıza bakarsanız arkadaşlar biz her ne kadar 90, 360 günlük eylem planı desek de bu eylem planının tamamı 90 günlük bir eylem planı.

Çünkü hak hukuk yerini bulsun diye acele etmemiz gerekiyor.
Haksız yere kamudan ihraç edilen herkesin hak ve itibarlarını iade edeceğiz. Bu kapsamda;
Hakkında soruşturma veya kovuşturma olmayanları,
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilenleri,

Ve beraat kararı alanları, KHK ile ihraç edildikleri kamu görevlerine iade edeceğiz. Başka hiçbir şeye bakmayacağız. İşlerine kaldıkları yerden aynen başlayacaklar.

Kamu düzeni ve milli güvenlikle doğrudan ilişkili kurumlarda görev yaptıktan sonra ihraç edilenler ise idarenin kendilerine uygun göreceği bir göreve başlayacaklar.

Kamu görevine iade edeceğimiz tüm KHK’lıların her türlü yasal, mali ve sosyal haklarını iade edeceğiz. Haklarındaki tüm kısıtlamaları kaldıracağız.

Kamu görevine iade edilen vatandaşlarımızın isimlerinin yer aldığı tüm listeleri kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarından sileceğiz.

Öte yandan, KHK’ların sosyal hayata ve özel sektöre yansıyan sonuçlarını da gidereceğiz.

Kamu görevinden ihraç edilen vatandaşlarımızın özel sektörde çalışmalarının önündeki yasal veya fiili tüm engellere son vereceğiz.

Değerli arkadaşlar,

İnsanları, KHK zulmüyle adaletsizliğin pençesine sürükleyen herkesin gözünün içine bakarak “Adalet” diye haykıracağız.

Yüz binlerce insana yaşatılan bu adaletsizliği, adaletle yok edeceğiz.

*****
Değerli arkadaşlar,

Biz, bir yandan FETÖ ile mücadeleye devam etmenin, demokratik hukuk devletinin asli bir görevi olduğunu vurgularken, bir yandan da, adaletin ince işçilik gerektiren zorlu bir arayış olduğunun gayet iyi bilincindeyiz.

Hiçbir zorlu koşulu adaletsizlik için mazeret kabul etmiyoruz.

Kurtuluş Savaşı’nın ortasında bile, Birinci Meclisimizin mensuplarının dediği gibi, “Cepheleri tutacak olan kanundur, adalettir.” Bunu çook çok iyi biliyoruz.

Açılan her bir davanın, alınan her bir kararın insanların hayatını birebir nasıl etkilediğini de aklımızdan asla çıkarmıyoruz.

Onun için daima adil olacağız. Eşitlik ilkesiyle hareket edeceğiz.

İnce eleyip sık dokuyacağız. Evet, Adalet için zahmet etmekten kaçmayacağız.

Bizim ilk sözümüz de son sözümüz de daima adalet olacak.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın.
DEVA Partisi iktidarında ülkemizi birinci sınıf hukuk devleti yapacağız. Önce insan diyeceğiz. Türkiye’yi insan haklarının ülkesi yapacağız.

*****
Değerli basın mensupları, değerli arkadaşlar
Ben şimdilik sözlerime burada son veriyorum.

Eylem planımızın hazırlanmasında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.

Eylem planımızın detaylarını sizlerle paylaşmak üzere şimdi sözü Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanımız Sayın Mustafa Yeneroğlu’na bırakıyorum.

Katılımınız için de hepinize tekrar teşekkür ediyorum. **