Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan’ın Malatya 1. Olağan İl Kongresi Konuşması:
DEVA Partisi’nin değerli Genel Merkez kurul üyeleri, Malatya il teşkilatımızın çok değerli başkanı, Değerli ilçe başkanlarımız, teşkilat mensuplarımız, Sevgili Malatyalı gönüldaşlarımız,
Türkiye’nin farklı illerinden gelip bugün bizlerle beraber olan saygıdeğer konuklarımız,
Değerli basın mensupları,
Ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımız; Hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.
Değerli dostlarım,
Malatya iki cumhurbaşkanı, Türkiye’nin ilk başbakanını çıkarmış olan bir şehir.
Malatya, hem binlerce yıllık kadim tarihiyle hem de yakın tarihte yaşadıklarıyla bizim için çok önemli bir yere sahip.
Bundan tam 23 sene önce yaşanan 28 Şubat karanlığında en derin acıların yaşandığı şehirlerimizden biri Malatya.
Sırf namaz kıldırdığı için idamla yargılananlar, başörtüsü taktığı için eğitimden, işten uzaklaştırılanlar, inancı nedeniyle ekonomik lince maruz bırakılanlar... Bunların hepsine Malatya şahit oldu.
Biliyorsunuz, şu anda iktidarda olan parti 28 Şubat mağdurları adına yola koyularak geniş bir toplum kesiminin desteğini aldı.
Peki, Türkiye genelinde o gün destek verenlerin,
28 Şubat’ın iklimini en sert şekilde yaşayan şehirlerimizden biri olan Malatya’nın,
gerçekte istediği Türkiye bugünkü Türkiye miydi?
Acaba 28 Şubat’ta hor görülen kesimler nasıl bir ülke hayal etmişlerdi?
Aydınların fikirleri yüzünden hapis yattığı,
muhalefetin her görüldüğü yerde ezildiği,
tek bir sesin bütün sesleri bastırdığı bir ülke mi hayal etmişlerdi?
Devran dönsün ve aynı adaletsizlikler bu defa başkaları tarafından yaşansın mı istemişlerdi?
Hayır. Bu değildi istedikleri...
Bugünkü iktidar partisi, 28 Şubat sürecinden sonra, içinden geldikleri kesimlerin ezilmesine itiraz olarak ortaya çıkan bir partiydi.
O gün bu siyasi partiye destek verenlerin büyük çoğunluğu bugün derin bir hayal kırıklığı içinde.
“Biz böyle olmasını istememiştik” diyorlar.
“Bize yapılan haksızlıkları başkalarına yapmak için iktidar olmadık” diyorlar. “Bu yapılanlar bizim ahlakımıza, inancımıza, örfümüze, adetimize uymaz” diyorlar.
Öte yandan, büyük çoğunluk henüz yüksek sesle söyleyemiyor bunları.
Ama biliyorum ki, o adaletli insanlar aile meclislerinde, mahalle kahvelerinde, komşularıyla baş başa verdiklerinde bunları konuşuyorlar.
Malatya’da 18 yıl önce zulme uğrayanlar, bugün başkalarının ezilmesini istemiyor.
Malatya’da 18 yıl önce inancı nedeniyle aşağılananlar, bugün başkalarının aşağılanmasını istemiyor.
Malatya’da 18 yıl önce "tek tipleştirmeye" karşı mücadele edenler, bugün başkalarının tek tipleştirilmesini istemiyor.
İşte o yüzden ben şimdi buradan, zamanında iktidara taşıdığı partinin icraatlarını artık içine sindiremeyen, o yüce gönüllü insanlara sesleniyorum:
Aziz dostlarım,
Gelin, eski mağdurların yeni mağduriyetler karşısında kayıtsız kalmayacağını gösterelim.
Gelin, bu haksızlığa, bu zulme birlikte karşı çıkalım.
Gelin, kendisi gibi düşünmeyenlere hain diyenleri durduralım.
Gelin toplumu ikiye bölen, ötekileştiren, susturmaya çalışanlara “artık yeter” diyelim.
Değerli arkadaşlar,
Malatya İl Teşkilatımızın yaşadıklarına değinmek istiyorum. Kongremizi duyurmak için kongremizle ilgili tanıtım materyalleri hazırladılar. Bilboardlar için, farklı yerlerdeki LED ekranlar için sözleşmeler yaptılar. Yarın şu anda iktidarda olan partinin kongresi var.
Bizim kongre duyurularımızla ilgili hazırladığımız pek çok materyal indirildi, söküldü. Anons çalışmaları yapılıyordu. Bu gürültü kirliliği diyerek engellediler. İktidar partisinin araçları daha da yüksek sesle her türlü çalışmayı yaptı, onlara karışan yok. Bizim mütevazı bütçelerle yaptığımız tanıtım çalışmaları nasıl son dakikada iptal ediliyor? Malatya’nın sokaklarını, caddelerini hep beraber gördük. Nasıl oluyor?
Fark, bir cumhurbaşkanının aynı zamanda bir partinin genel başkanı olması. Biliyorsunuz, 2017 Anayasa değişikliği yaptık. Seçilen cumhurbaşkanının partisiyle ilişki kesilirdi. O madde çıkarıldı. Ama yemin maddesi değişmedi. Cumhurbaşkanının yemin maddesinin son bölümünü okuyayım: “Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” Bu madde duruyor. Sayın Cumhurbaşkanı bu andı okuyarak görevine başladı.
Bir ülkenin sisteminde devlet başkanının tarafsızlığı çok önemlidir ve biz o maddeyi değiştirmedik. Ama seçilen cumhurbaşkanı, aynı zamanda hemen bir sonraki kongreyle partinin genel başkanı seçilince şimdi nasıl tarafsız olacak? Malatya’da bizim pankartlarımızı indirenler, bilboardlarımızı sökenler, LED yayınları durduranlar kimden güç alıyor da yapıyor bunu? Hukuk devletinde böyle bir şey olur mu? Biz de bu ülkenin anayasasına, siyasi partiler yasasına göre kurulmuş bir siyasi partiyiz. Bu ülkede bir sözleşme hukuku varsa onun normalde çiğnenememesi lazım. Bu sistem baştan sona son derece yanlış bir sistem oldu. Bu sistemin hızla değişmesi lazım.
...
Değerli arkadaşlar,
Bugün çok partili ve çok sesli demokratik hayatımızı tek sesli hale getirmeye çalışan bir yönetimle karşı karşıyayız.
Bu anlayış yüzünden toplum parçalara bölündü, kutuplaştırıldı. Biz DEVA Partisi olarak, Türkiye’yi yeniden birleştirmek istiyoruz.
Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıyız. Bunun refahını hep birlikte yaşamalıyız.
Biz insanların inançlarının gereğini korkusuzca ve huzurla yaşayabilecekleri özgür bir ortamı oluşturacağız.
Biz vatandaşlarımızın inanç, kültür ve referans ekseninde hak ve özgürlük taleplerini adalet temelinde karşılayacağız.
Biz, ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalara son vereceğiz.
Bu kapsamda, Alevi vatandaşlarımızın başta Cem Evlerine ilişkin talepleri olmak üzere inanç, düşünce ve davranış temelinde birikmiş sorunlarının çözümü için gerekli her türlü adımı atacağız.
Biz tüm din ve inanç gruplarının kamusal görünürlüklerinin önündeki tüm kanuni ve idari engelleri ortadan kaldıracağız.
...
Saygıdeğer dinleyiciler,
Sözlerimin tam bu noktasında 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı burada kendi memleketinde saygıyla anmak istiyorum.
Bugün, Özal gibi birleştirici, Özal gibi tüm kimliklerin özgürlüğünü savunan, halkımızın ekonomik refahını önceleyen bir siyasete ihtiyacımız var.
DEVA Partisi işte bu yüzden var. Biliyorsunuz Özal orta direğin ülkemizi ayakta tutacağına inanıyordu ve ekonomik reformlarla orta direği güçlendiriyordu. Hatırlıyorsunuz değil mi bunu?
İşte dostlarım, bugün artık o orta direk yıkılıyor.
Hükûmet ülkenin kurumlarını yerle bir ettiği için orta direk yıkılıyor! Siyasi hırsları nedeniyle koltuğu terk etmedikleri için orta direk yıkılıyor! Türkiye ekonomisi son yirmi yılın en kötü seviyesinde.
Günbegün fakirleşiyoruz.
Günbegün cebimizdeki para değer kaybediyor.
Ülkemizdeki yoksulluk tarihin rekor seviyesinde.
Gelir uçurumu büyüdü, büyümeye de devam ediyor.
Hayat pahalılığı can yakıyor, can alıyor.
Asgari ücret, sefalet ücretine dönmüş durumda.
Açıkladıkları son ekonomik programla fakirleştiğimizi zaten kendileri ilan ettiler. Evet, fakirleşiyoruz.
Ben ve arkadaşlarım yönetimdeyken kişi başına milli gelirimiz 12.594 dolar iken şimdi 8.381 dolara düşeceği açıklandı.
Merkez Bankası’nda yıllardır biriktirilen tam 120 Milyar dolar dövizi bir inat uğruna yaktılar.
İsraf ve yanlış yönetim sonucu hükûmetin bütçe açığı tarihin en yüksek seviyesinde!
Ben ve arkadaşlarım ekonomi yönetimini bıraktığımızda, 2015 yılında, 24 milyar TL olan bütçe açığı, 2020 yılında tam on katına çıkarak 239 milyar TL olacağını açıkladılar. 10 katı 10! Bitmedi, 2023 yılına kadar da bunun azalmayacağını açıkladılar.
Açıkladıkları programla Türkiye’nin yeniden borç faiz sarmalına geri döndüğü de tescil edilmiştir. Bütçeden yapılan faiz ödemeleri benim ayrıldığım yıl 53 milyar TL idi.
Bu yılki faiz ödemesi 137 milyar olarak ilan edildi. Gelecek yıl ise bu rakamın tam 179 milyara çıkacağı açıklandı.
Arkadaşlar, fakirleşiyoruz. Bunun tek bir nedeni var arkadaşlar, öyle dış güçler iç güçler falan değil: Kötü yönetim!
Ama artık yeter. Biz bu yanlışların bedelini ödemek istemiyoruz. Halkımız bunu hak etmiyor.
Ülkemizin sorunlarının çözümü ancak ve ancak bu milletin, çalışanların ve yatırımcıların geleceğe güvenle bakmasıyla mümkündür. Oysa ülkeyi yönetenlerin artık güven ortamını tesis etme imkanı kalmadı.
Bu yönetim başta olduğu sürece yatırımcı yatırım yapmaktan çekinecek, yeni istihdam oluşmayacak, işsizlik sorunu artmaya devam edecek.
Bakın kendi vatandaşımız parasını başka ülkelere götürüyor. Yastık altında tutuyor. Korkuyor. Devlete güvenmiyor kimse.
Güven olmayan ülkede döviz kuru artar, işsizlik artar, yoksulluk artar, açlık artar.
Bu ülkenin vatandaşları, insan haysiyetini yok sayan, insan onurunu ayaklar altına alan bir ekonomi yönetimini hak etmiyor.
Fakirleşiyoruz ve bunu iliklerimize kadar hissediyoruz arkadaşlar.
Bu ülkenin vatandaşlarına bu kötü yönetimin bedelini ödetmeye hakkınız yok. Kimse artık halkımızdan bunu beklemesin.
Kendileri yaşam standartlarından en küçük bir taviz vermezken, halkımızdan yokluk karşısında sabır göstermesini istemesin.
Bu bizim kaderimiz değil arkadaşlar. Bu kötü yönetim bu ülkenin kaderi değil.
Biz, bu kötü yönetimi sona erdirmek için yola çıktık. Ekonomiyi ehil olmayan ellerden kurtaracağız. Bu milletin kaynaklarını küçücük bir zümrenin çıkarı uğruna heba eden anlayışa son vereceğiz.
Doğmamış çocuklarımıza kadar her birimizi borca sokan Varlık Fonu’nu kapatacağız.
Merkez Bankası, TÜİK ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme (BDDK) gibi tüm kurumları 1 ayda yeniden ayağa kaldıracağız.
Keyfi kararlarla ülkenin geleceğini karartan tüm uygulamalara son vereceğiz.
Devletin imkanlarını iktidar ve yandaşlarına değil; millete, sadece millete hizmet eder hale getireceğiz.
Biz DEVA Partisi olarak söz veriyoruz. Gece gündüz çalışacağız. Yönetenleri değil halkı zenginleştirmek için çalışacağız.
...
Kıymetli Malatyalı dostlarım,
Malatya üreten ve ürettiğini ihraç eden bir şehrimiz.
Evet dünya ekonomileri arasında söz sahibi olacaksak daha çok ve daha kaliteli üretmeli ve ihraç etmeliyiz.
Malatya 110’dan fazla ülkeye kayısı ihraç ediyor. Yine çok ciddi rakamlarda sanayi üretimi ve ihracatı yapıyor.
Başta İstanbul olmak üzere diğer illere göç etmiş Malatyalı iş insanlarının bulundukları şehirlerde gerçekleştirdikleri başarıları ve ekonomiye katkılarını da çok iyi biliyorum.
Devletin görevi bu girişimci insanlarımızı teşvik etmek ve onların önünü açmaktadır.
...
Değerli arkadaşlar,
Son yıllarda maalesef ülkemiz yerli yersiz gereksiz polemik ve kavgaların içine sokuldu. Ne zaman içeride işleri zora düşse, gidip başka ülke liderleriyle kavgaya tutuştular. Çoğu zaman da ülkemizin çıkarları için de değil, içeride halka hesap vermemek için, yapay gündem oluşturmak için bunu yaptılar.
Eskiden Türkiye arabuluculuk yapardı, hakemlik yapardı. Sözümüzün gücü vardı. Ama şimdi bunu kaybettik. Artık güvenilen değil şüphe duyulan bir ülke olduk. Doğu Akdeniz’de tamamen yalnızlaştık. Haklı olduğumuz konularda bile hakkımızı savunamaz olduk.
Son zamanlarda bazı körfez ülkelerinde başlayan Türk ürünleri boykotu maalesef tüm Arap dünyasına yayılma eğilimi gösteriyor.
Bu ciddi duruma bile hükûmetin tepkisi “gülüp geçiyoruz“ şeklinde oldu. Oysa ortada gülüp geçilecek bir durum yok.
Malatyalı sanayicimiz, ihracatçımız gülüp geçemiyor.
Dolar kuruna bakma..
hasta sayısını görmezden gel.. ambargolara gül geç..
Onlar gülüyor da yatırımcı kan ağlıyor. Farkında değiller. Ülkeyle bağları tamamen koptu, vatandaşın gerçek derdi ne, ekonomik durumu nasıl farkında değiller.
Biz dış politikadaki bu yanlışlara son vereceğiz. Sözümüzü gücünü artıracağız. Kavgadan beslenmeyeceğiz. Konuştuğumuzda tüm dünya Türkiye’nin sözüne kulak kabartacak.
...
Değerli konuklar,
Malatya okur yazarlık oranının en yüksek olduğu şehirlerimizden biri. Eğitime en çok önem veren şehirlerimizden birinde olduğumu biliyorum.
Fakat maalesef ülkemizin eğitim politikası da içler acısı. Biliyorsunuz şu pandemi döneminde uzaktan eğitimi de beceremeyip gençlerimizi mağdur ettiler.
Her gelenin yapboza çevirdiği, sistemle sürekli oynandığı ülkemiz maalesef eğitimde dünya sıralamasında çok gerilerde.
Türkiye, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı sonuçlarında son sıralarda yer alıyor. Üniversite mezunları iş bulamıyor.
Yaşanan sorunların temelinde, eğitim sistemimize uzun vadeli bakılmaması var.
Eğitim konusu sürekli olarak siyasi ve ideolojik bir çatışma alanı haline getiriliyor.
Yönetime gelenler “kendi fikrine benzeyen”, adeta tornadan çıkmış çocuklar ve gençler yetiştirmeye çalışıyor.
Oysa eğitim, çocukları devletin ideolojik görüşüne göre tornadan geçireceği bir araç değildir.
Eğitim, toplum mühendisliği yapmanın bir aracı değildir. Biz bu anlayışı sona erdireceğiz.
Biz DEVA Partisi olarak eğitimde öncelikle fırsat eşitliğini, adaleti ve insanı merkeze alacağız.
Türkiye’nin doğusu ile batısı, şehirleri ile köyleri arasındaki eğitim farkını azaltmak için çalışacağız.
Sadece parası olanın değil, herkesin iyi eğitim alması için çalışacağız.
Eğitimi üç yaşında başlatacağız. Çocuklarımızın erken yaşlarda, doğuştan sahip oldukları özellikleri dikkate alan bir eğitim sistemi kuracağız.
Dil eğitimini anasınıfından itibaren çocuklarımıza sunacağız. Bu ilkokulda da yoğun şekilde devam edecek.
Biz çocuklarımıza ezberlemeyi, ezberleri tekrar etmeyi değil, sorgulamayı öğreteceğiz. Soru soran gençlerden korkmayacağız!
Biliyoruz ki, soru sormak öğrenmenin en etkili yoludur. Sorgulamak, demokratik bir ülkede gençlerimizin sahip olması gereken en önemli özelliklerden birisidir.
Çağdaş dünyanın temelinde eleştirel düşünce yatar. Gelişmiş toplumlar, eleştiriyi bastıran değil, eleştiriyi teşvik eden toplumlardır. Biz, eleştirel düşüncenin önünü açacağız.
Çocuklarımıza, gençlerimize merak etmekten, eleştirmekten korkmamayı öğreteceğiz.
Çocuklarımızın analitik düşünmelerini geliştireceğiz. Sadece öğretime odaklanmayacağız; çocuklarımızın, gençlerimizin sosyal, duygusal ve psikolojik gelişimlerini de eşzamanlı sağlamak için çalışacağız.
Seçmeli ders çeşitliliğini artıracağız. Kişiselleştirilmiş ve esnek bir müfredat anlayışı getireceğiz.
Çocuklarımızın, gençlerimizin hayallerini kalıplara sokmayacağız.
Ezberlerle, sınav kaygılarıyla gençlerimizi korkuya boğmayacağız.
Tam da bu nedenle, gençlerimizin büyük kaygı duyduğu üniversiteye giriş sınavlarını yılda birkaç defa yapacağız. Hastalık veya benzer nedenlerle sınavı kaçıran gençlerimizin farklı tarihlerde sınava yeniden girme hakları olacak.
Hayat boyu tek mesleğe zorlayan katı eğitim modellerini terk edeceğiz.
Bunun yerine hayat boyu eğitim ile bireylerin değişmelerine imkan tanıyacak, zaman içinde değişebilecek isteklerine cevap verecek eğitim modelleri oluşturacağız.
İnsan ömrü uzuyor artık. Teknoloji de gelişiyor. Bu yeni dünyada gençleri tek bir mesleki kalıbın içine sıkıştırmak doğru mu? Bu gençleri, bizleri mutlu eder mi? Ülkeyi geliştirir mi?
Öğretmenlerimize, eğitimcilerimize de mesleklerinin itibarını yeniden iade edeceğiz. Hafife alınacak bir meslekten bahsetmiyoruz arkadaşlar. Öğretmenlerimiz, her birimizin yetişmesinde ailelerimiz gibi etkisi olan kişiler.
Öğretmenlik tek tek bireyleri yetiştirerek toplumu dönüştürme kudretine sahip bir meslek.
Bu nedenle öğretmenlerimizin de hayat boyu öğrenmesini merkeze alacağız. Meslek içi eğitimlerle gelişime ve zamanın ruhuna ayak uydurmalarını sağlayacağız.
Biz DEVA Partisi olarak çocuklarımız için bir tek gün dahi kaybetmememiz gerektiğini biliyoruz. Bu yüzden çalışıyoruz. Tüm bunları, yarınlarımızı şimdiden kurmak için hiç vakit kaybetmeden ele alıyoruz.
Çünkü sevgili dostlarım, çocuklarımızın yarınları şimdiki gibi yanlış eğitim politikalarıyla yok edilemez.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin DEVAsı hazır. Türkiye’nin yarınlarının DEVA’sı hazır.
...
Değerli dostlarım,
Biz iktidara geldiğimizde, DEVA Partisi olarak yoksulluğu ve işsizliği çözmek için yatırımın ve üretimin önünü açacağız. Şehirlerimizin yerel dinamiklerini harekete geçireceğiz.
Her il için özel projelerimiz olacak. Malatya hizmet bekliyor.
Malatya’nın ulaşım ve altyapı projelerinin bir an önce tamamlanması gerektiğini biliyorum.
Bir önemli sorun da sulama projelerinin tamamlanmaması. Sulama kanallarının eksik oluşu.
Ve artık çiftçilerimizin altından kalkamayacağı bir yük halini alan elektrik parası sorunu.
Eski su kanalları onarılıp mümkün olanlar kapalı sisteme alınmalıdır. Belediye ve Özel idareler de sürece dahil edilmelidir.
Sanayi üretiminin artmaması, tarım üretiminden yeterli verim alınamaması da üniversiteli işsiz sayısını artırdı.
Bu nedenledir ki Malatya’nın en büyük sorunu, ülkenin de en büyük sorunu olan işsizlik sorunudur.
Malatya’da kayısı üretimi ve ihracatını daha da artırmak için her türlü desteği vereceğiz.
Malatya, birinci derece deprem bölgesinde bulunmasına rağmen Kentsel Dönüşüm büyük oranda yapılamamış durumda.
Turgut Özal Üniversitesi’nin maalesef doğru düzgün bir kampüsü bulunmuyor. Akademisyen kapasitesi de yetersiz durumda.
Bir diğer üniversite İnönü Üniversitesi’ne yeterince ödenek verilmediği için Tıp Fakültesi hizmet sağlamakta yetersiz kalıyor.
Üniversitelerimizin bu sorunlarına özel olarak eğileceğiz.
Kent içi ulaşım yeterli imar yolları açılmadığı için tam bir karmaşa içerisinde. Otopark sorunu gittikçe büyüyor.
Malatya’nın Nazım İmar Planı çıkarılamamış.
Şehirleşme ile ilgili bu sorunların da çözümü için gereğini yapacağız.
Biliyorum, sizler de bu kötü yönetimden fazlasıyla nasibinizi aldınız. Yatırımlardan, desteklerden mahrum kaldınız. Ülkeyi yönetenlerin yaptıkları hataların cezasını çekiyorsunuz.
Bu şehir, Malatya bunları hak etmiyor. Bunlar şehrimize yakışmıyor.
Biz Malatya’nın dertlerini biliyoruz, görüyoruz. Malatya’nın derdi çok ama DEVAsı hazır.
Malatya’nın demokrasiye ihtiyacı var. Malatya’nın atılıma ihtiyacı var. Malatya’nın DEVAya ihtiyacı var.
Biz Malatya’ya DEVA olmaya, Türkiye’ye DEVA olmaya hazırız. Soruyorum şimdi. Malatya hazır mı?
...
Saygıdeğer konuklar;
DEVA Partisi, kadınlarla gençlerle, çiftçilerle, emeklilerle, öğretmenlerle işçilerle, eşitlik için adalet için yola çıktı.
Çözüm haritamız belli.
Çözümün sözcüsü bizler olacağız. Ayrışmayacağız, ayrıştırmayacağız.
Toplumu kutuplara ayırmayacağız.
Hep beraber Türkiye’nin yaralarını saracağız.
Biz Türkiye’nin haysiyetli insanları için buradayız. Artık Türkiye’nin DEVA’sı var
Malatya’nın DEVA’sı var ve biz hazırız.
Hepinize çok teşekkür ediyorum.