21 Aralık 2022 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Gençlik Eylem Planı Konuşması

21 Aralık 2022

Ali Babacan’ın Gençlik Eylem Planı Konuşması

Kıymetli basın mensupları,

Değerli konuklar,

Değerli çalışma arkadaşlarım,

Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen değerli vatandaşlarımız,

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

*****

Bugün Gençlik Eylem Planımızla karşınızdayız.

Gerçekten şu anda Türkiye’de siyasetin sürekli laf ürettiği bir dönemdeyiz.

Siyasette eski bir alışkanlık kötü bir alışkanlık laf üretmek fakat biz alışılageldik bir siyaset yapmıyoruz.

Türkiye’de siyasete yeni bir soluk kazandırdık. Türkiye’de yeni alışkanlıklar yeni gelenekler yeni bir kültür kazandırdık.

Yani biz aynı zamanda iş üretiyoruz.

Ama biz yola çıkarken taahhüt etmiştik:

Siyasete ki bu yeni tarz, yeni üslup, yeni yol gerçekten ülkemize çok farklı bir dönem başlatacak ve hep beraber inşallah ülkemiz için güzel günlere doğru el ele omuz omuza yürüyeceğiz.

Biz sadece sorunları tespit etmekle kalmıyoruz her başlık altında tek tek çözümlerimizi açıkça ortaya koyuyoruz.

Bugüne kadarki hiçbir hükûmet programında olmayan detayları şu anda biz ortaya koyuyoruz.

İşte 18. Eylem planımız.

Böyle basılı hale gelip bir fasikül olunca, okuması, anlatması kolay oluyor ama bir de bunu hazırlayanlara sorun. Gerçekten bu çalışmaların arkasında, yetkin bir kadronun muazzam emeği var.

Burada her eylem planımızda olduğu gibi madde madde madde madde neler yapacağımızı, gençlik politikaları konusunda neler yapacağımızı ortaya koymuş durumdayız.

Ben böylesine güzel çalışmalar yapan böylesine önemli başarılı çalışmalara imza atan bir ekibin başında olmanın bugün haklı gururuyla karşınızdayım.

*****

Değerli arkadaşlar,

Gençlik eylem planımız, pek çok konuyu yatay kesiyor. Yani pek çok politika alanıyla iç içe bir konudan bahsediyoruz. Özellikle eğitim, hukuk, sağlık gibi farklı alanlarda gençlik politikalarıyla beraber ele alınması gereken çok husus var.

Amacımız, gençlerin huzurla nefes alacağı, yarınlarından endişe etmeyeceği bir ülkeyi hep beraber sizlerle inşa etmek.

Bu çalışmada da en büyük rehberimiz gençler oldu. Hep söylediğim gibi biz gençlerin arkasından yürüdük. Her çalışmada olduğu gibi bu çalışmada da gençlerin arkasından yürüdük.

Biz “Su küçüğün söz büyüğün” diyenlerden değiliz. İlk sözü hep gençlere veriyoruz ve gençler yürüyor biz arkalarından devam ediyoruz.

Biz gençlere ‘başımıza yeni icatlar çıkarın’ diyoruz.

Çünkü yeni fikir buluş, dinamizm bugünün güncel sorununu yakalamak ve çözüm üretmek en çok da gençlerimizin çok da mahir olduğu konular gerçekten.

Biz parti olarak kuruluşumuzda çok önemli bir karar verdik biliyorsunuz arkadaşlar. Biz gençlik kolları kurmadık.

“Gençler karar mekanizmalarının içinde olmak zorunda” dedik.

Gençleri sadece bayrak asıp indirmek, mitinglerde sloganla yükümlü bir çalışma grubu olarak asla görmedik görmeyeceğiz de. Yani asıl ana kademe var gençler de yardım ediyor... Değil.

Gençler bizzat işin içinde. Genel merkezimizde illerde ilçelerde her yönetim kurulumuzda gençler fiilen karar alma mekanizmalarının içinde biliyorsunuz.

Bizim partimizin yapısının en önemli farklarından birisi bu.
Çünkü gençlik kolları ve kadın kolları biliyorsunuz çoğu partide simülasyon yapıyor aslında.

Ana kademe var bütün kararlar ana kademede veriliyor. Gençlik ve kadın çalışmaları benzer organizasyon yapısına sahip olmasına rağmen karar mekanizmalarının içinde olmuyorlar.

Yani oy kullanma hakları olmuyor. Oysa bizim sistemimizde gençlerde kadınlar da bizzat oy kullanma mekanizmasının içinde oy kullanma haklarına sahip. Ve en az %20 oranında da gençler bizim parti tüzüğümüzü temsil ediyor karar mekanizmalarımızda.

Genç arkadaşlarımın fikirlerinden istifade edebildiğim için de kendimi ve parti olarak kendimizi çok çok şanslı görüyoruz.

Bir kez de daha huzurunuzda bu çalışmalarda emeği geçen, bizlerle beraber yol yürüyen yönetim mekanizmalarımızda yönetim yapılarımızın içinde olan veya partimizin üyesi olup çalışmalara yoğun bir şekilde bizimle katkı veren omuz veren bütün genç arkadaşlarıma burada huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

*****

Değerli arkadaşlar,

Bugün Türkiye’de siyasette derhal yepyeni bir soluğa ihtiyacımız var.

Geçmişin hesaplaşmalarıyla, yarınlara ceza kesme devrini kapatmanın da artık zamanı geldi bu ülkede.

Bugün gençler mutsuz ama daha da acısı umutsuz.

Yani bugünkü mutsuzluktan öte geleceğe doğru ümitleri yok gençlerin.

Yani ‘bugün işler kötü galiba hep böyle olacak. Hatta daha da kötüleşecek. Biz bari kendimize yaşayacak bir ülke bulsak’ diyorlar.

Bu da inanın bizim içimizi parçalıyor.

Çok yazık.

Bu ülke böyle bir tabloya layık değil. Bu ülke bunu hak etmiyor.
Öyle bir dönemdeyiz ki arkadaşlar gençliğe en çok ne borçluyuz biliyor musunuz? “Gençlik” borçluyuz.

Bizim gençlere en önemli borcumuz şu anda “gençlik”.

Çünkü yaşlarının gereği olan hayatı yaşayamıyorlar. Yaşlarının gereği olan işleri yapamıyorlar.

Fırsat eşitliği yok.

İyi bir eğitim alma aslında bir hak fakat eğitim sistemimizle ilgili çok ciddi sorunlar var.

Herkesin lüks diye tarif ettiği bugünlerde özelikle pek çok şey aslında ihtiyaç.

Bugün bir akıllı telefon lüks değil ihtiyaç.

Bugün bir bilgisayar lüks değil ihtiyaç.

Bugün bir şöyle arkadaşlarıyla sohbet edip bir yemek yemek lüks değil ihtiyaç.

Onu bırakın çıkıp dışarıda bir kahve içmek lüks değil ihtiyaç.

Ama şu anda öyle bir iklim oluştu ki Türkiye’de maalesef en temel konularda dahi artık insanların ulaşamadığı erişemediği bir ekonomik tabloyla karşı karşıyayız.

Kutuplaştırmalardan, kavgalardan, hatalı politikalardan günleri kararmış bir gençlik söz konusu şu anda maalesef.

Demokrasi tarihimiz boyunca bunlara çok şahit olduk.

İşte şimdi bu gidişe dur deme zamanı da geldi.

Biz onun için buradayız onun için çalışıyoruz.

Biz sorumluluğumuzu aldık, çalışmalarımızı tamamladık.

Türkiye’yi dönüştürürken gençlerimiz edilgen değil, etken olmak zorunda.

Gençler için ne yapıyorsak gençlere rağmen değil; gençlerle birlikte yapmak zorundayız.

Tutturmuşlar bir Z kuşağı, Z kuşağı aşağı Z kuşağı yukarı. Ve kategorize etmek burada söz konusu bakın. Yani sınıflandırmak, kategorize etmek Z kuşağı diye bir yerde tutmak. Biz işte buna karşıyız.

Kategorize etmek, genel geçer özellikler atfetmek, gençlerin sorunlarından, isteklerinden uzaklaşmak demektir.

Bu yüzden biz gençleri Y kuşağı Z kuşağı falan diye ayırmıyoruz.

Her birinin ayrı birer özne olduğunu baştan kabul ederek bu yola çıktık.

Ve dertlerini can kulağıyla dinledik, dinliyoruz. İhtiyaçlarını öğreniyoruz ve ‘nasıl çözerim’ diye soruyoruz. Onlarla beraber çözümleri oluşturuyoruz.

Biliyorsunuz şu andaki iktidarın ise kimseye bir şey sorduğu yok.

Her şeyi çok iyi biliyorlar ya sorma ihtiyaçları da yok.

’20 yıldan sonra bunlardan ne öğreneceğim ki ne katabilirler ki. Ben zaten bu işi 20 yıldır yapıyorum’ diyor.

Ne zaman bir genç mevcut durumu anlatsa ne diyorlar? “Sus konuşma” diyorlar.

Ne zaman birisi fikirlerini söylemeye çalışsa “Çıkar telefonunu göster” diyorlar.

Yani ne demek, ‘Bak cebinde telefon var daha ne istiyorsun’.

Gerçek ayıp, çok büyük ayıp.

Bugün akıllı bir telefon temel bir insan hakkı temel bir ihtiyaç.

Bunu idrak edemiyorlar.

Ama değerli arkadaşlar bakın biz öyle yapmadık. Çalıştık. Hep beraber çalıştık.

İşin özü, biz bu eylem planı için gerçekten çok iyi hazırlandık.

Gençlere hak ettikleri bugünü ve yarını sunma hedefiyle de yola koyulduk.

*****

Değerli arkadaşlar,

Gençler Türkiye’nin yarını değil, gençler Türkiye’nin aynı zamanda bugünü.

‘Gençler yarınımızsınız’ diyenler bilin ki bir şeyleri öteliyor erteliyor. ‘Bugünün meselesi değilsiniz. Yarın bize lazım olacaksınız, yarın’ diyorlar. Halbuki gençler bugünün gençleri ve gün bugün.

Onun için bugünden başlamamız gerekiyor. O yüzden derhal yapmamız gereken çok iş var.

İlk adım, ilk doksan dakika:

Hep söylüyorum. Bizim bütün bu eylem planlarımızda yazıyoruz ya 90 gün 180 gün ama bir de asıl bizim 90 dakikada yapacağımız açıklamalar var. Yani hükümetin kurulmasından sonraki ilk 90 günde neler yapacağız?

En önemli konulardan birisi arkadaşlar ifade özgürlüğü. Yani şu ‘çıkar telefonunu göster’ diyenler var ya biz öyle bir şey yapmayacağız. Biz ne diyeceğiz? “Gel konuşalım” anlayışıyla yaklaşacağız.

“Bir tweet atsam başıma iş gelir mi, bir tweet beğensem işten atılır mıyım” kaygılarını sonlandıracağız.

Bu iktidar tornadan çıkmış tek tip gençlik istiyor dikkat edin. Kendi dar zihin dünyalarına hapsolmuş kendi torna makinelerinden çıkmış tek tip bir gençlik istiyor.

Bu asla olmayacak.

Biz kendi gibi olan, sorgulayan, eleştiren, merak eden ve hevesini yitirmeyen gençlerle büyüyeceğimizi çok iyi biliyoruz.

Başka ne yapacağız? İlk 90 günde ‘Dezenformasyon Yasası’ denen bu sansür yasasını kaldıracağız.

Hiç kimsenin “Sabaha kapıma dayanırlar mı?” kaygısını bu ülkenin gençlerine yaşatmaya hakkı yok.

Böyle bir şeye izin vermeyeceğiz.

Demokrasi de bilim de zenginlik de; korkuyla gelmez. Ancak özgürlükle gelir özgürlükle ilerler.

“Sözünün değeriyle” güçlenen bir Türkiye istiyoruz biz. Sözün gücüyle yükselen bir Türkiye istiyoruz.

*****

Değerli arkadaşlar,

Eylem Planımızın detaylarını Gençlik Politikaları Başkanımız Doğa Bey birazdan anlatacak. Ama ben sadece birkaç maddeyi paylaşmak istiyorum.

Fırsat eşitliği. En önemli konulardan bir tanesi.

Eğitimde, işe girişte, sağlıkta… Hiç fark etmez. Fırsat eşitliği.

Herkesin eşit imkanlarla ve eşit fırsatlarla karşılaşıyor olması.

Bu nedenle de eğitim masraflarının özellikle karşılanması için her türlü desteği vereceğiz.

Bu ülkede hiç kimse yokluk, yoksulluk sebebiyle eğitim hakkından alı konulamayacak. Bunun için de eğitim kartı uygulamasını başlatıyoruz.

Ve bu eğitim kartına yüklenecek miktarlarla asgari eğitim ihtiyacını herkesin karşılayacağı aynı zamanda özgürce karşılayacağı bir fırsatı gençlere sunuyoruz.

Her sene başında, ihtiyacı olan öğrencilerin kartına belli bir bedel yatırılacak ve gençler eğitimle ilgili harcamalarını bu kart ile yapacak.

Üniversiteliler için ise en büyük dert şu anda barınma sorunu arkadaşlar barınma. Maalesef devlet yurtları KYK yurtları yeterli olmadığı için pek çok arkadaşımız ki en son yaklaşık 100 bin gencimiz üniversiteyi kazandığı halde devlet yurdu, KYK yurdu çıkmadığı için okullara kaydını yaptıramadı.

Bu gerçekten çok büyük bir rakam. Bunu da büyük bir adaletsizlik olarak görüyoruz.

Hiç kimsenin barınma sorunu nedeniyle üniversiteye girme hakkının elinden alınmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Nitelikli ve insan onuruna yarışır yurtları biz inşa edeceğiz.

Gençler koğuş gibi yerlerde yaşamak zorunda kalmayacak.

2 kişilik odalar. Sistem bu.

Yurt demişken… KYK yurtlarındaki giriş-çıkış saati uygulamasını da kaldıracağız.

Yurt bulamayan ihtiyaç sahibi gençlere ise kira yardımı uygulamasını başlatacağız.

Gençlere güveneceğiz arkadaşlar güveneceğiz. 18 yaşına gelmiş, üniversiteyi kazanmış, üniversiteye başlamış hayatı öğrenecek. Şu saatte gel bu saatte çık. Öyle bir şey yok.

Bunlar hep o eski zihin dünyasının ürünü.

Türkiye değişti, gençler apayrı bir nesil. Artık Türkiye’de pek çok şeyin değişmesi gerekiyor.

*****

Değerli arkadaşlar,

Bir diğer hedefimiz de gençlerin istedikleri son model teknolojilere ulaşmalarını kolaylaştırmak.

İktidarın bu döviz kurunu doları patlatması yetmedi, ülkeyi komple vergi dairesine döndürdü.

Şu anda bakıyorsunuz en temel teknolojik cihazları satın almaya kalktığınızda alışveriş yaptığınız dükkân aslında vergi dairesi.

Biz ne yapacağız? Temel teknoloji ürünlerindeki vergileri aşağı doğru çekeceğiz.

Görüyorsunuz; cep telefonu, tablet, bilgisayar bunların üzerindeki vergiler korkunç boyutlara ulaştı.

Daha öncede söyledim. İyisinden bir cep telefonu almak arkadaşlar bugün Amerika’da 1 haftalık asgari ücretle mümkün. Yani asgari ücretle çalışan bir haftalık maaşıyla iyisinden bir cep telefonu alabiliyor.

Türkiye’de bir asgari ücretli ancak 6 ay çalışırsa aynı cep telefonunu alabiliyor.

Şu farka bakın, refah farkına bakın.

Gençler peki telefonu aldı, bilgisayarı aldı, tableti aldı ne gerekiyor hemen? İnternet gerekiyor.

Şimdi biz ne yapacağız? İnterneti gençler için ücretsiz yapacağız.

25 yaşına kadar ki gençler interneti ücretsiz olarak kullanabilecek.

Değerli arkadaşlar niye internet ücretsiz olacak? Çünkü bizdeki gelenek nedir? Gençlere hesap ödetilmez. Bu kadar basit, bu kadar basit inanın.


İşte günümüzde akıllı telefon değil mi? Akıllı telefon ne diyorum hep en temel insan hakkı diyorum.

Niye? Haberleşmek temel bir insan hakkı değil mi konuşmak? Haber almak, doğru bilgiye ulaşmak temel bir insan hakkı değil mi?

İfade özgürlüğü, sosyal medyada görüşlerinizi paylaşmanız temel bir insan hakkı değil mi?

Demek ki neymiş akıllı telefon lüks değil, ihtiyaç değil bir temel insan hakkı. Dolayısıyla biz buradaki vergi uygulamalarını tamamen değiştireceğiz ama dediğim gibi interneti bedava vereceğiz.

Ben bunu deyince soruyorlar, ‘internet bedava mı olur, parayı nereden bulacaksınız?’

Ben de diyorum ki ‘bir dakika hop bekleyin’. Bu arkadaşınız 11 yıl bu ülkenin bütçesini hazırlayan ekibin başında oldu. O bizim işimiz, o bizim işimiz.

Şimdi devlet belediyeler karayollarını yapmıyor mu? Evinizin önünden geçen sokağı devlet yapmıyor mu? Kaldırımları belediye yapmıyor mu?

Sen kaldırımda yürüyorsun diye belediye para istiyor mu kimseden? Para ödenen yer var mı kaldırımda yürürken. Duble yolda gidiyorsunuz şehirler arası duble yol. Otoyol ayrı, duble yolda para ödüyor musunuz?

Devlet para yatırmıyor mu?

Bizim modelimiz çok çok basit. Devlet büyük bir yatırımı internete yapacak, alt yapıyı kuracak. Fiber optik ağlarla bütün ülkeyi örecek.

Nasıl bir zamanlar demir ağlarla bu ülkeyi ördü bu devlet biz de fiber optik ağlarla bu ülkeyi öreceğiz.

Ve bu fiber optik yatırım var ya arkadaşlar devletin sadece bu sene ödediği faiz ve kur farkı var ya şu kur korumalı, sadece bu yıl ödediği faiz ve kur farkının 4’te 1’ine bütün ülkeyi fiber ağlarla donatabiliyorsunuz.

Bu kadar basit.

Ondan sonra herkesin evinde cebinde hızlı internet olacak.

Bu hükümet döviz kurunu patlatmasaydı faiz ödemelerini patlatmasaydı 2022 yılında faiz ve kur farkına ödenen paranın 4’te 1’iyle bütün bu ülke fiber optik ağla örülebilirdi.

Hesap çok basit. Güven lazım güven. Güven olunca faizler düşecek ama faiz ödemeleri düşecek.

Şu andaki hükümetin iddiası ne? Merkez Bankası'nın faizini düşürdüm diyor. Faizi kim ödüyor banko ödüyor. Vatandaşın ödediği faizde düşme yok.

Böyle bir şey yok.

Devletin ödediği faize düşme var mı yok. Patladı gitti.

Dolayısıyla kaynak belli.

Değerli arkadaşlar bir başka önemli konu biz gençlerin dünyayı görmesini istiyoruz.

Bu amaçla gençlere pasaportlarını ücretsiz olarak vereceğiz. Yurt dışına çıkışlarda da harç almayacağız.

Bu gençlerin çektiği nedir Allah aşkına? Zaten imkanları kısıtlanmış zaten fırsat eşitliği yok. En temel ihtiyaçları bir lüks gibi görünüyor şu anda ülkeyi yönetenler tarafından. Ama bunlar ihtiyaç.

Çünkü dünyayı görmek de bilmek de ihtiyaç arkadaşlar.

Dünyayı görüp bileceksiniz ki ülkemizin kıymetini daha iyi anlayacaksınız ve bu ülkeyi layık olduğu seviyelere yükseltmek için de hep beraber omuz omuza çalışacağız.

Biz havalimanlarının yurtdışı çıkış kapısını, ülkeden kaçmak için değil, başka yerleri gezip geri dönmeleri için kullanılacak alanlar olarak görüyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin itibar kazanacak pasaportuyla, gençler göğüslerini gere gere bütün dünyada dolaşacaklar.

İnşallah öyle bir noktaya gelecek ki Türkiye ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ dediğinizde herkes ‘O Türkiye bu işi yaptı, Türkiye başardı.’

Bazen ben bunu özellikle lise ve altı yaşlardaki gençlere söylediğimde şöyle bakıyorlar 'bu olur mu' falan diye. Yaşı müsait olanlar biliyor çünkü oldu.
Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım dediğiniz anda bütün kapıların açıldığı dönemleri bu ülke yaşadı.
Bu ülke iyi yönetildiğinde düzgün yönetildiğinde bu ülke ayağa kalktı kanatlanıp uçtu.
İnşallah tekrar olacak. Bütün dünyadan gençlerin akın akın gelip 'şöyle bir 3 ay 6 ay bir Türkiye'de yaşasam' diye kuyrukta beklediği günleri yaşadı bu ülke.
İnşallah çok daha güzelini yaşayacağız.

Pasaport demişken...

Vize kuyruklarındaki rezaleti görüyorsunuz, değil mi? Ne hale düştü ülke.

Belli başlı insanlar şu anda Avrupa'nın bir ülkesine giderken vize için müracaat ettiğinde reddediliyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysan otomatik olarak 'bunlardan geri duralım'
Türkiye'nin itibarını beş paralık ettiler maalesef.
Ama bu 85 milyonu etkiliyor. Bu ülkenin dünyadaki itibarını ve vatandaşlarımızın itibarını etkiliyor.

Biz AB ile vizeleri kaldırmanın eşiğine gelmiştik. Vize kalkıyordu.
72 maddenin 67'sini tamamlamıştık. Ama sonra Türkiye öyle bir hale geldi ki 'burada işsizlik çok. Türkiye'den gelen insanlar gelir Avrupa'da sorun olur sosyal sıkıntı çıkar’ diye bizim vatandaşlarımıza karşı şimdi çok ciddi bir rezidans başladı. Ve bu bizi çok üzüyor.
Çünkü bu ülke buna layık değil.
Bu ülkeyi yoksullaştıranlar bu ülkenin itibarını beş paralık edenler bu işin utancını yaşamak zorunda.

Şu anda Avrupa hayali kurmaz olduk. İşte biz büyün gidişatı tersine, lehimize çevireceğiz. Türkiye’yi Avrupa’nın onurlu bir ülkesi yapacağız.

Ülkenin yarınlarını öyle Şangay 5'lisinde falan aramayacağız.
Ben gençlere soruyorum gitmek istiyorsun da hangi ülkeyi görmek istiyorsun hangi ülkeye gitmek istiyorsun diye Şangay beşlisinden bir tane sayan genç yok.
Herkes ağırlıklı olarak Avrupa'yı gösteriyor istikamet.
İşte bizim gençler istikamet olarak Avrupa'yı gösterirken şu anda hükümetin istikameti Şangay.
Onun için olmuyor onun için diyoruz ki bunların vakti oldu artık.
Şu anda artık yorgun ve ihtiyar bir iktidar var Türkiye'de.
Bunu görmemiz lazım.
Onun için ne diyoruz gençler nereye istiyorsa biz oraya doğru gideceğiz.
Ama asıl önemli olan arkadaşlar Avrupa'ya doğru gitmek değil Avrupa standartlarını Türkiye'ye getirmek.
Türkiye Avrupa standartlarına yükseltmek.
Biz İnşallah bunu yaparız hem de çok hızlı yaparız.
Çok hızlı bir şekilde Türkiye'yi her alanda Avrupa standartlarına yükseltiriz.
Ama bunun için önce niyet lazım önce özgürlükten kopmamak lazım demokrasiden kopmamak lazım.
Çünkü Avrupa standartları sadece yüksek refah standartları değil ki. Avrupa standartları aynı zamanda yüksek demokrasi standartları yüksek hukuk standartları.
Şu andaki hükümet bunlardan korkuyor.
Şu andaki hükümetin özgürlüklerle arası yok. Demokrasi ile arası yok hukukla arası yok.
O yüzden Şangay’a doğru istikametini çizmeye çalışıyor.
Fakat bu ülkenin gençleri ize izin vermeyecek.
Ve İnşallah ilk seçimde göreceğiz ilk seçimde Türkiye demokrasi ve insan haklarından özgürlüklerde en yüksek standartlara ulaşacak bir yola girecek ve o yolda hep beraber omuz omuza İnşallah yürüyeceğiz.

Bir zamanlar Eurovision vardı hatırlıyor musunuz Eurovision şarkı yarışması Türkiye onun da dışına çıktı şimdi.

Yok.
Ama biz ne yapacağız Türkiye'yi oraya sokacağız.
Ve üstelik onun ev sahipliği için gayret ortaya koyacağız.

Bunları da ülkemiz için gerçekten önemli bir fırsat olarak görüyoruz.

Ve hatta ülkemizi dünyaya tanıtacak başka fırsatlarda var. Mesela spor değil mi?

İşte geçen dünya kupası yapıldı ve Arjantin şampiyon oldu.

Biz de ne yapmak istiyoruz? Dünya Kupası gibi Olimpiyatlar gibi çok büyük spor etkinliklerini Türkiye’ye getirmek istiyoruz.

Ama bunun için ne lazım? İtibar lazım. Para da lazım ama para kısmı kolay o bizim işimiz.

İtibar lazım itibar.

Şimdi bu itibarı sağlamak arkadaşlar emek istiyor. Tuğla tuğla inşa ediyoruz. Ama yıkmak çok kolay.

Bakın biz İstanbul olimpiyatlarını alabilirdik biliyor musunuz?
2020'de biliyorsunuz İstanbul'da Tokyo yarıştı. İki ülke kaldı finale aynı final maçı gibi iki ülke.
Ve ben o işle ilgilenen arkadaşların daveti üzerine son 3 ay o işin içine girdim ülke ülke gezdim.
Uluslararası olimpiyat komitesi üyesi olan yaklaşık 100 kişi var bunların 65'i ile birebir görüştüm.
Neredeyse oldu oldu oldu Türkiye bu işi alacak derken o günlerde dış politika ile ilgili öyle büyük hatalar yapıldı öyle büyük savrulmalar yaşandı ki itibari yine kaydı gitti.
Ve biz bunu Tokyo'ya kaptırdık.
Yani finale kalacak kadar, olimpiyatlar bakın dünyanın en büyük spor etkinliği değil mi.
Bunun ev sahipliğini yapmaya iki ülke arasında finale kalmıştık.
Aynı günlerde tam karara yaklaşıldığı anda dış politika ile ilgili savrulma getirdi Türkiye'yi maalesef bunu kaybedecek noktaya bizi düşürdü.

Ayrıca değerli arkadaşlar biz A Milli Futbol takımımızı o dünya kupalarında görmek istiyoruz.

Bu Türkiye’ye yakışır değil mi? Gençler yakışır. Ama olmuyor niye olmuyor?
Ülkenin Cumhurbaşkanı futbolda iddialı değil mi?
Niye olmuyor? 20 yıldır Cumhurbaşkanı niye olmuyor?
Hani yeni doğan bebeği yetiştirsen iyi bir futbolcu olarak şimdi 20 yaşında canavar gibi futbolcu olur değil mi? Niye olmuyor?
Olmuyor çünkü arkadaşlar bakın istişareye dayalı bir yönetim zihniyeti yok.
‘Ben işimi iyi bilirim’ diyor ama olmuyor beceremiyor.
Bilenlerle konuşacaksın eğitime önem vereceksin.
Sen eğer eğitimi kendi zihniyetine uygun kendi dar bakış açına uygun bir nesil yetiştirmekten ibaret görüyorsan o ülkeden iyi sanatçı değiştiremezsin kolay kolay iyi futbolcu da yetiştiremezsin.
Dolayısıyla ne yapmak gerekiyor? Bu işi çok küçük yaşlardan itibaren her gencimizin çocuğumuzun kendi becerisine kendi yeteneklerine uygun bir eğitim hattına düşürülmesi ile ancak bu mümkün.
Her çocuk yetenekli. Türkiye'de doğan her çocuk yetenekli.
Her çocuk çok başarılı olmaya aday.
Ama yeter ki onu erken yaşta o yeteneğini fark etmek yeteneğini destekleyecek bir eğitim hattına yönlendirmek teşvik etmek.
Bakın koymak demiyorum çünkü özgürlük var.
Ama teşvik yönlendirme.
Başarısızlık diye bir şey ben kabul etmiyorum.
Türkiye'deki her çocuk her genç mutlaka ve mutlaka en az bir alanda çok başarılı olur.
Yeter ki onun başarılı olacağı alanı baştan o eğitimin ilk kademelerinde iyi yakalayalım.

Kimisi futbolda çok başarılı olur, kimisi piyano da çok başarılı olur, kimisi matematikte çok başarılı olur, kimisi resimde çok başarılı olur.

Ama bizim her çocuğumuz her gencimiz en az bir alanda çok başarılı olur.

Yeter ki eğitim sistemimizi buna uygun bir şekilde tasarlayalım.

Eğitim eylem planımızla inşallah Mustafa Bey artık son noktaya geldi. Bir iki hafta içerisinde açıklayacağız. 3-18 yaş eğitim oda gerçekten çok kapsamlı bir çalışma oldu.

Ve bu gençlik eylem planımızı tamamlayan ve beraber ele almamız gereken ve çalışma oldu inşallah.

*****

Değerli arkadaşlar,

Sözlerimin sonuna gelmeden, gençleri ve ailelerini ilgilendiren çok yakıcı bir soruna da değinip sözü Doğa Bey’e devretmek istiyorum.

O da işsizlik.

Bakın işsizlik yaşamsal bir konu. Çok ciddi bir konu. Şakası yok.

Hayat memat meselesi olduğu için bunu çok iyi biliyorum.

İşsizlik bunalımdır, sosyal baskıdır büyük bir yaşam zorluğudur.

İş arayıp da bulamamak çok zordur. Bunu yaşıyoruz, milyonlar yaşıyor Türkiye’de.

Biz bütün bu isyanları, feryatları duyuyoruz.

Bir iş bulamamakla ilgili ilk olarak kim suçlanıyor? Gencimiz değil mi. ‘Bak iş bulamadı.’
Değil iş bulamamak gencin sorunu değil. Gencimizin suçu da değil.
İş bulamamak o eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki bağı kuramayan hükümetin suçu.
Ülkenin ihtiyaç duyduğu mesleklerle okulların kontenjanları arasındaki bağı kuramayan hükümetin suçu.
Eğitim sistemini yıllardır bir türlü ayağa kaldıramayan hükümetin suçu.

Dolayısıyla biz ne yapacağız? Her gence iş imkânı sunacağız. Güzel imkânlar sunacağız. Eve kapanmayan, sokakta volta atmayan bir gençlik inşallah olacak ve çok hızlı olacak.

Gençler “ya okulda ya da işte” olacak.

Ya da Avrupa’da interrail ile tur atacaklar.

Mesleki olsun akademik olsun. Hiiç fark etmez. Her genç muhakkak eğitim alacak.

Çok büyük bir mesleki eğitim hamlesi başlatmak zorundayız arkadaşlar.

Bu meslek liselerinin eğitimi gerçekten çok çok önemli. Ve bir tabir var biliyorsunuz “ara eleman”. Biz ona ne diyoruz “aranan eleman”.

Çünkü hızla büyüyen ilerleyen bir ülkenin ekonomisinin aranan elemanı. Yani en çok ihtiyaç da tam oralarda.

Ve meslekler arası geçişin de kolay olması gerektiğini düşünüyoruz.

Halihazırda iş bulamayan gençler de ne yapacaklar? Bazen 1 ay, 3 ay, 6 ay, 1 yıl gibi programlarla yeni beceri ve yetenek kazanacakları programlara gidecekler.

Gidiş geliş yol parası öğle yemeği parası falan bizden. Bir maliyeti külfeti olmayacak bu programlara katılmanın.

Ama o programlara katılıp da programı başarıyla tamamlayan sertifika alan gençlerimiz işe girdiğinde gelir vergisi ödemeyecekler.

O sertifikayla başvuran çalışanları işe alan firmalar Sosyal Güvenlik Primi ödemeyecek.

Dolayısıyla o programdan geçen gençler işe girdiği anda devlet ne Sosyal Güvenlik Primi isteyecek ne de vergi isteyecek ki iş gücü piyasasıyla bir kaynaşma olsun.

En az birkaç sene bunun böyle devam etmesi gerekiyor.

Ondan sonra zaten o firmayla çalışan birbirini severse karşılıklı o kimya elektrik oluşursa o zaten ilişki devam ediyor sorun yok. Ama yoksa başka alternatifler.
İşsizliği azaltmanın en önemli yolu değerli arkadaşlar işte bu.
Çünkü şu anda işsiz olan gençlerimizin ellerindeki diploma ile ve beceri seti ile işgücü piyasamızın ihtiyacı olan diploma ve iş gücü seti farklı.
Onun için uyuşmuyor onun için kaynaşmıyor bu iş.
Onları buluşturmamız gerekiyor. İşte bunu çok hızlı bir şekilde İnşallah yapacağız.

Kısacası devlet üstüne düşeni yapacak.

Devlet imkân sunacak. Devlet adil olacak. Fırsat eşitliği sağlayacak.

Gençler de Türkiye’yi yükseltecek. Bizim modelimiz bu.

Kamuya gelince; kamuda işe alımlarda da biz mülakatı kaldırıyoruz. Devlet, kimseye torpil yapmayacak.

Kim hak ediyorsa hak ettiğini alacak.

Endişeye mahal yok arkadaşlar. Endişeye mahal yok.

Bu kâbus geçip gidecek. Bu korku filmi inşallah bitecek.

*****

Değerli basın mensupları,

Ben tekrar programımıza gösterdiğiniz yoğun ilgi için teşekkür ediyorum. Şimdi eylem planımızın hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarımızı temsilen bu çalışmayı koordine eden çalışmanın başında olan Gençlik Politikaları Başkanımız Doğa Şanlıoğlu’na ben sözü devrediyorum. Bu güzel çalışma için de ayrıca kendisine teşekkür ediyorum.