Temel Haklar Eylem Planı Konuşma Metni
Kıymetli basın mensupları,
Değerli çalışma arkadaşlarım,
Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen değerli vatandaşlarımız,
Temel Haklar Eylem Planımızı açıklayacağımız basın toplantımıza hepiniz hoş geldiniz.
Sözlerime başlamadan önce, yeni yılınızı bir kere daha kutluyorum.
Geçen sene, 2022’ye girerken şunu söylemiştim:
Demiştim ki “2022 için söz veremem ama 2023 yılı hepimize DEVA olacak.”
Evet arkadaşlar, 2023 hepimize DEVA olsun!
*****
İşte 2023 yılının ilk iş gününde, karşınıza “Temel Haklar Eylem Planımızla” çıkıyoruz.
21. Eylem planı.
Bu şimdiye kadarki eylem planları içinde en hacimli olanı en kapsamlı olanı. Böyle cilt yaptırmak gerekti.
Çünkü normal yöntemlerle arkadaşlar bir araya getiremediler. Tam bir dolu dolu cilt halinde 21. Eylem planını sizlere sunuyoruz.
Biliyorsunuz, bundan 3 yıl önce parti programımızın ilk bölümünü “özgürlük” meselesiyle başlatmıştık.
İşte bizim en çok önem verdiğimiz konuların başında gelen “hak ve özgürlükler” ile ilgili partimizin taahhütleri, bu eylem planı içinde toplanmış durumda.
Biliyorsunuz, benim bu salonda “hukuk” demeden geçirdiğim bir toplantı olmadı bugüne kadar.
Hangi konuyu ele alırsanız alın, temelinde mutlaka hukuk var.
Temel haklar eylem planımızla bu konuda neyi, nasıl, ne kadar sürede yapacağımızı tek tek açıkladık bugün.
Ve biraz sonra detaylarıyla beraber sizlere sunacağız.
Burada çok büyük bir emek var arkadaşlar. Önce buna değinmek istiyorum.
Meselelerin kılcal damarlarına kadar çalışılmış bir hazırlık burada söz konusu.
Belki bazılarına iddialı gelebilir ama bugüne kadar Türkiye’de yapılmış gelmiş geçmiş en kapsamlı hazırlık bu.
Bu hazırlık için neler yapıldı?
Partimizin değerli hukukçu kadrosu önce çalıştaylar düzenledi.
Ardından sivil toplum örgütleriyle ve alanında uzman akademisyenlerle istişareler yapıldı.
Nihayetinde, bir buçuk yıllık emeğin ürünü olarak, eylem planımız bugüne hazır hale geldi.
Bugün sizlere aslında son derece kıymetli bir eseri paylaşmış oluyoruz.
Ülkemizde derin sorunların yaşandığı bu geniş alanla ilgili, somut çözüm planlarımızı da böylece sizlere sunmuş oluyoruz.
Bu vesileyle, başta Genel Başkan Yardımcımız Mustafa Yeneroğlu olmak üzere; eylem planımızın hazırlığında emeği geçen tüm arkadaşlarımıza, hepinizin huzurunda bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
DEVA Partili olsun veya olmasın, pek çok arkadaşımızın bu çalışmada emeği var. Hepsine huzurlarınızda şükranlarımı özellikle iletmek istiyorum.
Tüm bu emekler sayesinde, hep beraber, 85 milyon vatandaşımızın güçlü ve eşit vatandaş olmasını sağlayacağız.
Buna olan inancım tam.
*****
Değerli arkadaşlar,
Defalarca söylediğim bir hususun altını bir kez daha çizmek istiyorum.
DEVA Partisi’nin, bizim, çok büyük ve çok net bir hedefimiz var:
Hedefimiz, tam demokrasidir.
Öyle eksik gedik değil. Yarım porsiyon falan değil. Tam demokrasi, tam.
Tam demokrasiye giden yol ise, hak ve özgürlüklerden geçiyor. Eşit vatandaşlıktan geçiyor.
Bizim nazarımızda güçlü devlet, 85 milyonun hakkını, hukukunu koruyan devlettir.
Güçlü devlet; ayrımcılık yapmayan devlettir.
Güçlü devlet; haksızlığa tolerans göstermeyen devlettir.
Güçlü devlet; insan haklarını koruyan devlettir.
Güçlü devlet; gençlere kendini özgür hissettiren devlettir.
Güçlü devlet; herkesin güvende yaşamasını sağlayan devlettir.
Vatandaşın zayıf olduğu, hakkın yenildiği yerde güçlü devletten söz edilemez.
Şu an ülkemiz, insan haklarının alacakaranlık çağlarından birisini daha yaşıyor.
Tıpkı geçmişteki gibi…
Hatırlayın; geçmişte de insan hakları ihlalleriyle öne çıkan bir ülkeydik.
Vatandaş hangi hakkını kullanmaya kalksa, karşısına engeller çıkıyordu.
Evet, Avrupa Birliği istikametinde emin adımlarla ilerlediğimiz yıllarda, adına sonradan “sessiz devrim” denecek kadar önemli işleri gerçekleştirdik biz bu ülkede.
Hak ve özgürlükler alanında ciddi ilerlemeler de kaydettik.
Fakat ne yazık ki, son yıllarda ciddi bir gerilemeye tanık oluyoruz.
Gerileme diyorum; çünkü biz bu hortlayan zihniyeti geçmişten gayet iyi tanıyoruz.
Hatırlayın, geçmişte hukuku kendi ideolojisinin aracı haline getirenler olmadı mı? Oldu.
Hatırlayın:
Hukuk tanımayanlar;
Ülkemizin seçilmiş başbakanının ve bakanlarının yaşam hakkını tanımadılar.
Hayatının baharındaki gençleri gözünü kırpmadan darağacına gönderdiler.
Kadınların eğitim hakkını başlarındaki örtü nedeniyle gasp ettiler.
Faili meçhul cinayetleri, gözaltında kayıpları sıradanlaştırdılar.
Köy boşaltmalar, hak engellemeleri hepsi ama hepsi, bu hukuk tanımazlığın sonucuydu.
Demokrasimizi kesintiye uğratan askeri darbe dönemlerinde, işkence tezgâhları kuranlar, daima bu hukuk tanımazlığın temsilcileriydi.
Saydığım her dönemde, hukukun üstünlüğü yerle bir edildi.
Adalet çiğnendi. Hak çiğnendi.
Tüm bu insan hakları ihlalleri Türkiye’ye korkunç zararlar verdi.
Olan, sadece hak ihlaline uğrayan kişilere değil, tüm Türkiye’ye oldu, herkese oldu.
İşte arkadaşlar biz, yarının Türkiye’sini, insan hakları zemininde yükseltmek için bu eylem planımızı hazırladık.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş hususunda, biliyorsunuz altılı masada ortaklaştığımız konuları adım adım uygulama kararını zaten vermiş durumdayız.
Temel hakların güvencede olduğu güçlü bir koruma sistemini de bunun üzerine inşa etmek zorundayız.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de özgürlük esas, sınırlama istisna olacak.
Tereddüt halinde yorum, hep özgürlük lehine yapılacak arkadaşlar.
85 milyonun ifade özgürlüğünü sonuna kadar koruyacağız.
Demokrasimize sahip çıkmak adına, basın özgürlüğünü güçlendireceğiz.
Ayrıca, toplantı ve gösteri hakkına da sahip çıkacağız.
Bakın, bunu sadece öyle bir muhalefetteyken sarf edilmiş bir söz değil.
Bunu, bir iktidar hedefi olarak biz önümüze koyuyoruz.
Milletimizin eleştirilerine asla kulaklarımızı tıkamayacağız.
Bu kapsamda, mülki idare amirlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin düzenlenmesine ilişkin yasaklama yetkilerini kısıtlayarak, kötüye kullanmalarının önüne geçeceğiz.
Biliyorsunuz, biz DEVA Partisi olarak bile Valiliklerin, Emniyetin türlü türlü engellemelerine muhatap olduk oluyoruz.
Ama bizi tabii ki engelleyemiyorlar. Olmuyor. Halkın desteğini arkasına almış bir siyasi partiyi engellemek öyle kimsenin harcı değil ama vatandaşlarımızın birey olarak toplu olarak bir siyasi parti olmasa da toplantı ve gösteri özgürlüğünün anayasa ve yasalar altında mutlaka güvence altına alınması gerekiyor.
Toplantı ve gösteri hakkının keyfi olarak sınırlandırılmasına engel olacağız.
Bizim tek amacımız var arkadaşlar: Vatandaşlarımızın özgürlük alanını genişletmek.
Hiç merak etmeyin. Özgürlük, Türkiye’ye bol gelmeyecek.
Özgürlük elbisesi ülkemize inşallah çok yakışacak. Bunu göreceğiz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Ben bugünün tarihi bir gün olduğuna inanıyorum.
Çünkü biz; Türkiye’ye esaslı bir zihniyet değişimi öneriyoruz.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, tüm vatandaşlarımızı kapsayan yepyeni bir yaklaşım öneriyoruz.
Toplumsal barış ve eşitlik hedefliyoruz.
Türk-Kürt-Arap-Laz-Çerkes demeden,
Sağcı-solcu demeden,
Sünni-Alevi demeden,
İnançlı-inançsız demeden,
Herkesin eşit ve onurlu vatandaş olduğu bir Türkiye hedefliyoruz.
Biz, kimsenin kimseye üstünlük taslamadığı, taslamayacağı bir Türkiye hedefliyoruz.
Etnik, dini, mezhebi, kültürel tüm çeşitliliğimizi sahipleniyoruz.
Türkiye’yi yepyeni bir sözleşmeye davet ediyoruz.
Evet, tekrar ediyorum, biz tüm Türkiye’yi “tam demokrasiye” davet ediyoruz arkadaşlar, “tam demokrasiye”.
Çünkü tam demokrasi sadece iyi niyetli bir söylem değil, ertelenemez bir beka meselesidir.
İşte ülkenin geldiği durumu görüyorsunuz. Beka beka deyip duranlar bu ülkeyi ben sen diye ayrıştıralar değil mi?
Beka beka deyip duranlar öteki beriki diyerek bu toplumu kutuplaştıranlar değil mi?
Bu ülkenin bekası kutuplaştırarak gererek sağlanmaz. Bu ülkenin bekası toplumun bazı kesimlerini vatandaşların bir kısmını elinin tersiyle iterek yok sayarak haklarını hukuklarını her gün çiğneyerek sağlanamaz.
Evet, Türkiye'nin bekası adalettir.
Türkiye'nin bekası insan haklarıdır.
Türkiye'nin DEVA’sı eşitliktir.
Türkiye’nin DEVA’sı özgürlüktür.
DEVA Türkiye’si 85 milyonun eşit ve özgür olduğu bir ülkedir.
*****
Artık prangaları sökmenin vaktidir arkadaşlar.
Biz “Yapamazlar” deneni yapmak için bu yola çıktık.
“Çözülemez” denen problemleri çözmek için bu yola çıktık.
O nedenle; Kürt meselesini de Alevi meselesini de çözmeyi boynumuzun borcu bildik.
Yaşam tarzını sorun olmaktan çıkartmayı boynumuzun borcu bildik.
Ülkemizi patinaj yapmaktan kurtarmayı boynumuzun borcu bildik.
85 milyonun refahını ve güvenliğini sağlamayı boynumuzun borcu bildik.
Eylem planımızı da işte bu bilinçle hazırladık.
Ben, fazla detaya girmeden, eylem planımızda yer alan sadece birkaç hususu sizlerle paylaşacağım.
Ardından, eylem planımızın geniş kapsamını sizlere sunması için sözü Sayın Yeneroğlu’na birazdan bırakacağım.
*****
Değerli arkadaşlar,
Üç yıl önce, parti programımızda açıkça beyan ettiğimiz üzere biz, ülkemizde daha kapsayıcı ve daha kuşatıcı yeni bir vatandaşlık anlayışının geliştirilmesi gerektiğini savunuyoruz.
Ülkede hiç kimsenin ayrımcılığa maruz kalmamasının temel dayanaklarından biri, böyle güçlü bir vatandaşlık anlayışıdır.
Herkesin kendini bu ülkenin eşit ve özgür bir vatandaşı hissetmesi, böylesine güçlü bir vatandaşlık anlayışının hâkim kılınmasıyla mümkündür.
Bu kapsamda, anayasamızın 66. maddesini, çağımızın gereği olarak, kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele almayı teklif ediyoruz.
Bir başka önemli konu da şu:
Hak ve özgürlükler konuşulduğunda, akla hemen “anadili hakkı”nın geldiğinin farkındayız.
Biz bu konuda da oldukça netiz.
Herkesin anadili, anasının ak sütü kadar helaldir.
Bu topraklarda konuşulan tüm diller, bizim dilimizdir.
Biz bütün bu dillere aynı yakınlıktayız.
Bakın, “eşit mesafedeyiz” demiyorum. “Aynı yakınlıktayız” diyorum.
Eylem planımızda bu konuya da açık yer verdik arkadaşlar.
Anayasamızın 42. Maddesinin bu doğrultuda değiştirilmesini öneriyoruz.
Ortak ve resmi dilimiz Türkçeye ek olarak, eğitim ve öğretimde “anadilinin kullanılması ve geliştirilmesi hakkı”nı anayasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini ifade ediyoruz.
Anadilinde eğitimin önündeki engellerin de kaldırılması gerektiğini söylüyoruz.
Öte yandan, yerelden gelen talepler doğrultusunda, yerleşim yerlerinin isimlerinin de aslına döndürülmesinin önemli bir hedef olarak önümüzde durması gerektiğini ifade ediyoruz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Eylem planımız 85 milyonun tamamının hakkını koruyan bir dizi taahhütten oluşuyor.
Hepimiz, geçmişe adil davranan, yarınlara ise umutla bakan bir ülkenin evladı olmayı hak ediyoruz.
Hatırlarsanız, milletimize bir taahhüdümüz var:
“Geçmişte yaşanan hiçbir acıya kör, hiçbir feryada sağır kalmayacağız” demiştim.
Şimdi, buna bir ek taahhütte daha bulunmak istiyorum arkadaşlar: Zorla kaybetme vakalarıyla ilgili somut taahhüdümüzü şimdiden paylaşmak istiyorum.
Evet, Cumartesi Annelerinin acısına kör, feryadına sağır kalmayacağız.
Evladı dönsün diye kapısını gece-gündüz açık tutan anne-babaların, mezar taşına bile hasret kalan kardeşlerin, eşlerin acısına sessiz kalmayacağız.
Ve bu karanlığın üstüne gideceğiz.
Bu kapsamda; “Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme”yi imzalayacağız.
Bu kapsamda ceza kanunumuzda, zorla kaybetme fiilini müstakil bir suç olarak düzenleyeceğiz ve zamanaşımı kapsamında olmayacağını da açıkça ekleyeceğiz.
Bu eylemi de insanlık suçu olarak tanımlayacağız.
Biliyorsunuz, insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zamanaşımı olmaz.
Adaletin er ya da geç tesisi için çalışacağız. Çok net söylüyorum: Hukuk devletinin onurunu kurtaracağız.
*****
Arkadaşlar, Hukuk devletinde vatandaşın canı, devletin yüz akıdır.
Devlet vatandaşının yaşam hakkına, sağlığına ne kadar sahip çıkıyorsa yüzü o kadar aktır.
Biz vatandaşımızın canına sahip çıkacağız. Cezaevlerinde yaşam hakkı ihlallerine göz yummayacağız.
Kolluk gücü tarafından vatandaşlarımıza uygulanan onur kırıcı muameleye hiçbir koşulda müsamaha göstermeyeceğiz.
Altını çiziyorum: İşkenceye, çıplak aramaya son vereceğiz.
İhmali, kusuru ya da kastı bulunan sorumlular hakkında da gereğini yapacağız.
Evet, neredeyse yirmi yıl sonra ülkemizin aynı noktaya gelmiş olmasından hicap duyarak, yeniden “işkenceye sıfır tolerans” diyeceğiz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Eylem planımızda ortaya koyduğumuz net hedeflerimizden birisi de din ve vicdan özgürlüğünü güçlendirmektir.
İşin özü şu: “Özgürlükçü laiklik” anlayışı neyi gerektiriyorsa biz onu yapacağız.
Nedir bu?
Devlet, kamu düzeni ve başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması için gerekli sınırlamalar dışında, din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlayamaz.
Nokta.
Onun için, devletin tüm inançlara eşit yakınlıkta olduğu bir düzeni tesis etmeyi hedefliyoruz.
İnansın, inanmasın, hiç kimseye ayrım yapmadan, kimseye “gözünün üstünde kaşın var” demeden haklarını aynen tanıyacağız.
Bu kapsamda;
Din ve inanç topluluklarının örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engelleri kaldıracağız.
Vakıflar ve dernekler mevzuatında yapacağımız düzenlemelerle, dini toplulukları keyfi müdahalelerden koruyacağız.
Özgürlükçü laiklik anlayışımızın gereği olarak hem din ve vicdan özgürlüğüne hem de dini toplulukların örgütlenme özgürlüğüne ideolojik müdahaleleri engelleyeceğiz.
Aynı zamanda tüm bu grupların şeffaf ve denetlenebilir olmalarını sağlayacağız.
Kamu denetimi esas olacak ve hiçbir yapıya imtiyaz tanınmayacak.
Ayrıca, ibadethanelerinin ibadet yeri olarak tanınmasının önündeki engellerden de ciddi ölçüde rahatsızız arkadaşlar.
Herkesin inancına saygı duymak zorundasınız.
Bu kapsamda, Cemevlerini ibadethane olarak tanıyacağız.
Öte yandan din dersleri bakımından da müfredatta düzenlemelere gideceğiz.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini, bütün dinleri kapsayacak şekilde, nesnel ve çoğulcu bir içeriğe kavuşturacağız.
Din veya inanç topluluklarının, kendi din görevlilerini eğitmek üzere eğitim kurumları açmasının önündeki engelleri kaldıracağız.
Yükseköğretim dâhil, kendi din eğitimcilerini yetiştirebilme imkânı tanıyacağız.
Kısacası değerli arkadaşlar,
Din ve vicdan özgürlüğü hususunda, özgürlükçü laikliği net bir şekilde esas alacağız ve gereken her neyse yapacağız.
*****
Biz, hakları, insan haklarını, temel hakları bir pazarlık konusu yapmıyoruz.
Vatandaşlarımızın özgürlüklerini doyasıya yaşayacağı bir Türkiye’nin hızla zenginleşeceğine inanıyoruz.
Nefes yolları tıkanmış bir ülkenin, hiçbir alanda başarılı olamayacağını çook çok iyi biliyoruz.
Özgürleştikçe topyekûn zenginleşeceğimizi, özgürleştikçe topyekûn güçleneceğimizi çok iyi biliyoruz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Değerli basın mensupları,
Biliyorsunuz iktidara geldiğimizde atacağımız tüm adımları şimdiden en ince ayrıntısına kadar çalışan bir siyasi partiyiz.
Türkiye’de yepyeni bir gelenek başlattık.
Daha önce bunun bir örneği yok. İktidara gelmeden önce seçimlere giderken her alanda ama her alanda hiçbir alanı atlamadan hiçbir alanda boşluk bırakmadan seçimlerden sonra ne yapacağını detaylı bir şekilde açıklayan siyasi partiyiz.
İktidarımızın ilk 90, 180 ve 360 gününde yapacaklarımızı açık açık ve yazılı olarak taahhüt ediyoruz.
Tüm bu eylem planlarını aynı anda uygulayamaya başlatacağımızı da söylüyoruz.
Bakın inşallah yakında da 22. Eylem planımızı açıklayacağız. 3-18 yaş eğitim eylem planı. Böylece 22 eylem planını tamamlamış olacağız.
22 şeritli yolda aynı anda güvenle ve hızla atılım yapmanın hazırlığını böylece tamamlamış olacağız.
Bugün 21. İnşallah en kısa zamanda 22’yi açıklıyoruz. Ve böylece 22 eylem planımızın tamamını artık noktalamış oluyoruz.
Tabi noktaladık derken bu eylem planlarımız biliyorsunuz canlı dokümanlar. Yani bugün bunu yayınladık. Baskılı bir şekilde kamuoyuna sunduk diye dondurulmuş dokümanlar değil.
Biz bunları hazırlayıp kamuoyuna sunduktan sonra gelecek bütün önerileri dikkate almaya devam edeceğiz.
Gelebilecek eleştirileri tabii ki dinleyeceğiz.
Eksikler varsa tamamlayacağız. Olur da hatalar yaptıysak düzelteceğiz ve seçime kadar ve seçimden sonra hükümet kurulup da icraata başlayana kadar gelen bütün önerler görüşler doğrultusunda bu eylem planlarımızı ilerlete ilerlete yolumuza devam edeceğiz.
Ben tekrar hepinize katılımınız için tekrar teşekkür ediyorum.
Şimdi sözü Temel Haklar Eylem Planımızın detaylarını açıklamak üzere bu eylem planının koordinasyonunu yapan Hukuk ve Adalet Politikaları başkanımız Sayın Mustafa Yeneroğlu’na bırakıyorum.