Gölbaşı İlçe Binası Açılış Konuşması
DEVA Partisi’nin değerli genel merkez kurul üyeleri,
Ankara il teşkilatımızın ve Gölbaşı ilçe teşkilatımızın çok değerli başkanları,
Kıymetli teşkilat mensuplarımız,
Sevgili Ankaralı gönüldaşlarımız,
Bu program vesilesiyle diğer illerimizden gelip bizlerle beraber olan kıymetli konuklarımız,
Ulusal ve yerel basınımızın değerli temsilcileri,
Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen tüm vatandaşlarımız;
Hepinizi en içten duygularımla selamlıyor, gölbaşı ilçe binamızın açılış törenine hoş geldiniz diyorum.
*****
Bugün maviyle yeşili başkentimizde buluşturan Gölbaşı’nın, yeni ilçe başkanlığının açılışı vesilesiyle sizlerle beraberiz.
Bugün açtığımız sadece bir ilçe binası değil arkadaşlar. Bugün açtığımız bir demokrasi merkezi, bugün açılışını yaptığımız bir atılım merkezi, bir çözüm çözüm merkezi. İşte bu demokrasi merkezimizin, atılım merkezimizin, çözüm merkezimizin Gölbaşı’mıza ve Ankara’mıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.
*****
Değerli arkadaşlar,
Ülkemiz uzun zamandır derin bir karanlığın içinde.
Çok uzun zamandır çete liderleri, meydanda... Gazeteciler tehdit ediliyor, siyasetçiler tehdit ediliyor.
Sokaklara siyasal şiddet yeniden geliyor.
Videolar aracılığıyla ortaya vahim iddialar saçılıyor. Suç ihbarı niteliğinde, birçok olay konuşuluyor.
Bırakın Türkiye’yi, dünya bunları konuşuyor.
Uluslararası basında da Türkiye konuşuluyor. Ama Türkiye çeteyle mafyayla beraber anılıyor.
Ancak, anayasasında “hukuk devleti” yazan ülkemize şöyle bir bakıyoruz... Yargı sus pus. Yargı harekete geçmiyor geçemiyor. Savcıların sesi kısık.
İddialar hakiki mi değil mi, soruşturulamıyor bile.
Peki, bu karanlığın suretinde bu karanlığın suretinde değerli arkadaşlar ne görünüyor, biliyor musunuz?
Bu karanlığın suretinde;
Çiğnenen bir anayasa, kişiye göre muamele yapan bir hukuk düzeni ve tek kişinin keyfi yönetimi görünüyor.
Bu karanlığın suretinde;
Yarınlarına umutsuzluk, utanç ve fakirlikten başka bir şey veremeyen bir iktidar görünüyor.
*****
Değerli arkadaşlarım,
Böyle karanlık bir ortamda ne olur?
Böyle bir ortamda tüm özgürlükler birer birer boğulur.
Böyle karanlık bir ortamda adalet yok olur.
Bu ortamda kurumlara güven kalmaz. Kurumlar tek kişinin ağzından çıkan sözlere bakmaya başlar. Tüm sistem felç olur, paralize olur, durur.
Ülkede yaşayanlar mutsuz, gençler umutsuz olur.
Yoksulluk bitmez, yatırımlar artmaz, işsizlik azalmaz, ekonomi toparlanmaz, toparlanamaz.
Böyle bir ortamda açlık olur, yokluk olur, yoksulluk olur.
Maalesef bunların hepsi de tek tek oluyor değerli arkadaşlarım. Tek tek oluyor.
İşte biz bu karanlığa bir fener tutmak için yola çıktık.
DEVA Partisi, tuğlaları çekmek için değil, tertemiz bir binayı yeniden inşa etmek için yola çıktı.
Çünkü değerli arkadaşlarım, ortaya saçılan bu pisliğin soruşturulması ve aydınlatılması için tertemiz bir düzen gerekiyor. Başka bir çaresi yok.
Ama önce temiz insanlar gerekiyor. Dürüst ve işinin ehli olan kadrolar gerekiyor.
İşte bu şaibelerin ortadan kaldırılması için DEVA kadroları gerekiyor, DEVA.
Demokrasi ve atılım gerekiyor.
DEVA partisi, ülkenin bugünlerini ve yarınlarını aydınlatmak için yola çıktı.
Biz, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleriyle, güçler ayrılığını tesis etmek için yola çıktık.
Bu yolda, sizlerle, Gölbaşılı hemşehrilerimle beraber yürümek bizlere güç veriyor. Azmimize azim katıyor.
Sağ olun, var olun diyorum.
*****
Değerli arkadaşlarım,
Biz bu yolda karanlıkla mücadele için yola çıktık. Bu yolda biz kararlılıkla, korkmadan yürüyoruz. Geçmişimizden eminiz. Yarınların, bizlerin elinde yükseleceğini bilerek var gücümüzle çalışıyoruz.
Ülkenin kanayan yaralarına çözümler üretiyoruz. Tüm politika önerilerimizi hemen paylaşıyoruz. Çünkü ülkemizin kaybedecek tek bir dakikası bile olmadığını biliyoruz.
Bakın Parlamenter Sistem ile ilgili çalışmamız hazır, çözümümüz hazır. Ta aralık ayında biz bunu bitirdik. İnşallah yakın bir zamanda vatandaşlarımızla, kamuoyuyla paylaşacağız.
Tarım politikalarımızla ilgili acil eylem planımız hazır. Kısmet olursa önümüzdeki salı günü Adana’da inşallah hükümetin kurulmasından sonraki ilk 90 gün ve ilk 360 gün ne yapacağız bunların detayını vatandaşlarımızla paylaşacağız. Adana’da başladığımız programımızı Mersin ve Konya’da devam ettirerek çiftçilerimizle buluşacağız. Gıda üreten vatandaşlarımızla buluşacağız. Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızla buluşacağız. Ve tarım konusundaki çözümlerimizi tüm Türkiye ile paylaşacağız.
Fakat biz önerilerimizi sıralıyoruz ama iktidar ısrarla kulaklarını kapatıyor.
Hatta hatırlayın, biz yine tavsiyelerimizi sıraladığımızda sayın cumhurbaşkanı beni kast ederek ne dedi? “ bir de kalkıyor bize ders veriyor” dedi.
Evet, sayın Erdoğan, ders veriyoruz çünkü derse ihtiyacınız var. Yapamıyorsunuz!
Bilmiyorsunuz! Bilmiyorsunuz’
Kötü yönetiyorsunuz.
Ve biz de size iyi yönetimin reçetesini veriyoruz.
Milletimizin refahı için, milletimizin huzura ermesi için tavsiyelerimizi açıklıyoruz. Açıklamaya da devam edeceğiz. Belki hemen uygulamaya başlayacağınız şeyler olur oradan. Umarız ki yaparsınız. Yapmazsanız biz iş başına gelir gelmez zaten hemen onları uygulamaya başlayacağız. Onun için vatandaşlarımızla bu taahhütlerimizi, çözüm çalışmalarımızı paylaşıyoruz. Bugünden paylaşıyoruz ki DEVA yönetimi, DEVA iktidarı ne yapacak herkes bilsin açık şeffaf bir şekilde detaylı bir şekilde çözümlerimizi ortaya koyuyoruz.
*****
Değerli arkadaşlarım uzunca bir süreden sonra dün akşam Sayın Cumhurbaşkanını TRT ekranlarında gördük.
Tabii kendisi biliyorsunuz TRT ekranına çıkabilen tek genel başkan. Başka bir genel başkan görmüyoruz TRT’de.
Ya bu TRT devletin değil mi? TRT bütün bu milletin değil mi? Bakın şurada içerde yanan ışıklar var ya, şuradaki markette yanan ışıklar var ya. Yukarıda oturan evlerde vatandaşlarımızın kullandığı elektrik var ya. O elektrikten TRT’ye pay gidiyor. Faturanın altına dikkat edin TRT payı var orada. Bütün vatandaşlarımızdan toplanan vergilerle TRT payıyla o TRT finanse ediliyor.
Fakat son yıllarda bakıyoruz bu milletin bu devletin kanalı sadece tek bir Parti’nin propaganda aracı gibi çalışmaya başladı. Türkiye’de tek bir parti var başka parti yokmuş gibi TRT çalışıyor.
Bu adalet değil. Bizim kültürümüzde, bizim inancımızda devleti yönetmenin bir numaralı ilkesi adalettir adalet. Hani nerede adalet? Devlet gücünü eline geçirince devlet gücünü tamamen kendi şahsına ve kendi partisine kullanmak adalet değildir arkadaşlarım. Ama nasıl olsa bir hesap günü gelir.
Biz bir de ilahi adalete inanıyoruz. Hak yerini bulur. Hakkın yerini bulduğunu en iyi bilmesi gerekenlerden birisi de Sayın Erdoğan’ın kendisidir.
Kendisi de AK Parti’nin kuruluşunda bu zorlukları yaşamadı mı? Blokaj uygulanmadı mı? Kendi memleketine sokulmamak için önüne vinçler, greyderler, kamyonlar dizilmedi mi? Şimdi aynısını kendi yapıyor ya. Aynısını kendi yapıyor. İşte güç zehirlenmesi böyle bir şey arkadaşlar. Bu devlet gücünü çok uzun süre kullanmak var ya yozlaştırıyor, zehirliyor. Devlet gücünü kullananların mutlaka hukukla ve süreyle sınırlandırılması gerekiyor. Hukukla ve süreyle. Aksi halde o güç zehirlenmesini o güç yozlaşmasını maalesef görüyoruz. Ve bütün ülke şu anda bunun bedeliniödüyor.
Yine dünkü bu TRT yayınında Sayın Erdoğan ne dedi? ‘merkez bankası başkanını çağırdım şu faizlerin inmesi gerekiyor dedim,’ dedi. Anında baktık dolar Euro artmaya başlamış anında. Ekranların altında dikkat ederseniz. Erdoğan konuşuyor dolar artıyor tablo bu. Peki, niye böyleoluyor? Bakın, Sayın Erdoğan şunu yaptı. Bir varlık fonu kurdular biliyorsunuz. Varlık fonu. Şu anda tam 65 milyar lira borca batmış varlık fonundan bahsediyorum. Eski parayla 65 katrilyon. Onu kurdu. Varlık fonunun başkanı olarak da kendini görevlendirdi. Tarihimizde bir ilk ha.Cumhurbaşkanlığı kararnamesini okuyun. Diyor ki: ‘ben cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı varlık fonunun başına görevlendirdim,’ diyor altına da imza atıyor. Ben de diyorum ki kendisine merkez bankası için de aynısını yapabilirsiniz. Bakın örneği de var. Niye uğraşıyorsunuz ki? Yazık değil mi bu insanlara? 2 yılda 4. Merkez bankası başkanı. 4 yıllığını atıyor 4 ay sonra görevden alıyor. Şamar oğlanına çevrildi başkanlar. Yolgeçen hanı oldu. Mevsimlik işçi oldu merkez bankası başkanları.
Ben diyorum ki hemen hemen şu anda kendinizi görevlendirin. Bizzat oturun faizle de mücadeleyi kendiniz yapın. Öyle uzaktan kumanda yapmayın. Madem yüksek faize düşmansınız yeni merkez bankası başkanını görevlendirdiniz. Şu anda faizler niye hala %19? Bir önceki başkanı beğenmediğiniz için görevden almadınız mı? Laf dinlemiyor söz dinlemiyor deyip de görevden almadınız mı merkez bankası başkanını? Bu başkanı atadınız niye faiz hala %19?
Hemen talimatı verin indirsin. Ya da kendiniz merkez bankası başkanı olun varlık fonunun başkanı gibi merkez bankası başkanı olun. Hemen indirin. Niye yapmıyorsunuz? Siz 2018 seçimlerinde bu milletin önüne çıkarken demediniz mi ‘bana destek verin oy verin faizle enflasyonla nasıl mücadele edilecek göstereceğim,’ demediniz mi? Ne oldu? 3 yıl geçti ya. 3 yıl. Bütün yetkiyi bana verin ben faizle de enflasyonla da mücadele edeceğim demediniz mi? 3 yıl geçti niye yapamadınız?
Arkadaşlar bir kişinin kendi şahsi dürtüleriyle, kendi şahsi tezleriyle iktisat bilimine aykırı uygulamaları maalesef ülkeyi bu hale düşürdü.
Ne diyor Sayın Erdoğan? ‘Faiz sebep enflasyon sonuç,’ diyor değil mi? Eğer bu tezi doğruysa indirsin faizi hemen enflasyonda düşer değil mi tezi doğruysa. Niye yapmıyor? Niye hala Merkez Bankası’nın faizi %19?
Çünkü arkadaşlar o sebep- sonuç ilişkisi var ya o sebep- sonuç ilişkisi yanlış. Faiz sebep enflasyon sonuç diyor ya yanlış. Ama ben doğru tezi size söyleyeyim. Bunun doğrusu ne
Erdoğan sebep yüksek faiz yüksek enflasyon sonuç.
3 yılda defalarca yaşıyoruz ya 3 yılda 3 kere kur krizi oldu memlekette ya. 3 yılda 3 defa kur patlaması oldu. Hani tek yetkiyi elinde toplayınca bütün bu sorunları çözecekti? Ne oldu?
Değerli arkadaşlarım,
Bir ülkenin bir devletin gücü, kurumlarının güçlü olmasıyla olur. Bir kişinin gücü tek elinde toplamasıyla olmaz olmuyor. ‘bütün gücü tek elimde toplarım sorunları çözerim,’ dedi. Çözemiyor. Yapamaz, yapamayacak. Biz bunun içindir ki Parlamenter Sistem diyoruz. Bunun içindir ki denge ve kontrol sistemi diyoruz. Bunun içindir ki güçler ayrımı diyoruz. Yargının bağımsızlığı diyoruz. Güçlü parlamento diyoruz. Ülkenin sorunlarının çözümü ancak güçlü bir demokrasiyle olur. Hukuk devletiyle olur hukuk. Şu anda hukuk devletini bırakın kamu devleti bile yok ya.
Bakın yaşadık esnafımız burada. Tutuyorlar Mayıs ayının başında bir maddelik bir kanun çıkarıyorlar bir maddelik. Çeklerle ilgili. Uygulanması imkânsız. Gece yarısı yayınlamışlar. Bir baktım güldüm. Ya dedim şu bakkalda, bir bakkalda 2 aylık çıraklık yapan bir insan bu kanun metninin yanlış olduğunu görür dedim ya. Bu kadar mı ekonomiden uzak olunur, bu kadar mı iktisattan uzak olunur, bu kadar mı ticaretten uzak olunur? Ve ertesi gün ticaret bakanlığı ne yaptı? Bir açıklama yaptı. Açıklamanın özü nedir? ‘Ya bu kanun yanlış oldu uygulamayın.’ Bir de tebligat yayınladı tebliğ yayınladı. Tebliğ’de diyor ki: ya Kanunda öyle yazıyor ama siz bunu başka uygulayın. Böyle devlet mi yönetilir? Sonra da ne oldu? Dün 1 Haziran’da esnafımızın 1 Mayıstan 31 Mayısa kadarki bütün çekleri 1 Haziran’da birdenbire işleme konuldu, çeklerin arkası yazıldı. Ya inanın bunlar bilmiyor ya bilmiyor. Ya kendiniz bilmiyor olabilirsiniz Sayın Erdoğan bakın bilmiyor olabilirsiniz. Dünkü yayında yine diyor: ‘Benim alanım ekonomi diyor ben iktisatçıyım,’ diyor. E iktisatçıysan durum belli.
Ülkenin ekonomisinin düştüğü durum belli. Bilmiyor. Bilmiyorsan bilene sor. Ya ömründe çek imzalamış 3 kişiyi çağır ‘ya bu işi ne yapalım’ diye sor inanın daha iyisini yaparlar bunu. Yazık değil mi şimdi? Dün 1 Haziran gecesi takasta on binlerce esnafımızın çekinin arkası yazıldı. Kredi sicili bozuldu. Yanlış yapıyorlar yanlış. 1 ay erteletiyorlar. 1 ay erteleme öyle mi olur ya? 1 ay erteleme ne demektir? 10 Mayıs tarihli çek 10 Haziran’a ertelenir. 15 Mayıs tarihli çek 15 Haziran’a ertelenir. 1 ay erteleme budur. 1 Mayıs’tan 31 Mayıs’a kadar olan çeklerin 1 Haziran’da hemen karşılığının sorulması arkasının yazılması 1 ay ertelemek midir ya? 2 aylık çırak 2 aylık çırak inanın şu etraftan çağıralım anlatalım soralım ne yapmak lazım diye size anlatacaktır bunu. Gerçekten yazıktır günahtır. 84 milyon ülke böyle yönetilmeyi hak etmiyor arkadaşlar. Burası büyük bir ülke. Küçülmüş haliyle bile şu anda Dünya’nın en büyük 20 ekonomisinden birisi Türkiye. O kadar sağlam bir yapı kurduk ki zamanında üzerinde tepiniyorlar, tepiniyorlar, tepiniyorlar hala ayakta. Sıkıntılar var sistem örselendi ama hala ayakta ülke. Zamanında aldığımız tedbirler, zamanında kurduğumuz sağlam yapı sayesinde.
Bir de dün ne diyor ‘Merkez Bankası’nın rezervlerinin hesabı mı sorulur ya,’ diyor ‘Merkez Bankası’nın rezervlerinin nereye gittiği mi sorulur,’ diyor. Tabii ki sorulacak. Siz tek yetkili tek sorumlu aynı zamanda tek hesap verme makamındasınız. Biz bu milletin alın teriyle o dövizrezervlerini topladık. 28 milyar dolardan aldık 136 milyar dolara çıkarttık bu ülkenin döviz rezervlerini. 2 yılda tükettiniz ya 2 yılda. Partili Cumhurbaşkanı, akraba bakan el ele verdi 2 yılda tüketti. Şimdi de ‘nereye harcadığın mı sorulur’ diyor. Hani halk içeresinde tabir vardır ya ‘kadının yaşı erkeğin maaşı sorulmaz’ Erdoğan’ında rezervleri sorulmuyor herhalde. Fakat fark şu fark şu o rezervler kimsenin şahsi malı değil. O rezervler bu milletin.
Düşük rezervlerle pandemiye girdik ne oldu? Bütün G-20 ülkeleri içerisinde esnafa en az destek veren ülke Türkiye oldu.
Merkez bankası rezervlerini tükettiler.
Yedek akçe vardı, yedek akçe. Tam 46 milyar TL. Eski parayla 46 katrilyon. Yıllarca biriktirdik o yedek akçeyi. Bir günde tükettiler. Bir günde harcadılar .
Sonra esnafa gelince ya pandemi, dünya sarsılıyor, şöyle böyle. Yazık günah.
Değerli arkadaşlarım, bugün gerçeklerle bağını tamamen koparmış hayal âleminde yaşayan bir iktidar var.
İşte bakın, pazartesi günü ekonominin büyümesiyle ilgili rakamlar açıkladılar değil mi?
“%7 büyüdük” diyorlar, %7. Hem de reel. Yani “enflasyonun üzerinde %7 büyüdük” diyorlar.
Gayrisafi yurt içi hâsıla beklentilerin de üzerine geçerek geçen yıla göre çok artmış. Bununla da övünüyorlar.
Şimdi arkadaşlar, açıklanan enflasyon şu çarşı pazarın enflasyonu değil. Şurada girelim birkaç yere soralım, ara sokaklara soralım. Gerçek enflasyon ne?
Kendi açıkladıkları düşük enflasyona göre maaşları arttırıyorlar. Değerli arkadaşlarım;
Size soruyorum: %7 büyümeye inanıyor musunuz?
Böyle bir şey gerçek olabilir mi?
Her gün çarşıda, pazarda, markette, sokakta ekonomimizin büyüdüğünü görüyor musunuz?
İşsiz vatandaş iş mi buldu? Vatandaşın geliri ve refahı mı arttı? Madem büyüdük, nasıl oluyor da her üç kişiden biri işsiz?
Madem büyüdük, nasıl oluyor da genç kadının işgücü neredeyse yarı yarıya atıl?
Madem büyüdük, gençler neden odalarına kapalı yaşıyor? Niye ev gençleri var memlekette?
Kimse vatandaşı boyalı rakamlarla kandırmaya kalkmasın.
İstihdam seviyesi, toplam çalışanların sayısı, üç yıl öncesinin bile altında. İşsizlik rekor yüksek seviyelerde.
Yoksulluk derinleşiyor. Ülkemiz dört bir yanında yoksulluk intiharları haberleri ile çalkalanıyor.
Ama hepsi lokalde kalıyor. Çünkü niye?
Çünkü haberlere yasak getirdiler. Televizyonlar yoksulluk intiharları haberlerini yayınlayamıyor. RTÜK yasakladı.
Sanki o yasakları getirince sokağın sesini kıstıklarını zannediyorlar.
Bu açıkladıkları büyüme oranları var ya değerli arkadaşlarım, suni ve çarpık bir ekonomik yapının resmi.
Şimdi ben iktidara soruyorum, bu büyümeyi hele gelin bize bir kere izah edin diyorum, nasıl bir büyümeymiş bu:
Tablo bu haldeyken, vatandaş işsizken, ucuz ekmek kuyrukları uzuyorken, kim büyüdü bu Türkiye’de?
Vatandaşımız pazarın toplanmasına yakın, akşam saatlerinde gidip yerlerden sebze meyve toparken, bu ülkede kimin geliri arttı? Nasıl büyüme bu?
Bizim insanlarımız çöplerden, konteynerlerden yiyecek atıkları toplayarak karnını doyurmaya çalışırken, hangi ekonomik büyümeden bahsediyorsunuz siz?
Halkımız daha fazla yoksullaşırken, kim büyüdü?
Marketlerde temel gıdalar bile kilit altında satılmaya başlamışken, kim büyüdü?
Gençlerin hayalleri sönerken, işsiz vatandaşlarımızın umutları tükenirken, esnafın işi küçülürken, kepenk kapatırken, kim büyüdü?
Ülkemizin hedefleri küçülürken, kim büyüyor?
Bakın arkadaşlarım, on yıl önce bugünler için biz kişi başına 20 bin doların üzerinde bir milli gelir hedeflemiştik. Yıl tam 2011, 2011. 2011’de 2023 yılı için 25 bin dolarlık mili gelir hedefi koyduk biz. 25 bin dolar.
Şu anda hükümetin programında 2023 yılı için hedef ne biliyor musunuz? 10 bin dolar.
Açın, bakın 3 yıllık ekonomi programına.
2023 hedefi 10 bin dolar.
2011’de 25 bin dolar hedef koymuşuz, onu çekmişler 10 bine. Ya biz 2013 yılında 12 bin 600 dolarlık milli gelir yakalamıştık. 2013’te. 8 sene önce.
2023 için koydukları hedef 2013’ün bile altında.
Bu mu ekonomik büyüme?
Bu mu iktisatçılık?
Bu mu “benim alanım ekonomi” diyerek ürettiğin sonuç?
Arkadaşlarım, bakın bizim dönemimizde, bu arkadaşınız tam 11 yıl bu ülkenin ekonomi yönetiminin başında oldu.
Bizim dönemimizde, on yıl önce gençler harçlıklarını biriktirerek Avrupa’da tatil yapabiliyordu.
Emekliler birkaç aylık emekli maaşını biriktirip üç beş günlük yurt dışı tatillerine gidebiliyorlardı.
Emekli maaşıyla çocuk okutuluyordu bu ülkede.
Bugün ay sonunu getiremeyen gözü yaşlı anne babaların ülkesi olduk.
Tozpembe tablolar anlatarak, siyasi hayatının artık son dönemlerini yaşayan Sayın Erdoğan’a ben buradan soruyorum:
Siz kendiniz bu rakamlara inanıyor musunuz?
Belki sizin çevrenizi saran insanlar zenginleşiyor olabilir?
Sizin yakınlarınız sizden güç devşirerek, etki kullanarak iş yapanlar, zenginleşiyor olabilir.
Ama değerli arkadaşlarım, 3-5 kişinin zenginleşmesi o ülkenin büyümesi anlamına gelmez. Kalkınması anlamına gelmez.
Bu ülkede ne büyüdü biliyor musunuz? Ne büyüdü? Ben size söyleyeyim
Enflasyon büyüdü.
Etiketteki fiyatlar büyüdü.
Hazine’nin borcu büyüdü. 2 yılda 2’ye katladı 2’ye katladı hazinenin borcu. Bütçe açığı büyüdü.
Gelir dağılımındaki uçurum büyüdü.
İşsizlik büyüdü.
Yoksulluk büyüdü.
Mutsuzluk büyüdü.
Umutsuzluk büyüdü.
Büyüyen bunlar.
“Kurumların bağımsızlığını bitirdiğini için sizin emriniz altındaki kurumlara sorun” diyorum Sayın Erdoğan’a. Bir sorun.
Ülkemizde zengin daha da zenginleşti, fakir daha da fakirleşti.
Siz büyümeyi, üç beş kişinin zenginliğine zenginlik katmak olduğunu zannetmeyin.
Bu suni ve çarpık ekonomiye mi güveniyorsunuz?
Bu suni ve çarpık ekonomik resimle mi övünüyorsunuz?
Sayın Erdoğan,
Bu soruları sadece DEVA Partisi’nin başı dik, alnı ak kadroları olarak sormuyoruz.
Bugüne kadar size oy veren milyonlarca insan adına da soruyoruz.
Şu anda iktidar partisine gönül vermiş vatandaşlarımız adına da soruyoruz.
Yasaklarla, yolsuzlukla, yoksullukla mücadele için iktidara geldiniz, değil mi?
3Y dediniz, 3Y.
Yasaklar, yoksulluk, yolsuzluk.
Fakat öyle görünüyor ki, iktidarınızın son yıllarında geride ne bırakacağınızı herhalde görüyorsunuz?
3Y diye yola çıktınız, memleket yine o 3Y ile yasaklarla, yolsuzlukla, yoksullukla bırakıp gideceksiniz. Öyle görünüyor.
*****
Değerli arkadaşlarım,
Bizim klasik geleneksel medya, geleneksel mecra imkânlarımız kısıtlı olduğu için sosyal medyada aktif olmaya çalışıyoruz, biliyorsunuz.
Epey youtube yayınımız da oldu.
Youtube’da o benim yayınlarımdan bir tanesinin altına bir gencimiz şunu yazmış, on binlerce yorum yazılıyor biliyorsunuz, onları özellikle okumanızı rica ediyorum. Hepsini okumasanız bile şöyle göz atın.
Gençlerimiz neler neler yazıyor o yorumlara. Bakın bir gencimiz yazmış diyor ki:
“Bu videoyu izledikten sonra bir umut geldi. Avrupa birliğine girmişiz. Ekonomi üretime bağlı güçlenmiş. Kendi markamızı yapmışız. İnsan hakları, basın özgürlüğü, güçlendirilmiş parlamenter sistem... Yargı, yürütme, denetim ayrılmış. Siyasi baskı yok, dolayısı ile güven gelmiş. Bunların hepsi iyi niyetli bir iradeye bağlı, çoğu kısa zamanda hayata geçebilecek şeyler.”
Bakın bunu bir gencimiz yazıyor yorumlara, ne diyor? Her şey bir iradeye bağlı, iradeye.
Ben ne diyorum, “ülke kötü yönetiliyor” diyorum.
“Şu andaki sorunların sebebi kötü yönetim” diyorum. Çözüm de nereden geçiyor?
İyi yönetimden geçiyor.
Dürüst ve işinin ehli insanların işin başında olmasından geçiyor.
Çözüm çok uzak değil.
İnanın çok yakın, çok kolay.
Bu değerli yorumu yazan genç arkadaşımızın söylediği gibi inanın çok kolay.
Bir kâbustan uyanıp, su içip rahatlamak kadar kolay.
Biz bu kâbusa son vereceğiz. Ülkemizi huzura, mutluluğa ve refaha uyandıracağız.
DEVA Partisi, liyakatli ve dürüst kadrolarıyla emaneti teslim almaya hazır.
*****
Değerli arkadaşlarım,
Sözlerimin sonuna gelirken, bu Ayasofya Cami’nin açılmasından bu yana ara ara gündeme gelen bazı sorumsuzca ifadeler var.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e imayla ya da doğrudan hakaretler var. Laf uzatmalar var.
Bakın Ayasofya Cami bizim değerimiz. Fatih Sultan Mehmet’in bizlere mirası. Aynı zamanda bir insanlık mirası.
Ve Fatih Sultan Mehmet’in o hazırladığı, hazırlattığı Vakıfname ’de de yazıldığı gibi Ayasofya cami ilelebet, kıyamete dek bir ibadethane olacaktır. Bundan en ufak şüphemiz yok.
Ancak bunu vesile bilip de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e laf uzatan, dil uzatanlara da mutlaka haddinin bildirilmesi lazım.
Eğer sessiz kalınırsa, eğer bunlar geçiştirilirse, bu haksızlık olur, doğru olmaz.
Bunu da ben özellikle buradan ifade etmek istiyorum.
Ve değerli arkadaşlarım,
Bakın, biz her an halkımızın içinde, halkımızla beraber sorunların çözümü olacağız.
Bu milletin aklıyla, onuruyla, gururuyla alay eden zihniyeti, gittiğimiz her yerde milletimize anlatacağız.
Bizler anlatacağız ki o medya propaganda aleti, hükümetin elinde olan o propaganda aygıtı bir sürü yalanla, gerçek olmayan, hayali bir algı yönetimiyle şu anda vatandaşlarımızı etkilemeye çalışıyor.
Biz anlatacağız, birebir gideceğiz, kapı kapı dolaşacağız, Aziz milletimize kulak vereceğiz. Toplumun gerçek gündeminden asla sapmayacağız.
Biz DEVA Partisi olarak bu ülkenin tek umudu olduğumuz bilinciyle çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz.
Bu vesileyle bir kez daha, Gölbaşı ilçe teşkilatımıza çalışmalarında başarılar diliyorum, hizmet binamızın hayırlı çalışmalara vesile olmasını temenni ediyorum.
Ve pandemi şartlarında mümkün olduğu kadar pandemi kısıtlamalarına da uygun olarak yapmış olduğumuz bu açılış törenine iştirak eden tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Hepinize çok çok şükranlarımı sunuyorum, Hayırlı, uğurlu olsun diyorum.