Yirmi üçüncü
Haftalık Değerlendirme Toplantısı
Değerli yol arkadaşlarım,
Kıymetli basın mensupları,
Bugün büyük bir kaygıyla karşınızdayım.
Bugün, ülke olarak uçurumun eşiğine geldiğimizi söylemek ve hükümeti derhal göreve çağırmak üzere karşınızdayım.
Kaygılıyım, çünkü ülkemizin temerrüt riski, yani iflas riski, bugüne dek görmediğimiz bir seviyeye ulaşmış durumda.
Kaygılıyım, çünkü çocuklarımızın, gençlerin yarınları tehdit altında.
Kaygılıyım, çünkü şu anki iktidar tam bir vurdum duymazlıkla bütün bu olan biteni görmezlikten geliyor.
Bugün Sayın Erdoğan’ın yaptığı grup konuşmasındaki ekonomi ile ilgili söyledikleri tehlikenin ne kadar büyük olduğundan bir haber olduklarını gösterdi bize.
İnanın bambaşka bir alemde yaşıyorlar ya. Ülkenin gerçeklerini görmüyorlar görmüyorlar.
Tehlikenin ne kadar büyüdüğünün farkında değiller.
Bugün arkadaşlar gerçekten şu anda ekonomik ve finansal bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum.
Şu anda ekonomimiz gözlerimizin önünde eriyor.
Türkiye’nin kredi notu tarihin en kötü seviyesine indi şu anda en kötü.
Türkiye’nin temerrüt riskini, yani iflas riskini gösteren 5 yıllık CDS bugün tam 836 baz puana çıkmış durumda. 836 baz puan.
GRAFİK-1 TÜRKİYE CDS GİR
Şu rakamlara bakar mısınız?
24 Haziran 2018’de Sayın Erdoğan partili ve taraflı Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı biliyorsunuz.
Merkez Bankası’nı da adeta doğrudan kendine bağladı. Bağımsızlık falan kalmadı o tarihten itibaren.
O gün kaçtı bu rakam 289.
2015’den 2018’e kadar ki seyre bakın.
Ama ne zamanki partili ve taraflı Cumhurbaşkanı olarak göreve başlıyor ne zaman ki tek imzayla kafasına eseni yapmaya başlıyor, ne zaman ki Merkez Bankası’nın bağımsızlığını sıfırlayıp oraya da talimatlar yağdırmaya başlıyor işte olan ondan sonra oluyor.
Ne olduysa o tarihten sonra oluyor.
Şuna bakar mısınız? Grafiğe...
O 24 Haziran’dan sonraki iniş çıkışlara.
Adeta can çekişen bir hastanın sağlık grafiğine benziyor yahu.
O günden sonra, ülkemiz kriz ardına kriz yaşamaya başladı.
Krizin biri bitiyor biri başlıyor, biri bitiyor biri başlıyor.
Mevcut krizlerde büyüyor.
Ve en sonunda da bugünkü çok tehlikeli noktaya geldik.
Bu gösterge arkadaşlar, bu 836 rakamı yaklaşan felaketi şimdiden haber veriyor.
Bu gösterge aynı uçağın radarı gibi.
Pilota diyor ki, “tam karşıda bir dağ var diyor. Uçağın yönünü değiştirmezsen dağa çakılacaksın” diyor bu gösterge.
Pilot uçağı kullanmayı biliyorsa, göstergelerden anlayabiliyorsa... Ama işi bilmeyen birisi oralarda oturuyorsa şu anda ülke tam bir çakılmaya doğru gidiyor arkadaşlar.
GRAFİK-1 TÜRKİYE CDS ÇIK
Peki, diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda neredeyiz?
Kendi geçmişlerimize göre risk en yüksek seviyeye çıkmış ama diğer ülkelere göre ne yapıyoruz?
Şimdi de şu grafiğe bakalım:
GRAFİK-2 ÜLKELERE GÖRE İFLAS RİSKİ GİR
Şuna bakın yahu. Aradaki farkı görüyorsunuz değil mi?
Bunlar hep ülkelerin, risk seviyesini, iflas riskini, temerrüt riskini gösteren rakamlar.
Türkiye ne kadar ayrışmış durumda. Türkiye’nin riskinin ne kadar arttığını buradan görüyorsunuz.
2008-2009 krizinde iflas eden Yunanistan’ın bile şu anda risk primi 200’ün altında. 180 gibi bir rakam. 200’ün altında.
Bizimki 836.
Daha dün iflas etmiş bir ülkeden bahsediyoruz yahu.
Ondan çok daha riskli bir durumda Türkiye.
Arkadaşlar bakın, Türkiye için temerrüt nedir, iflas nedir kısaca bir anlatmak lazım.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ithal ettiği doğalgazın ve petrolün parasını ödeyememesi demektir. Temerrüt budur, iflas budur.
İflas demek, benzin gibi, mazot gibi temel ihtiyaç maddelerinin parayla bile bulunamaması demektir.
Paranız var yarım depodan fazla alamıyorsunuz. Ya da yok 3 saat kuyrukta bekliyorsunuz. İflas işte o dur.
İflas demek, ülke geneline yaygın ve uzun süreli elektrik kesintileri demektir.
Her gün 6 saat 10 saat elektriğin kesik olduğunu düşünün memlekette.
İşte tehlike bu arkadaşlar.
Ve bu gösterge bunu gösteriyor bunu gösteriyor.
Bunların haberi yok, vurdum duymaz.
İflas demek, topyekûn ekonomik ve finansal çöküş demektir.
İflas demek, kaos demektir.
Gerçekten değerli arkadaşlar bu ülkenin şu anda yönetiminde olanlar ayrı bir diyarda yaşıyor sanki.
Bugün Erdoğan’ın gösterdiği bir video var, ben izlemedim, izleyenler anlatıyor ya ayrı bir alem sanki.
Madem Türkiye uçuyor kaçıyor adama sorarlar ‘Ya ben başka bir ilde mi dayak yedim acaba’ diye sorarlar adama.
Bu ülkenin vatandaşları sorar, ‘Ya biz başka bir ülke de mi yaşıyoruz’ diye sorar.
İşte daha ben geçen hafta Manisa’daydım, Kuşadası’ndaydım, İzmir’deydim.
Pazarda önümü kesen emeklinin haddi hesabı yok.
Bana soruyorlar ‘2 bin 650 lira emekli maaşım var, üniversitede öğrenci okutuyorum nasıl geçineceğim? Bana anlatır mısın?’ diye bana soruyor emeklimiz.
Bunar hala ekonominin ne kadar iyi gittiğinden bahsediyorlar.
Utanmadan bugün milletin gözünün içine baka baka bunları anlatıyor yahu.
Ekonomi iyi gidiyor da bu millet niye bu kadar perişan, emekli niye perişan.
Bu ülkede asgari ücretle yaşamaya çalışan işçimiz, öğrencimiz, gencimiz niye perişan yahu.
Ayıp.
GRAFİK-2 ÜLKELERE GÖRE İFLAS RİSKİ ÇIK
Değerli Basın Mensupları,
Bakın ben buradan hükümeti, Cumhurbaşkanı’nı derhal göreve çağırıyorum.
Acilen tedbir almanın zamanı geldi, geçiyor!
Bu işin şakası yok!
Bakın, bunun sonu çok kötü olur yahu.
Ben gördüm bunu çünkü. Dünyanın pek çok ülkede gördüm. İflasın, temerrüttün ne olduğunu biliyorum.
Perişan olur herkes. İnanın yaşanacak bir ülke olmaz Türkiye ondan sonra.
Ve hükümete sesleniyorum, Erdoğan’a sesleniyorum. Çok pişman olursunuz, ancak iş işten geçmiş olur.
Türkiye’yi siz bir kez temerrüt çukuruna, bir kez iflas çukuruna düşürürseniz, bu millet yıllarca ağır bedeller ödemek zorunda kalır.
Sizin böyle bir hakkınız yok. Bu millete böylesine büyük bedeller ödetmeye hakkınız yok.
Halkımız, sizin yaptığınız saçmalıkların bedelini ödemek zorunda değil.
Yanlışta ısrar ediyorsunuz. İnadına yanlışlar yapmaya devam ediyorsunuz.
Vazgeçin şu inadınızdan yahu. Yazıktır, günahtır.
Tarih şahit olsun ki, ben bugün buradan uyarımı yapıyorum.
Derhal aklınızı başınıza toplayın.
Ekonomi ve finans yönetiminde derhal aklın ve bilimin gereğini yapın.
Allah’ın verdiği aklı kullanın yahu.
Evet, buradan Erdoğan’a çağrı yapıyorum:
Merkez Bankası’na ve TÜİK’e acilen liyakatli kadroları atayın ve bağımsız kurumlardan elinizi çekin.
Uyarıyorum. Bu gidişin sonu çok kötü olur, çok kötü olur.
Tam 11 yıl bu ülkenin ekonomisini yönetmiş, dünyadaki ve Türkiye’deki krizleri çok iyi bilen bir arkadaşınız olarak uyarıyorum.
Bu uyarı benim bir vatandaşlık görevimdir.
Bu uyarı, tarihe kayıt düşmek için yapılmış bir uyarı.
*****
Değerli Arkadaşlar,
Peki bu primmiş, kredi notuymuş, bunlar ne demek? Günlük hayatımızı nasıl etkiliyor? Bugünden nasıl etkiliyor bizi?
Dövizin ve faizlerin artması, ülkenin yurtdışından çok pahalıya borçlanması demek bütün bu göstergeler.
Yaşıyoruz gittikçe kötüleşiyor. Ama bir de bunun uçurumun kenarına gelmek var uçurumdan aşağı düşmek var.
Ben şimdi ülkenin, uçurumun kenarına gelen ülkenin uçurumdan aşağı düşebileceğinin uyarısını yapıyorum. Eğer bir an önce politikaları değiştirmezlerse.
Bu ne demek, bu kötü göstergeler ne demek?
Hem devletin hem de özel sektörün borcunun hızla artması demek.
Topyekûn çöküşe gitmek demek.
Gerçekten aklım almıyor, havsalam almıyor.
Düşman malı olsa böyle hoyratça kullanılamaz yahu.
Bir ekonomi böyle yerin dibine sokulmaz, sokulamaz. Zaten bizden başka da yapan yok. Gördünüz işte dünyadaki ülkeleri yahu.
Bu otoriter ittifak, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Hazinesi’ni ayaklarının altına aldı, ezdikçe eziyor.
Bakın, ülke bu noktaya bir gecede gelmedi arkadaşlar.
Partili ve taraflı Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçtiğimiz günden beri tepetaklak yuvarlanıyoruz.
Ne yaptılar önce? Yıllardır biriktirdiğimiz 130 milyar dolarlık rezervimizi Merkez Bankası’nın arka kapısından cayır cayır yaktılar. 2019- 2020.
Erdoğan damadıyla el ele verdi, Merkez Bankası’nın rezervlerini sıfırladı, eksiye indirdi.
Orada durmadılar, yetmedi. Geçtiğimiz aralık ayından bugüne kadar neredeyse 50 milyar dolara yakın bir rakamı daha aynı yöntemle gizli saklı Merkez Bankası’nın arka kapısından cayır cayır sattılar, satmaya devam ediyorlar.
Gözlerini bile kırpmadan. Hiç acımadan yapıyorlar bunu. Onun için ülke iflasın eşiğine geliyor. Onun için temerrüdün eşiğine geliyor.
Niye bu risk göstergeleri yükseliyor?
Çünkü ülkenin dövizi bitiyor.
Rakamları yaklaşık söylüyorum arkadaşlar 50 milyara yakın diye, çünkü verileri karartıyorlar. Gizli saklı yapıyorlar bu satışları.
Biz işi bildiğimiz için, dolaylı kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilerle bu rakamları hesap edebiliyoruz.
Vatandaşın görmemesi için bunu saklıyorlar, görmesin diye özel gayret içerisindeler.
Yahu, sen kimin malını kimden saklıyorsun ya? Babanın malı mı? Miras mı kaldı?
Hani meşhur soru vardı ya eskiden, meşhur deyimiyle 128 milyar nerede diye. Biz 130 diyorduk. Artık doğru soru şu: Eskiden 130 idi. Üzerine bir 50 daha eklendi. Şu anda soruyorum; 180 milyar dolar nerede? Nerede bu para?
Bu milletin 180 milyar dolarını kime, ne zaman, neden sattınız? Niye gizli gizli sattınız?
O Rezervi tükete tükete, aynı arabanın deposundaki benzin bitince nasıl kırmızı ışık yanar, rezerv tükendiği için kırmızı ışık yanıyor. Onun için bu göstergeler iflas riski diyor, temerrüt riski diyor.
Bunun sinyalini veriyor. ‘Karşıda dağ var çarpacaksın’ diyor. ‘Değiştir şunun yönünü’ diyor.
Yetmedi arkadaşlar bakın bunların rezervleri satması da yetmedi.
Bir de rahmetli Özal’ın “kendini uyanık sananların dalaveresi” dediği ve durdurduğu 1970 model bir icatla devleti daha da hızlı batırmaya başladılar.
Ne zamandan itibaren? Geçen Aralık’tan itibaren
Neymiş “kur korumalı mevduat hesabıymış”.
Adını doğru koymak lazım Bunun adı “hazineyi devleti batırma projesidir”.
Rakamlar ortada. Hatırlayın bunlar çıktı açıkladı böyle bir şey yapıyoruz diye ben ertesi sabah Polatlı Ticaret Borsası’nda dedim ki ‘bu ülkeyi batırır yahu’.
Yanlış bir iş. Daha önce denenmiş ve batırmış ülkeyi.
‘Aynı deneyim, aynı yanlışı yaptığınızda bu ülkeyi batıracak’ dedim. Uyardım.
Alın işte batıyor.
Kur bugünkü seviyede kalsa bile bu kur korumalı hesaplara ne kadar ödeyecekler biliyor musunuz kur farkı olarak.
Diyelim ki kur şu anda 17. 25 falan. Bugün o civarda. Böyle gitse, hiç artmasa, bu seviyede gitse. Ödeyecekleri rakam 160 milyar biliyor musunuz? 160 milyar lira.
Düşünün ki, 2 milyon çiftçiye yılda ödenen desteğin tamamı 29 milyar. 2 milyon çiftçinin tamamına verilen destek. Bütün tarım desteği Türkiye’nin. Bütçede 29 milyar.
Sadece kur korumalı mevduata, eğer kur hiç artmazsa 1 sene, burada durursa ödeyecekleri rakam 160 milyar lira.
Nereden buluyorlar bu parayı?
Bu para bütçede var mı yok. Çünkü bütçe meclisten geçtiği günlerde böyle bir hesap yoktu ki, Kur Korumalı Mevduat Hesabı diye bir şey yoktu ki.
Bütçede böyle bir para yok.
Peki nerden bulacaklar parayı?
Evet Merkez Bankasına dönüyorlar bas parayı diyorlar.
Değerli arkadaşlar Merkez Bankaları o yüzden bağımsız olmak zorunda.
Bir gün gelir böyle ihtiraslı bir iktidar gelip Merkez Bankasının para basma makinalarını hoyratça kullanır enflasyonu patlatır diye Merkez Bankaları bağımsız olur.
Merkez Bankasını sen bütün kumandasını eline geçir, para basma makinalarının başına otur para yetmediği zaman bas dağıt, bas dağıt.
Bu ülkede enflasyon biter mi yahu?
Zaten rahmetli Özal dememiş mi kur korumalı mevduat hesabı için eski adıyla DÇM. Ne demiş? Yıllarca bu ülkede enflasyon yüksek seyrettiyse bunun sebebi bu Dövize Çevrilebilir Mevduat Hesapları olmuştur.
Çünkü o günde aynısını yapmışlar. O gün de aynısını yapmışlar, o günde kur farkının bütçesi yok, ne yaptılar? Dönmüşler bas parayı, dönmüşler bas parayı.
Enflasyon biter mi bu ülkede?
Ve Bundan sonra arkadaşlar şu hesaba da dikkat edin, Dolar kurundaki her 1 lira artış, ilave 50-60 milyar lira getiriyor. Her 1 lira...
Yani dolar kuru bugün 17. 25 ya, 17. 25’ten de yıllık bu işin rakamı ne kadar? 160 milyar.
Eğer 1 lira artsa dolar 17.25 değil 18.25 olsa bunun üzerine bir 60 milyar daha gelecek.
Şu Rakama bakın yahu.
Her 1 lira artış bir yılda çiftçinin tamamına verilen desteğin 2 misli kadar ilave para gerektirecek.
Bu parayı nereden bulacaklar?
Dönecekler Merkez Bankasına bastıracaklar.
Bu ülkede enflasyon bitmez. Bu ülkeyi yönetenlerin kafasının dikine bu ülkeyi böylesine uçuruma sürüklediği bir dönemde enflasyon bitmez.
Ağızlarıyla kuş tutsalar enflasyonu düşüremezler.
Esnaftan, çiftçiden, işçiden, memurdan aldıklarını, bankada parası olan bir avuç insana aktarıyorlar yahu.
Sonra da utanmadan, sosyal adaletten, hakkı gözetmekten bahsediyorlar.
İşte sonunda enflasyon da patladı, kur da patladı, faiz de patladı.
Gerçekten yazık oluyor ülkemize.
Bakın arkadaşlar, şaka değil, abartı değil ya. Bütün bu göstergeler Ülkenin böyle battığını gören göstergeler.
Abartı değil bu.
Ben buradan iktidara tekrar sesleniyorum:
Bu iş şaka değil. Durum ciddi. Hem de çok ciddi.
Bu iş, sağa sola meydan okuyacağınız bir inatlaşma alanı değil. Burada aklın gereğini, bilimin gereğini yapmanız lazım.
84 milyonun hayatı ve dahi yarınlarımız tehlikede şu anda.
Yeter artık.
Her gün daha fazla mahvediyorsunuz. Her geçen gün bizleri daha fazla yoksullaştırıyorsunuz.
Yeter artık. Bu yolun sonu bataklık. Görmüyor musunuz? Bataklığa gidiyor bu ülke.
*****
Değerli arkadaşlar,
Bakın, Çöken bir ekonomide elbette her şey A’dan Z’ye zamlanıyor. Her gün, hatta her saat zam haberleri görüyoruz.
Vatandaşlarımız yerlerine çakılı kaldı. Mecazen değil, insanlar gerçekten çakılı kaldı. Kıpırdayamıyorlar.
Bir gencin evden başını çıkarması 100 lira yahu.
İktidardaki otoriter ittifak, bir yerden bir yere gitmeyi neredeyse bu ülkenin vatandaşları için imkânsız hale getirdi.
Mazot pahalı.
Benzin pahalı.
Toplu ulaşım pahalı.
Tren bileti pahalı.
Otobüs bileti pahalı.
Uçak bileti pahalı.
Ve pahalanmaya da devam ediyor, durmuyor.
Diyelim ki İstanbul’dan Ankara’ya gideceksiniz. Tren bileti nispeten daha ucuzdu, değil mi? Daha kolay erişilebilir bir ulaşım imkanıydı. O da pahalandı.
Tren biletlerine son 6 ayda tam 4 kere zam geldi. 4 kere.
Ve Arkadaşlar, bu zam kendi kendine gelen bir zam değil. Hani zam geldi deyince ya yağmur yağdı, rüzgâr esti zam geldi. Öyle değil. Bu zammı yapan birisi var değil mi?
Bu zammın herhâlde kararını veren birisi var. Kendinden gelmiyor bu zam.
Peki, tren biletlerine kim yaptı bu zammı?
Stokçular mı yaptı?
Esnaf mı yaptı?
Dış güçler mi geldi zam yaptı tren biletlerine? Tren biletlerine zammı km yaptı soruyorum size. Kim yaptı?
Erdoğan, belli belli. Çünkü bu Erdoğan zammı arkadaşlar. Kararı veren o.
Lamı cimi yok, kararı veren o.
Nasıl fahiş elektrik zamları Erdoğan zammıysa, fahiş doğalgaz zamları Erdoğan zammıysa, tren fiyatlarına yapılan zamlar da Erdoğan zammı.
Suçluyu başka yerde aramayın.
Fahiş fiyatlarla mücadele için timler kuruluyor değil mi şimdi. Bu timlere tavsiyem hiç sağda solda zammı kim yapıyor diye aramasınlar.
Hemen gitsinler Beştepe’ye. Bu işin kaynağı Beştepe, memba Beştepe’de.
Zamlarla mücadele etmek isteyenler önce Beştepe’nin kapısına gitsinler. Orada zamların sorumlularını bulacaklar.
Bakın arkadaşlar,
Hatırlarsanız, ben Ramazan Bayramı’nda otobüs bilet fiyatlarını gündeme getirmiştim ve burada bu ekrana koymuştum.
Önümüz Kurban Bayramı. Yine gündeme getiriyorum.
Ya iki bayram arası 70 gün ama 70 günde her gün zam geliyor her gün.
Geçen Ramazan Bayramından bu Kurban Bayramı’na yine bilet fiyatları arttı.
İnsanlar memleketlerine gidemiyor. Bilet fiyatları nedeniyle halkımız başka şehirde olan ailelerini ziyaret edemiyor.
Gençler okudukları şehirden kendi memleketlerine seyahat edemiyor.
İşte bak üniversiteler tek tek kapanıyor değil mi, ailelerinin yanına gidecekler. Bir bakıyorlar fiyatlara uçmuş gitmiş.
Bu fiyatlara mümkün değil.
TWEETLER: OTOBÜS BİLETLERİ GİR
Bakın, arkamdaki ekranda şu anda 4 tane tweet var. Bu 4 tweet de şu son 3 günde yazılmış.
Gençlerin yazdığı tweetler.
Gençler ne diyor?
Bir gencin daha geçen hafta 150 liraya aldığı otobüs bileti 250 lira olmuş. Onu söylüyor 1. Tweette.
2. tweette Erzurum’dan memleketi Hatay’a gidecek bir gencin kasım ayında 180 liraya aldığı otobüs bileti şu an tam 450 lira.
Rakama bakın.
Bir başka gencin geçen sene 150 liraya aldığı otobüs bileti şu anda 500 lira.
Gençler yazmış bunu. Tweet atmışlar.
Bir başkası da sene başında 60 liraya aldığı otobüs biletinin şimdi 200 lira olduğunu söylüyor.
Durum ortada.
TWEETLER: OTOBÜS BİLETLERİ ÇIK
Öyle bir kaos dönemindeyiz ki, bazı otobüs firmaları şu bayrama bilet fiyatlarını henüz açıklayamamış durumda.
Bilet satamıyoruz, bilet fiyatı açıklayamıyoruz. Çünkü ne olacağınız biz de bilemiyoruz diyorlar.
“Bayrama kadar kim öle kim kala” diyorlar.
“Bayrama kadar döviz kuru nereye gider, mazotun fiyatı ne olur bilemiyoruz” diyorlar.
Ve Akaryakıta zam gelmeyen 1 gün bile geçirmez olduk ya. Tek bir gün bile.
Her Allah’ın günü zam. Her Allah’ın günü zam.
Neden Türkiye’de akaryakıt fiyatları dünya ortalamasından çok daha fazla arttı biliyor herhalde biliyorsunuz.
Bugün Sayın Erdoğan gene grup konuşmasında bundan da bahsetmiş. Demiş ki, ‘Ya petrol fiyatları arttı ne yapalım. Bütün dünya da arttı biz de arttırdık. Sabredeceğiz’ demiş.
Bir dakika. Bir dakika. Öyle yağma yok.
Biz hesap Kitap adamıyız. Kendisi hesap kitap bilmeyebilir ama biz hesap kitap adamıyız.
Hesap ortada yahu.
Dünyada 70 lira olan petrol fiyatı çıktı 120 dolara. 70 dolarlık petrol oldu 120 dolar.
Bu ne demek?
7 lira olan benzin mazot, 12 lira olacak değil mi? Hesap basit. Birer sıfır atın.
70’den 120’ye çıkıyorsa petrolün fiyatı dolar olarak, dünyadaki benzin mazot fiyatları da 7’den 12’ye çıkmış durumda.
Biz deki olması gereken rakam nedir? 12 lira.
Peki niye 27 lira, 28 lira?
E çünkü Türkiye’de kur fırladı. Başka hiçbir ülkede yaşanmayan devalüasyon yaşandı bu ülkede.
Peki, bu kuru kim fırlattı? Bu kurdaki artışın sebebi kim?
İşte o 180 milyar dolar döviz rezervini arka kapıdan cayır cayır kim yaktıysa bu döviz kurunu fırlatan da aynı kişi.
Dolayısıyla bugün benzin, mazot Türkiye’de 12 liraya değil de 27 liraya 28 liraya 29 liraya satılıyorsa aradaki fark gene Erdoğan zammı. Bundan kaçamazsın. Yine kendi zammı.
Bir de dikkat edin bunlar ne zaman sıkışsalar Karadeniz’de doğalgaz buluyor.
Neymiş Türkiye ihtiyacının yüzde 30’unu Karadeniz de bulacağız diyor. Bir de ne diyor? Keşfetmeye bakıyoruz diyor.
Arkadaşlar bakın keşif ayrıdır. Kanıtlanmış rezerv ayrıdır. O rezervin ekonomik olan ranta bulanması ayrı bir şeydir.
Şu anda doğal gaza yaptıkları Romanya’nın doğal gaz yataklarına yakın bir noktada ‘Biz de de doğalgaz olabilirle’ ilgili şu anda bir ihtimal üzerinden şu an iş yürüyor.
Henüz kanıtlanmış rezervle ilgili bir hesap yok. Kanıtlanmış rezerv için 3-4 ayrı yerden sondaj yapmanız gerekiyor. En az 1 yıl 2 yıl süren çalışmalardır bunlar.
Ondan sonra orada rezerv var mı yok mu gerçekten kanıtlı rezerv bulursunuz ve miktarı bulursunuz.
Ondan sonra bakarsınız deniz seviyesinden aşağı örneğin 2 bin metre indiniz, denizin yatağını buldunuz, bir 2 bin de oradan aşağı indiniz mesela, eğer 4 bin metreden o doğal gazı çıkarıyorsanız onun hesabını da yapmak zorundasınız.
Piyasada doğalgaz 800 dolarken mesela eğer siz orada 1500 dolar harcayıp da o doğalgazı çıkaracaksanız beyhude bir çaba.
Niye yaptınız bu işi o zaman?
Dünyadaki fiyattan çok daha kazık bir fiyata üretiyorsanız niye yapıyorsunuz bu işi?
Kaldı ki bugüne kadar oradan üretilen doğal gazın hepsi Türkiye’nin doğalgaz temin ettiği fiyatlardan daha pahalıya mal olmuştur bugüne kadar.
Evet kendi kaynağımız olsun, evet araştıralım ama siz bu milleti aldatmayın. Bu milleti daha kanıtlanmamış, daha hesabını kitabını yapamadığınız doğalgaz rezervleriyle aldatmayın, kandırmayın kimseyi.
Ama bunlar ne yapıyor. Ülke battıkça hep bir umut veriyor. Ülke battıkça ümit vermeye çalışıyor.
Ama kusura bakmayın millet bunları almıyor ya. İnanmıyor size inanmıyor.
Çünkü ne demişler yalancının mumu yatsıya kadar yanar demişler.
Bu hükümet için yatsı vakti geldi de geçti.
Ben geçen İzmir’de gösterdim işte videoları. Ya 7 yıldır 7 yıldır enflasyon düşecek tek haneye inecek diyor. Enflasyon tek haneye inecek diyor. Enflasyon tek haneye inecek diyor. 7 yıldır.
Takılmış plak gibi.
Enflasyon bırak tek haneyi 2 haneyi 3 haneye çıktı yahu.
Durdurabilene aşk olsun.
Ne diyor döviz kuruyla ilgili. Daha döviz kuru 2 lira 60 kuruşken dolar, gösterdi bunu defalarca... Ne diyor? ‘Yok diyor dolar almayın eliniz yanar’ diyor. ‘İner çıkar bunlar önemli değil’ diyor.
Bugün geldi 17.25 oldu.
Söylediğinin hiçbir kıymeti yok. Tamamen boş laf. İleriye doğru insanları aldatmaya dayanan bir söylemle koskoca ülkeyi yürütmeye çalışıyor.
*****
Arkadaşlar, Gelelim uçağa…
Otobüsten bahsettik, trenden bahsettik uçak biletleri...
Ne oldu şimdi? İç hat havayolu tavan bilet fiyatına daha yeni 200 lira zam yaptılar tavan fiyat 899 lira oldu.
Eğer aktarma olmayan, tek uçuşla gidebileceğiniz bir yerse 899.
Yok aktarma gerekiyorsa 1000 liranın altında bilet hemen hemen artık uçak bileti yok.
Arife günü İstanbul’dan Van’a gidip, bayramın dördüncü günü İstanbul’a dönecek birisinin ulaşım masrafı en az 2.500 liradan aşağı değil 2500 lira. Rakama bakın.
İktidardaki otoriter ittifakın dayattığı koşullar öğrenciye, işsize, dar gelirliye diyor ki;
“Sen bayramda evinden çıkma, otur oturduğun yerde” diyor.
“Aileni, sevdiklerini görme. Bayramı da kutlama” diyor.
“Her yere havalimanı yaptım” diye övünenler, bilet fiyatlarını şimdi arşa çıkarıyor.
Elbette ulaşım için her türlü hizmet yapılacak. Devletin görevidir bu. En iyisini yapmak zorunda.
Havaalanıysa havaalanı, terminalse terminal ama ya benim Siirt’teki memur arkadaşım Mustafa, uçağa binip İstanbul’daki annesini bayramda göremiyorsa, ben o havaalanını ne yapayım ya.
Bu vatandaş o yapılan havaalanlarını kullanamıyorsa, artık gücü yetmiyorsa imkânı yetmiyorsa biz ne ya
*****
Değerli arkadaşlar,
Biz ülkemizi en iyi yatırımlarla donatmak isteriz.
Bizim hedefimiz ülkemizi bölgemizin en güçlü ekonomisi yapmak.
Ülkemizi bölgemizin en güçlü ekonomisi yapmamızın ise tek bir yolu var:
Defalarca vurgulamaktan dilimde tüy bitti. Ama bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan tekrarlayacağım.
Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer.
Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer.
Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer.
Bunlar anlamış değil. Mümkün değil bakın.
Ağızlarıyla kuş tutsalar yapamayacaklar, beceremeyecekler.
Dün burada bu salonda Adil Yargı Eylem Planımızı kamuoyuyla paylaştık.
Hukuk devleti yolunda atacağımız adımların önemli bir bölümünü kamuoyuna duyurduk.
Yargı bağımsızlığını tesis edecek somut adımları açıkladık burada.
Öyle yargıyı tarafsız, bağımsız yapacağız. Tamam da nasıl?
İşte biz o nasılın cevabını verdik burada.
Yürütmenin yargı üstündeki gölgesini kaldıracağımızı taahhüt ettik.
Çünkü biz bunları yapmak zorundayız.
Otoriter ittifaka da buradan sesleniyorum: İktidara diyorum ki ya Girin web sitemize bakın.
Bu saatten sonra yapacağınız en hayırlı iş, bizim eylem planlarımızdan kopya çekmektedir.
Orada her şey var. Tüm çözümler var.
Yahu, ülkeyi uçurumdan aşağı yuvarlamanın eşiğindesiniz şu anda. Uçurumun kenarındayız.
Açın bakın! Her bir eylem planımızda neyi nasıl yapacağımız açık açık yazıyor.
Yeter artık. Ülkemizi uçurumun eşiğine getirdiniz. Tekrar tekrar vurguluyorum bunu. Çünkü durum çok ciddi arkadaşlar.
Şakası yok inanın yahu.
İnanın an meselesi an o uçurumdan düşmek. Temerrüt ve iflas çukuruna düşmemiz an meselesi. Bir gecede olur yahu.
Derhal, ama derhal bu hükümeti önlem almaya çağırıyorum şu an derhal.
Derhal akıl dışı, bilim dışı tezleri terk edin. Derhal işi uzmanlarına bırakın.
Ve derhal elinizdeki iktidarı sakince bi kenara bırakın.
Öyle görünüyor ki seçime kadar becermeyecek bunlar, seçime kadar ben korkarım ki ülkeyi, uçurumdan yuvarlayacaklar ülkeyi.
Bırakın ki biz ülkemizi layıkıyla yönetelim.
Bırakın ki, henüz iflas etmeden ülkemizi alıp buradan düzlüğe çıkaralım.
Bırakın ki, gençler, kadınlar, memurlar, emekliler, çiftçiler, kuryeler, esnaf, sanatçılar huzura ersin.
Zaten seçimde gideceksiniz. Zaten seçimi biz kazanacağız.
Ama İşimizi daha fazla zorlaştırmayın.
Çünkü hasar büyüyor hasar büyüdükçe bu hasarı onarmak zaman alacak.
Bırakın ki millete biz en kısa sürede nefes aldıralım.
Bırakın ki, Türkiye iflas etmesin!
*****
Değerli arkadaşlar,
Ben sözlerimin sonuna geldim.
Zaten sözün bittiği bir noktadayız.
Sorusu olan basın mensubu arkadaşlarımız varsa, birkaç soru alalım ve programımızı tamamlayalım.