Saygıdeğer konuklar,
Değerli çalışma arkadaşlarım,
Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımız,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Partimizin Adil Yargı Eylem Planını açıklayacağımız basın toplantımıza hoş geldiniz diyorum.
Eylem planımızın, ülkemizin her geçen gün daha da ağırlaşan adalet sorununun son bulmasına vesile olmasını diliyorum.
*****
Değerli konuklar,
Bildiğiniz gibi, tam 1 yıldır pek çok konuda eylem planları açıklıyoruz.
DEVA Partisi iktidarının ilk 90 gününde ve 360 günde atacağı adımları bütün detaylarıyla ortaya koyuyoruz.
Bu adımların hepsini madde madde takvimlendiriyoruz. Her bir taahhüdümüzün bütçesini hesap ediyoruz, hesabını kitabını yapmadığımız hiçbir taahhüde de girmiyoruz. Yani hem zaman veriyoruz, süre veriyoruz hem de bütçeyi ilgilendiren bir yönü varsa bunu da mutlaka hesap ediyoruz ve bütçeye sığabilecek bir adım olarak açıklıyoruz.
Neyi, ne zaman, nasıl yapacağımızı bilerek hareket ediyoruz. Alışılageldik “bol keseden vaat” siyasetine de Türkiye’de artık biz son vermiş durumdayız.
Çünkü bizim, içi boş kavgalarla oyalanacak vaktimiz yok. Biz, sorun çözmeye geliyoruz.
Çözüm odaklı yaklaşımımızın vatandaşlarımız tarafından da giderek artan takdir toplamasından da kıvanç duyuyoruz.
Bugüne dek 9 ayrı alanda eylem planı açıkladık. Bugün de “10 numara” bir eylem planıyla karşınızdayız.
Birazdan açıklayacağımız “Hukuk Devleti Yolunda, Adil Yargı Eylem Planımızın” gerçekten çok özel bir yeri var.
Çünkü bizim her alandaki eylem planlarımızın başarıyla uygulanmasının olmazsa olmaz koşulu, Türkiye’nin sağlam bir hukuk zeminine kavuşmasıdır.
Sağlam bir hukuk zemini yoksa o zeminde adalet yoksa ülkede hangi alanda başarı elde etmeye çalışırsanız çalışın ihtimal çok zayıftır.
Büyük ihtimalle çuvallarsınız.
Atacağınız her adımı yapacağınız her reformu, ülkeye getireceğiniz her yeniliğin öncelikle sağlam bir hukuk ve adalet zeminine oturması gerekir.
Üstüne basa basa vurgulamak isterim ki: Siyasi istikrarın ve ekonomik refahın olmazsa olmaz koşulu, hukukun üstünlüğüdür.
İşte bu nedenle, bizim büyük idealimiz ülkemizin gerçek bir hukuk devleti olmasıdır.
Hedefimiz; hukuku üstün kılmaktır.
Bunun yolunun da öncelikle, yargının bağımsızlığından ve yargının tarafsızlığından geçtiğini çok çok iyi biliyoruz.
Şu anda ne yazık ki, yargıda bağımsızlığın ve tarafsızlığın esamesinin okunmadığı bir dönemden geçiyoruz.
Yargıya güven iyice sarsılmış durumda.
Bunun çok basit bir sebebi var. Çünkü bu iktidar yargıyı, elinde sallandırdığı bir sopa olarak görüyor.
Fikrini beğenmediği kişilere, kurumlara, şirketlere karşı kullandığı bir sopa.
84 milyon görüyor: Yargı kurumlarında kayırmacılık ve kadrolaşma yaşanıyor.
84 milyon görüyor: Çok sayıda insan haksız yere tutuklanıyor.
Yine 84 milyon görüyor: Yargı bağımsız olmayınca, Sayın Erdoğan’ın tut dediğini tutuyor, sal dediğini salıyor.
Hatta işi öyle bir noktaya getirdiler ki, eğer sadece Türkiye Cumhuriyeti pasaportunuz varsa, Allah sizi mahkemeye düşürmesin. Yandınız. Ama Amerika, Almanya pasaportunuz falan varsa bir nebze daha şanslısınız.
Böyle bir sistemde değerli arkadaşlar adaletten söz edilemez.
Akıl almaz iddianameler yazan savcıların ödüllendirildiği, Anayasa Mahkemesi üyeliği için, yargı kurumlarının “göstermelik basamak” veya bir “transit noktası” olarak kullanıldığı bir ülkede adalet olmaz.
Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan hâkimlerin, adeta ödüllendirilerek, Adalet Bakan Yardımcısı yapıldığı bir ülkede adaletten bahsedilemez.
“İktidara hizmet” etmenin öncelik olarak dayatıldığı bir yargı düzeni asla bu ülkede adaleti sağlayamaz.
Ha bu çürümeye direnen, işini doğru düzgün yapan hâkim ve savcılarımız yok mu? Elbette var.
Bağımsız ve tarafsız kalmaya çalışan, hukukun evrensel ilkelerini ve vicdanının sesini dinleyen hâkim ve savcılarımız elbette var.
Hani derler ya, “Ankara’da hakimler var”.
Evet, Ankara’da hâlâ hakimler var.
Ancak onları da ceza niteliğindeki tayinlerle, disiplin cezalarıyla, soruşturmalarla, her türlü baskıyla yıldırmaya çalışıyorlar.
Ama onlar varlar. Ve daima olacaklar.
Bu vesileyle, sizlerin huzurunda, tüm baskılara ve zorluklara rağmen hukuku koruyan yargı mensuplarımıza bir vatandaş olarak teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
***
Değerli arkadaşlar birazdan ben eylem planımızla ilgili başlıkları vereceğim. Arkasından Mustafa Bey detaylarını sizlerle paylaşacak ama burada diyoruz ki hukuk devleti yolunda adil bir yargı için eylem planı diyoruz.
Fakat adil bir yargı için en önemli değişiklik ne olacak biliyor musunuz? En önemli değişiklik...
İktidar değişikliği.
En önemli değişim ülkeyi yöneten zihniyetin yani bu iktidarın topyekûn değişmesi olacak.
İktidar değiştiği anda bizler iktidara geldiğimiz anda inşallah göreceksiniz bakın yargının üzerindeki baskı bir anda sona erecek.
Hani ben taa partimiz kurulmadan önce söylemiştim ya ‘Bir anda’ diye işte bir anda değişecek.
O baskı iklimi bir anda sona erecek.
Yargının bağımsızlığıyla ilgili bağımsızlık yolunda atılmış en önemli adım da işte bu olacak.
Geçenlerde bir yüksek yargı mensubuyla bir yerlerde karşılaştık şöyle kısa bir sohbet ettik.
Bana bunu o hatırlattı biliyor musunuz? Ya dedi, “Siz taa partiniz kurulmadan önce bir işaret yapmıştınız yargının bağımsızlığıyla ilgili, ben buna yürekten inanıyorum biliyor musunuz?” dedi. “İktidar değiştiği anda bu anında olacak” dedi. “Bir anda iklim değişecek ülkede” dedi.
Ben biraz da o sohbetin o kısa sohbetin hafızası ile bunu sizlerle tekrar paylaşmayı ihtiyacı duydu.
Gerçekten arkadaşlar ş anda anayasayı yok sayan, yasaları yok sayan bir iktidar iş başında.
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymuyorum, saygı duymuyorum diyen bir devlet başkanı var şu anda ülkede.
Alt mahkeme Anayasa Mahkeme’sinin kararlarına uymayabilir. Niye?
Taa adalet sisteminin, hukuk sisteminin köküne adeta kibrit çakan bir zihniyet şu anda ülkeyi yönetiyor.
Bu ülkede yargının bağımsızlığından bahsedilebilir mi?
Bu ülkede yargının tarafsız çalışabilmesinden bahsedilebilir mi?
Önce hukuk.
Herkes mevcut hukuk içerisinde çalışacak.
Hukuku değiştirmenin yani yasaları değiştirmenin yolu var. Yasaları değiştirmenin yolu Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Gidin yasaları değiştirin.
Ama yaptığınız her şey yasalar içinde olsun.
Fakat şu anda ki zihniyet ne diyor?
“Ben 50 artı 1 ‘i aldım mı kardeşim, 50 artı 1 cebimde mi diyor, Anaya dediğin de zaten 50 artı 1... Anayasa da 50 artı 1. E demek ki ben Anayasaya uymayabilirim” diye kendine bir meşruiyet zemini oluşturmaya çalışıyor.
Böyle bir şey yok. Kimse kusura bakmasın.
Bu millet size o 50 artı 1’i verirken 2018’de yine referandumla oyladığı Anayasa içerisinde çalışın diye bu yetkiyi size verdi.
Siz mecliste yemin ederken bu ülkenin Anayasasına bağlı kalarak çalışacağım diye yemin ettiniz.
Yemininizin gereğini yapın.
Ya da çekin gidin.
Ama zaten az kaldı inşallah az kaldı.
İlk seçimde müsait bir yerde inecekler ve işte o anda Türkiye’de her şey değişmeye başlayacak.
*****
Değerli konuklar,
Şimdi eylem planımızda yer alan bazı hususları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Arkasından dediğim gibi eylem planımızın daha geniş sunumunu Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanımız Sayın Mustafa Yeneroğlu sizlerle paylaşacak.
Öncelikle şu noktanın altını çizmek istiyorum.
Adil Yargı Eylem Planımız, hukuk devleti yolunda attığımız dev bir adımdır. Ülkemizdeki yargı krizine karşı hukuk namına verdiğimiz bir yanıttır.
Eylem planımızda, hukuk eğitiminden başlayacak. Eğitimden.
Avukatlık, hakimlik ve savcılık mesleklerini kapsayan ve yargı organlarına dek uzanan da geniş bir çalışmayı da bugün sizlerle paylaşmış oluyoruz.
Vatandaşlarımızın adil yargılanma hakkını tesis edecek düzenlemeleri bu eylem planımızda belirlemiş olduk.
*****
Adil Yargı Eylem Planımız, eğitimle çocuk yaştaki eğitimle başlıyor.
Çocuklarımızın adalet bilinciyle büyümesini hedefliyoruz.
Bu amaçla, ilkokul yıllarından itibaren özgürlükçü demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve kadın erkek eşitliği gibi konular eğitimde müfredata mutlaka koyulacak.
Çünkü niyet küçük yaşlardan itibaren gelişmeye başlıyor.
Çünkü hak bilincinin bir zihniyet meselesi olduğunu biz çok çok iyi biliyoruz. O yüzden temelden başlayacağız.
Yükseköğretim düzeyinde de adımlar atacağız. Ülkemizde çok ciddi anlamda hukuk fakültesi enflasyonu yaşandığını maalesef görüyoruz.
Bu enflasyona bağlı olarak da hukuk fakültelerinin eğitim standartları düşüyor.
Biz, hukuk eğitiminin niteliğini artıracağız.
Hukuk eğitimi için gereken kriterlere uymayan hukuk fakültelerini de kapatacağız.
Herkes işini ciddiye alsın, herkes yaptığı işi düzgün yapsın.
*****
Avukatlık mesleğine gelecek olursak;
DEVA Partisi iktidarında, avukatlık mesleğini güçlendirecek adımlar atacağız.
Çoklu baro sistemine son vereceğiz.
Ceza yargılamalarında, savunma makamı ile iddia makamını eşitleyeceğiz.
Öncelikle duruşma düzeninde savcı ile avukatın eşit konumda oturmasını sağlayacağız.
Bu biliyorsunuz Avrupa Birliği normlarıdır. Bu biliyorsunuz hukuk standartlarının, demokrasi standartlarının yüksek olduğu her ülkede standarttır.
Ama önce ne gerekiyor? Zihniyet değişikliği gerekiyor.
Ayrıca avukatların gelirini iyileştireceğiz.
Bu doğrultuda; Adalet Bakanlığı bütçesinden stajyer avukatlara ödenek ayıracağız.
Adli yardım ve CMK hizmeti veren avukatlara ödenen ücretleri artıracağız.
Bağlı çalışan avukatlara, baroların belirlediği tavsiye niteliğindeki ücretlerden düşük maaş verilmesini de engelleyeceğiz.
Avukat arkadaşlarımız daha bir coşkuyla alkışlıyor bakıyorum. DEVA Parti’sinde çok hukukumuz var Sağ olsunlar. Çok sayıda avukat arkadaşımız var. Ateş düştüğü yeri yaktığı için onlar bu söylediklerimin değerini, kıymetini biliyor.
Gelelim hâkim ve savcılığa.
İlk adım: hâkimlik ve savcılığa girişte mülakatı kaldıracağız.
Yazılı sınavlarda başarılı olan adayları eleyen, başarısız olan adayları ise üst sıralara yükselten şu andaki uygulamaya son vereceğiz.
DEVA Partisi iktidarında, yargıda liyakat konuşacak liyakat.
Hâkim ve savcılarımıza coğrafi teminat getireceğiz. Böylece hâkim ve savcılar hiç kimseye referans borcu hissetmeyecek.
Disiplin suçu olmadığı sürece, iktidar hiçbir şekilde onları görevden alamayacak.
Zaten bağımsızlık böyle sağlanıyor. İktidarın yaptırımlarını sopasını her an her an tepelerinde hisseden savcılarımızın hakimlerimizin bağımsız bir şekilde görev yapmaları mümkün değil arkadaşlar, mümkün değil.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu kapatacağız. Çünkü orada artık işler rayından çıktı. Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak iki ayrı yeni yapı kuracağız.
Reset atacağız yani.
Nasıl YÖK’ü kapatıp yükseköğretim de reset atacaksak bu Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu kapatıp iki yeni kurumla orada da reset atmak gerekecek.
Kuracağımız Hâkimler Kurulu’nda bakan da dahil olmak üzere, Adalet Bakanlığı’ndan hiçbir temsilciye yer vermeyeceğiz.
Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu üyeliklerinde de “çoğulculuğu” sağlayacağız, çoğulculuk.
Bu amaçla “farklı kanallardan üye seçimi” ile oylamalarda “gizli ve tek oy seçim” usulünü getireceğiz.
Böylece herhangi bir grubun, kurullara egemen olmasını da engelleyeceğiz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Gelelim Anayasa Mahkememize…
Hep beraber görüyoruz, iktidar ortakları Anayasa Mahkemesi başkanını ve üyelerini alenen tehdit ediyorlar.
Hatta hızını alamayan Krizlerin Ortağı, Anayasa Mahkemesi’ni kapatmak bile istediği söyledi. Kafaya bak kafaya...
Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, boş.
Biz, DEVA Partisi iktidarında, Anayasa Mahkememizi güçlendireceğiz. Lamı cimi yok.
Çünkü Anayasa Mahkemesi, hedefimizdeki tam demokratik siyasal sistemin tam da merkezinde olmak zorundadır.
Çünkü bizim hedefimiz; vatandaşlarımızın tüm hak ve özgürlüklerini korumaktır.
Bu amaçla, 12 Eylül 2010 referandumuyla kazandığımız, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının kapsamını da genişleteceğiz.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin yapısında da değişikliğe gideceğiz.
Mahkemenin üye sayısını 15’ten 21’e yükselteceğiz.
Bu 21 üyenin 18’ini TBMM nitelikli çoğunlukla seçecek. Böylece Yüksek Mahkeme’nin demokratik meşruiyetini sağlayacağız.
TBMM’de, Anayasa Mahkemesi’ne seçilecek adaylarla ilgili bir görüşme bir mülakat sistemi getiriyoruz. Bakın bu çok önemli. Bu mülakatlar da canlı yayınlanacak. Tüm toplumun gözü önünde olacak.
Yani Anayasa Mahkemesine üyelik için aday olan bir insan önce gidecek demokrasimizin en önemli istişare mekanizması olan TBMM önünde, toplumun ve milletin önünde şöyle bir tartıya çıkacak.
Orada bir kanaat oluşacak.
Mecliste oluşan ki orada muhalefet var, iktidar var, basın var. Mecliste oluşan ve toplumda oluşan kanaat Anayasa Mahkemesi üyelerinin nihai seçimi için çok önemli bir baz teşkil edecek.
Liyakat diyoruz ya liyakat işte bu meclisteki görüşme, mülakat bir liyakat testi anlamına gelecek aynı zamanda.
Çok önemli bir mekanizma.
Biliyorsunuz devletin diğer bağımsız kurullarının başındaki kişiler için de biz bu sistemi önerdik, eylem planlarımızı açıkladık şimdi de Anayasa mahkemesi üyeleriyle ilgili aynı mekanizmayı burada açıklıyoruz.
Böylelikle Yandaşlıkmış, candaşlıkmış; Anayasa Mahkemesi üyeleriyle ilgili ifadeler de kalmayacak.
Şu kime yakın? Bu kimin adamı?
Gerçekten üzücü şeyler bunlar ya.
Bir hukuk devletinde bunlar konuşulabilir mi? Kimsenin zihninden, aklından bile geçemeyecek böyle şeyler.
‘Anayasa Mahkemesi üyesiyse oraya hak ederek gelmiştir ve liyakati o konuma uygundur’ diyecek herkes.
Ve güveneceğiz. Anayasa Mahkemesine güveni böyle oluşturacağız. Anayasa Mahkemesine güvenin olmadığı, Anayasa Mahkemesi’nin itibarının her gün ayaklar altına iktidar tarafından alındığı bir ülkede hukuk devletinden bahsetmek mümkün değil arkadaşlar mümkün değil.
Anayasa Mahkemesi’ne; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay tarafından belirlenecek adaylarda en az 5 yıl Yüksek Mahkeme üyesi olarak görev yapmış olma şartını da getireceğiz.
Böylece ara durak, transit geçiş noktası falan o konular da bitmiş olacak.
*****
Değerli konuklar,
Yargı eylem planımızın diğer bir hedefi de vatandaşlarımızın adil yargılanma hakkını tesis etmektir.
Bakın, az evvel Anayasa Mahkemesi’nden bahsettim. Şimdi size çok çarpıcı bir istatistik vereceğim. Ve bu istatistik gittikçe bozuluyor biliyor musunuz?
Partimiz kurulalı 2 yıl oldu. Bu istatistiğe her baktığımızda her güncellediğimizde, Anayasa Mahkemesi’nin web sitesine baktığımızda rakamlar gittikçe kötüleşiyor. İyileşmiyor.
Vereceğim istatistik şu;
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurularda, esastan incelenen dosyaların yüzde kaçında hak ihlali veriliyor, biliyor musunuz?
Bakın 100 vatandaşımız Anayasa Mahkemesine başvurmuş, bireysel başvuru hakkı çerçevesinde ve bu başvuruları Anayasa Mahkemesi esastan incelemiş. Esastan incelediği dosyalara bakıyoruz. Bu esastan incelenen dosyalarda Anayasa Mahkemesi tam yüzde 97 oranında vatandaşı haklı buluyor, bu vatandaşımızın geçmiş olduğu süreçlerdeki mahkemelerin aldığı kararları yanlış buluyor.
Devletin ilk derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi’nin esastan incelediği 100 dosyanın sadece 3’ünde hakkaniyete uygun bir karar vermiş.
Şu işe bakın yahu.
Rakamlar görüyor musunuz?
Yazık değil mi bu millete.
Bir de böyle hakkını arama mücadelesi veren, bütün yargı aşamalarını geçip, ya bir de ben gideceğim Anayasa Mahkemesine başvuracağım. Bireysel başvuru hakkımı kullanabileceğim diyen vatandaşlardan buna bakıyoruz.
Bir de süreç içerisinde yorgun düşen, bezen, pes eden vatandaşlarımız çok maalesef. Sayıları çok.
Bu ancak mücadele sonucunda oralara gelip de kendini anlatabilen vatandaşlarımızın yüzdesi.
Peki, vatandaşımızın en çok hangi hakkı ihlal ediliyor biliyor musunuz? Hani hak ihlali kararı veriyor ya Anayasa Mahkemesi, hak ihlallerinin çeşitleri var. Bu çeşitlerden bir tanesi de Adil yargılanma hakkı. Yani Adil yargılanma hakkı ihlal edilen vatandaşlarımızın yüzdesi de tam yüzde 71.
Yani bu yüzde 91 ihlal pastasına bakıyorsunuz yüzde 97, onun içerisinde de yüzde 71’i Adil yargılanma hakkının ihlali. Şu işe bakın ya.
Bunu diyen de öyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi falan değil çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir karar verdiğinde iktidar hemen yabancı güçlerden bahsediyor, ‘Ey Avrupa’ diyor, ‘Ey Ahim’ diyor. Konuşuyor da konuşuyor. Boş.
Ya iyi de bu bizim yerli ve milli Anayasa Mahkememiz arkadaşlar.
Bakın, bu Anayasa Mahkememiz bu hak ihlali kararlarını veriyor.
Biz nihayetinde devletin üstünden bu utancı kaldıracağız arkadaşlar
Yargılamaların, adil bir şekilde ve makul bir sürede tamamlanması için de gerekli tüm düzenlemeleri yapacağız.
DEVA Partisi iktidarında; Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararların derhal uygulanmasını sağlayacağız.
“Tanımıyorum” gibi sözler, bu hoyrat dönemin basın arşivine konacak.
Yargının böyle bir hukuksuzlukta artık imzası olmayacak.
Kimsenin şüphesi ve tereddüdü olmasın.
DEVA Partisi iktidarında hukukun üstünlüğünü tesis edeceğiz inşallah.
Yürütmenin yargı üstündeki gölgesini kaldıracağız.
Yargı mensuplarından, “parti komiseri” gibi davrananların da önüne geçmiş olacağız.
Suçsuz insanlara, suçlu muamelesi yapanların önüne seti çekeceğiz hep beraber.
Ülkemizin “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”ndeki yerini de değiştireceğiz.
Nerelerdeyiz biliyor musunuz bakın arkadaşlar Hukukun Üstünlüğü Endeksi, 139 ülkeyi ölçmüşler 139 ülke, Türkiye 139 ülke arasında 117.sırad yahu. En dipteki lig de en dipteki.
Yazık yahu.
Bu ülkeye yazık, bu ülkenin vatandaşlarına yazık. Utanç verici bir durum gerçekten. 139 ülke arasında 117.
Yani hukukun üstünlüğünün nerdeyse sıfırlandığı bir ülkeyiz şu anda. O ligdeyiz.
İste biz inşallah Türkiye’yi hukuk standartları konusunda en üst lige çıkarmayı hedefleyerek yürüyeceğiz.
Bunların bir kısmı, atacağımız adımların bir kısmı hemen, bir kısmı 90 gün, bir kısmı 180 gün, bir kısmı 360 gün ama yapacağız.
Çünkü hedeflerimiz çok net.
Ne yaptığımızı da ne yapacağımızı da çok çok iyi biliyoruz.
Ve bütün bu hazırlıkları da gerçekten Türkiye’nin birinci sınıf, en iyi hukuk ekipleriyle yapıyoruz.
Böylelikle Demokratik gerilemeyi de hep beraber durdurmuş olacağız.
Ülkemizi “tam demokratik hukuk devleti” yapacağız.
*****
Değerli arkadaşlar,
Ben sözlerime şimdilik burada son vereceğim.
Eylem planımızın hazırlanmasında emeği geçen, başta Mustafa Bey, Bilgehan Bey olmak üzere, çok geniş bir ekip var, hepsini saymayım. Hepsine çok çok teşekkür ediyorum.
Şimdi sözü, eylem planımızın biraz daha geniş bir sunumunu sizlerle paylaşmak üzere, Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanımız Sayın Mustafa Yeneroğlu’na bırakıyorum.
Buyurun.