Manisa Demokrasi Meydanı
Merhaba Manisa,
Sanayimizin, ticaretimizin, tarımımızın can damarı Manisa merhaba,
Üzüm bağlarıyla, zeytin ağaçlarıyla, binlerce yıllık bu verimli tarım topraklarıyla, merhaba Manisa,
Şehzadeler şehri merhaba.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Türkiye’nin yükselen yıldızı
DEVA Partisi adına, Manisa’dan tüm Ege’ye selamlarımı sevgilerimi iletiyorum.
***
Bugün, DEVA Partisi olarak 81 il merkezinde varız,
700 ilçede ilçe başkanlarımız görevinin başında,
Damla damla büyüyoruz.
Sel olup barajları yıkacağız inşallah.
Her alanda çalışıyoruz. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin bütün yapacaklarını detaylarıyla hazırlıyoruz, eylem planı olarak hazırlıyoruz ve açıklıyoruz.
İlk adımı toprağa attık.
Tarımla ilgili, çiftçilerimizle ilgili ne yapacağımızı ortaya koyduk.
Hemen arkadan afet eylem planımızı açıkladık.
Daha sonra sosyal politikalar, sosyal desteklerle ilgili yapacaklarımızı açıkladık.
Hemen arkasından Dijital Dönüşüm Teknoloji Eylem Planımızı ortaya koyduk.
Ekonomi, finans, istihdam konusunda yapacaklarımızı 119 madde olarak sıraladık.
Yerel yönetimler şehircilik eylem planımızı ortaya koyduk.
Yüksek öğretimde ne yapacağımızı 50 maddede anlattık.
En son doğa hakları ve çevreyle ilgili, daha yaşanabilir bir Türkiye için ne yapacaklarımızı bütün detaylarıyla açıkladık.
Her şeyiyle hazırlanıyoruz.
Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin ilk 90 günde, ilk 180 günde, ilk 360 günde yapacaklarının tamamını bugünden hazırlıyoruz ve toplumla paylaşıyoruz.
Biz sadece laf üretenlerden değiliz.
Biz iş üretiyoruz iş.
Verdiğimiz bütün sözü yazılı olarak, yazılı tarihler olarak açıklıyoruz, söz uçuyor, yazı kalıyor.
Biz bu yola muhalefet olmak için çıkmadık.
Biz bu yola bu ülkeyi yönetmeye talip olduğumuz için iktidar olmak için yola çıktık.
Evet ülkemiz zor dönemler yaşıyor şu anda.
Her türlü krizi yaşıyoruz.
Ülkemiz şu anda bir ekonomik kriz yaşıyor doğru,
Ama aynı zamanda bir adalet krizi yaşıyoruz.
Aynı zamanda bir eğitim krizi yaşıyoruz.
Aynı zamanda bir dış politika krizi yaşıyoruz, dış güvenlik krizi yaşıyoruz.
Bu hükümet ülkemizi çoklu bir kriz ortamına soktu.
Aynı hastalardaki çoklu organ yetmezliği gibi bir şey, çoklu kriz ortamı.
Her alanda kriz var.
Zamları hayat pahalılığını herkes görüyor, yaşıyor.
Bakın bu sabaha Manisa’da pazarda başladık,
Pazara girdiğimiz andan itibaren her dakika yolumuzu emeklilerimiz kesti, asgari ücretle geçinmeye çalışan vatandaşlarımız kesti, çiftçilerimiz yolumuzu kesti, Pazar esnafı haykırıyor.
Herkes hayat pahalılığından şikâyet ediyor,
Herkes zamlardan şikâyet ediyor,
Zam arkasına zam, zam arkasına zam.
Bunlar bu ülkeyi artık yönetemiyor arkadaşlar, yönetemiyorlar.
Artık müsait bir yerde inme zamanları geldi. Geçti bile. Vakit geldi geçti doğru.
Ve maalesef arkadaşlar, bu kadar sıkıntı yaşıyoruz fakat yaşadığımız bunca sıkıntının sebebi olarak hep başka yerleri işaret ediyorlar.
Başka başka sebepler icat ediyorlar.
Neymiş? Dünya’nın her yerinde enflasyon varmış, öyle diyorlar değil mi?
Ya Japonya’da enflasyon yıllık yüzde 2 ye çıktı diye adamlar panik oldu.
Avrupa’da Amerika’da enflasyon yüzde 5 yüzde 7 oldu diye herkes şikâyet ediyor, çok enflasyon var diyor.
Bizde TÜİK’in açıkladığı makyajlı rakam 73,5, buçuğu da var ha. O kadar hassas ölçüyor ki TÜİK, 73,5 diye enflasyon açıklıyor. Şuna bak şuna.
Gerçek enflasyonun ne olduğunu Manisa biliyor ya.
Yüzde 100, yüzde 200 başka, yüzde 300 aynen.
Pazarda tek tek esnafa sordum bu sabah, geçen sene bu ürününü kaça satıyordun? Bu sene kaça satıyorsun diye.
Enflasyon yüzde 200 yüzde 300 diyor pazarcı esnafımız.
Fakat emekli maaşı ne kadar artıyor?
Asgari ücret ne kadar artıyor?
Az değil mi az artıyor.
Çünkü, bu hükümet emeklimizin maaşını, asgari ücreti kendi TÜİK’e açıklattırdığı uydurma düşük enflasyon kadar arttırıyor.
Oysa gerçek hayat çok hızlı pahalanıyor.
Gerçek enflasyon çok yüksek.
Ama bu dürüst bir devlet yönetimi değil arkadaşlar, değil.
Sen önce çık dürüst bir şekilde enflasyonun kaç olduğunu açıkla, ondan sonra dön asgari ücreti de o kadar arttır. Dön, emeklinin maaşını da o kadar arttır.
Böyle bir şey olmaz, kabul edilmez.
Bu meydanda esnaf kardeşim var mı?
Şöyle esnaf kardeşlerim el kaldırsın bakalım.
Emekliler bir el kaldırsın emekliler.
Ne kadar emekli maaşı? 2500
Şimdi 2500 Lira emekli maaşıyla bu hayat pahalılığında, zamlarda nasıl geçinilecek ya?
Bak biraz önce bir otobüs şoför arkadaşımız yolumuzu kesti,
Durdurdu arabasını indi,
Halk otobüsü kullanıyor.
Aşağıdaki stepne lastiğinin yerini gösteriyor, boş diyor stepne lastik taşıyamıyorum diyor, lastik oldu 4000 Lira 4500 Lira diyor.
Mazot 28 Lira, her gün zam geliyor ya her gün.
Çiftçimiz bunu ödüyor mu? Yüksek para verip mazot alıyor mu? Alıyor.
Esnafımız, şoför esnafımız 28 Lira verip alıyor mu? Alıyor.
Fakat asıl bu işin derininde dibinde bir sorun var arkadaşlar.
O da ne biliyor musunuz?
Dolar kuru, Dolar.
Dolar kuru arttığında bu ülkede A’dan Z’ye her şeye zam geliyor.
Çünkü petrol demek Dolar demek.
Bugün, bizim buğday için gübre ihtiyacı olan, meyve sebze yetiştiren gübreye ihtiyacı olan bütün çiftçimiz, bu gübreyi Dolarla alıyor.
Dolar artınca gübrenin fiyatı artıyor.
Dolar artınca yem fiyatı artıyor.
Dolar artınca tohum artıyor, ilaç arıyor.
Peki hiç düşündünüz mü Dolar niye artıyor diye?
Niye artıyor?
Bunlar tutturdular Merkez Bankasının 130 milyar Dolarlık döviz rezervini arka kapıdan cayır cayır sattılar.
Merkez Bankasındaki dövizi tükettiler yahu.
Şu anda Merkez Bankası 60 milyar Dolar içeride 60 milyar Dolar ekside.
Merkez Bankasının elindeki dövizi sattıkları gibi,
Gidip Katardan Birleşik Arap Emirliklerinden borç aldıkları dövizi de sattılar arka kapıdan, hala satmaya devam ediyorlar.
40 milyar Dolarda bu sene sattılar yahu, 40 milyar Dolar sadece yılbaşından bu yana.
Doları sat sat sat ne oldu?
Artık denizin suyu tükendi.
Altında uçtu gitti, doğru.
Dövizi kalmadı devletin dövizi, onun için pahalanıyor şimdi, onun için kontrol edemiyorlar.
Ben buradan Erdoğan’a soruyorum;
Bu 130 milyar Dolarlık dövizi ne zaman kaça sattın? Kime sattın diye soruyorum.
Yılbaşından bugüne kadar en az 40 milyar Dolar daha Merkez Bankasının arka kapısından cayır cayır Dolar sattın döviz sattın. Kaça sattın? Kime sattın? Açıkla diyorum.
Gizli saklı yapıyorlar arkadaşlar, gizli saklı.
Bu ülke şu anda bir döviz krizi yaşıyorsa, bunların cayır cayır sattığı döviz yüzünden, memleketin rezervlerini tüketmesi yüzünden bir döviz krizi yaşıyor.
Tut tutabilirsen Doları yahu.
Dolar artınca her şey artıyor her şeye zam geliyor.
Buğdaya zam geliyor, ekmeğe zam geliyor,
Domatese zam geliyor, salatalığa zam geliyor.
Niye?
Bizim pazarcı esnafımız, gidip o domatesi salatalığı tarlasından alıp ta pazara getirene kadar mazot yakıyor, mazotta Dolarla yahu.
İnanın ülkemizin ekonomisini mahvettiler, perişan ettiler yahu yazık günah.
Birde ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor ne diyor?
Ben stokçularla savaşacağım diyor.
Ya sen önce kendi yanlış politikalarınla bir savaş. Kendi aklını başına topla. Kendi aklını başına topla.
Ekonomi bir bilim alanıdır arkadaşlar,
Allah’ın verdiği aklı kullanacaksın.
İlimle hareket edeceksin, bilimle hareket edeceksin.
Ben biliyorum, her şeyi biliyorum deyip te ülkenin ekonomisini mahvetmeyeceksin.
Bilenlerle çalışacaksın. Ama bilmiyor.
Bilmediğini de bilmiyor, bilmediğinin de farkında değil.
Benim alanım ekonomi diyor,
Ondan sonra ülkenin ekonomisini batırıyor.
Bakın 4 yıl oldu 4 yıl!
4 yıldır bu ülkeyi tek imzayla, tek yetkili yöneten kendisi değil mi yahu.
Daha sen kime ne bahaneyi buluyorsun?
Neyin bahanesini buluyorsun?
Gidiyor ta 2013 yılında gezi olaylarına, gezi olaylarını çıkarttılar onun için ekonomi bozuldu diyor.
Nasreddin Hoca’nın hikayesi gibi;
Hani tel örgüyü çekmiş ya,
Koyunlar geçecek tel örgünün yanından, o tel örgüde koyunların tüyleri birikecekte onu satacakta oradan ülkenin ekonomisini kurtaracak.
Vay yavrum vay!
Mümkün değil!
Yapamazlar!
Yapamazlar!
Değerli arkadaşlar bakın,
Geçen gün bir tekstilci vatandaşımız tekstil üretiyor diyor ki,
Ürününü elimdekini satamıyorum, yeni ürün alamıyorum, kilitlendim kaldım diyor yahu.
Esnafımızın, üreticinin çoğu aynı durumda.
Çiftçimiz perişan, pahalıya mal ediyor, maliyet fiyatının altında satmak zorunda kalıyor.
Alan pazarcımız perişan, alış satış arasındaki kar bitti, ben zararına satmak zorunda kalıyorum diyor.
Esnaf perişan sattığım malı yerine geri koyamıyorum diyor.
Satıyorum 10 Liraya, dönüyorum 12 Lira olmuş mal sattığım malı yerine koyamıyorum diyor.
3,20’den 17 Liraya çıktı diyor inşaat demiri işte,
Tam 5 kat demek değil mi? 5 kat.
5 kat ne demek yüzde 400 artış demek.
TÜİK ne kadar enflasyon açıklıyor?
Yüzde 72,5 buçuğu da var ha, çok hassas ölçüyorlar ya buçuğuyla beraber.
Ya siz kim kandırıyorsunuz ya kimi aldatıyorsunuz?
Bakın bu hükümetin icraatları yüzünden,
Bu Erdoğan’ın icraatları yüzünden,
Gerçekten herkes mağdur oldu.
Ama yine dikkat edin esnafı suçluyor.
Stokçu bunlar diyor,
Fahiş fiyat etiketleriyle mücadele edeceğim diyor,
Yahu o fahiş fiyat etiketi dediğin, esnafın maliyeti arttığı için mecburen koyduğu etiket.
Hangi esnafımız malını ucuzlatmak istemez?
Fahiş fiyatlarla mücadele edeceğim diyor,
Elektriğe zam yapıyor,
Fahiş fiyatlarla mücadele edeceğim diyor,
Doğalgaza zam yapıyor,
Fahiş fiyatlarla mücadele edeceğim diyor,
Akaryakıta zam yapıyor.
Soruyorum size ya bu ülkede elektrik fiyatını belirleyen kim?
Elektrik fiyatını kim belirliyor?
Hükümetin kendisi yani Cumhurbaşkanı belirliyor bu ülkede elektriğin fiyatını.
Elektrik fiyatları, sanayicimizin kullandığı elektriğin fiyatı 4,5 kat artmış arkadaşlar 1 yılda 4,5 kat.
Sanayicimizin kullandığı doğalgaz fiyatı bu ülkede 5,5 kat artmış.
O fahiş doğalgaz etiketlerini yazan kim?
Fahiş elektrik fiyatlarını yazan kim?
Evet Cumhurbaşkanı’nın kendisi.
Hiç suçu başkasına atmasın hiç.
Birde ne diyor petrol fiyatı her yerde arttı, her yerde zam var diyor,
Bir dakika, bir dakika,
Petrol fiyatları ne kadar arttı?
Eğer Türkiye’de akaryakıt fiyatları dünyadaki petrol fiyatları kadar artsaydı,
6 Lira 7 Lira olan benzin mazot bugün en fazla 10 Liraydı 11 Liraydı.
Ama Türkiye’de bir de dövizin kuru arttı ya dövizin kuru.
Petrol fiyatının bir de döviz kurunu çarptığında işte 27’ye 28’e gidiyor.
Eğer döviz kuru bu kadar artmasaydı, Dolar kuru bu kadar artmasaydı, bugün benzinin mazotun satılacağı fiyat 11 Liraydı 12 Liraydı arkadaşlar.
Eğer dünyada ki kadar petrol fiyatı artsaydı bugün akaryakıtın fiyatı 11 Lira 12 Liraydı.
Eğer 11 Lira 12 Lira değil de, 27-28 Liraya satılıyorsa aradaki fark döviz kurundaki patlamanın farkı, aradaki fark Erdoğan farkı. Aradaki fark ülke ekonomisinin kötü yönetilmesinin farkı.
Sebze meyveler çöpe gidiyor değil mi?
Antalya’da dereye döküyorlar.
Meyveler sebzeler dökülüyor niye?
Çünkü maliyetler yükselmiş, satış fiyatı artmıyor, kurtarmıyor, maliyeti kurtarmıyor.
Biz daha iyisini yapmak için buradayız. Daha iyisini yapmak için buradayız.
Bunların artık müsait bir yerde inme zamanı geldi arkadaşlar.
Tarihin en büyük tarım düşmanı iktidarıyla karşı karşıyayız.
Siz çiftçiyle hiç konuşmuyor musunuz ya?
Çiftçinin durumunu dinleyen anlayan yok mu hiç?
Bir sorun bakalım halimden memnunum diyen bir çiftçi var mı ülkede bir sorun.
Bak hesap belli hesap,
Şu 200 Lira değil mi arkadaşlar bakın 200 Liralık banknot, 200 Liralık banknot tedavüle çıktığı 2009 yılında 123 Dolar ediyordu 123 Dolar!
Milli paramız, yerli paramız değil mi? Türk Lirası milli ve yerli paramız,
Tedavüle çıktığı gün 123 Dolar ediyordu, bugün ne kadar biliyor musunuz? 12 Dolar. Hatta Dolar kuru arttıkça eriyor. Peki bu para 123 Dolarken bugün 12 Dolar ediyorsa bu aradaki fark nereye gitti? Kim çaldı bu farkı ya?
Cebinde 200 Lira taşıyan herkesin cebinden tam 111 Doları çalan kim?
Bu ülkede Dolar kurunu kim patlattıysa, enflasyonu kim patlattıysa 200 Lira cebinde taşıyan herkesin cebinden o 111 Doları çalan aynı kişiler arkadaşlar.
Yazıktır, günahtır.
Bakın,
Bizim çiftçimiz üretecek, bizim çiftçimiz kazanacak, halkımız daha ucuza daha sağlıklı ürün tüketecek bu mümkün.
Ama nasıl mümkün?
Daha iyi bir yönetimle mümkün.
Şu anda külliyede sarayda o ülkeyi yönetenlere yaklaşabilenler kimler biliyor musunuz?
Manisalı çiftçi girebiliyor mu o saraya?
Ama o tarım ürünlerini ithal edenler var ya oradan çıkmıyor ha.
Bu ithalat lobisi var ya ithalat lobisi,
İthalat lobisi hükümetin yakasından ayrılmıyor.
Ülkeye daha fazla nasıl ithalat yaparım diye uğraşıyor.
Türkiye Avrupa’nın en büyük ülkesi,
84 milyon nüfusuyla Avrupa’nın en büyük nüfusu bizde.
En genç nüfus bizde.
En büyük topraklar bizde.
Avrupa’nın yüzölçümü en büyük ülkesi biziz Türkiye.
Avrupa’nın en büyük tarım alanları da bizde yahu.
Bu koskoca ülke nasıl olur da harıl harıl ithalat yapmak zorunda kalır?
Ama sizin eğer tarım politikanız yoksa işte mecbur ithalat yaparsınız.
Eğer ithalat lobileri saraydan çıkmazsa mecbur ithalat yapmak zorunda kalırsınız.
İnşallah ithalatçılar değil arkadaşlar tüm Türkiye kazanacak tüm.
Devlet çiftçinin yakasına yapışmayacak.
Borç harç için sıkboğaz etmeyecek çiftçiyi devlet.
Geçmiş borçlara derhal kolaylık sağlayacağız derhal.
2 yıl ödemesiz erteleyeceğiz eski borçları.
Faizleri sileceğiz, donduracağız yıllarca küçük küçük taksiteler halinde bizim çiftçimiz borcunu ödeyecek.
Gübre parasının tam yarısını devlet ödeyecek.
Mazotun üzerindeki vergiyi atacağız, çiftçimiz vergisiz mazot alacak.
Yem desteği vereceğiz yem. Yemin parasının yarısını devlet karşılayacak.
Türkiye’deki bütün sulama projelerini, barajlar göletler isale hatları kapalı damlama sistem sulama yağmurlama damlama tamamını 5 yılda tamamlayacağız.
Türkiye’de ne kadar sulama yatırımı varsa bunun tamamını 5 yılda tamamlayacağız.
Ve istikrarı en kısa sürede sağlayacağız.
DEVA ile beraber çarklar dönmeye başlayacak inşallah.
Sağlık ayrı bir kriz sağlık,
Sağlık ayrı bir kriz alanı sağlık,
Doktor yok çünkü doktorlar kaçıyor.
Ülkenin Cumhurbaşkanı ne diyor doktorlara? ‘Giderseniz gidin’ diyor, ‘giderlerse gitsinler’ diyor. Giderlerse gitsinler diyor.
Gidiyorlar da her ay yüzlerce doktor kayıp veriyoruz yahu.
Ondan sonra randevu kuyrukları uzuyor.
Bir teşhis için randevu alacaksın 2 ay. MR için randevu alacaksın ne kadar sürüyor MR randevusu? MR randevusu 1 yıl.
E sen bu ülkenin kaynaklarını doğru kullanmazsan, en kıymetli insan kaynağını kaçırırsan “Giderlerse gitsinler” dersen işte vatandaş sağlık hizmetlerinden de artık memnun olmaz.
Mümkün değil.
Bir de ilaç bulunmuyor ilaç. Eczanelere sorun, şu an 500 kalem 600 kalem ilaç artık memlekette bulunmuyor. Yok, yok.
Tedavi için ilaç yok. Temel ihtiyaç bu yahu.
Arkadaşlar ülkemiz çok kötü yönetiliyor çok kötü.
Bakın dolar oldu, 17 liraya dayandı.
Aralık’ta dolar fırladığında Erdoğan ne yaptı?
Şapkadan 70 model bir tavşan çıkardı.
Neymiş? Kur Korumalı Mevduat Hesabıymış. Kur Korumalı Mevduat...
Ne dedi Kur Korumalı Mevduat için? Dedi ki ya bu dolar kuru arttığında dedi bankada parası olanlar mağdur oluyor dedi. Onun için dedi ben onların kur farkını ödeyeceğim dedi. Eğer dolar artarsa dedi ben o farkı ödeyeceğim dedi.
Gel dedi Kur Korumalı Mevduata yatır sen paranı dedi.
Peki, ben buradan soruyorum şimdi Erdoğan’a buradan Manisa’dan bu meydandan soruyorum. Ya kur arttığında bankada parası olan mağdur oluyor da kur arttığında mazota 28 lira vermek zorunda kalan benim çiftçim mağdur olmuyor mu yahu?
Kur arttığında bankada parası olan mağdur oluyor da 28 liraya mazot almak zorunda olan şoför esnafım mağdur olmuyor mu?
Kur arttığında bankada parası olan mağdur oluyor da kur artışından sonra domatese, salatalığa, bibere geçen seneye göre 3 kat 4 kat ödemek zorunda kalan benim emeklim mağdur olmuyor mu?
Kur arttığında bankada parası olan mağdur oluyor da 2 bin 500 lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışan, 4 bin 250 lira asgari ücretle geçinmeye çalışan dar gelirli sabit gelirli vatandaşlarımız mağdur olmuyor mu?
Onlara göre her yer pırıl pırıl, pırıl pırıl... Saraydan bakınca öyle gözüküyor, mesele orada.
Ya kendi paramızı pula çevirdi yahu.
Yerli ve milli paramı artık pul. İnanın pul oldu yahu.
Göç sorunu da var göçmen sorunu da var. Çünkü Türkiye’nin göç politikası da yok, maalesef.
Bizim zamanında itibar kazandırdığımız paramızı pul ettiler. Paramızı Dolara Euro’ya ezdiriyorlar şu an. Fiilen ezdiriyorlar. Ama paramız ezildikçe de yerli ve milli paramız ezildikçe de millet eziliyor.
Bunu görmüyorlar, bunu görmüyorlar.
Ya geçen Bakan ne diyor ya... Diyor ki ihracatçılar çok para kazanıyor diyor. Ama diyor dar gelirliler mağdur oldu diyor.
Ha şunu bileydin! Ha şunu bileydin ya.
Şu anda bakın bu Kur Korumalı Mevduat var ya Kur Korumalı Mevduat tam servet transferi arkadaşlar tam.
Tamda bütün milletten toplayıp bankada parası olan aza sayıdaki kişiye servet transferi başka bir şey değil.
Rahmetli Özal kendinden önceki dönemde Kur Korumalı Mevduata benzer bir dövize çevrilebilir mevduat hesabı vardı eskiden... Rahmetli Özal geldi bunu bitirdi.
Bitirirken diyor ki basın toplantısında ‘gençlere vasiyetimdir diyor asla memleketi böylesine büyük bir zarara tekrar sokmayın’ diyor.
Dövize çevrilebilir mevduat hesabı... O günleri yaşayanlar bilir...
Diyor ki ‘bu ülkede yıllarca diyor enflasyon yüksek olduysa, yıllarca zam üstüne zam geldiyse bunun sebebi dövize çevrilebilir mevduat hesabıdır’ diyor.
Hepsi basın arşivlerinde hepsi.
Rahmetli Özal bir ifade daha kullanıyor, ‘bu dövize çevrilebilir mevduat hesabı kendini uyanık zannedenlerin dalaveresidir’ diyor.
İfadeye bakın.
Asla bu ülkede bir daha böyle bir şey uygulamayın diyor.
Bu da tutuyor aralık ayında bir şey icat etmiş gibi Kur Korumalı Mevduat Hesabı diyor, ülkeyi bununla kurtaracağım diyor.
Ne oldu? Ne oldu yahu. 6 ay idare ettin. İşte gene kur 17’yi geçti.
6 ay, 6 ay o kadar.
6 ay bir göz boyadın.
Peki, 6 ayda ne oldu? Tam 900 milyar liralık Kur Korumalı Mevduat Hesabı oluştu arkadaşlar. 900 milyar lira...
Eski parayla 900 kentilyon. Katrilyon değil bak, kentilyon...
900 milyar...
Bu ne demek biliyor musun?
Döviz kuru yüzde 1 arttığında dönecek tam 9 milyar verecek. Döviz kuru yüzde 2 arttığında dönecek 18 milyar verecek. Döviz kuru yüzde 3 arttığında dönecek 27 milyar verecek demek. Hesap çok basit.
Şu an da bu ülkenin bütçesinde tarım desteği ne kadar biliyor musunuz? Tarım desteği... Bütün bütçede ...
29 milyar lira.
Yani şu Kur Korumalı Mevduat Hesabında dolar sadece yüzde 3 artsa vereceği para, yüzde 3’e vereceği para 1 yıl boyunca tarıma vereceği bütün destek kadar yahu.
Böyle bir şey olur mu? Yazık günah değil mi?
Dolar kurundaki yüzde 3 artışa karşı bankada parası olana vereceği fark sadece yüzde 3 vereceği fark tüm Türkiye’nin tarımsal desteğinin toplamına karşılık geliyor.
Bizim çiftçimize yazık değil mi yahu? Tarımla uğraşan esnafımıza, tarımla uğraşan vatandaşlarımıza yazık değil mi?
Gerçekten arkadaşlar bütün Türkiye olarak, bütün Türkiye olarak çalışan herkes çalışırken yoksullaşıyor.
Çalışırken alnının terinin değeri düşüyor.
Çalışırken daha aybaşında alacağı maaşın değeri düşüyor.
Millet mesai saatinde ben ne yapıyorum ne uğruna çalışıyorum? Diye düşünüyor yahu.
Gerçekten çok yazık ettiler bu ülkeye çok.
Alın terinin kıymetini sildiler, yok ettiler bu ülkede.
Doğru politikalar yerine saçma sapan icatlarla hepimizi de yoksullaştırmaya devam ediyorlar.
Allah muhafaza 1970 model bu Kur Korumalı Mevduatı çıkardı ya inşallah şu önümüzdeki günlerde 1930’lara dair bir icadı inşallah çıkarmaz diye bekliyoruz.
Kötünün kötüsü var bakın. Allah bu günleri aratmasın diyorum hala bu krizin ortasında diyorum ki Allah bu günleri aratmasın.
Kötünün kötüsü var.
Fakat sen Allah’ın verdiği aklı kullanmazsan, bilimin dışına çıkarak, aklın dışına çıkarak koskoca ülkenin ekonomisini yönetmeye çalışırsan daha kötüsü olur, daha kötüsü olur.
Maalesef, maalesef arkadaşlar gerçekten ülkemizi berbat ettiler.
Maalesef seçime doğru giderken ülkemizdeki kötüleşme devam edecek. Üzülerek söylüyorum. İnşallah çok kötü olmaz.
Ama seçime doğru giderken daha da kötüleşerek gidecek öyle gözüküyor maalesef.
Ama önümüze sandık geldiğinde, önümüze sandık geldiğinde her şey değişecek.
Seçim yakın, seçim yakın...
İlk seçimde inşallah ilk seçimde...
İnşallah seçim yakın. Sayılı gün çabuk geçer.
Bu sene Kasım’da da yapsalar seçim yakın gelecek sene Mayıs Haziran’da yapsalar da seçim yakın. Sayılı gün çabuk geçer.
İnşallah o seçim günü geldiğinde, o oy pusulasını önümüze aldığımızda orada DEVA Parti’sinin adını göreceksiniz ve DEVA Parti’sinin şu damla logosunu göreceksiniz.
Siz o gün, DEVA damlasının, DEVA logosunun altına ‘Evet’ mührü bastığınızda arkadaşlar, Külliye’nin duvarları titreyecek.
Bu olacak.
Gerisi bizde, gerisi bizde.
Evelallah.
Bakın ülkenin sorunlarının çözülmesinin yolu nereden geçiyor biliyor musunuz?
Kadroların, devlet, yöneten kadroların dürüst ve ehil insanlardan oluşması gerekiyor.
Yani ülkeyi yöneten üst düzey siyasi kadrolar, bürokrasi kadroları var ya bunların hem dürüst hem de ehil insanlardan oluşması gerekiyor.
Başka türlü olmaz, mümkün değil.
Ve mutlaka güveni oluşturmak lazım güveni. Güven olmadan olmaz.
Siz güven ortamı oluşturmadan asla bu ülkenin ekonomisini düzeltemezsiniz.
Bazen gençler bana soruyor Başkanım güven güven diyorsunuz da bu güveni nasıl oluşturacağız diyorlar, güven nasıl kazanılır diyorlar.
Ben de diyorum ki gençler, 1 dakikada 8 madde de size özetleyim. Güven nasıl oluşur, güven nasıl kazanılır?
Güven olunca her şey kolaylaşıyor. Ama nasıl kazanacaksın?
Burada 1 dakika da 8 madde de özetleyim.
- Konuşunca doğruyu söyleyeceksin.
- Söz verince tutacaksın
- Emanete hıyanet etmeyeceksin.
- Her daim hukukla adaletle hareket edeceksin.
- Ehliyetli, liyakatli, dürüst kadrolarla çalışacaksın.
- İstişare edeceksin istişare. Bin biliyorsan bir bilene soracaksın. Bilenlerle konuşacaksın, vatandaşı dinleyeceksin, istişare edeceksin. Kafanın dikine gitmeyeceksin.
- Şeffaf olacaksın, açık olacaksın. Merkez Bankasının arka kapısından gizli gizli bu memleketin alın teri olan dövizi satmayacaksın.
- Her zaman hesap vermeye hazır olacaksın. Her zaman
Bakın çok şükür, bugün bu arkadaşınız burada alnımız açık başımız dik.
Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun süre bakanlık yapan insanıyım.
Tam 11 yıl bu ülkenin ekonomisinin başında oldum. Hamdolsun eğer bugün Manisa’ya gelip küçük sanayi sitesinde alnımız açık, başımız dik gezebiliyorsak bütün kadromuzla, bütün arkadaşlarımızla beraber, bu büyük nimet.
Burada Pazar yerine girip rahatlıkla gezip dolaşabiliyorsak alnımız açık başımız dik hamdolsun, Allah utandırmasın.
Fakat şu an da ülkeyi yönetenler bunu yapabiliyor mu?
Gelip bu pazar yerinde dolaşabilirler mi? Yapamazlar.
Gelip şurada bir kahvehanede çayhanede oturup vatandaşlarla oturup dertleşebilirler mi?
Burada bir taksi durağına oturup taksici esnafımızla konuşacak, halk otobüsü kullanan şoför esnafımızla konuşacak, dertleşecek halleri kaldı mı? Kalmadı.
Ama değerli arkadaşlar evelallah biz geliyoruz, biz geliyoruz. Hep beraber kadro olarak geliyoruz inşallah.
Çünkü Türkiye en iyisine layık. Bu büyük ülke buna layık, en iyisine layık. Manisa en iyisine layık, şehzadeler şehri en iyisine layık.
Bunun için çalışıyoruz.
Ve yepyeni kadrolarla yola çıktık, yepyeni kadrolarla.
Aramızda siyaset tecrübesi olan arkadaşlarımız var ama siyaset onları kirletememiş onlar da siyaseti kirletmemiş.
Siyaset yapmış arkadaşlarımız var ama bizim kadromuzun yüzde 85’i siyasete ilk defa DEVA Partisi ile başlayan arkadaşlar. İlk defa bizimle başlayan arkadaşlar.
Kadınlar ve gençler tüm teşkilatımızda çok yüksek orandan temsil ediliyor.
Bakın Manisa İl Başkanımız Cansın Hanım, burada bizimle beraber. Aydın İl Başkanımız, partimizin kurucularından Meltem Hanım, İzmir İl Başkanımız, hemen komşu illerden bahsediyorum, Seda Hanım. Yıllarca sivil toplumculuk yapmış, bugün bizim il başkanımız.
Partimizin en kritik en önemli görevlerinde kimler var? Kadınlar var. En kritik en önemli görevlerinde kimler var gençler var.
Tabii ki erkeklere de biraz yer ayırıyoruz, onları da mağdur etmiyoruz Erkekleri de mağdur etmiyoruz merak etmeyin.
Ama değerli arkadaşlar biz omuz omuza yürümek zorundayız, omuz omuza yürümek zorundayız. Erkeğiyle kadınıyla, genciyle tecrübelisiyle omuz omuza yürümek zorundayız.
Ve çok çabuk çözülür inşallah çok çabuk.
Ülkenin sağlık sorunu da çözülür, sağlığa erişim bir temel insan hakkı değil mi? Sağlığa erişim...
İşte bahsettiniz, 1 yıl randevu dediniz MR, 2 ay randevu...
Erişemiyorsun.
İfade özgürlüğü temel bir insan hakkı değil mi ifade özürlüğü...
Konuşamıyorsun. Gençler korkuyor sosyal medyada paylaşım yapmaya, gazeteci korkuyor işten kovulurum diye.
Barınma temel bir insan hakkı değil mi barınma...
Kiraları görüyorsunuz yahu... 2’ye katlıyor, 3’e katlıyor kira fiyatları.
Yazık günah bu insanlara.
İnsanlar bundan 10 sene önce araba alacağı paraya şu an cep telefonu alıyor yahu.
--- Vatandaşa cevap. Unutmuyoruz EYT’lileri. EYT’liler bizde
Bakın 10 sene önce araba alacağınız fiyata bu sene bir cep telefonu alıyorsunuz ya, yazık.
Eskiden, biz ekonominin başındayken 12 aylık memur maaşına bir otomobil alınabiliyordu.
Bugün mümkün değil.
Vatandaşlarımızın çoğu için ömür boyu bir araba almak, bir ev almak şu an da hayal oldu.
Ama inşallah biz gelince onlar tekrar gerçek olacak. Hayal olmayacak.
Çünkü yaptık. Yeniden yapacağız.
Bakıyorum insanlar cep telefonlarını çıkarıyor, zannedersin böyle müze de paha biçilmez tarihi eser gibi cep telefonu. Ama kırılmasın, bozulmasın. Camı kırılırsa yandım.
E cep telefonu yahu. Temel hak. Bugün bir cep telefonu bir akıllı telefon temel hak. Çünkü bilgi edinme bilgi alma vatandaşın, temel hak. Lüks değil yahu lüks değil.
Ateş pahası oldu her şey. Bunlar bütün dengeleri alt üst ettiler bütün dengeleri.
Değerli Manisalılar, değerli dostlarım,
Sıcakta sizin daha fazla vaktinizi almayım.
Ama şunu bilin.
Sandık günü, Sandık günü geldiğinde bütün barajları yıkmaya var mısınız?
VARIZ!
Bu ülkenin şu anda yaşadığı kâbusu, bu korkulu rüyayı seçim gününde bitirmeye var mısınız?
VARIZ!
Bakın inanın bir korkulu rüyadan kabustan şöyle insan uyanır da bir yudum su içer ya o kadar hızlı düzelecek bu memleket ya o kadar hızlı...
O kadar hızlı olacak.
Özgür ve zengin bir Türkiye’ye var mısınız?
VARIZ!
Herkesin yüzünün güleceği, mutlu, refah içinde yaşayan, yarınlara güvenle bakan bir Türkiye’ye hazır mısınız?
VARIZ!
Siz hazırsanız biz de hazırız, DEVA hazır, Manisa hazır...
Yolumuz açık olsun. Sağ olun var olun diyorum.
Teşekkür ederim.