10 Ekim 2022 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Dış Politika ve Güvenlik Eylem Planı Konuşması

10 Ekim 2022

Ali Babacan Dış Politika ve Güvenlik Eylem Planı Konuşma Metni

Kıymetli basın mensupları,

Değerli konuklar,

Değerli çalışma arkadaşlarım,

Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen değerli vatandaşlarımız,

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyor, partimizin Dış Politika ve Güvenlik Eylem Planını açıklayacağımız basın toplantısına hoş geldiniz diyorum.

*****

Değerli konuklar,

DEVA Partisi, ülkemizin her alandaki sorunlarının çözümlerini detaylarıyla çalışıp “eylem planları” ile ortaya koyan ilk siyasi parti.

Eylem planlarımızı açıklamaya, taahhütlerimizi şimdiden kamuoyuyla paylaşmaya devam ediyoruz.

Bugün 13. eylem planımızla sizlerleyiz. Kamuoyunun karşısındayız.

Yola çıktığımız ilk gün taahhüt ettiğimiz gibi, biz, siyasete yeni gelenekler kazandıran bir parti olduk. Her alanda ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı açık açık söylüyoruz. Takvim ortaya koyuyoruz ve bütçeyle ilgisi varsa bütçesini hesap ediyoruz.

Geçen hafta da söyledim. Özellikle şu önümüzdeki 2 aylık dönemde tam bir eylem planı şovu yapacağız. Seçimlere, partimizin kendi adıyla kendi sanıyla ve tam 22 alandaki eylem planlarıyla gireceğiz.

Ülkemize tam 22 şeritli bir yol hazırlıyoruz şu anda.

22 şeritte eş zamanlı ilerleyecek bir icraat dönemini şimdiden bütün detaylarıyla çalışıyoruz.

Seçimden sonra nasıl bir Türkiye’ye uyanacağımızı merak edenler için söylüyorum: DEVA Partisi’nin eylem planlarına bir göz atmak bütün bu merakı giderecek.

Tüm taahhütlerimizi seçimlerden sonra tek tek uygulayacağız.

*****

Bugün gündemimiz; dış politika ve güvenlik arkadaşlar.

Dış politikada yol haritamızı hazırladık. Güvenlik alanında yapacaklarımızı belirledik.

Daha evvel defalarca söylediğim gibi, şu anda Türkiye’nin bir dış politikası yok.

Şu andaki hükümetin dış politika diye tanımlayacağımız bir çerçevesi yok.

Bir kişinin dürtülerine bağlı şahsileştirilmiş dış ilişkiler seti var.

Uzmanların, diplomatların, meslek memurlarının esamesinin okunmadığı, bilgilerinden faydalanılmadığı “ben yaptım oldu”cu bir anlayışla şu anda Türkiye’nin dış ilişkileri yürütülüyor.

Diplomasi son derecede zayıfladı. Adeta ayaklar altına alındı.

Koskoca Türkiye’nin dış ilişkiler repertuarında, neredeyse yalnızca silahlı gücü kaldı.

Onu da her seferinde test ettirdiğimiz bir dönemdeyiz.

Ülkemiz maalesef sözü dinlenmeyen bir duruma düştü.

Ve bugün, “sıfır başarı” dönemindeyiz.

Bakın arkadaşlar,

Ben ülkemize 2 yıl Dışişleri Bakanı olarak, 3 yıl da Avrupa Birliği Başmüzakerecisi olarak hizmet ettim.

Türkiye’nin en başarılı yıllarında, bir yandan rasyonel politikalarla ekonomimizi güçlendirirken, bir yandan da Avrupa Birliği yönünde tarihi reformlara imza atan bir kadronun başındaydım.

Bugünlere bakınca, içim acıyor. Olanları kabullenemiyorum.

Son yıllarda, dış politikada ne tarihsel sorunlarda bir çözüme ulaşabildik Türkiye olarak, ne de güncel gelişmeleri lehimize çevirecek adımlar atabildik.

Çok yazık, inanın içimiz sızlıyor.

Tüm bunları gördüğümüz için, dört başı mamur bir dış politika rotasını kollarımızı sıvadık, hazırladık, tamamladık.

Ve şimdiden ilan ediyoruz arkadaşlar.

Biz, dış politikada olur olmadık maceralarla oyalanmayacağız.

Bizim istikametimiz; Avrupa Birliği standartlarıdır. Üye oluruz, olmayız o başka konu. Üye olup olmadığımızdan bağımsız bir şekilde hedefimiz vatandaşlarımıza en az Avrupa Birliği seviyesinde hukuk, özgürlük ve demokrasi standardı sağlamaktır.

Şimdiden söyleyeyim. DEVA Partisi iktidarında gazetelerde daha sık Brüksel haberleri göreceksiniz.

Biz bu hükümetin kavgacı, içe kapalı, ülkemizi dünyadan koparan maceralarına son vereceğiz.

*****

Değerli arkadaşlar,

Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında demokrasi mücadelesi veriliyor.

Kuzeyden güneye, batıdan doğuya pek çok ülkede otokratik yönetimlere karşı hak ve özgürlük mücadeleleri yürütülüyor şu anda.

DEVA Partisi olarak bizim bugünün dünyasındaki duruşumuz nettir bellidir.
Biz Dünyada demokrasiyi savunanlarla aynı yerdeyiz.

Dünyanın her yerinde, yasaklara karşı direnen kadınlarla;

Rusya’da gazeteleri kapatılan, slogan attıkları için 10 yıl hapis cezası alan savaş karşıtlarıyla, aynı yerdeyiz.

Ukrayna’da bağımsızlığın, onurlu eşitliğin mücadelesini verenlerle;

Belarus’taki hileli seçimleri kabul etmeyenlerle, ailece hapise atılanlarla, aynı yerdeyiz.

ABD’de polis şiddetine karşı sokağa çıkanlarla;

Çin’de sadece kimliklerinden dolayı hapse atılan Uygurlarla, aynı yerdeyiz.

Avrupa’da İslamofobi’ye ve popülizme direnenlerle;

Tayvan’da Çin emperyalizmine karşı meydan okuyanlarla, aynı yerdeyiz.

Biz Demokrasi neferiyiz.

İşte o yüzden biz, ülkemizi hak ettiği yere; gelişmiş Batı demokrasilerinin ileri seviyelerine ulaştırmayı hedefliyoruz.

Bu sayede eğitimde yükseleceğiz. Ülkemizin her köşesinde eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız.

Bu sayede tek tek, birey birey haklarımıza kavuşacağız. Kolektif hakları da güvence altına alacağız.

Bu sayede ekonomide de güçlü olacağız.

Ve değerli arkadaşlar böylece; dış politikada sözü dinlenen, itibarlı ve güçlü bir ülke olacağız.

Pasaportumuza, Türkiye Cumhuriyeti pasaportuna değer kazandıracağız.

Pasaportumuzun tüm dünyada kıymetli olmasını sağlayacağız.

Benim Dışişleri Bakanı olduğum yılları da kapsayan o parlak dönemde, dış politika alanındaki başarımızın en temel sonuçlardan biri bu olmuştu, biliyorsunuz.

Avrupa’dan tutun, Amerika’ya, Afrika’dan tutun gelişen Asya’ya kadar Türkiye Cumhuriyeti pasaportu sahibi olmak büyük bir itibar görüyordu.

Avrupalı iş insanları geliyordu bizden vatandaşlık talep ediyordu. ‘Ya sizin Avrupa Birliği pasaportunuz var arkadaş, bizim vatandaşlığımızı ne yapacaksınız? Pasaportu ne yapacaksınız? ‘diye sorduğumuzda, ‘Bu pasaport bize kapılar açıyor. Avrupa’nın tarihten gelen yükleri var, bagajları var. Ama biz Güney Amerika’ya da gitsek, Afrika’ ya da gitsek Asya’ya da gitsek Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu gösterdiğimiz anda biz kolay iş yapıyoruz bize kapılar açılıyor’ diyorlardı.

İşte şimdi inanın çok daha güçlüsünü, çok daha iyisini, çok daha sağlamını yapacağız. Türkiye’de bunu tekrar gerçekleştireceğiz.

İnanıyorum ki evlatlarımız, güçlü demokrasiye sahip, güçlü ekonomiye sahip, güçlü adalete sahip bir Türkiye’de büyüyecekler.

Evlatlarımız Avrupa’nın başı dik Türkiye’sinde büyüyecek.

Bunu hep beraber göreceğiz inşallah.


*****

Değerli arkadaşlar,

Bakın başka ne yapacağız:

Ülkemizin dış politikada şu anda okumakta olduğu yalnızlık senfonisini bitireceğiz.

Değerli yalnızlıkmış değil mi? Uydurdukları bir ifade.

Yalnızlığın nelere mal olduğunu gördük.

Yalnızlığın Türkiye’ye ne kadar büyük kayıplar oluşturduğunu, haklı olduğumuz yerde nasıl haksız düşürüldüğümüzü gördük.

Yalnızlaştığımızda terörle mücadelede nasıl zafiyete uğradığımızı gördük.

Biz ne yapacağız? Dostlarımızın sayısını artırıp, düşmanlıkları gidermenin çalışmasına başlayacağız.

İktidar değişikliğinin hemen ardından, sorun yaşadığımız ülkelerle ikili ilişkilerimizi onarmak ve güçlendirmek için yoğun bir çabanın içine gireceğiz.

Türkiye’yi barışçıl bir güç yapacağız.

Türkiye’yi bir “akıllı güç” yapacağız.

Burada aklı, rasyonaliteyi, bir kere daha vurgulamak istiyorum.

Akıl terk edilince, bir kişinin duygu dünyasına göre hareket edilince ne olacağını ne olduğunu maalesef hep beraber gördük. Yaşadık, yaşıyoruz.

Akıl yoksa rasyonelite yoksa, istişare yoksa anlamsız maceralara girip ülkemizi durduk yere yalnızlaştırırsınız.

Etrafınızda, ülkemizin hakkını savunan, bize hakkımızı teslim eden hiç kimseyi bulamazsınız.

O yüzden bizim dış politikada akılsızlığa tahammülümüz yok.

Her bir akılsız hamle, 85 milyona vurulan ağır bir darbe olarak döndü bize.

O yüzden biz, milletimizin çıkarlarını, uluslararası hukukla ve akılla koruyacağız.

*****

Değerli arkadaşlar,

Konuşmamın başında “Türkiye’nin dış ilişkiler repertuarında yalnızca silahlı gücü kaldığından, onu da her seferinde test ettirdiğinden” bahsetmiştim.

Şimdi de ülkemizin silahlı kuvvetlerine, savunmasına dair bazı hususlara da vurgu yapmak istiyorum.

Arkadaşlar, biz, olur olmadık şahsi çekişmelerle ordumuzun caydırıcı gücünü test ettiren bu savrukluğa son vereceğiz.

Ordumuzun; demokratik denetim ve gözetime tabi, itibarlı, caydırıcı ve etkin bir askeri güç olmasını sağlayacağız.

Askerlik hizmeti konusunda da toplumsal adaletin gereğini yapacağız.

Zorunlu ve bedelli askerliğin aynı anda uygulanmasının bir adaletsizlik olduğunu biliyoruz. Bunu sona erdireceğiz.

Bizim hedefimiz; profesyonel orduya geçmektir.

*****

Değerli arkadaşlar,

Devletin kurumsal kapasitesini sağlamlaştırırken, Dışişleri Bakanlığına da yenilikler getireceğiz.

Şu anda Dışişleri Bakanlığı, iktidar partisi üyelerinin ve yandaşlarının emekli olduğunda yerleştiği kasabaya dönüştü maalesef.

İktidar destekçilerine emekli ikramiyesi gibi büyükelçilikler dağıtılıyor.

Biz, bir dönem başında olmaktan onur duyduğum Dışişleri Bakanlığımıza yeniden itibarını kazandıracağız.

Meslek dışından büyükelçi atamalarına ilke olarak son vereceğiz. Ve Liyakati esas alacağız.

*****


Eylem planımızın ikinci kısmı ise arkadaşlar güvenlik alanını kapsıyor.

Terörle mücadelede ayrım gözetmeksizin yoğun bir çaba ortaya koyacağız.

Terör örgütlerinin hepsiyle aynı azim ve kararlılıkla mücadele edeceğiz.

Bu mücadelede, hiçbir koşulda, hukukun dışına çıkmayacağız.

Terörle mücadeleyi hukuk içinde kalarak akılcı yöntemlerle sonuca ulaştıracağız.

Terörle mücadelede sadece güvenlik enstrümanlarını kullanmayacağız. Diplomasiyi, uluslararası ilişkiyi, sosyo- ekonomik araçları mutlaka devreye sokacağız.

Terörle toplumsal dinamikleri dikkate alan bir mücadele çizgisi izleyeceğiz.

Kök sebeplerine ineceğiz. Kök sebeplerle uğraşacağız.

*****

Değerli basın mensupları,

Ben eylem planımızın genel hatlarını sizlerle paylaşmış oldum. Eylem planımız oldukça kapsamlı. Daha önce yayınladığımız eylem planları gibi bunda da çok sayıda unsur var.

Bu çalışma, önleyici ve caydırıcı kolluk gücünün desteklenmesinden tutun; çete, mafya ve suç örgütleriyle mücadeleye kadar çok geniş bir alanı kapsıyor.

Ben şimdi size eylem planımızın detaylarını paylaşmak üzere, Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Koordinatörümüz Sayın Abdurrahman Bilgiç’e sözü bırakıyorum.

Ve katılımınız için bizlerle beraber olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum. Ve eylem planımızın da şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.