Serbest Kürsü

Deva mükemmel olmamakla birlikte bugünün en makul partisi gibi görünüyor. popülizm veya kimlik siyaseti yaptığını görmedim hiç. -Tek adam partisine dönüp liyakatin kalmadığı, her türlü hukuksuzluğun,yolsuzluğun işlendiği Ali Babacan ayrıldıktan sonra Milli Geliri hızla düşüren, yoksulluk, işsizlik, kredi faizlerini ve hayat pahalılığının hızla arttıran Ak Parti ve Erdoğan -Kamulaştırmayı, devletçiliği dilinden düşürmeyen, İMF den başka kapısı olmayan, 2000 yılında ekonomide bulunan, bize ekonomist olarak yutturulmaya çalışılan Faik Öztırak ve sürekli popülizm yapıp gerçekçi ve faydalı olmayan politikalar öneren hatta tarımı sadece çiftçinin üretiminden ibaret sanan Tarım Sanayileşmesinden hiç bahsetmeyen, Ak Partinin dini duygularımızı sömürdüğü gibi Atatürk duygularımızı sömürmeye çalışan CHP -Hiç bir çözüm üretemeyen ne zaman hükümete ortak olsa Ekonomik krizle boğuşmaya bizi mahkum eden, mafya ile ortak olan istedikleri gibi mekan basıp hiç bir ceza almayan MHP -Biz daha milliyetçiyiz naraları atan, sürekli eleştirip hiçbir çözüm üretmeyen şimdide merkez sağa geçmeye çalışan İyi Parti -akp ile danışıklı dövüşen, devletçilik, milliyetçilik ve ulusalcılık naraları atan m. ince -terör örgütü ile bağını koparamamış hdp -liberal ama eski üyelerinin eleştiri bombasına tuttuğu, kurucu genel başkanlarının bile deva'yı desteklediği bir partiye dönüşmüş ldp -Babası Başbakan ken Millet sefalet içinde yaşamaya mahkum, çiftçi traktör alamazken, evsiz ev alamazken spor Arabalarla sefa süren, Avrupa Birliğine ve Avrupa Birliği İnsan haklarına karşı çıkan, NATO dan çıkılması gerektiği savunan Yeniden Refah Partisi ve Fatih Erbakan. Yunanistan ile birçok sıcak gelişme yaşanırken sen nato dan nasıl çıkarsın. -Ali Babacan döneminde dünyada para boldu diyenlere de Madem boldu YUNANİSTAN AVRUPA BİRLİĞİNDE OLMASINA RAĞMEN NEDEN BATTI DİYE SORARLAR ADAMA. BU KADAR KİRLİ BİR SİYASETİN İÇİNDE KAYBOLUP GİTMENDEN KORKUYORUM BE SAYIN ALİ BABACAN valla Bu sırtlanlar seni yer

12.04.2022 / 14:09

6

Düzenleyici Önleyici ve Uyarıcı yazılarıma, Hep Adalet e Ahlak vurgusu yaparak başladım. Çünkü Adalet bir gün değil, her gün, herkese lazım. A Theory of Justice başlıklı ünlü eserinde John Rawls, şekli adalet, yani kamusal kuralların düzenli ve tarafsız yönetiminin, hukuk sistemine uygulanınca hukuk devletine dönüştüğünü belirtmektedir. Ama Günümüz Adaleti, maalesef eşitlik ilkesinden sapmış, Devlete sızmış Suç unsurlarının, Vatandaşa karşı kullanılır, bir Silahı haline gelmiştir Hak ve Adalet derinden sarsılmıştır. Adaletin işlevselliğini özetleyen, bir mecradan alıntı bu örnek, sanırım sizleri biraz olsun düşündürecektir. Bir Mahkeme Düşünün, Davalı ve Davacı hak arıyor. Tarafların ikisi de zengin ise Hakim istifa eder. Biri zengin diğeri fakirse, zengin kazanır. İkisi de fakirse Adalet yerini bulur. Umarız ki geç olmadan bu durum düzelir. Yoksa Cennet Mekan Fatin Sultan Hanın dediği gibi Kadı”yı satın aldığın gün Adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün Devlet de ölür. Bu gün Vatandaşı Yargılayan bu Haksız ve Hukuksuz Adalet, Yarın sizleri de yargıladığı ZAMAN itiraz etmeyin. Çünkü, bu Haksız ve Hukuksuz Adaletin kurallarını siz yazdınız.

22.05.2022 / 14:31

6

Merhaba yukarıda belirttiğim gibi ben İbrahim ERTUĞRUL. Öncelikle hakkımda kısa bir kişisel bilgi vermek istiyorum. 2017 Yılında Türkiye Cumhuriyet'i kolluk kuvveti görevlisi olarak çalışmaktayken 2019 yılında bu görevimden üzerime atılı bir suç neticesiyle ihraç edildim. Kadere inanan biri olarak hayatımda büyük değişimleri görmezden gelerek devam etmeye çalıştım. Bu süre zarfından çeşitli işlerde çalışarak hayatımı kazandım. Şuan mahkeme sürecim devam etmekte ve asgari ücretle çalışmaktayım. Şuan size göndermek üzere olduğum bu yazıyı yazarken şunu düşünüyorum. ''Eğer hala meslekte olsaydım ihraç edilmeseydim, bu kadar rahat yazamaz gönderemezdim.'' 12.04.2021 gününden itibaren Sayın Ali BABACAN'ın hayatını, başarılarını ve verdiği kararları araştırdım. Hakkında yayınlanmış belgeselleri izledim, içerikleri okudum. 26 yaşında bir Türkiye vatandaşı olarak bende kardeşlerim,akranlarım ve büyüklerim gibi gelecek kaygısı yaşamaktayım. Çevremde gözlemlediğim kadarıyla herkes bu durumdan şikayetçi ama kimse sesini çıkartamıyor. Üstümüzde sanki görünmeyen bir el bizi bastırıyor. 903 karaker sayısı kalmış ama daha neler neler yazmak istiyor, anlatmak istiyorum ki yetmeyeceğinin kaygısını bile yaşıyorum. Şuan son 768 karakter kaldı ve özetle şunları yazmak istiyorum. Sizden umutluyum. Umudum var. İşçiyi unutmayın. Emekçiyi unutmayın. Çocukları üşümesin diye saç kurutma makinesi çalıştırıp diğer odada intihar eden anneyi unutmayın. Borçlarını ödeyemeyen çiftçinin kendini astığını unutmayın. Biz gençleri unutmayın. Son olarak sizin birileri için umut olduğunuzu unutmayın. Beni hatırlayın! Başarılarınızın DEVA'mını dilerim.

13.04.2021 / 19:57

6

Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.

04.05.2021 / 21:23

6

Ak Parti zenginlerin partisi olmuş. Ak Parti Sakarya Milletvekili Sofuoğlu  "MA-MZ" harf grubundan tescil ettirdiği milyonlar değerindeki Ferrari SF90 Stradale model arabayı eşine almış. Bir yanda esnafın geçim derdi, öbür kesimde milyonluk araba keyfi. Ustelik bu arabaya ÖTV ve MTV ödenmemiş. Nasıl bir tezat bu?

19.05.2021 / 19:39

6

İstanbul il yönetiminin neden değiştirildiğine yönelik;daha açıklayıcı bir bilgi;hem üyeleriniz,hem size gönül vermiş ve verecek olan insanların bilgilendirilmesi;hemde şeffaflık ilkenize daha uygun olacağını düşünüyorum;mevcut iktidardan farkınızı göstermenizi bekliyorum

05.06.2021 / 12:59

6

TV de ana haber bültenlerinde muhalefet parti liderlerinin halkın arasına katılması ve dertlerinin dinlenmedi haberlerini izliyoruz fakat farkındalık katmak için herkesin dert ve sorunları dinlemek yerine sorunların ne olduğunu bilerek nasıl çözüm yolları olduğunu anlatmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum. Deva partisi yeni kurulmuş olabilir fakat sorunların ne olduğunu bildiği için yönetime soyunduğunu daha etkin gösterebilmek için dert ve sorun dinlemeye değil çözümlerin ne olduğunu anlatmak için ziyaretlerde bulunmak lazım.Ayrıca ülkemizde diğerlerinin gündeme getirmediği sorunları ele almakta fayda var mesela mağduriyetler konusu ,acaba ülkemizde kaç tane mağduriyet toplulukları var hiç düşünen oldu mu , EYT MAĞDURLARI ,KONYALI ŞİRKETLER (yurt dışından para toplayanlar) Mağdurları kredi ve kredi kartı mağdurları ,müteahhit mağdurları , Ünüversite sonrası mağdurları kalitesiz eğitim mağdurları ek gösterge mağdurları vs vs biraz daha somut Gitmek lazım . Türkiye’de kaç kurumda kaç çeşit harç var ve Akçay çeşit vergi var bunları düşünen oldu mu . Yolunuz açık olsun

05.07.2021 / 21:37

6

Öncelikle siyasi hayatınızın temiz ve basarılı gecmesı temennisiyle baslamak isterım siyasi alanda polıkalarınızı en alt tabana ulastırmak İcin bir plan dahilinde caba gostermelısınız taban İl ve ilce yapılanmalarınız koltukta oturan kısılerden degil sizin davanız İcin calisan niteliklı insanlardan olusmalı il ve ilce teskılatlarınızın bir olusum planı olmalı bakınız gecen secimde İstanbul'daki secmen sayısı 10 milyonun ustundeydı bir sonraki secimde yasi yetecek olanlar ile birlikte secmen sayısının 12 milyonu bulacağı ongoruluyor 55 milyona yakın secmeni olan uşkemızde bu rakam yadsınamayacak bir rakam mahallelere ınmelısınız sokaklara cıkmalısınız teskılatlarınızın planı olmalı dert dinlemeli gerekirse deva olmalısınız ki insanlar guvensın inansın hala partinin ısmını bilmeyen milyonlarca secmen var emin olun kararsız secmen yuzde 5 ila yuzde 12 iken Baska partiye oy atacağını belirten secmen sayısı yuzde 8 ila 13 arası degısıyor iken parti politikalarınızı iyi bir sekılde sokaga anlatmalısınız Sevgi ve saygılarımla

23.08.2021 / 03:18

6

Hukuk, insan hakları, özgürlükler gibi konularda çok gerilemiş durumdayız. Nefes almaya ihtiyacımız var. Umarım bu fırsatı yakalarsınız.

10.03.2020 / 16:00

6

Bir insan için yaş, makam ve mansıp açısından, bir topluluk içinde adet ve çap bakımından " büyüme" bazı değer, kıymet ve faydalarla beraber riskler de getiriyor. Misal biyolojik yapıda hormon bozukluğundan kaynaklanan anormal büyümeler olur ya, aynen onun gibi "kalbi" hayata uygun olmayan büyümeler de oluyor. Kalp büyümüyor. Sır büyümüyor, hafî inkişaf etmiyor, ahfâ tanınmıyor ve Allah gereğince bilinmiyor; fakat fertlerin konumlarında bir büyüme oluyor. Dolayısıyla bu, topluma da aksediyor. Mantıkçıların ifadesiyle toplum arazdır. Arazı teşkil eden şey, fert cevherleridir. Eskilerin fert cevherleri dediklerine molekül de denilebilir. Arazın sağlam ve sağlıklı olması için " savab cüz'lerden" mürekkep olması lazımdır. Savab, düşünce, duygu, his ve harekette isabetli olan demektir. Bir toplumun faziletli olabilmesi için cüzlerinin de faziletli fertler olması icap eder. Doktorlar her sene, bir önceki senenin grip virüslerini tespit ediyor; sonra, bütün o virüslere karşı antikor üretebilecek bir aşı hazırlıyorlar. O aşıyı bir kere yapınca, bir sene gribal virüslere karşı etkili oluyor. Sonra zamanla o virüslerde, hazırlanan ilaçlara karşı bir bağışıklık oluyor veya mutasyon geçiriyorlar. Mikroorganizmalarda mutasyonlar oluyor, farklılaşıyorlar. Dolayısıyla artık ilaç tesir etmemeye başlıyor. Bu sebeple, ertesi sene grip aşısının yeni virüslerde göz önünde bulundurularak yeni bir terkiple hazırlanması gerekiyor.! Benim naçizane fikrim; Dini hassasiyeti ve devleti temsil hüviyeti olmayan, tek özelliği egemen sınıftan olmak olan insanların partinin içinde yer almasıdır.

14.03.2020 / 01:11

6