Ali Babacan Kayseri İftar Konuşması
DEVA Partisi’nin değerli genel merkez kurul üyeleri;
Çok değerli il başkanımız, ilçe başkanlarımız, teşkilat mensuplarımız;
Siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarımızın, iş dünyamızın çok kıymetli temsilcileri;
Soframızı büyüten, bizlere eşlik eden tüm misafirlerimiz;
Kayseri il teşkilatımızın düzenlemiş olduğu iftar programına hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
*****
Ramazan, büyük sofralarla, kalabalık masalarla güzel.
Ramazan, soframızı büyüttükçe, yemeğimizi paylaştıkça bereketli.
Rabbim sadece bizlere değil, tüm milletimize, hep böyle güzel, kalabalık sofralar nasip eylesin.
Allah Ramazan ayı boyunca yaptığımız ibadetleri, ettiğimiz duaları kabul eylesin.
Ramazan ayı ülkemizin tamamı için berekete vesile olsun inşallah.
*****
Değerli konuklar,
Biz bu ülkenin makul insanlarıyız.
Bu ülkede kavgasız, gürültüsüz, huzur içinde yaşamak isteyen insanlarız.
Bakın, soframız güzel, huzurlu.
Burada olan herkes; çocukları için, torunları için adil ve zengin bir Türkiye istiyor.
Buradaki insanlar, hiç kimseye siyasi düşmanlık etmeyen, kin beslemeyen insanlar.
Böyle bir hazirunla şu an beraberiz.
Öfkeden, şiddetten medet ummayan; ayrıştırmayan, ötekileştirmeyen insanlar.
İşte biz bu yüzden yarınlardan umutluyuz.
Çünkü biz ve bizim gibiler; aslında çok kalabalığız.
Sayıca diğer herkesten daha fazlayız.
İnşallah daha da büyüyeceğiz, daha da kalabalık olacağız.
Yarınları hep birlikte, makul insanlarla kuracağız.
Çünkü arkadaşlar; biz şunu çok iyi biliyoruz ki insanlarımızın tertemiz inançlarını, milli duygularını siyaset uğruna istismar edenler değil; her daim samimiyetle hareket edenler kazanacaktır.
Sağa sola bağıranlar, öfke nöbetleriyle hakaretler edenler değil; huzurun yanında olanlar kazanacaktır.
Hamaset ve laf kalabalığı dışında bir şey bilmeyenler değil; adaletin yanında, zenginliğin yanında olanlar kazanacaktır.
Biz çok iyi biliyoruz:
Düşmanlığı büyütenler değil, ekmeğini bölüşenler kazanacaktır.
*****
İnsanları kutuplaştırmak inanın çok kolay.
Şu anda Türkiye’de siyasette hâkim olan davranışta bu.
“Benden misin? Değil misin?”
“Beriki misin? Öteki misin?”
“Bak ben şucuyum, sen de şucusun bana destek ver”
“Ben falancayım sen de falancasın onun için bana destek ver”.
Kimlik siyaseti şu anda maalesef hiçbir fayda üretmiyor arkadaşlar.
O, “Ben falancayım filancayım, sende falancasın filancasın. Onun için bana destek ver” diyenlere sormak lazım: “Ya arkadaş senin neci olduğunu anladık da sen bu ülke için hangi projeyi ürettin?”
“Bugüne kadar hangi taşın üstüne hangi taşı koydun? Bu ülkenin yarınlarıyla ilgili hangi faydalı programın var?”
İnanın çoğu bu sorulara cevap veremiyor.
Ve bu hamaset siyasetinin, öfke siyasetinin, kimlik siyasetinin emin olun bir karşılığı yok arkadaşlar.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’daydım Sultanhamam’daydım.
İstanbul ticaretinin önemli bir merkezidir biliyorsunuz.
Orada kestane satan bir arkadaşımız bana şunu söyledi:
“Başkanım gidilen hedef önemli ama arkada bıraktığınız ayak izleri de önemli” dedi.
Bakın bu seyyar kestane satan bir arkadaşımız.
Ve dedi ki: “Siz sakın duruşunuzu bozmayın, bu milleti ayrıştırmayın, bu yolda devam edin” dedi.
Çok şükür, bizim geriye baktığımızda, onur duyacağımız ayak izleri var.
Başka bir şey yok hamdolsun.
Allah utandırmasın.
Evet, biz ayak izlerine önem verenlerdeniz.
Biz kolayı değil, zoru seçiyoruz.
Çünkü bize göre ulaşmak istediğiniz hedefin meşru olması yetmez.
O hedefe doğru atacağınız her bir adımın da tek tek meşru adımlardan oluşması gerekir.
“Benim hedefim var”, ee?
“O hedefe ulaşmak için yan yola sapacağım. Gayrimeşru yollardan gideyim ama hedefim çok önemli. O hedefime ulaşacağım.”
Bizde bir şey yok.
Biz ayrıştırmayı değil, birleştirmeyi seçiyoruz.
Kutuplaştırmayı değil, eşitliği, kardeşliği;
Kavgayı değil, saygıyı seçiyoruz.
Çünkü biliyoruz ki, bu ülke sesi çok çıkanlardan, kürsüden bağırıp çağıranlardan ibaret değil.
Bu ülkeyi; ırkçılık yapanlara, ayrımcılık yapanlara;
Bu ülkeyi; kutuplaştıranlara, kavgadan medet umanlara bırakmayacağız arkadaşlar.
Nasıl ki yüzyıllardır aynı topraklarda birlikte barış içinde yaşadık;
Nasıl ki bu güzel ülkeyi hep beraber kurduk, büyüttük;
Yine el birliğiyle, hep beraber yaşatacağız.
Yine hep birlikte, ülkenin bir arada yaşama iradesi gösteren insanlarıyla, makul insanlarıyla;
Zengin yarınları, özgür yarınları kuracağız inşallah.
*****
Değerli arkadaşlar,
Şu anda Türkiye’de gerçekten zor bir dönem yaşıyoruz.
Başta emeklilerimiz olmak üzere sabit gelirle geçinmeye çalışan, Türk lirası cinsinden sabit geliri olan herkes ama herkes yoksullaşmış durumda.
Çünkü enflasyon yoluyla bu milletin yaşam standartlarını düşürdüler.
Merkez Bankasına karşılıksız para bastırıp milli paramızın değerini düşürdüler.
Lafa gelince milliyetçiliği hiç kimseye bırakmayanlar, bizim milli ve yerli paramızın değerini pula çevirdiler.
Bakın sadece geçen seçimlerden bu yana Merkez Bankası’nın karşılıksız basıp sadece Kur Korumalı Mevduat’a ödediği para 1 trilyon lira arkadaşlar 1 trilyon lira.
10 ayda.
Bu ülkede enflasyon düşer mi?
Bu yılın bütçesinde faize koydukları rakam 1 trilyon 250 milyar lira.
Çiftçiye destek bu yılın bütçesinde 91 milyar,
Faiz 1 trilyon 254 milyar,
Bu ülkede çiftçinin yüzü güler mi?
Bu ülkede tarımsal üretim artar mı?
Parası olana daha çok para, çiftçiye gelince, emekliye gelince yok.
Kur farkını kime veriyorlar?
Kur Korumalı Mevduatı olana veriyorlar. Parası olana veriyorlar.
Faizi kime veriyorlar?
Faizde parası olana veriyorlar.
İşte bunun içindir ki seçimlerden önce “Nas var. Faiz inecek. Ben iş başında olduğum sürece artmaz” diyenler seçimden sonra tam 9 kere faiz artırdı bu ülkede.
Ve inanın o da işe yaramayacak.
Tam 11 yıl bu ülkenin ekonomisinin başında olan bir arkadaşınız olarak söylüyorum.
Merkez Bankasına karşılıksız para bastırmaya devam ettiğiniz sürece faizi ne yaparsanız yapın bu ülkede enflasyon düşmez, düşmeyecek.
Merkez Bankası bağımsız olmadıkça, TÜİK enflasyon rakamını dosdoğru, gerçek enflasyon rakamını açıklamadıkça bu ülkede ne emeklinin ne asgari ücretlinin ne de çiftçinin yüzü gülmeyecek.
Bunu üzülerek söylüyorum.
Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, içim canım yanarak söylüyorum.
Değerli arkadaşlar bakın,
En son emekliye müjdeyi duydunuz herhalde değil mi?
Bankaların promosyon rakamları artacakmış.
Herhalde en az 3 yıllığına emeklilere bir sözleşme imzalatacaklar ve bir defalığına artık 8 bin lira mı, 10 bin lira mı 12 bin lira mı bir defalığına bir ödeme yapacaklar.
Onu da bankalara yaptıracaklar.
Seçime 1 hafta kala emeklimize verdikleri sürpriz el kesesinden cömertlik.
Bankaların kesesinden emekliye cömertlik yapmaya çalışıyorlar.
Çarşıdan pazardan inanın bunların haberi yok.
10 bin lira, 12 bin lira emekli maaşıyla bu ülkede yaşamanın imkânsız olduğundan bunların haberi yok.
Fakat umutsuz olmayacağız.
Bu ülke büyük ve güzel bir ülke.
Ehil ve dürüst kadrolar tarafından yönetildiğinde bu ülkenin aşamayacağı hiçbir sorun yok, çözemeyeceği hiçbir kriz de yok.
İnşallah çalışacağız, çok çalışacağız ama dosdoğru çalışacağız.
***
Değerli misafirler,
Yerel seçimler artık çok yakın.
Biliyorsunuz, ülkemizde belediye deyince belediyecilik deyince insanların aklına ilk gelen kelime “Rant”
Belediye deyince çoğunun gözünde Dolar işaretleri oluşuyor, Euro işaretleri oluşuyor.
Türk lirası para etmiyor ya artık onun için Dolar, Euro.
Görüyoruz: Masalarda paralar sayılıyor; görüntüler var.
Türlü türlü pazarlıklar dönüyor, 3 mü 5 mi?
Meğer 3, 5 dedikleri milyon dolar.
Ses kayıtları var.
Görüyoruz: Bir de bu sesleri kaydedenler ve seçime üç kala yayanlar var.
Sanki dünün hadisesiymiş gibi.
Onlar birbirleriyle kavga ederken, halkımız feryat içinde.
Emekli perişan, asgari ücretli perişan, öğrenciler perişan.
Kiralar ateş pahası, fiyatlar almış başını gitmiş.
Bütün dünyada gıda enflasyonu – %10 iken, bütün dünyada ortalama gıda fiyatları düşmüşken Türkiye’de gıda fiyatları hızla artmaya devam ediyor.
Artık ev araba almayı bir kenara bırakın gençlerimiz bunun hayalini bile kuramıyor.
“Ben herhalde ömür boyunca ne ev ne araba alamam bu maaşla” diyor.
İktidarın da muhalefetin çoğunun da bunlar umurunda değil.
Son düzlükte birbirlerini tehdit etme telaşındalar;
Siyaseti kirletme yarışındalar.
“Senin adayının şu videosu çıktı, şundan şundan para almış” tartışmaları var;
Bozuk yollardan, kaldırımlardan bahseden yok.
“Şuradaki kişi bilmem kimin adamıymış, o bizden değil” tartışmaları var;
Sahipsiz sokak hayvanlarından bahseden yok.
“Bilmem kim, bilmem kimle pazarlık yapmış, adaylıktan çekilecekmiş” iddiaları var;
Gelmeyen otobüslerden, kalabalık toplu taşıma araçlarından bahseden yok.
Değerli arkadaşlar,
Uzun lafın kısası: İktidarıyla, muhalefetiyle, bunlarda her tür hesap var.
Fakat hiçbir hesapta;
Halk yok.
Millet yok.
Hizmet yok.
*****
Biz 4 yaşında bir siyasi partiyiz.
Kurulduğumuzdan hemen itibaren her konuda çözümler ürettik.
Pek çok siyasi parti yerel seçimlerle ilgili eylem planını, yerel seçimlerle ilgili seçim beyannamesini apar topar geçtiğimiz haftalarda açıklarken biz, bundan tam 2 yıl önce Yerel Yönetimler ve Şehircilik Eylem Planı’mızı açıkladık.
Karınca duası gibi yazılarla tek tek, bütçesi hesap edilmiş, takvimi belirlenmiş bir program ortaya koyduk.
Belediyecilik nedir, şehircilik nedir? Vizyonumuzu ortaya koyduk.
Bundan tam 2 sene önce.
Yetmedi ilk defa Türkiye'de bir belediyecilikte “Siyasi Etik Kurallar Bildirgesi” hazırladık.
3 sayfalık bu Etik Kurallar Bildirgesi’ni yani ahlaki kurallar bildirgesini, bizim adaylarımız önce imzalıyor ondan sonra adayımız oluyor.
Türkiye'de bir ilk.
100 yıllık Cumhuriyet’te, 70 yıllık çok partili siyasi hayatta, 4 yaşındaki bir partinin mi aklına gelmesi gerekiyordu böyle bir ihtiyacın, belediyeciliğin ahlaki kurallarının olması gerektiğinin böyle yazılması.
Çünkü şu anda mevzuat çok esnek.
Lastik gibi sünüyor.
Her türlü yalanı dolanı yolsuzluğu yapıp kitabına uydurmak mümkün.
Onun için biz belediyecilik mevzuatının tam ortasına bir ahlaki kurallar çerçevesi koyduk.
Ve bu kurallara seçilen başkanlarımızın uyup uymadığı da genel merkezimiz tarafından sürekli denetlemesini gerçekleştireceğiz.
Ben bunu aslında zamanında başbakan yardımcısı iken kanun haline getirmeye çalıştım.
Her şeyi hazırladık.
Siyasi etik, siyasi ahlak yasası hazırladım.
Ama reddedildi.
Bana dedi ki; "Partiye İl Başkanı ilçe Başkanı bulamayız bu ahlaki kuralları koyarsak" dedi.
O günün basınına da yansıdı. Basın mensuplarımız hatırlıyordur.
Biz hamdolsun 81 il başkanı 650 ilçe başkanı bulduk.
Bir tane belediyemiz yok henüz, İnşallah seçimlerden sonra olacak.
Demek ki oluyormuş.
Niyeti sağlam tutunca oluyormuş.
***
Değerli konuklar saygıdeğer basın mensupları,
Evet, yerel seçimlere doğru gidiyoruz.
Ama bu seçimler sadece belediye başkanlarımızın meclis üyelerimizin seçildiği seçimler olmayacak.
Bu seçimlerde sandıklardan bir mesaj çıkacak aynı zamanda.
Vatandaşlarımız iktidara bir mesaj verecek bu sandıkta.
Biz diyoruz ki bu sandıktan çıkacak mesela şu olmalı iktidara, "Hatan var, yanlışın var, faul yapıyorsun. Hukuka uymuyorsun. Anayasa mahkemesi karar alıyor uymuyorsun."
Ve diyoruz ki; bu seçim milletimizin iktidarda bir sarı kart gösterme seçimi olmalı diyoruz sarı kart.
Çünkü bu sarı kartı görmezlerse inanın yozlaşma hızlanarak devam edecek, enflasyon artarak devam edecek, yoksulluk yaygınlaşacak derinleşecek.
Bana diyorlar ki, "Başkanım neden sarı kart?"
Ben diyorum ki kırmızı kart öbür cepte.
İnşallah bir sonraki genel seçimlerde hep beraber toplum olarak millet olarak bu kırmızı kartı göstereceğiz ve dürüst ehil işini bilen kadrolarla bu ülkenin yönetilmesinin önünü hep beraber açacağız.
Sizlerden de istirhamımız, 31 Mart günü oy pusulasını elinize alıp, damgayı DEVA logosunun olduğu pusulaya basmanız.
Biliyorsunuz, bu bizim ilk seçimimiz.
Başkanlarımızın yanı sıra Belediye Meclisi seçimlerinde de DEVA Partisi’nin alacağı destek çok kıymetli.
Sandık günü pusulalarda DEVA’nın alacağı her bir oy iktidara “ben özgür bir ülke istiyorum” demek.
Sandık günü DEVA’nın alacağı her oy iktidara “ben güçlü ekonomi istiyorum, zengin bir ülke, mutlu bir ülke istiyorum” demek.
Sandık günü DEVA’nın alacağı her oy iktidara “adil bir ülke istiyorum” demek.
Bu sebeple sizden, hem başkan adaylarımız için, hem de Belediye Meclis üyesi adaylarımız için destek bekliyoruz.
Ne kadar DEVA o kadar demokrasi.
Ne kadar DEVA o kadar özgürlük.
Ne kadar DEVA o kadar zenginlik.
31 Mart’a az kaldı; inşallah, çok çalışacağız; çocuklarımız için zengin ve özgür bir Türkiye, adil bir Türkiye için çalışacağız.
*****
Kıymetli misafirlerimiz, değerli basın mensupları,
Allah tüm milletimize ekmeğimizi paylaşacak Ramazan sofraları nasip etsin; tuttuğumuz oruçları kabul etsin.
Tüm bu duygular içerisinde buradan, bu kadim şehrimiz Kayseri’den Ramazan’ınızı tekrar tebrik ediyor, bir kez bizlerle beraber olduğunuz, ekmeğimizi paylaştığınız için teşekkür ediyorum.
Sağ olun var olun diyorum.
Şimdi adaylarımızı huzurunuza davet ediyorum.