Ali Babacan Filistin Devleti Büyükelçiliği Önü Basın Açıklaması
Çok değerli basın mensupları,
Değerli çalışma arkadaşlarım,
Bölgemizde 10 gündür gerçekten büyük bir insanlık faciası yaşanıyor.
Bugün Filistin Devleti’nin Ankara Büyükelçisi Sayın Faed Mustafa'yı heyetimizle beraber yerinde ziyaret ettik. Kendisinden Gazze'deki son durumla ilgili çok kıymetli bilgiler aldık.
Ben bu vasiliyle tekrar Gazze’de hayatını kaybeden tüm Filistinli kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifa diliyorum
Filistin halkıyla bizim halkımız arasında 500 yıllık bir beraber yaşama tecrübesi vardır. Filistin Davası bizim davamızdır. Türkiye her zaman Filistin davasını çok yakın takip etmiştir.
Hangi hükümet olursa olsun, iktidar, muhalefet ayrımı olmadan Türkiye her dönemde Filistin davasına sahip çıkmıştır
Filistin davası evrensel bir adalet ve vicdan meselesidir. Haklı ve meşru davalarında tüm dünyada sembolü haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler kararları ile uluslararası hukuki meşruiyeti olan bir davadır, bu dava.
Biz Filistin halkının ve Filistinli kardeşlerimizin yanındayız.
Dünkü Ahli Arab Hastanesi’ne yapılan saldırıda 500’den fazla insan hayatını kaybetti. Muhtemelen yarısı çocuk, sayılar daha tam değil. O enkazın altında gerçekten kaç can vardı tam bilemiyoruz. Bugüne kadar hayatını kaybeden sivillerin sayısı 3.000’i geçti. Çocukların sayısı bin civarında. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum
Şunu açıkça ifade etmek istiyorum; Hedefleyerek, bilerek sivilleri, hastaneleri, okulları vurmak, bombalamak bir savaş suçudur bir insanlık suçudur
Af Örgütü İsrail'in beyaz fosfor bombası kullanmasıyla ilgili de bir açıklama yaptı biliyorsunuz.
Sivil halka dönük sadece bomba da değil; bakın yukarıda bombalar var aynı zamanda su kesik, elektrik kesik, sınırlar kapalı. En temel ihtiyaç malzemeleri ulaştırılamıyor.
Gıda, ilaç gibi temel malzemelere ulaşımını engellenmek hukuka aykırıdır, zulümdür.
Bir milyondan fazla insanı zorla göçe zorlamak hukuka aykırıdır, zulümdür.
Milyonlarca sivil insanın topluca cezalandırılması insanlık değildir.
Şu anda Filistin'in Gazze Şeridi’nde yaklaşık 50 bin bebek bekleyen kadın var. Bunların yüzde 10’u önümüzdeki bir ay içinde doğum yapacak.
Gerçekten hastanelerin bombalandığı, suyun, elektriğin kesik olduğu bir ortamda sadece hayattakilerin değil, daha doğmamış bebeklerin dahi canı tehlikede altındadır.
Gazze’de yaşanan insanlık suçlarına tepki göstermeyen herkes bu katliamdan sorumludur.
Uluslararası kamuoyu hiçbir gerekçe ve bahaneye sığınmadan acilen tek ses olup bu kıyıma ‘Dur’ demelidir.
Şu ana kadar Uluslararası toplumun ateşkes ve insani yardım konusundaki çabalarını yeterli bulmuyoruz.
Şu anda iki acil konu var; Bir, bombaların durması,
İki insani yardımın ulaşması. Fakat uluslararası toplum çok sessiz, çok pasif
Avrupa'da bazen vicdan sesleri yükseliyor, o yükselen sesleri de ne yapıyorlar? Hemen bastırmaya çalışıyorlar.
Bakın, İsrail’in Gazze’yi kısmen veya tamamen işgali, buradan özellikle bu uyarıyı yapmalıyım. Gazze Şeridi dediğimiz yer biliyorsunuz küçücük bir alan. Yaklaşık 40 km'ye, 7-8 km boyutlarında ama 2 milyon 200 kişinin yaşadığı bir açık hava hapishanesi aslında. İzolasyon altında, giriş-çıkış yasak.
Gazze’yi, İsrail’in kısmen veya tamamen işgali planı çok uzun sürecek bir insanlık faciasına sebep olacaktır. Çok uzun sürecek bir güvenlik kaosunda berberinden getirecektir. Derhal bu akıldışı plandan vazgeçilmelidir. İnsani yardımın ulaşması sağlanmalıdır ve işlenen tüm savaş suçları, kim yaparsa yapsın, suçlu kim olursa olsun, işlenen tüm savaş suçları soruşturulmalı ve hak örgütlerinin raporları da dikkate alınmalıdır.
Değerli arkadaşlar; İsrail-Filistin meselelerinin kök sorunları vardır. Bunlar nedir? Filistin topraklarının işgal altında olması ve Filistin halkının tecrit içinde yaşamasıdır. Kudüs'ün, Mescidi Aksa'nın ve diğer pekçok kutsal mekanın her gün farklı bir taciz girişimine her gün farklı bir provokasyon eylemine sahne olmasıdır.
Yine bu meselenin kökünde yerleşkelerin hukuksuz bir şekilde yaygınlaşmaya devam edilmesidir. Sürekli yeni yerleşkeyle Filistin halkının hakkı olan toprakların yavaş yavaş İsrail tarafından işgal edilmesidir.
Çözümün açıktır. Çözüm, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde, 1967 sınırlarına uygun bir şekilde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasıdır.
Filistin halkının zaten meşru hakkının uluslararası hukuk ve uluslararası camia tarafından da teslim edilmesidir. Çözüm buradadır.
İlk günkü sözlerimi tekrar ediyorum Ortadoğu bu savaşları, bu insanlık facialarını hak etmiyor.
Bölgemizde barışı tesis etmek zorundayız. Ortadoğu'yu bir barış bölgesi haline getirmek şu anda sorumluk sahibi olan şu anda devleti yöneten şu anda siyaset yapan şu anda hak için, hukuk için mücadele eden büyün sivil toplum kuruluşlarının sorumluluğudur. Dolayısıyla, bizim neslimizin böyle bir sorumluluğu vardır.
Bizim, Ortadoğu'ya barış borcumuz vardır.
Ben bir kez daha bu vasiliyle Filistin halkının, Filistin Devleti’nin Türkiye'de, Ankara'da temsilcisi olan Büyükelçi, değerli dostum Faed Mustafa'ya bizleri ağırladıkları için, bizleri son gelişmeler ile ilgili bilgilendirdikleri için tekrar şükranlarımı sunmak istiyorum. Ve değerli büyükelçinin şahsında tüm Filistin halkında buradan geçmiş olsun dileklerimi, başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Kalbimiz Filistin halkıyla beraberdir.
Kalbimiz şiddetin tarafı kim olursa olsun şiddete maruz kalan sivillerle, çocuklarla, kadınlarla beraberdir.