18 Ağustos 2022 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Niğde İl Başkanlığı Açılış Konuşması

18 Ağustos 2022

Genel Başkanımız Ali Babacan'ın Niğde İl Başkanlığı Binası Açılışındaki Konuşması

DEVA Partisi’nin çok kıymetli genel merkez kurul üyeleri,

Değerli Niğde İl Başkanımız,

Değerli ilçe başkanlarımız,

Değerli teşkilat mensuplarımız,

Sivil toplum kuruluşlarımızın, meslek örgütlerimizin, siyasi partilerin çok değerli temsilcileri,

Değerli Niğdeli hemşerilerimiz,

Değerli basın mensupları,

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum Niğde İl Başkanlığımızın hizmet binasının açılış törenine hoş geldiniz diyorum.

Bugün sizlerle beraber sadece bir siyasi partinin hizmet binasını açmıyoruz.

Burada Niğde’nin merkezinde bir demokrasi merkezi açıyoruz.

Bir atılım merkezi açıyoruz.

DEVA Partisi kuruluşunun üzerinden henüz 2 buçuk yıl geçmiş olan bir parti.

2 buçuk yaşındayız.

Buna rağmen Türkiye’nin 81 ilinde il başkanlarımız görevinin başında. 720 ilçede ilçe başkanlarımız görevinin başında çok şükür.

Damla damla büyüyoruz.

Türkiye’de tüm vatan sathında DEVA’nın bayrakları, kendi milli bayrağımız dalgalanıyor çok şükür.

Çok güzel bir teşkilat kurduk.

Siyasete yeni başlayan bizimle ilk defa siyasete adım atan arkadaşlarımız çok sayıda.

Ama daha önce siyaset yapmış, siyaseti kirletmemiş, siyasetin kirletmediği arkadaşlarımızla da beraber yol yürüyoruz.

Hep beraber daha güzel yarınlara doğru çok daha güçlü bir Türkiye’ye doğru omuz omuza yürüyoruz.

Ülkemiz çok büyük bir ülke. 84 milyon nüfusuyla Avrupa’nın en büyük nüfusu bizde.

Avrupa’nın en genç nüfusu bizde.

Avrupa’nın en büyük tarım arazileri bizde.

Avrupa’nın en büyük toprakları bizde.

Fakat maalesef varlık içerisinde yokluk yaşıyoruz.

En temel gıda ürünlerini dışardan ithal etmek zorunda kaldık.

En temel ürünleri artık çiftçimiz üretmiyor.

Diyor ki ben ürettikçe zarar ediyorum.

Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız ‘ne kadar çok üretirsem o kadar çok zarar ediyorum’ diyor.

Kaç tane çiftçimizden kaç tane üreticimizden bunu duydum.

Süt üreticileri besledikleri hayvanların sayısını azaltmaya başladılar.

‘Kesiyorum, satıyorum’ diyor.

Yarın bu ülke nasıl buğday ithal etmek zorunda kaldıysa nasıl et ithal etmek zorunda kaldıysa yarın süt ve süt tozu da ithal etmek zorunda kalacak.

Bundan korkuyoruz inanın yahu.

Bunun tek bir nedeni var. Kötü yönetim kötü. Başka bir sebebi yok.

Gerçekten ülkemiz iyi yönetilmiyor.

Her alanda sorunlarımız büyüyor.

Şu anda tarımda, hayvancılıkta yakın tarihimizin en zor dönemini yaşıyor bu güzel ülkemiz.

Gençlerimiz artık tarımla uğraşmak istemiyor.

Türkiye’de topraklar boş kalıyor.

Çiftçimiz diyor ki ‘Oğlum, kızım sen şehre git kendini kurtar’ diyor.

Peki, her çiftçimiz bunu deyince yarın bu Avrupa’nın en büyük tarım arazileri boşalınca ülkemiz daha fazla daha fazla ithalat yapmak zorunda kalınca bu ülkeye yazık olmayacak mı yahu?

İnanın içimiz kan ağlıyor. Yazıktır.

Bir tarım politikamız yok tarım politikamız.

Bu hükümetin şu anda bir tarım politikası yok.

Tarım politikası olmayan bir ülke olamaz.

Hele hele Avrupa’nın en büyük tarım arazilerine sahip olan bir ülkenin tarım politikası olmadan yürümesi mümkün değil.

Şu anda bu ülkenin bir göç politikası yok.

Elini kolunu sallaya sallaya milyonlarca insan girdi bu ülkeye yahu.

Bir de vatandaşlık veriyorlar vatandaşlık.

Tek imzayla. Tek imzayla vatandaşlık veriyorlar.

İlgili bakan söylüyor. 200 bin Suriyeliyi vatandaş yaptık diyor.

Ya bizim mevzuatımıza göre geçici koruma altındaki insanların vatandaşlık için başvuru hakkı bile yok. 

Ben buradan soruyorum; O tek imzayla Resmî Gazete ’de tek imzayla 200 bin Suriyeliyi vatandaş yapan Erdoğan’a buradan soruyorum; Sen bu vatandaşlıkları niye veriyorsun? Hangi kritere göre veriyorsun?

Bilmiyor musun ki 200 bin Suriyeliye vatandaşlığı verince diğerleri ne diyecek?  ‘Ya bizde biraz bekleyelim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kıymetli bir şey. Biz de biraz daha bekleyelim, bekleyelim belki bize de sıra gelir’ diyecekler.

Geri dönüşleriyle ilgili motivasyonlarını kırıyorlar şu anda ülkemizde yaşayan Suriyelilerin.

Biz bu meseleye dün açıkladığımız çok kapsamlı bir eylem planıyla cevap verdik.

Bu işin nasıl yönetilmesi gerektiğini bütün maddeleriyle tam 48 maddelik bir eylem planıyla anlattık.

Bizim açıkladığımız eylem planı aynı zamanda hükümete nasihattir.

‘Bakın bugün bunları hemen yapmaya başlarsanız ülkedeki bu sorunu hemen çözmeye başlayabilirsiniz’ demektir aynı zamanda.

Yoksa seçimlerden aylar önce biz bunu neden açıklıyoruz?

Seçimlerden sonra ilk gün, iş başına gelir gelmez biz bunları yapacağız diyoruz.

Ama aynı zamanda bu açıkladıklarımızdan bir kopya da hükümete gönderiyoruz.

Bayramdan önce tam 11 tane eylem planımızdan paket yaptık. 800 tane gönderdik.

Bütün milletvekillerine, bütün bakanlara, bütün partilerin genel başkanlarına genel başkan yardımcılarına, bakan yardımcılarına.

Dedik ki yahu alın biraz açın okuyun.

Bilmiyorsanız öğrenin.

Ha bu eylem planlarında yanlış bir şey varsa bize söyleyin düzeltiriz. Daha seçime var.

‘Eksiğimiz varsa da tamamlarız’ dedik.

Her konuda ama her konuda açıkladık ne yapacağımızı.

Ne yapılması gerektiğini açıkladık.

‘Seçimi de beklemeden bugün hemen isterse yapabilir bu hükümet yapabilir isterse bunu’ dedik.

Tarım konusunda ilk eylem planımızdır bakın. İlk adımı toprağa attık.

56 maddelik eylem planı açıkladık.

56 maddeyi saysam sabaha kadar buradayız.

Ama birkaç önemli maddeyi söyleyeyim. Tarımla ilgili ne yapacağız?

Hükümet duysun bugün yapsın. Yapmasına bir engel yok bakın.

Ama biz gelince yapacağız diyoruz.

Ne yapacağız? 

‘Şu gübre masrafı var ya gübre masrafı, gübre masrafının yarısını devlet ödeyecek’ diyoruz.

Yem. ‘Yem maliyetinin tam yarısını devlet ödeyecek’ diyoruz.

Tarımsal destekler. ‘Daha ekim dikim olduğu anda rakamlar açıklanacak, hasatla beraber derhal ödenecek’ diyoruz.

Biliyorsunuz şu anda ekiliyor, biçiliyor hasat döneminde rakam açıklanıyor 1 sene sonra ödeniyor.

Biz hemen o sene ödeyeceğiz diyoruz.

‘Çiftçiye özel indirimli elektrik fiyatı uygulayacağız’ diyoruz.

‘Çiftçinin kullandığı mazotta vergi olmayacak’ diyoruz.

‘Eski borçları faizlerini sileceğiz, donduracağız. 2 yıl ödemesiz uzun vadeye yayacağız. Çiftçinin sırtındaki şu borç yükünü bir kenara koyacağız’ diyoruz.

Üzerine ilave kredi açacağız diyoruz ki çarkları dönsün çiftçimizin.

Sulama. En önemli konu. ‘Türkiye’deki bütün sulama projelerinin hepsini iktidarımızın ilk 5 yılında tamamlayacağız’ diyoruz.

‘Barajlar, göletler, isale hatları, kapalı basınçlı sistem su dağıtım kanalları, damlama, yağmurlama sistemli sulama. Tamamı ama tamamı ilk 5 yılda tamamlayacağız’ diyoruz.

Çünkü toprağa su gidince çiftçiler var aramızda görüyorum. Toprağa su gidince verin en az 2’ye 3’e katlıyor. Çiftçimizin yüzü gülüyor.

Toprağa su gidecek ki gençler çiftçiliği kendine meslek edinsin. 

Toprağa su gidecek ki bu ülkenin yarınları ayağa kalksın.

Toprağa su gidecek ki bu ülkede tarım ölmesin, hayvancılık ölmesin.

Bunun yolu buradan geçiyor.

Ben bunları anlatınca diyorlar ki ‘kaynak nerede?’

Bende diyorum ki ya bir dakika bir dakika dur.

Kaynak bizim işimiz. Hemen anlatayım kaynak nerede.

Bugün tarımsal bütçe, tarımsal destek bütçesi ne kadar biliyor musunuz?

Ek bütçe dahil.

Çiftçiye verilen bütün destekler bu yılın bütçesinde.

40 milyar TL.

Peki aynı bütçede faize ödenen rakam ne kadar biliyor musunuz?

Tam 400 milyar TL 400 milyar. Eski parayla 400 kentilyon.

Rakama bakın yahu.  10 misli, 10 misli.

Bunun içinde o kur korumalı mevduata verdikleri rakamlar var ya bu yıl 60 milyar verdiler o da içinde ha.

Kur korumalı mevduat başladı başlayalı 60 milyar lira sadece kur farkı ödediler bakın. Bu yıl.

60 milyar.

Daha hangi aydayız? Ağustos ayındayız.

Ne zamanın parası ödendi? Temmuzun parası ödendi.

Temmuzun sonuna kadar sadece kur korumalı mevduat hesaplarına ödenen kur farkı 60 milyarı buldu yahu 60 milyar.

Rakama bakın siz.

Tarıma 1 yılın tamamında 40 milyar veriyor sadece kur korumalı mevduat hesabında kur farkı 60 milyar veriyor.

Hesap ortada. Peki, siz bu parayı kime veriyorsunuz? Faizi kime veriyorsunuz? Kur korumalı mevduatta farkı kime veriyorsunuz?

Zaten parası olana veriyorsun değil mi? Zengine veriyorsun.

Zaten parası olana üzerine bir de para veriyor.

Çiftçinin en çok ihtiyaç duyduğu dönemde destek olarak topu topu 40 milyarlık bütçe ayırıyor.

Bu ülkede tabi ki tarım sıkışır tabi ki çiftçimiz zor günler yaşar.

Hesap ortada.

Bir de evvelsi gün ne demiş?

‘Milli paramızı kura endeksledik’ demiş. Artık kura endeksli bir milli paramız var.

Ya elin parasına endeksli milli para olur mu yahu.

Elin dolarına, Euro’suna banka hesabına endeksledim diyorsun sonra milli para demekle övünüyorsun.

Peki, sen bankada parası olanın parasını kura endeksledin de bizim emeklimizin maaşını niye endekslemedin?

Bizim emeklimizin aldığı maaş milli para değil mi?

Türk lirası almıyor mu bizim emeklimiz?

Onu niye endekslemiyorsun?

Peki ‘emekli maaşını milli parayla ödüyorum onu da kura endeksledim’ de. Göreyim hadi.

Asgari ücreti de kura endeksle.

Asgari ücretli bizim milli paramızla almıyor mu maaş olarak?

Bir de bununla övünüyor yahu.

Hayret ediyorum gerçekten hayret ediyorum yahu.

Bu kadar hesap bilmezlik olmaz.

Ekonomistim diyor alanım ekonomi diyor. İşte hesap bu.

Sen memurun maaşını, emekli maaşını asgari ücrete, kura endeksledin mi ki milletin bankadaki parasını kura endeksliyorsun yahu.

Diploma varmış öyle diyorlar. Onu ben bilmiyorum

Niğde bu işi çözmüş.  Bizim Niğde’de fazla mesai yapmamıza gerek yok. Niğde bunları birbirine anlattı mı bitmiş bu iş tamam.

Niğde tabi hesap biliyor.

Vallahi biz Ankara’dan biliyoruz. Ankara’daki işini bilen ne kadar esnaf ne kadar tüccar varsa hep Niğdeli yani.

Biz Çıkrıkçılarda da ticaret yaptık, sitelerde de ticaret yaptık işini hep en iyi bilenler Niğdeliydi yani.

Niğdeli hesabını biliyor.

Onun için ‘bu hükümetin yanlış hesap Bağdat’tan döner’ derler ya kadar uzağa gitmeye gerek yok.

Şu andaki hükümetin Beştepe’nin hesabı Niğde’den dönüyor burada ben onu gördüm.

Ya gerçekten çok üzülüyoruz. Çok üzülüyoruz yahu.

Hadi bu işleri hiç yapmamış olsak, bu ülkenin ekonomisini tam 11 yıl yönetmemiş olsak deriz ki ya herhalde vardır bir sebebi.

Şimdi öyle anlatıyorlar ya dünyanın her yerinde enflasyon var diyorlar.

Biz de hop diyoruz ya bir dakika.

Dünyanın her yerinde enflasyon var da bu kadar yüksek enflasyon yok hiçbir yerde yahu.

İşte Amerika’da enflasyon belli. Yüzde 8,5.

Rusya savaşın ortasında yüzde 15 enflasyon var.

Almanya’ya geliyorsun yüzde 7 küsur...

Asya’ya gittiğinde daha düşüyor. Bugün Kore’de Japonya’da enflasyon yüzde 2 küsur.

2 küsure çıktı diye panik oluyorlar endişeleniyorlar biz bu enflasyonu ne yapacağız diye.

Ya bizim yüzde 2 enflasyon günlük yaşadığımız bir şey yani.

Günlük ha 2 enflasyon dediğimiz bir şey.

Adamlar 1 yılda yüzde 2 enflasyon yaşadık diye panik oluyorlar, enflasyonla mücadele programları açıklıyorlar.

Şu an bizim TÜİK’in açıkladığı uydurma enflasyon yüzde 80’e dayandı.

Gerçek enflasyon yüzde 200’e dayandı.

Burada alışveriş yapan bütün vatandaşlarımız bunu biliyor.

Şuradaki kırtasiyeci arkadaşımıza soralım. İşte oraya topları asmış okul çantalarını asmış.

Geçen sene 100 liraydı da 180 lira mı oldu?

Değil.

Geçen sene 100 liraysa bu sene 300 lira. Cevap geliyor işte.

Geçen sene 100 liraysa bu sene 300 liraysa enflasyon kaç? Niğde hesap biliyor değil mi?

Yüzde 200 oluyor değil mi?

Yani 100 ise üzerine 200 enflasyon geliyor 100 ise 300 oluyor. 3 katına çıkıyor.

Hesap bu. Hesap ortada.

120 lira olan top 330 lira oldu hesap ortada ortada.

Niğde hesap biliyor. Hesabı bilmeyen neresi?

Beştepe.

Hesap bilmeyen orası.

Bugün faizi düşürmüş Merkez Bankası. Maşallah.

Ya Merkez Bankasının faizi hangi faiz biliyor musunuz?

Bankalara verdiği faiz. Bankalara borç verdiği faiz.

Siz bankalardan borç alığınız faiz indi mi onu haber verin yahu.

Piyasa faizi o.

Aradaki farkı banka kazanıyor. Şu anda dikkat ederseniz bankalar mutlu.

Son dönemde hiç kazanmadıkları parayı kazanıyorlar.

Merkez Bankasından 14 ile şimdi 13 ile alıyorlar yüzde 30 ile 35 ile 40 ile piyasaya satıyorlar.

O da tabi kredi alabilirsen. Herkese kredi yok.

Çünkü bu hükümetin anlamadığı şu; faiz talimatla düşmez. Faiz ancak ve ancak güvenle düşer güvenle.

Bunu anlamıyorlar yahu.

Bu arkadaşınız Hazineden Sorumlu bakan olarak göreve başladığı gün Türkiye Cumhuriyeti hazinesi yüzde 66 faizle borçlanıyordu.

Biz bunu indirdik indirdik indirdik yüzde 4,6’ya.

Enflasyonun tek haneli olduğu, faizin tek haneli olduğu dönemde ne diyordu?

‘Yüksek faiz vatana ihanettir’ diyordu.

‘Yüksek faiz sebep yüksek enflasyon sonuç’ diyordu.

Ne oldu?

Son 4 yıldır tek imza yetkisi elinde mi?

200 bin Suriyeliyi basmış imzayı vatandaş yapmış mı? Yapmış.

Tek yetki elinde.

Peki o imzayla niye şu piyasanın faizini düşüremiyor?

O imzayla neden faizi düşüremiyor.

Çünkü enflasyon da faiz de güvenle düşüyor güvenle.

Bu ülkede 34 yıl enflasyon çift hane gitmiş.

Rahmetli Özal biliyorsunuz bu dövize çevrilebilir hesap diye bir hesap vardı eskiden. 1970’lerde...

Aynı bugünkü kur korumalı mevduata benziyor.

Yıllarca o zaman enflasyon düşmüyor.

1986 yılında rahmetli diyor ki ‘biz bu dövize çevrilebilir mevduat hesabını durduracağız’ diyor.

‘Gençlere nasihatimdir bir daha bu ülkeyi böyle yanlış yollara sokmayın’ diyor. 

‘Eğer yıllarca bu ülkede enflasyon yüksek seyrettiyse bu enflasyonun sebebi bu dövize çevrilebilir mevduat hesabı olmuştur’ diyor.

‘Çünkü kur farkını ödemek için Merkez Bankası habire para basmıştır. Onun için enflasyon düşmemiştir’ diyor.

Hatta bir ifade kullanıyor dövize çevrilebilir mevduat hesabı için bugünkü kur korumalı mevduata çok benziyor, rahmetlinin ifadesi; ‘bu dövize çevrilebilir mevduat hesapları kendini uyanık zannedenlerin dalaveresidir’ diyor.

Özal’ın ifadesi bu.

Ve o gün bitiriyor bu işi.

Ya ta 70 model bir tavşanı şapkadan çıkarıyorlar yeni bir buluş gibi ekonomiyi bununla kurtaracaklarını zannediyorlar.

Vay yavrum vay.

Ya biraz aç öğren ya.

Biraz yaşayanlara sor.

Ya Ali Babacan sen zamanında bu enflasyonu tek haneye nasıl düşürmüştün?

Paradan altı sıfırı nasıl atmıştın hatırlat bana der değil mi?

Bilmiyor bilmiyor. Bilmediğini de bilmiyor. Biliyorum zannediyor. Sorun oradan kaynaklanıyor.

Ya bizim atasözümüz değil mi? Bu toprakların sözü. Ne demişler? Bin biliyorsan bir bilene sor demişler.

Bakın biz bu ülkede temerrüt riski, iflas riski yükselince yaklaşık bundan 2 ay önce hemen bir basın toplantısı yaptık.

Dedik ki; ‘Bakın Türkiye’yi bu temerrüt uçurumundan döndürmenin, bu kötü gidişi durdurmanın bir yolu var.  Burada hükmetme tavsiye ediyoruz. Hemen ama hemen şu Merkez Bankası’nın yönetimi bir değiştirin.  Ehil ve dürüst insanları koyun. Dönün bir de şu TÜİK’in yönetimini değiştirin.  Ehil ve dürüst insanları koyun.  Ama iki kurumdan da elinizi çekin.’

Çünkü bu iki kurum da bağımsız çalışması gerekiyor yahu.

Oradaki teknik kapasite ile çalışması gerekiyor.

TÜİK bağımsız çalışacak ki gerçek enflasyonu söylesin.

TÜİK bağımsız çalışacak ki hükümetin etkisi altında kalmadan ülkenin gerçek rakamlarını açıklasın.

Talimatla iş yaptığında TÜİK doğruyu söylemiyor. Hükümetin işine gelen rakamları açıklıyor hep.

Merkez Bankası ne zamanki bağımsız oldu, bu ülkede enflasyon o zaman düştü.

Demek ki bağımsız olunca enflasyon düşüyormuş. Biz bunu yaşadık.

Milli paramızın değerini korumak için çalışan bir teknik ekibe ihtiyaç var.

Aksi halde hükümetler sıkıştıkça Merkez Bankasına talimatı veriyor karşılıksız parayı bastırıyor. Bunu yaşamış bu ülke defalarca.

Dünyada pek çok ülke yaşamış bunu.

Hatayı tekrar etmenin anlamı yok yahu.

Tarihten ders almazsan tarih tekrar eder. Ama tarihten ders alacaksın kendi ülkenin tarihinden ders alacaksın.

Ama inşallah evelallah her ne kadar ülkemizin bu kadar büyük sorunları olursa da olsun bunların çözümü de inanın bir o kadar kolay. Bir o kadar kolay.

Çünkü çözüm güvenden geçiyor güvenden.

Güven ortamını oluşturduğunuz anda bu ülkenin sorunları çok hızlı bir şekilde çözülür.

İnanın enflasyon da düşer faiz de düşer. Piyasa faizi de düşer.

Peki güveni nasıl oluşturacağız güveni?

Gençler bazen bana soruyor. Diyorlar ki ‘başkanım bu güven nasıl oluşur bir anlat bize’ diyorlar.

Bende diyorum ki gençler 1 dakika da 8 madde de size özetleyim.

Güven nasıl oluşur?

  • Konuşunca doğruyu söyleyeceksin. Yani Merkez Bankası’na TÜİK’e yalan rakamlar açıklatmayacaksın.
  • Söz verice tutacaksın.
  • Emanete hıyanet etmeyeceksin. Devlet yönetimi bir emanet. Kimsenin tapulu mülkü değil, kimsenin babasından da miras kalmadı ya. Orası bir emanet. Emanete dikkat edeceksin.
  • Her zaman hukukla adaletle hareket edeceksin. Devletin varlık sebebi adalet adalet. Adalet sadece yargının hızlı ve düzgün işlemesi değil. Adalet aynı zamanda sosyal adalet. Adalet aynı zamanda fırsat eşitliği. Gençler işe girerken fırsat eşitliği. Esnafımız iş yaparken fırsat eşitliği.
  • Ehliyetli liyakatli kadrolarla çalışacaksın. Dürüst ve ehil insanları göreve getireceksin devlet kademelerinde.
  • Hiçbir zaman istişareden vazgeçmeyeceksin. Her kararını istişareyle alacaksın. Güven ancak böyle oluşur.
  • Devlet yönetiyorsan şeffaf olacaksın, açık olacaksın. Merkez Bankası’nın 190 milyar dolarını arka kapıdan gizli saklı satmayacaksın.
  • Her zaman hesap vermeye hazır olacaksın.

Hamdolsun eğer biz Cumhuriyet tarihinin en uzun süre görev yapan, hükümette bulunan kişilerinden birisi olarak bugün burada Niğde’de, alnımız açık başımız dik geziyorsak bu zamanında görev yaparken her zaman hesap vermeye hazır bir şekilde işimizi yaptığımız için bugün burada böyle rahatız.

Ama başkaları rahat değil. Onu biliyoruz.

Zaten en ufak bir şey bulsalar bilseler hakkımızda bizi konuştururlar mı yahu. Mümkün mü?

Ama çok şükür.

Gençler onun için bu 8 madde önemli. Devlet yönetiyorsan her zaman hesap vermeye hazır olacaksın.

Güven oluşturmak için bu 8 maddeyi yap iyi ekonomistlik bizim maddeler arasında var. Nerede var? 5. Madde de var. Ehliyetli liyakatli kadrolarla çalışacaksın. Yani mesele ekonomiyse ekonominin başına dürüst ve ekonomiyi bilen insanlar koyacaksın.

Sağlığın başına dürüst ve sağlığı bilen insanlar koyacaksın.

Savunmanın başına dürüst ve savunmayı bilen insanlar koyacaksın.

Dürüst insanları koyduğun zaman hortumlar kesiliyor zaten.

Niye dürüst? 2 vasıf diyoruz bakın 2 vasıf. Hem dürüst olacak hem de işi bilecek.

Çünkü dürüstse ama işi bilmiyorsa yapamaz ya iyi insan ama yapamaz.

Peki işi biliyor ama dürüst değil. Onlarda çok kötü çarpar. Nereden vuracakları belli olmaz.

Hem işi biliyor hem dürüst değiller. Çarparlar adamı.

Dolayısıyla hem dürüst olacak hem işi bilecek.

Bizim 8 madde hepsini kapsıyor.

Ve inanın, inanın bakın biz görev başına gelir gelmez inşallah ilk 1 ayda bütün kamu kurumlarını ayağa kaldırırız.

Ekonomi ile ilgili bütün kurumlar şekil vermek ayağa kaldırmak bizim içi 1 ay.

Daha önce yaptık çünkü biliyoruz.

En geç 6 ay içerisinde ülkedeki kriz ortamını inşallah ortadan kaldırırız.

En geç 2 yıl içinde de enflasyonu tek haneye indiririz.

2001-2002 krizini biz çözdük ekibimizle beraber. 2008-2009 krizini de biz çözdük.

Birini çözmemiz 2 yıl aldı. Çünkü o dönemin 20 tane bankası batıktı. Bütün o batan bankaların mevduatını bile devlet ödedi vatandaşa biliyorsunuz vatandaşa. Neler neler çektik o zaman.

2 yıl sürdü.

2008-2009 krizi bütün dünyayı vurdu ama biz onu 6 ayda çözdük çünkü devlet güçlenmişti. Çünkü şirketler güçlenmişti. Çünkü bankalar güçlenmişti. O güçlü yapıyı   iyi bir koordinasyonla ele aldık ve 6 ayda 2008-2009 krizinden memleketi çıkardık.

Yaptık yine yaparız inşallah. Yaptık çok daha güzelini yaparız.

Kadrolarımız hazır bunun için.

Bu aralar dış güçleri hiç duymuyoruz. Hiç lafını etmiyorlar. Dış güçlerle sarmaş dolaş oldular birdenbire.

İsrail ile ilişkiler tamamen normalleşti biliyorsunuz. Neredeyse top atacaklar havai fişek fırlatacaklar ‘İsrail ile bakın ilişkileri düzeltiyoruz’ diye.

Acaba düşünüyorum bu ilişkileri apar topar niye düzeltiyorlar diye.

Acaba milletten destekleri kaybettiler de kendileri mi dış güçlerden medet umuyorlar diye aklıma geliyor yani.

Yoksa sen 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün finansörü olmakla suçladığın Birleşik Arap Emirlikleri ile birdenbire sarmaş dolaş ol. Kaşıkçı cinayetiyle suçladığın, dosyayı vermem gelsin burada baksınlar dediğin dosyayı gönder ondan sonra Sudi Arabistan’ı kırmızı halıyla kabul et, birdenbire prensle sarmaş dolaş ol. Esad’la şimdi yol yapıyorlar değil mi? İsrail terör devletiydi, zulüm devletiydi değil mi?

Şimdi ne oldu? Dedi ki; Filistin davasını savunmanın önemli bir yolu İsrail ile iyi ilişkilerden geçer dedi.

Ha şunu bileydin.

Peki 2009’da one minute deyip ilişkileri bozan 2022’ye kadar ilişkileri bozan sen değil misin? 

Niye yaptın o zaman?

Demek ki Filistin davasına en büyük zararı sen verdin yıllarca.

Bu dikkat edin dış güçler lafı hiç geçmiyor. Bitmiş artık o iş. Çünkü dış güçlerle sarmaş dolaş.

Bakın biz yıllarca bu işlerin içinde olduk. Avrupa Birliği Bakanlığı yaptı değil mi bu arkadaşınız? 3 yıl.

Dış İşleri Bakanlığı yaptı bu arkadaşınız. 2 yıl.

Biz önce Türkiye’de güçlendik. Türkiye’yi güçlü kıldık.

Güçlü bir ekonomi ile alnımız açık başımız dik gezdik. Avrupa’da da, Amerika’da da, Asya’da da.

Şimdi o dönemde dış güçler dediklerinde Türkiye’yi yere göğe sığdıramıyordu.

Avrupa basınının kapağında Türkiye vardı. Avrupa gazetelerinin manşetinde Türkiye vardı. ‘Parlayan ülke, yıldız ülke’ diye..

Şimdi işlerine gelmediği zaman, çuvalladığı zaman dış güçleri suçla işine geldiği zaman git dış güçlerle sarmaş dolaş ol.

Bu politika değil arkadaşlar. Bu hükümetin bir dış politikası da yok. Dedim ya bir tarım politikası yok diye bunların bir dış politikası da yok. Bir göç politikası da yok. Sağlık politikası yok. Eğitim politikası yok.

Tamamen rast gele günlük adımlarla yürüyor işler günlük adımlarla.

Hiçbir konuda plan, program hazırlık yok.

Onun için bu sıkıntıyı çekiyor bu ülke.

Bu ülkenin inşallah önü açık, yolu açık.

Ben burada Niğde’de il binamızın açılış töreninde Niğdeli hemşerilerimize bu ülkeye güvenmelerini istiyorum.

Bu ülkeye güvenin. Bu ülkenin insanlarına güvenin. Bu ülkenin yarınlarına güvenin. İnanın bu ülke çok büyük ve çok güçlü bir ülke.

Düzgün yönetildiğinde iyi yönetildiğinde, dürüst ve ehil bir kadro iş başına geldiğinde bu ülke ayağa kalkar, bu ülke koşar, bu ülke kanatlanıp uçar.

İnşallah göreceksiniz inşallah.

Nasıl bir zamanlar 3 bin 500 dolarlık milli geliri alıp 12 bin 500 dolara çıkarttıysak nasıl Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi seçimlerinde 192 ülkenin 151 tanesini gizli oyda Türkiye’yi destekler noktaya getirdiysek inşallah bu ülkenin ekonomisini de itibarını da yeniden yükselteceğiz.

Ve bunu biz yapacağız. Hep beraber yapacağız. Tüm vatandaşlarımızla beraber yapacağız.

Bu ülke güzel bir ülke.

Bu arkadaşınız dünyada en az 100 ülke görmüştür. İnanın ülkemizden güzel bir ülke yok. Çok zenginiz.

  1. madde dedim değil mi 4. Madde. Devletin varlık sebebi dedim, adalet dedim. Güvenin 4. Maddesi adalet öyle bir kavram ki ekonominin zemininde adalet var. Nasıl şu binanın bir zemini var ekonominin de o temelinde zemininde adalet var hukuk var, insan hakları var, özgürlükler var, demokrasi var.

O temel sağlam olmazsa üzerine sağlam bir binayı asla inşa edemezsiniz.

Bu hükümet sadece ir ekonomik kriz çıkarmadı bu ülkede bu ülkede aynı zamanda bir hukuk ve adalet krizi var. Ve bu sadece yargıyla ilgili sorunlar değil bakın. Sosyal adalet sorunu var.

Eğer bu ülkede gençler KPSS sınavını kazanıp mülakatlarda eleniyorsa sadece ve sadece hükümete yakın olmadıkları için o mülakatlarda eleniyorlarsa bu sosyal adalet değil. Bu fırsat eşitliği değil.

Onun için biz ne dedik? Mülakatı kaldıracağız dedik. Kestirme yol. Hiç uğraşmaya gerek yok.

KPSS’de yazılı sınav sonucu neyse o olacak dedik. Yazılı sınavı kazanan girecek dedik devlete.

Yazık yahu.

Gerekirse alan sınavı yaparsın ama açık olursun, şeffaf olursun. Hak edene de hak ettiğini veririsin.

Sosyal yardımlar sosyal destekler...

Asla ama asla öyle parti üyeliğiymiş şuymuş buymuş bakılmaz yahu.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin sosyal destek sosyal yardım almak bir haktır. Devletin bir lütfu değildir. Vatandaşın hakkıdır.

O hakkı da devlet onu arayıp bulacak. Devlet ödeyecek.

Biz ne dedik? Aynı aile hekimleri gibi sosyal destek uzmanları görevlendireceğiz dedik. 70 bin tane sosyal güvenlik uzmanı Türkiye genelinde görevlendireceğiz.

Ne yapacak bunlar? Ailelerin kapılarını onlar çalacaklar. Çünkü vatandaşımız şu anda gidiyor 41 tane kapı çalmak durumunda kalıyor.

Devletin sosyal destek sosyal yardım verdiği 41 ayrı kapı var. Vatandaşlarımız bunu bilemez bulamaz yahu.

Mümkün değil yani.

Bu sosyal destek uzmanları gidecekler bakacaklar ailenin durumuna eğer yardıma ihtiyacı varsa sağlık olur, rehberlik yardımı olur, psikolojik destek olur, engelli bir birey vardır mahalleye yeni taşınmıştır yol bilmiyordur yordam bilmiyordur vatandaşa o arkadaşlarımız yardımcı olacak.

Cep telefonundan direk arayabilecekler benim şu ihtiyacım var diye.

Sosyal devlet böyle olur.

Şimdi bakıyorsun sosyal devlet sosyal yardım almanın ön şartı bazı illerde ilçelerde görüyoruz parti üyelik şartı.

Hele hele muhalefet partisine üyeysen bazı illerde ilçelerde yardım alamıyor insanlar.

Yazık günah ya.

Böyle bir şey olur mu? Böyle sosyal devlet olur mu?

Hepsini değiştireceğiz inşallah hepsini. Ve çok hızlı olacak bunların hepsi.

Çünkü biz dersimizi bugünden çalışıyoruz. Bugünden eylem planlarımızı hazırlıyoruz. Bugünden seçimden sonraki ilk 90 gün, ilk 180 gün, ilk 360 gün ne yapacaksak hepsini bugünden hazırlıyoruz.

Bakın dün açıkladık eylem planımızda. Tam 48 maddede.

Türkiye’ye gelen kaçakların Suriyelilerin geri dönüşü ile ilgili neler yapılacağı 48 madde halinde tek tek takvime bağladık açıkladık.

Ama bunu bildiğiniz zaman yapabiliyorsunuz bilen bir ekip olduğu zaman yapabiliyorsunuz, ehil kadrolarla yapabiliyorsunuz.

Bizim hamdolsun var ehil kadrolarımız. Onun için yapabiliyoruz bunu. 

Bakın biliyorsunuz siyasi partiler ayrı ayrı partidir. Siyasi partiler aynı zamanda birbirlerine rakiptir. Ama biz ne yaptık? Bu memleketin menfaati varsa vatandaşlarımızın hayrınaysa biz partilerle otururuz iş birliği de yaparız dedik.

Altılı masaya da onun için oturduk.

Ama şu var ki altılı masaya oturunca partiler birleşip tek parti olmuyor. Onun da farkına varmamız lazım değil mi?

Ne yapıyoruz? Memleketin hayrına ortak çalışma noktaları bulabiliyorsak, uzlaşacağımız noktalar bulabiliyorsak o noktada uzlaşıyoruz.

Diğer konurda da her partini kendi projesi olur kendi iddiası olur bu şekilde yürüyoruz.

Allah sonunu hayır eylesin inşallah.

Ama biz şunu gösterdik; şu andaki iktidar ülkeyi gererek yönetmeye çalışıyor. Ülkeyi ötekileştirerek yönetmeye çalışıyor. Düşman üreterek yönetmeye çalışıyor. Kutuplaştırarak yönetmeye çalışıyor.

Biz siyasetin sadece öfke, nefret, kutuplaştırma, ötekileştirme olmadığını, siyasetin aynı zamanda uzlaşabilme olduğunu, mutabakat arayışı olduğunu da dünya aleme göstermiş olduk.

Haç endişeniz olmasın biz bu ülkenin menfaati neyse vatandaşlarımızın hayrınaysa ne doğruysa yaparız ama şu da var ki biz yeni ve iddialı bir siyasi partiyiz.

Her alanda ama her alanda biz kendi çözümlerimizi hazırlıyoruz.

Çünkü vaktimiz yok. Bazen 6 parti çalışınca vakit alıyor değil mi?

Onun için biz kendimiz hızlı gidiyoruz bütün çözümlerimizi hazırlıyoruz.

12 tane eylem planı açıkladık bugüne kadar, diğer siyasi partilere de gönderiyoruz, hükümete de gönderiyoruz ve günü geldiğinde biz bunları yapacağız diyoruz.

Yanlışımız varsa düzeltelim diyoruz eksiğimiz varsa tamamlayalım diyoruz.

Tam 12 tane eylem planı açıkladık 12.

Tarımdan bahsettim sadece bir tanesinden bahsettim.

Tarım, Afet Yönetimi, Sosyal Politikalar, Dijital dönüşüm teknoloji, Ekonomi, Finans, İstihdam... Bunların hepsini açıkladık bakın.

Yerel yönetimler şehircilik, yüksek öğretim, KYK mağduriyetleri, Yargı eylem planı... Hepsini açıkladık.

Sağlık açıkladık, göç açıkladık... 12 tane açıkladık. 10 tane daha geliyor. Çünkü hızlı gitmemiz gerekiyor.

Bütün çözümlerimizi de ortaya koyuyoruz Türkiye’ye de dünya aleme de ilan ediyoruz.

Günü geldiğinde de vatandaşlarımız bize o yetkiyi verdiği andan itibaren o çözümlerimizi hemen uygulamaya başlayacağız.

Seçime biraz var. Eğer açıkladıklarımızda eksik varsa hemen söyleyin düzeltiriz.

Kolay yani.

Bugüne kadar da diyen olmadı. Demediler ki bize Tarım eylem Planı ilk onu açıklamıştık şurası eksik şurası yanlış diyen olmadı bugüne kadar. 1 seneyi geçti.

Olabilir de. Tamamlarız da. Ama çalışmamız gerekiyor.

Çünkü siyaset sadece laf üretmek değil. Siyaset sadece konuşmak değil. Siyaset aynı zamanda iş üretmek iş.

Biz hep iş ürettik bugüne kadar.

Bizim iş bitirmemiz var, arkamızda kapı gibi başarılar var.  Onun için rahat dolaşıyoruz değil mi?

Dış politika diyorsak dış politikada bu ülkenin dünyada en itibarlı olduğu dönemde bu arkadaşınız Dış İşleri Bakanıydı.

Ekonomide zirvenin yaşandığı dönemde bu arkadaşınız ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcısıydı.

Avrupa Birliğine Türkiye’nin en yaklaştığı anda bu arkadaşınız Avrupa Birliği Bakanıydı.

Bizim iş bitirmemiz var aramızda kapı gibi başarılar. O yüzden rahat konuşuyoruz.

Sadece laf üretmiyoruz. İş üretiyoruz. Herkesten de farkımız bu.

Onun için inşallah çok çabuk düzelecek bu işler inşallah. Biz buna gönülden inanıyoruz.

Bunun için yola çıktık. Çok çalışacağız ama dosdoğru çalışacağız.

Biz şuna inanıyoruz Allah doğrunun yardımcısıdır. Çalışacağız ama dosdoğru çalışacağız.

Niyetimizi sağlam tutacağız. Biz niyetimizi sağlam tutunca, çok çalışınca, dosdoğru çalışınca inanıyorum ki vatandaşımızın desteği de bizimle olacaktır, Allah’ın desteği de bizimle olacaktır. İnşallah hedefimize ulaşacağız.

Hep beraber.

Ben buradan tekrar bu açılış vesilesiyle bizimle beraber olan tün Niğdeli hemşerilerimize teşekkür ediyorum.

Ofislerinin camlarından evlerinin balkonlarından bizlerle beraber olan bu açılışı izleyen tüm komşularımıza da özelikle buradan göndermek istiyorum.  Bu açılış vesilesiyle bizimle beraber olan siyasi partilerin temsilcilerine, sivil toplum meslek örgütlerinin temsilcilerine ve tüm hemşerilerimize şükranlarımı sunuyorum.

Hayırlı uğurlu olsun diyorum.