Ankara Mitingi
100 yıllık Cumhuriyetimizin Başkenti Merhaba!
Cebeci’sinde doğduğum, Çıkrıkçılar Yokuşu’nda büyüdüğüm, üniversitesinde, ODTÜ’sünde okuduğum şehrim merhaba!
Merhaba hemşerilerim, Merhaba!
Mansur Bey’den sonra ikinci ev sahibi olarak karşınızdayım.
Baharımızın arifesinde, bu güzel memleketimizden, Ankara’dan, Türkiye’nin dört bir tarafına sevgilerimi selamlarımı iletiyorum.
Hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz!
*****
Değerli hemşerilerim,
3 aydır iktidarın görmezden geldiği, unutturmaya çalıştığı, yok saydığı bir gündem var.
Ülkemizin en hakiki, en can alıcı gündemi.
Evet, 6 Şubat Maraş depremlerinden bu yana tam 3 ay 6 gün geçti. 3 ay 6 gün.
3 ay 6 gün önce, daha gün doğmadan, ülkemizin her yerine ateş düştü.
Ateşin düştüğü o evler, o günden beri yanıyor. O günden beri o evlerde yüzler gülmüyor; biliyorum.
Sayılarla söyleyince sanki anlamını yitiriyor ama, resmi sayılara göre on binlerce insanımızı o depremlerde kaybettik.
Kaybettiğimiz her can; birinin annesi, birinin babası, birinin kardeşi, oğlu.
Kaybettiğimiz her can birinin yeğeni, kuzeni, dedesi, ninesi.
Depremlerde kaybettiğimiz her can birinin eşi, nişanlısı, can yoldaşı, arkadaşı…
Taş olsa, dağ olsa dayanmaz derler ya; işte öyle bir acıyla kavrulduk.
Allah bir daha böyle acılar göstermesin milletimize memleketimize.
Ben de çok sayıda çalışma arkadaşımı kaybettim.
Depremin ilk 14 gününün 9 gününde deprem bölgesindeydim.
11 ilin merkezine defalarca gittim. Köyleri gezdim beldeleri gezdim.
Bizzat şahit oldum.
Sesini duyuramayanların sesi oldum.
Ve gittiğim her yerde arkadaşlar ama her yerde ne dediler bana biliyor musunuz?
İlk 48 saat ilk 72 saat devlet yoktu dediler.
Enkazları kendi ellerimizle kaldırdık’ dediler.
Muhtarlar dediler ki ‘enkazı kendi ellerimizle ellerimiz kanayarak kaldırdık.
Sağ olanları çıkardık cenazelerimizi kendimiz gömdük’ dediler.
Değerli arkadaşlar bakın hatırlayın, geçen sene orman yangınları çıktı değil mi?
Ormanlarımız gözümüzün önünde binlerce hektar cayır cayır yanarken bir baktık ki memleketin yangın söndürme uçağı yok.
Deprem oldu depremin ilk 48 saati ilk 72 saati yardım ulaştırılamadı.
İnsanlar enkazın altında ya nefessizlikten ya donarak can verdi.
O gün bugündür soruyorum: O ilk 48 saatte, o 72 saatte ne oldu? Ne oldu diyorum bir anlatın hele.
Niçin o iş makinaları parklarda kapalı dururken insanlar enkaz altındaydı?
Silahlı Kuvvetler personeli niçin hemen sahaya çıkmadı? Madenciler neden hemen harekete geçirilmedi? Ne oldu diye soruyorum.
Depremden bu yana sürekli soruyorum. Cevap yok.”
Ama arkadaşlar işin özünde ne var biliyor musunuz?
İşin özünde bu tek kişilik sistemin yürümemesi var. Her şeyi tek kişiye bağlamanın getirdiği sorunlar yaşıyor bu ülke.
Son 5 yıldır bütün sistemi Erdoğan ne yaptı? Tek başına kendisine bağladı.
Talimat almadan hiç kimse hareket edemiyor.
Ne diyor Cumhurbaşkanı sözcüsü?
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yangın söndürüldü diyor hastane yangını.
Yahu arkadaş yangın çıkınca kendisinden talimat alınmayınca o talimat söndürülmeyecek mi yani. Böyle bir şey mi olur?
Nedir bu ben ben ben. Nedir?
Ve değerli arkadaşlar bakın biz 6 siyasi parti bir araya geldiysek, bizim ilk buluşma noktamız; işte bu sistem değişikliği.
Yani şu anda adına Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi denilen ve bu ucube sistem aslında kendi içinde tam bir sistemsizlik olan düzene son vermek ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i ülkemize getirmek.
Hedefimiz bu.
6 parti ilk defa masaya bunun için oturduk.
Dedik ki şu sistemi değiştirmemiz lazım.
Kolları sıvadık. Tam 84 maddelik bir anayasa metni hazırladık.
Yetmedi. Tam 2300 maddelik bir ortak politikalar metni hazırladık.
Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin her alanda yapacaklarını hazırladık.
Evet arkadaşlar bakın, şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman 6 parti bir araya gelip bu kadar kapsamlı bir anlaşma yapmamıştı.
Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin 20 bakanın 5 yıl boyunca ne yapacağının hepsinin ev ödevi hazır. Hepsi hazır.
Ve dürüst ve temiz kadrolarımızla işi bilen kadrolarımızla hazırız.
Değerli arkadaşlarım, biz hazırız.
Ama bu önümüzdeki pazar günü sizlerin desteğini bekliyoruz.
Önümüzdeki pazar günü ülkemiz için çok önemli bir dönüm noktası.
Pazar günü sıradan bir seçim değil.
Pazar günü aslında bir referandum.
Pazar günü aslında önünüzde 2 tane tercih olacak. 1. Pusulayı da açsanız 2 tane tercih 2. Pusulayı da açsanız bakmayın öyle 1 metre uzunluğunda olduğuna aslında temelde 2 tane tercih karşınıza çıkacak.
Onun için bu seçim referandum diyorum bakın.
İşte bu kez de Ankara’ya sormak istiyorum.
Seçim günü pazar günü pusulayı önünüze aldığınızda 2 tane seçenek var.
Bu iki tane seçenekten hangisini tercih edeceksiniz?
Bakın arkadaşlar önümüzde iki tane tercih olacak bu pazar.
O kadar. Gerisi teferruat inanın.
Ben şimdi burada bir kez daha Ankara'ya sormak istiyorum.
Otoriterlik mi demokrasi mi?
Keyfilik mi hukuk mu?
Baskı mı özgürlük mü?
Ankara cevabı biliyor.
Tek akıl mı ortak akıl mı?
Korku mu umut mu?
Öfke mi sevgi mi? Ankara çoktan kararını vermiş.
Benim hemşerilerimin zihni net.
Evet, hak, hukuk, adalet.
Hakkı düştüğü yerden kaldıracağız.
Hukukun üstünlüğünü egemen kılacağız bu ülkede. Ve adaletle hareket edeceğiz.
Adalet olmayınca olmaz.
Siz o adalet zeminini sağlam tutmazsanız üzerine sağlam bir ekonomi inşa edemezsiniz. Mümkün değil.
Onun için soruyorum bakın referandum bu seçim referandum.
Kavga mı barış mı? Diye soruyorum.
Yoksulluk mu zenginlik mi?
Arkadaşlar kara kış mı bahar mı?
Kara kış mı bahar mı?
Kara kış mı bahar mı?
İşte İnşallah 15 Mayıs sabahı o bahara uyanacağız o demokrasi bayramına uyanacağız.
Biz demokrasi diyoruz zenginlik diyoruz huzur diyoruz özgürlük diyoruz.
Değerli arkadaşlarım İnşallah bu pazar günü 2 pusuladan bahsettim ya 1. pusulada ne diyeceğiz?
Otokrasi mi demokrasi mi arasında tercih yaparken Sayın Kılıçdaroğlu'nun isminin altına ‘evet’ mührünü basacağız.
2.pusulada ne yapacağız? 2. pusulada da keyfilik mi hukuk mu diyeceğiz ya işte o hukuk anlamına gelen pusuladaki o 2. pusuladaki CHP logosunun altına DEVA için CHP diyeceğiz, Saadet için CHP diyeceğiz, Gelecek için CHP diyeceğiz, Demokrat Parti için CHP diyeceğiz.
Ve hep beraber kazanacağız 86 milyon kazanacak Türkiye kazanacak inşallah.
Söz veriyoruz söz.
“Birleşe birleşe kazanacağız ve seçimden sonra kolları sıvayıp beraberce yöneteceğiz.
Dosdoğru çalışacağız, çok çalışacağız.
Ve söz veriyoruz biz gücünü halkını yaşatmaktan alan bir devleti hep beraber, el ele inşa edeceğiz.
Tekrar hepinize teşekkür ediyorum.
Sağ olun var olun diyorum.
14 Mayıs Anneler Günü’nde gelin annelerimize baharı hediye edelim diyorum.
Sağ olun var olun.