Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

Bu önerim yüksek öğretimle ilgilidir. Öncelikle Tıp fakültelerini ve yüksekokullarını üniversite bünyesinden ayırın. Tıp fakültelerini; eczacılık, hemşirelik gibi sağlık bölümleri ile bir araya getirip üniversite seviyesinde Tıp akademileri olarak kurumsallaştırın. Ve bu akademiler 15 tane olsun. Örneğin İstanbul tıp akademisi. Bu akademinin altında da Cerrahpaşa, çapa ve Marmara tıpı birer fakülte olarak toplayın. Çünkü ülkemizde en çok yayın yapan bölüm tıp fakülteleri. Tıpları üniversite bünyesinden çıkarınca üniversitelerin gerçek durumu ortaya çıkıyor ve ihtisaslaşma oluyor. Sonrasında üniversite sayısını tıp akademileri hariç 50’ye düşürün. Teknik üniversitelerden İİBF, edebiyat, dil gibi bölümleri kaldırın. Genel üniversitelerde saçma sapan bölümleri kapatın. Ve mevcut kontenjanlarını en az %50 azaltın. YÖK denilen laneti kaldırın. Tüm üniversiteler kendi rektörünü, tüm fakülteler kendi dekanlarını tüm bölümler kendi başkanını 3 yıllığına seçsin. Ve bir kişi en çok 2 kez seçilebilsin. Üniversiteler kendi aralarında istişare kurulu kursun başkanlarını da kendisi seçsin. Bu kurul sadece doktora yeterlik ve doktora tezleri ile ilgilensin. Yüksekokullar MEB’e bağlı olarak ve ihtisas üzerine kurulsun. Piyasanın ve sanayinin ihtiyaçlarına göre, Tarım MYO, Ticaret MYO, Turizm MYO gibi. Bu MYO’lara sanayi ve piyasadan ustalar, deneyimli insanlar getirilerek uygulamalı eğitim verilsin. Üniversite kurulması için en az 3 fakülte, fakülte kurulması için en az 4 bölüm, bölüm kurulması için en az 5’er prof, doç ve dr. olmak üzere 15 kadro olması şartını koşun. Kafasına esen üniversite, fakülte bölüm açamasın. Buraya yazılanları gören, duyan inceleyen var mı bilmiyorum. Ama bir umut olarak yazıyorum kaç seferdir. Ve yazdıklarımı uydurmuyorum. Kelime kıstı olmasa detaylı şekilde açarım burada. Fakat maksat hasıl oldu sanırım.

21.02.2022 / 12:48

25
Mustafa Adıgüzel Ankara , Ekonomist

Herkese Merhaba. Ben Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve Kıbrıs meseleleri çerçevesinde birkaç şey söylemek istiyorum. Öncelikle şunu belirtmemde fayda var; Türkiye Cumhuriyeti Devleti 783.562 km2 Anavatan’a ve 462.000 km2 Mavi Vatan’a sahiptir. KKTC bizim iç meselemizdir. Ege’de Türkiye ve Yunanistan’a ait kıta sahanlığının sınırları henüz belirlenmemiştir. Şu anda ne Türkiye ne de Yunanistan Ege’de 6 deniz mili mesafesindeki kara sularınının ötesinde, sınırlandırılmış bir deniz yetki alanına sahip değildir. Yunanistan kara sularını tek taraflı olarak 12 mile çıkarmak istiyor. Bu karar Ege Denizi’ndeki çıkar dengelerini Türkiye’nin aleyhine orantısız bir şekilde değiştirecektir. Bu olursa Türkiye’nin kara suları Ege Denizi'nde %10’un altına düşmektedir. Bu da yaklaşık olarak 72.000km2 Mavi Vatanımızın ‘’çalınması’’ demek. Bununla beraber Ege’de bulunan bazı adalar ile ilgili Silahsızlandırma Sorunu mevcud. Doğu Ege Adaları, 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşmasına göre silahsızlandırılmıştır. Yunanistan, Türkiye’nin itirazlarına rağmen ahdi taahhütlerini ve antlaşmalardan doğan yükümlülüklerini ihlal ederek 1960’lardan beri adaları silahlandırıyor. Yunanistan, egemenliği DEVREDİLMEMİŞ Eşek Adası, Nergiscik, Bulamaç, Keçi, Koçbaba, Ardıçcık, Kendiroz, Kandilli, Kızkardeşler, Sirina, Üç Adalar, Safran adaları başta olmak üzere 23 adayı silahlandırıyor. Ege Denizinde bir başka sorun Hava Sahası Sorunu. Yunanistan’ın 10 deniz mili genişliğinde ulusal hava sahası iddiası Ege hava sahası anlaşmazlığının temelini oluşturmaktadır. Yunanistan, kara suları genişliğinin 6 deniz mili olmasına karşın, ulusal hava sahası genişliğinin 10 deniz mili olduğunu iddia ediyor. Eğer bu iddiayı kabul edersek İzmir'den kalkan uçaklarımız Yunanistan’dan izin almak zorunda kalacak. Kısacası Deva Partisinden beklentim; Kıbrıs davamızdan, Doğu Akdeniz ve Ege Denizinden, Mavi Vatanımızdan bir çakıl taşı kadar dahi taviz vermemesidir. Herkese İyi Günler dilerim.

24.05.2020 / 00:40

25
Doğan Atlı Sakarya , Öğrenci

geçtiğimiz günlerde zoom üzerinden amasya bağlantılı bir toplantı yaptık fikir alaış verişi ve düşüncelerimizi ifade etmeye çalıştık bu gibi toplantıların daha çok yapılması düşünce ve görüşlerimizin alınması şahşım adına beni memnun etti amasyanın sorunlarını ve amasya halkının içinden bir vatandaş olarak önceden uzun süre esnaflık yaptığımdan dolayı amasyanın ve amasyalının ne gibi sorunları olduğunu yapısı ve coğrafi konumu ile ne gibi bir ekonomi faaliyetleri ile amasyalının geçimini sağladığı gibi konular az çok ilgiliyim öncelikle amasyyı amasyalılar yönetmiyor siyasetçilerin ve seçilecek kişilerin ankara baskısı ile değil amasyalının istediği seçtiği kişilerle yönetilmesi önem arz etmektedir ilimizde il başkanlığı belediye başkanlığı yapmış seçilmiş kişiler menfaatleri doğrultusunda etrafını kollama siyaseti yapmışladır umuyorumki deva partisine bu kirli yüzlü siyaset yapanların yeri olmasın isteğimiz temiz siyaset insanları küçümsemeden zengin fakir gözetmeden köylü çifçi emekli esnaf işçi işte benim partim diyeceği sorunlarının bilindiğinini hissettirecek söylemler ile gönüllerine hitap edilmesi ülkenin bölünmez bütünlüğü cumhurriyet değerleri ve atatürk ilke ve inklaplarının bağlılığını siyaseti ve demokrasiyi alet ederek ülkemizi milletimizi bölmeye çalışan terör örgütüne hiçbir şekilde müsama edilmeyeceğini partimizin hiç bir yerden etkilenmeden milletimizin desteği ile kurulduğunu her insanların fikirlerini bozgunculuk ve bölücülük yapmamak şartı ile özgürce dile getireceğini milli gelirin adaletli bir şekilde kayırma olmadan her kesin çalışarak alnınınteri ile kazanacağını zengin ile fakir arasında uçurum oluştuğunu milletin borç yükü altıda ezildiğini emeklilikde ssk bağkur memur ayrımının yapılmaması gibi ekonomik yapısal refomları her platformda açık ve net bir şekilde sayın genel başkanımız ali babacandan duymak karasız seçmenlerin partiye ilgisini arttıracağından çok önemlidir sizlere çalışmalarınızda başarılar diliyorum saygı ve selamlar

27.05.2020 / 06:14

25
Kadir Gezegin Amasya , İş İnsanı

Bugün servis edilen haberlerde yeni seçim yasası ve siyasi partiler kanununda değişiklikler yapılması amacı ile akp ve mhp tarafından çalışma yapıldığı servis edildi. Görülüyorki korku bacayı sarmış. Ancak korkunun ecele faydası yok. Mızrak çuvala sığmıyor. Sayın Babacan ve yöneticilerin bu konu üzerinde düşüncelerini kamuoyu ile paylaşması faydalı olacaktır. Partimize yönelik söylemleri nedeni ile İktidar ve onun avanesi bahçeli ye gereken cevap misli ile her platformda verilmelidir. Saygılarımla...

27.05.2020 / 19:13

25
Nurettin Geldi Çorum , Asker

Merhaba, Öncelikle DEVA partisinin Ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Harekatınızın Türkiye için yeni bir çizgi olması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü şuan "kime dokunsanız bin ah işitirsiniz." Durumudur yaşadıklarımız. Doğal olarak her kesimin ortak yada kendine özgü sorunları girdaplaşmıştır. Çözüm mü? İşte durum burda değişiyor. Mesela katılımcı demokrasi ile başlayıp vaatlerde bulunmak bazı söylemler ile hayran kitlesi oluşturmak, oluşturulan kitleye sonra hiçbir sorunu yokmuş gibi davranmak ve bu durumu politikalar ile sürekli beslemek yada bu olguyu tersine çevirmek özetle "iNSAN"odaklı politika üretmek aslında ikisi de mümkündür. Ancak bilinmelidir ki; Türk Siyasi Tarihinde ilk olgunun benzer versiyonları çokça olup ve daimi olarak seçmen tarafından yenileme gereği duyulmuştur. Dileğimiz ikinci olgunun Ülkemizde hayat bulması her anlamda ve anlayışta ilerleme sağlamasıdır. Bu olgunun izlerine parti programınızda geniş yer vermiş olduğunuz yadsınamaz. Ancak diğer parti program ve misyonlarında benzer söylemler mevcuttur. BU bağlamda DEVA'nın Farkındalık yaratması ve fark yaratması , Ülkem için "Neler yapılmalı ."sorusundan ziyade "Nasıl yapılmalıdır" sorusunu cevaplaması önemlidir.

14.10.2020 / 19:46

25
Murat Muçir Van , Yönetici

İnsanlık adına ve bu temelden hareketle, bu ülkeye hizmet amacıyla yola koyulan tüm oluşumları Allah muaffak etsin. Bu ülkede kaynak eksiği yok, yönetim ve yönetememe eksiği var. Adalet olmayan yerde huzur, huzur olmayan yerde bereket olmaz. Ayrıştırıcı dil değil, birleştirici dil kullanın, kurt kuzu ile dolaşmaya başlar. Toplum mutlu olur. İnsanlarda yaşama bağlanma ve geleceğe umutla bakma düşüncesi gelişir. Ne demişti Napolyon:'Obur iktidar Hazımsızlıktan ölür." kim bu dünyayı ahirete taşımış ki, gittiğinde ismin kalsın. Bu ülkede diğer bir eksik, kim ki iktidara gelirse, karşıdakini düşman görür, buda ülkede gelişmenin önündeki en büyük engeldir. Bugün DEVA partisi genel başkanı olabilirsiniz. Ama iktidara geldiğinizde; sağın, solun, muhafazakarın, Kurdün, Çerkez'in, Alevinin Ezdinin....vs herkesin Başbakanı/Cumhurbaşkan/Başkanısınız. Bütün ülkeye ve ülkede yaşayanlara iktidarlık yapmazsanız, orada kalamazsınız. Kalsanız da sallanarak kalırsınız. Buna ne gerek var ki, görevini gereği gibi yap, yiğitçe gel, MERTçe git. Diğer bir husus, siz doğru düşünüp, güzel işler yapınca düşmanın bile size destek verir. Bu ülkede ÇÖZÜM diye bir süreçte destek %74,5'ti. Bu destekçiler her kesimden vardı. Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki, en büyük sorunun ortadan kaldırılış hamlesiydi. Ve destek ondan dolayı büyüktü. Bir diğer konu, bu ülkede yatırımı bireylere değil, HALKa yapacaksınız. Çünkü bireyler ölür, bireyler ihanet eder, bireyler şaşar, ama Halk ölmez, halk ihanet etmez. Yakın tarihte hepimiz bunu gördük, yarın tekrar etmeyeceği ne malum. Hizmeti toplumun geneline yayınki, mutlu bir zümre yerine, mutlu bir toplum oluşturun. Huzurlu ülkeler, sihir sahibi değildirler, mutlu toplum sahibi olduklarındadır. Eğitimsiz toplumlar, elin eline bakarlar. Eğitim politikaları siyaset üstü olsun, ülkenin yararına, bilim ve akla yatkın olan politikalar üretin. "Bu teknolojik çağda, bir ülkede huzur yoksa, işsizlik artıyorsa, insanlar mutsuzsa" yönetemiyorsun. Saygılarımla

03.11.2020 / 16:44

25
Cevat Çakar Diyarbakır , Öğretmen

Herkese Merhabalar. Ülkemizin bu kötü gidişatını, maalesef içimiz kanaya kanaya her gün izlemek zorunda kalıyoruz. Bunlara millet olarak dayanacak gücümüz ve takadimiz kalmadı. Burda özellikle belirtmek istediğim konu, herkes bu kötü gidişatın farkında, herkes yolun sonundaki uçurumun farkında, herkes korku ve endişe ediliyor, herkes sıkılmış ve bunalmış durumda ama... Ama işte kimse çıkıpta birşeyleri söyleyemiyor. Neden mi söylemiyor? Bunu hepimiz biliyoruz aslında...İfade özgürlüğü yok, basın tarafsız değil, bu yüzden kimse birşeyler diyemiyor. Dese dahi sonraki gün hemen içeri tıkıyorlar... Değerli yoldaşlar sözü fazla uzatmaya gerek yok, herkes herşeyin farkında, bundan dolayı bizim çok iyi bir şekilde çalışıp, bu sonu kötü hüsran ve hüzünlerle dolu yoldan çıkıp, sonu sevgi, huzur, eşitlik, özgürlük ve barışın olduğu çiçekli böcekli yola girmemiz gerek. Sıkı, azimli ve tedbirli çalışmalıyız. Büyük Başkanımıza ve hepinize saygılarımı sunuyorum. Allah kimseyi Deva'sız bırakmasın.

10.05.2020 / 12:51

25
Bilgin Alpnar Bitlis , İşletmeci

Bir umut olup umudun yeşertildiği sen ben değil biz denilen; istihdamın fazla olduğu mutlu mesut insanların yaşadığı bir ülke özlemle.... Umudun diri tutulması dileğimle selam ve saygılar

11.05.2020 / 01:24

25
Veysel Çakıroğlu Erzurum , İşçi

Demokrasi ve atılım partisi olarak sosyal medya da bize gönül veren tüm arkadaşlar birşeyler yapmaya çalışıyor ama yetmiyor sosyal medya yi kullanmaya çok insan var bunun için medyayı kullanmamız lazım bize destek verecek bir tv bir gazete olmalı bunun için ne yapılabilir. Bir tv kanali satın alınabilir veya sıfırdan kanal açılabilir. Öncelik verilmesi gereken bir konu saygılar

16.05.2020 / 01:57

25
Abdulvahit Şendul Hakkari , Diğer

Güçlü Parlementer Sistem; Güçlü Yerel ve Genel Sivil Toplum örgütleriyle, Özgür Yerel ve Genel Medyayı da beraberinde kazandıracak Milletimize #İnşallah.

17.05.2020 / 23:29

25
Sinan Türk Tokat , Mimar