Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

ÇÜRÜMÜŞ YARGI SİSTEMİNİN BİR PARÇASI OLAMADIM! “Çürümüş bu yargı sisteminin Bir parçası olarak kalmak, Bozulan yargı sistemini düzeltmek Artık imkansız hale gelmiştir!” Maalesef ki Türkiye’de Hukuk, Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar Hukuk krizine girmiştir. “MAHKEME KARARLARI BİZZAT MAHKEMELER TARAFINDAN UYGULANMADIĞI BİR SÜRECİ YAŞAMAKTAYIZ. YARGI İSE VİCDANINI KAYBETMİŞ TÜM İRADESİNİ BİR GÜCE TESLİM ETMİŞ DURUMDADIR. TÜRKİYE'DE YENİDEN BİR HUKUK DEVLETİ KURMAK, Yargı bağımsızlığını tesis ederek Yeni bir hukuk sistemi inşa etmek gerekir. ÇÜRÜMÜŞ BU YARGI SİSTEMİNİN BİR PARÇASI OLARAK KALMAK, BOZULAN YARGI SİSTEMİNİ DÜZELTMEK ARTIK İMKANSIZ HALE GELMİŞTİR.” Zaten uzun zamandır Hak Arama hürriyeti DERİN DONDURUCUYA BIRAKILMIŞTIR. "AK-P İKTİDARININ YARGIDA YARATMIŞ OLDUĞU EROZYON İNANILMAZ BOYUTLARDADIR! TÜRKİYE'DE YARGIÇLAR O KADAR ÇOK SİLİKLEŞMIS O KADAR İKTİDARA BAĞIMLI HALE GELMİŞTİR Kİ BU DURUMU KABULLENMEM MÜMKÜN DEGİLDİR! Yargiclar ve Savcilar Kendi kişiliklerini ortaya koymaktan Öyle uzak bir noktaya geldiler ki Bir Hukukçu olarak Bundan üzüntü ve elem duymaktayim! İradesini kullanamayan bir yapı ortaya çıkmıştır Bu Cok ama çok tehlikeli bir Durumdur Hitler, Alman yargıçlarına, ‘KARAR VERİRKEN BENİM YERİME FÜHRER OLSAYDI HANGİ KARARI VERİRDİ DİYE DÜŞÜNECEKSİNİZ ve ONA GÖRE KARAR VERECEKSİNİZ!" diyordu Türkiye’de Cok az sayidaki Yargıçlari tenzih ederek Yargic larin biraz bu mantıkla hareket ettiklerini müşahede etmekteyim! BİZİM YERİMİZDE MEVCUT SİYASİ İKTİDAR ya da ADALET BAKANLIĞI OLSAYDI HANGİ KARARI VERECEKSE, BİZ DE O KARARI VERELİM DİYORLAR!..” Bu Durum yargı için Çok acıklı bir durumdur! Bir an önce Anayasa mizda da Yer Aldığı şekliyle Hakimlik Teminatı sağlanmalı Yargıya güven tazelenmelidir! Yoksa Hukukun Adaletin Olmadığı Bir Memlekete yabancı Sermaye niye Gelsin?

11.05.2020 / 21:22

0
Turgut Yenilmez İstanbul , Avukat

Sayın serbest kürsü okurları ve fikirdaşlarına hayırlı ramazanlar diliyorum. Sağlıklı günler temenni ediyorum. Bir kaç fikrimi paylaşmak istiyorum. Okulların açılması noktasında MEB henüz net bir açıklama yapmış değil. Tabiki bilim kurulunun dışında hareket etmek doğru olmayacaktır. Kurulun vereceği kararlara hiç düşünmeden harfiyen uymak çok önemli. Ancak okullar konusundaki karışıklık halen devam ediyor başlangıç için 1 Haziran tarihi zikredilse de bu tarihte henüz netleşmiş değil. Bir kaç önerimi buradan sunmak isterim. Uzun yıllardır eğitimle uğraşmış bir eğitimci olarak. 1. Bilim kurulunun elindeki veriler okulların açılması açısından çok önemli. 2. Çocuklarımızın sağlığı her türlü başlangıçtan önemli. 3. Ancak Avrupa da artık birçok ülkede ana okulları dahil olmak üzere okullar açılmaya başladı bunların dikkatle izlenmesi bu verilen analiz edilmesi gerekir. 4. Özel okulların başlangıç konusunda ve velilerle yaşanacak sorunlar konusunda yaptıkları hizmetlerin iyi anlatılması çok önemli. 5.Özel okul yönetimleri basında çıkan yorumlara bağlı olarak sorunlar yaşıyor bu sorunlara çözümler bulmak gerekiyor. Şu anda halı hazırda yurt genelinde yaklaşık 15.000 civarında özel okul var burada çalışanlar okul dışı alınan hizmetler düşünüldüğünde ülke için ne kadar önemli bir kama değer oluşturdukları ortada bunların iyi irdelenmesi gerekmektedir. 6. Okulların açılması ile ilgili olarak eğer 1 Haziran tarihi olacaksa bu konuda okullara gerekli önlemlerin alınması konusunda gerekli yönlendirme yazılarının gönderilmesi çok önemlidir. 7. Çok büyük sorunlar olmayacaksa aslında bütün gruplar başlayabilir. Ancak şu şekilde bir yol haritası izlenebilir. Örnek olarak eğer bir okulda ilk-orta ve lise öğrencileri varsa ilk ve orta gurup sabahtan öğlene kadar lise gurubu öğleden akşama kadar ikiye ayrılarak okula getirilebilir. Yemek saatleri kantin saatleri ve kullanımı konusunda gerekli tedbirler alınabilir.

13.05.2020 / 23:51

0
Turgay Aytaş İstanbul , Üst Düzey Yönetici

Herkes iyi günler dilerim sizlere 21 yaşındaki birinin gözünden günümüz Türkiye'sinin portresini kendimce çizmeye çalışıp neden yeni bir nefese ve DEVA'ya ihtiyacımız olduğunu kendimce açıklamaya çalışacağım ve naçizane bir kaç tavsiyede bulunmaya çabalayacağım. Hepimizin bildiği üzere dünya büyük bir afet yaşıyor bu kriz günlerinde bulunduğumuz sistemin organizasyon ve koordinasyon özelliklerini daha net görme şansı elde ettik.Gördüğüm üzere basit bir maske dağıtımını bile etkin bir şekilde yönetemeyip kararsızlıklar içinde verilen kararlardan hızlı dönüşlerle bütün piyasanın dinamiklerini hem sarsıp hemde halkın bu kadar temel bir ihtiyacını karşılamasında elini zorlaştırmıştır.Bu apaçık bir yönetimsel sorunun ve önceden çok şekilde övünülen halkın ve piyasanın nabzını tuttuğunu savunan hükümetin artık bu uzvunun ve istişare ortamının kaybettiğinin bir göstergesidir.Artık insanlar şahsi çıkarları ve rant uğruna devletin kaynaklarını harcayıp kamuya bir kuruş katkıda bulunmamaya başladılar.Onun dayısının oğlunu bunun amcasının kızını devlet kadrolarına umarsızca ve liyakat gözetmeksizin sadece sadakat(ki bence buda göstermelik)temelli bir yaklaşımla yerleştirirseniz zaten gelinen noktayı tahmin etmek zor değil.İnsanların hep daha iyi bir seçenek olsa zaten onu seçeriz mecburiyetten seçiyoruz kötünün iyisi ne yapalım dediklerine hep şahit oldum.Ancak artık bu seçeneklerin dışında bir 'iyi' olduğuna inandığım DEVA'nın olduğuna artık biliyorum.Tabi bu bilgiyi insanlarla paylaşırken daha sesi yüksek bir politika izlenilmesi gerektiğini düşünüyorum burada sesi yüksekten kastım 'heyt,eyy' gibi içi boş kavramlar değil sadece parti programını halk özelinde minimize edip köydeki Ayşe teyzemin kahvehanedeki Mehmet amcamın daha iyi algılayabileceği şekle getirip daha etkili yol almak.Aynı zamanda sosyal medyada etkinliği yüksek olan kişilere ulaşıp gençliğe de bir nebze dokunmak. İmlada ve anlatımda bir eksiklik var ise amatörlüğüme veriniz ilk kez bu tip bir yazı yazıyorum

14.05.2020 / 16:28

0
Bekir Can Topcu Balıkesir , Öğrenci

Allah'ın izniyle, Allah rızasını kazanma arzusundayız. Tutamayacağımız sözler vermeyeceğiz. Sözün günü geldiğinde, yeni sözlerle takasa girmeyeceğiz. Adil-dürüst-şeffaf olacağız. Temiz siyaset güdeceğiz.

14.05.2020 / 16:38

0
Yasin Yoğurtçuoğlu Siirt , İş İnsanı

1915 İngiltere de İşsizlik vurgun soygun Kumar Derin devlet ilişkisini anlatan Peaky Blinders dizisini izledim Çetenin lideri Thomas Shelby aile toplantısı yapıyor alınan karar bir soygun, vurgun öldurme vs her türlü kanunsuzluk ailenin diğer üyeleri oylama yapıyor eğer kabul etmezse nedenini söylüyor. Bir kanunsuzluk olayıda olabilir ama her kararın oylaması dikkatimi çekti Türkiye de en hayati bir konuda olsa duymuyosun bile insanın içinden Aynı Türkiyedeki gibi diyesi geliyor

14.05.2020 / 21:32

0
Muammer Topbaş Bursa , Esnaf

Sevgili deva gönüllüleri Şehri ramazan ayının son günlerine girmiş bulunmaktayız. Allah sübhane u teala ibadetlerinizi kabul etsin. Fakir fukaranın gözü kulağı vereceğimiz sadakalarda . Allah için yardımlasin ve allah için infak edin. Allah sübhane u teala ibadetlerinizi kabul etsin. Sizleri allah ın selami ile selamlıyorum. Es selamun aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

15.05.2020 / 03:12

0
Osman Araz Batman , Çiftçi

Mevcut devlet ve üniversite hastaneleri, okullar, üniversiteler ve devlet dairelerinin bulunduğu bölgeler hem merkezi konumları hem de insanların uğrak yeri olmaları hasebiyle cazibe merkezidir. Şehrin en uzak köşesine yapılan şehir hastanelerinin etrafında oluşan bu rantın yanı sıra, şehir hastanelerine taşınan devlet hastanelerinin yerleri de rant açısından kıymetlidir. Rantın kaynağı millet olduğu halde, pek çok konuda olduğu gibi, şehir hastaneleri konusunda da maliyet milletin sırtına yüklenirken ranttan belirli kesimler istifade etmektedir! Hastanelerin ve hatta diğer devlet kurumu binalarının yapım ve yenilenmesi planlanırken etraflarında oluşması muhtemel rant, yapılacak kompleks bünyesinde planlanarak hastanelerin yapım ve işletme giderleri karşılanabilir. Böylece şehir hastaneleri gibi mali anlamda dipsiz kuyuya dönüşen kurumlar yerine devletin mali yükünü azaltan kurumlar çıkar ortaya. Mesela bir üniversite hastanesi kentsel dönüşüm kapsamında yenilenirken, şehrin dışına taşınıp arazisi mütahitlere rant olacağına, arazi içerisinde AVM, bankalar ve diğer yüksek kira ödeyen kurumlar için de binalar planlanarak, hastane bulunduğu bölgede minimum maliyetle yenilenebilir, yüksek kira getirisiyle işletme giderlerine katkı sağlanabilir. Benzer durum taksi plakaları için de geçerli! Vaktiyle çok düşük meblağlarla edinilen plakalar etrafında oluşan rant, daha sonra yüksek kira bedeliyle millete maliyet olarak dönmekte, ticari taksi konforundan kısılan maliyet dışında taksiciliği üçkağıt olmazsa kıt kanaat geçinilen bir meslek haline getirmekte, bu işten sadece oturduğu yerden yüksek gelir elde eden plaka sahipleri kazançlı çıkmakta! Devletin, kaynağı millet olan rant gelirlerinin millete geri dönmesini sağlayacak üretim ve ticaret sistemlerini kurması halinde oturduğu yerden para kazanan rantiyecilerin yükü milletin sırtından kalkacak ve milletin refah seviyesi artacaktır.

15.05.2020 / 18:39

0
Abdullah Akbay İstanbul , Yönetici

Ülkemizde yargıya güvenin artırılması için radikal reformlar uygulamaya geçirilmelidir. "Kuvvetler ayrılığı" prensiplerine uygun olarak yargı teşkilatı Hakim Savcı sınıfından en alt düzey personeline kadar bir bütün olarak ele alınmalıdır. Yargıya güvenin oluşabilmesi; yargının bağımsız ve tarafsız olması ile doğrudan ilgilidir. Bunun çözümü de öncelikle yargıya bağlı tüm teşkilatların dışarıdan gelebilecek tüm etki, yönlendirme ve telkinlere karşı tam olarak korunabilmesiyle mümkündür. Türkiye’de yargı teşkilatına bakıldığında sistem içerisinde karar verici konumda olan Hakim ile iddia sunan, delil toplayan, kamu adına talepte bulunan Cumhuriyet savcıları aynı fiziki ortamlarda bulunmakta, hatta aynı katta yan yana odalarda çalışabilmekte, aynı lojmanda, aynı serviste bir araya gelebilmektedir. Hakim-Savcı ayrımı net bir şekilde yapılmalıdır. Gelişmiş hukuk devletlerine baktığımızda bu tür uygulamalar görmek mümkün değildir. Yapılacak en önemli çalışmalardan biri Savcılık teşkilatlarının reformudur. Savcılıklar adliyelerden çıkartılarak, adli kolluk teşkilatları bünyesinde ayrı fiziki ortamda bulundurulmalı, Cumhuriyet savcılarının ve teşkilatının fiziki olarak ayrı konumlandırılması sağlanmalıdır. Cumhuriyet savcılarımız (public prosecutor) halkın yani kamunun savcısı konumundadır. Mevzuatımızda adli kolluk tanımı olmasına rağmen, yönetmeliği olmasına rağmen uygulamada ciddi aksaklıklar vardır. Adli kolluklar tamamen Cumhuriyet savcılıklarının emri ve gözetiminde olmalıdır. Ancak adli kolluk görevlileri uygulamada kolluk (emniyet, jandarma vb.) binalarında çalışmakta, adli kolluk personeli aynı zamanda emniyet mensubu olduğundan karmaşık bir yapıda hizmet sunmaktadır. Adli kolluk tam bir teşkilat yapısına kavuşturulmalı, ayrı fiziki yapıya sahip olmalı, adli kolluk yönetmeliği kanunlaştırılmalı ve Cumhuriyet Savcılarına tabii tutulmalıdır. Cumhuriyet savcılarını ve Hakimleri ayrı kurullar atamalıdır. Tüm adli kolluk teşkilatları Adalet Bakanlığına bağlanmalıdır.

18.05.2020 / 02:07

0
Cem Ertem Trabzon , Kamu Çalışanı

97 doğumlu gayet genç sayılacak sıradan herhangi bir vatandaşım. Kendimi biraz okudukça ve gördükçe "apolitik" atfettim. Kısa hayatımdaki deneyimlerim ve akranlarıma oranla siyasi tarihe olan daha yoğun ilgimin getirdiği birikim ile doğru gördüğüme doğru, yanlış gördüğüme yanlış demeyi bildim şimdiye kadar sadece. Kendime "muhalefet" demedim hiç ama bir laf ettiğimde sanırsam muhalefetin genç bir ferdi olarak görüldüm. Bu durum ömrü hayatımda hükümette A,B veya C partisi olsa da değişmezdi. Yaşadığımdan bildiğim için değil lakin gördüğüm ve insanları dinlediğim, izlediğim, okuduğum için şunu farkedebiliyorum ki: Sanki 2019, 2020'ye bağlanmadı da 1999 2000'e bağlanıyor. Şartlar kimi bakımdan 99'a göre zor kimi duruma göre de kolay yeni bir parti için. İllaha yeni neslin bir temsilcisi gibi konuşmak gerekirse... "yeni bir umut" gerekiyordu. Deneyimine güvenilen, yeni milenyumun ilk on yılında (ülkenin belki de 30'lardan sonra en hızlı geliştiği dönem) bulunmuş bir kişi ve sadece o kişi değil, "yanındaki" onca insanlar... Hep bir gerginlik yerine bizlerin sırtını rahatça geriye attıracak, akşam haberini sabah gazetesini "bugün ne olmuş?" diye açtırtmayacak, yüzümüzü bir inatla batıya değil de modernizme çevirecek insanlar... Yolunuz umarım açık olur. Bu ülkenin tadını aldığı ama doyasıya yaşayamadığı günler var. İşte, onların geri gelmesini istiyoruz.

18.05.2020 / 08:06

0
Batuhan Koç Ankara , Mühendis

Merhaba, öncelikle sayın Ali Babacan'a Şu karanlık ortamda vatandaşlarımıza ışık olduğu için teşekkür ederim. Şu ana dek olan şahsi izlenimin Sayın Babacan'ın başarılı olacağı yönünde. Fakat muhafazakar bir aileye mensup birisi olarak söylemeliyim ki, Sayın Babacan partisinde akparti veya fetö kalıntılarına Aman vermemeli ve siyasal İslamcılardan uzak durmalıdır. Yüce dinimiz Son 20 yılda çok istismara uğradı ve türlü türlü din tüccarları türedi.. Acilen iyileştirilmiş bir parlamenter sisteme ihtiyaç vardır. Gazı Mustafa Kemal ATATÜRK'ün izinde ilkelerinde ve fikirleri ışığında hareket ettiği sürece başarı sağlayarak Ülkemizi en iyi dereceye taşıyacağı konusunda güvenim Tamdır. Sayın Ali Babacan'a çıktığı Bu zorlu yolda başarılar dilerim. Yüce Allah'ım Ülkemizi en iyi yerlere getirmeyi nasip etsin..

18.05.2020 / 10:48

0
Celal Gökmen İzmir , Emlakçı