DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Genel Kurul’da 8. Yargı Paketi görüşmelerine başlanmadan düzenlediği basın toplantısında, paketin yapısal sorunları çözmekten uzak olduğunu belirtti. Yeneroğlu, “Sorunların asıl kaynağına inmekten uzak, günü kurtarma amacı taşıyan bir anlayışla değil sekiz yüz yargı paketi de hazırlasalar hepsi işlevsiz ve yetersiz kalacaktır.” diye konuştu.
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, partisinin 8. Yargı Paketi’ne ilişkin görüşlerini sunmak üzere TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Yeneroğlu, yargı paketinin hayırlara vesile olmasını dilemek istediğini, fakat hukuksal sorunların kaynağına inmekten uzak, günü kurtarma amacı taşıdığını belirttiği bu paketin, yüzeysel bir müdahale olduğunun altını çizdi. Bunun yanı sıra Yeneroğlu, teklifte yer alan dört düzenlemenin bir göz boyamadan ibaret olduğunu belirtti.
“Ülkemizin içinde bulunduğu ve giderek daha da derinleşen demokrasi, hukuk devleti ve yargı krizlerinin gölgesi altında önümüze getirilen bu paket de yapısal sorunlarımızın hiçbirini görmemektedir ki çözüm ortaya koyabilecek düzeye gelsin. Kendimizi kandırmaya gerek yok. Türkiye her geçen gün gittikçe hukuk devletinin en asgari şartlarının dahi sağlanmadığı, kuvvetler ayrılığının ve yargı bağımsızlığının görmezden gelindiği zorba bir anlayışla yönetilmektedir. Temel hakların yok sayıldığı ve anayasanın dahi araçsallaştırıldığı, tarif etmekte zorlandığımız bir dönemden geçmekteyiz. İktidarın yargıyı kontrol altına alarak vatandaşlarımızın üzerinde bir sopa olarak kullandığı acı örnekleri her gün görmekteyiz.”
“İktidar, bu tiyatro paketle sadece göz boyamaya ve günü geçiştirmeye çalışıyor”
Yüksek yargı üyeleri üzerinde giderek artan bir baskı olduğuna dikkat çeken Yeneroğlu, yapılan “iyileştirmelerin” herhangi bir beklentiye yol açmaması gerektiğini savundu:
“Anayasa Mahkemesi üyelerinden sonra Danıştay üyelerinin de açık şekilde Sn. Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli tarafından hedef gösterildiği bir ülkede yargı paketi ile iktidar sadece göz boyamaya ve pansuman tedbirlerle günü geçiştirmeye çalışıyor.
İktidarın işine gelmediği durumlarda var olan kanunlara hatta Anayasa’ya uymamayı yargıya dayattığı bir ortamda, böyle yasal ‘iyileştirmelerden’ bir beklentiye girmek elbette ki abesle iştigaldir.
Kuvvetler ayrılığının değil, kuvvetler birliğinin açık olarak uygulandığı, onun bile keyfi bir biçimde kısıtlandığı; yürütmenin yanında yasama ve yargının da Cumhurbaşkanı’nın talimatlarını beklediği ortadayken önümüze sunulan paketlerin vatandaşlarımıza da ülkemize de hayırlar getirmesi mümkün değildir.”
“İktidar, yargı paketinde laf cambazlığı yapıyor”
Yeneroğlu, iktidarın Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulunduruyormuş gibi bir tutum takındığını belirterek yargı paketinin iptal kararının gereğini yerine getirmedikleri mahkemenin atıflarıyla dolu olmasını eleştirdi:
“Belirtmek isterim ki iktidarın yargı paketinde özellikle laf cambazlığı yaptığı bir husus var: O da Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmesi.
Sanki Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan kendileri değilmiş gibi yargı paketinin gerekçesi Anayasa Mahkemesi kararlarına atıflarla dolu. Atıf yapmayı biliyorlar ama karara uymaya gelince ortada yoklar. Yahu bu AYM kararları atıf yapmak için değil uyulsun diye var, adalet yerini bulsun diye var, madem atıf yapacak kadar değerli görüyorsunuz, kararlara uysanıza…
Dertleri adalet değil de göz boyamak olunca işte böyle uymadıkları kararlara atıf yapmakla yetiniyorlar.”
“İktidar ne yazık ki yıllardır eleştirdiğimiz torba kanun usulünden bir türlü vazgeçmemektedir”
İktidarın, süregiden eleştirilere rağmen ilgisiz konuları bir araya getirdiği torba yasa uygulamasını çuval kanun olarak niteleyen Yeneroğlu, 8. Yargı Paketi’nde de aynı usulde ısrar edildiğini vurguladı:
“Birbirinden tamamen alakasız, birden fazla konunun ve kanunun bir torbaya yani bir çuvala dahil edilmesi; demokratik kanun yapım tekniği ile bağdaşmadığı gibi ‘hukuki belirlilik’, ‘hukuk güvenliği’ ve ‘nitelikli kanun yapımı’ bakımından ‘hukuk devleti’ ilkesine aykırıdır.”
“İktidar, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu iptal kararlarına rağmen, benzer düzenlemeleri değişiklik olarak sunuyor”
17 kanunda değişiklik yapan teklifin Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının arkasından dolandığını belirten Yeneroğlu, bu durumun Anayasa’nın 153. maddesine, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcılığı ilkesine açıkça aykırı olduğunun altını çizdi:
“Örnek vermemiz gerekirse, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme düzenlemesini Anayasa Mahkemesi ‘kuralın kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır’ diyerek suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Ancak yapılmak istenen düzenleme neredeyse mevcut düzenlemenin aynısıdır. ‘Örgüt adına işlenen suç’ kavramının içi mahkemeler tarafından doldurulacaktır. Dolayısıyla hukuki belirlilik ilkesine ve anayasanın 38. maddesine aykırı olacaktır.
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi karşılanmadan, kanunilik ilkesi ve öngörülebilirlik, belirlilik ve bilinirlik şartlarını taşımadan her somut olaya göre kapsamının yorumlanabileceği şeklinde değerlendirilmektedir.”
“Bırakın Anayasa Mahkemesi kararlarının gereklerinin yapılmasını, yargı paketi teknik konularda bile özensiz”
Yargı paketinin amacının günü kurtarmak olduğunun altını çizen Yeneroğlu, sunulan düzenlemenin bu sebeple özensiz bir şekilde hazırlandığının apaçık ortada olduğunu belirtti:
“Örneğin 33. madde. Maddedeki istihdam kavramı o kadar belirsiz ki güvence verdiği iddiasının ardında açık seçik bir güvensizliği dayatıyor.
Eklenmek istenen üçüncü fıkranın (f) bendinde yer alan “istihdam” ifadesi, iş görüşmelerinde elde edilen özel nitelikli verilerin açık rıza olmadan işlenebilmesine imkân tanımakta…
Yeni mezun bir genç arkadaşımız, iş sahibi olma umuduyla özel şirketlerin hükmündeki bir uygulamaya kişisel bilgilerini verecek. Adresini, mezun olduğu okulu, sağlık bilgilerini onların bilgisine sunacak.
Fakat bu bilgiler, iş başvurusunun olumlu ya da olumsuz sonuçlanmasını ya da işten ayrılma durumunda silinip silinmeyeceğini göz önünde bulundurmayan bir belirsizlikle her türlü kötü maksatlı kullanıma açık olacak.
Dolayısıyla istihdam kavramıyla ne kastedildiğinin açık ve net şekilde belirtilmesi ya da bu kavramın çıkarılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.”
“Teklifle özel kişisel verilerin rızaya gerek olmadan işlenmesi ve yurt dışına aktarılması konusunda açık rıza kuralına önemli istisnalar getirilmekte”
Teklifle, özel kişisel verilerin rızaya gerek olmadan işlenmesi ve yurt dışına aktarılmasına ciddi istisnalar getirdiğini belirten Yeneroğlu, bu istisna durumlarına nasıl karar verileceğine, hangi verilerin nasıl işleneceği, hangi verilerin ne şekilde yurt dışına aktarılacağı ve bu durumda vatandaşlarımızın verilerinin korunması için gerekli güvencelere dair hususların muallakta bırakıldığını vurguladı.
“Bu güvenceler sağlanmadan yapılan tüm düzenlemeler, vatandaşlarımızın kişisel verileri için açık bir tehdittir; umarım genel kurulda bu düzenlemeler teklif metninden çekilir ve bütüncül olarak tekrar gözden geçirilerek gündeme alınır.”
“Yargı Paketi, TMSF’nin kayyum atadığı şirketlerin yöneticilerine sorumsuzluk zırhı veriyor”
Yargı paketinin TMSF’nin kayyum atadığı şirketlerin yöneticilerini hukukî, idarî, malî ve cezaî sorumluluktan muaf tuttuğuna dikkat çeken Yeneroğlu, kendini millete ve anayasaya karşı sorumlu görmeyen, Sn. Cumhurbaşkanı’nın değişken ve keyfi kararlarından başka sorumluluk tanımayan bir tutumun normalleştirildiğine dikkat çekti:
“TMSF tarafından el konulan şirketlere kayyum olarak atanan kişilere böylesine bir sorumsuzluk zırhı verilmesi, bu şirketlerin bu kişiler tarafından arpalığa çevrilmesine ve her türlü suistimalin yapılabilmesine; birilerinin hukuksuzca zenginleşmesine, milletin malının birilerinin cebine girmesine sebep olacaktır.”
“Hukuksuzluğun geldiği noktada günü kurtarmak bile imkânsız artık”
Yeneroğlu konuşmasını iktidara seslenerek şu sözlerle sonlandırdı:
“Gelin burada ülkemizin öncelikli olarak çözüme kavuşturulması için gereken en azından şu sorunlarını çözüme kavuşturalım.
Hukukun üstünlüğü ilkesine dönün, kuvvetler ayrımı ilkesine riayet edin, yargı bağımsızlığını sağlayın, hak ve özgürlüklere saygı duyun.
Avukatlık mesleğine ve avukatların ekonomik koşullarına dair ısrarla görmezden gelinen sorunları çözün.
AİHM kararlarının tamamının gereklerini yerine getirin.
KHK dramına son verin.
Ağır hasta çocuğu olan anneler için sağlanan infaz erteleme hakkının babalar için de uygulanmasını sağlayın.
Hasta mahpuslar bakımından tam teşekkülü devlet hastaneleri tarafından verilen cezaevinde kalamaz raporları sonrası kişinin derhal tahliye edilmesini sağlayın.
Kendilerini hâkim konumuna çıkaracak denli keyfî şekilde hareket eder hâle gelen İdare ve gözlem kurullarının somut değerlendirmeler üzerinden hareket etmesini mümkün kılın.”
“Yerel seçimler inşallah tüm Türkiye’nin dertlerine DEVA bulma yolunda atacağı ilk adım olacaktır”
“Mevcut iktidar koalisyonu artık Türkiye’nin taşıyamayacağı bir yük haline gelmiştir.
Yerel seçimler inşallah milletimizin adalete, demokrasiye, huzura ve refaha dair talebinin; yeniden üreten bir Türkiye’ye, yeniden çalışan bir Türkiye’ye, yeniden demokrasi ve hukuk devleti yolunda ilerleyen bir Türkiye’ye dair özlemini dile getirdiği bir seçim olacaktır.”