Cumhuriyetimizin 100. yılı için düzenlenen etkinliklerin yetersiz ve sönük kalışına tepki gösteren DEVA Partili Milletvekili Seda Kaya Ösen, “Bölgemizde, Orta Doğu’da yaşanan katliamlar elbette her birimizi derinden yaralıyor, üzüyor. Savaşın, yurt savunmasının ne demek olduğunu iyi bilen milletlerin başında geliyoruz. İşte bu nedenle bağımsızlık adına tüm dünya milletlerine örnek olmuş kurtuluşun ve kuruluşun hikayesi tam da bu zamanlarda destansı şekilde anlatılmalıdır” ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında Cumhuriyet’in 100. yılında düzenlenen anma etkinliklerinin yetersizliğine tepki gösterdi.
Bölgemizde yaşanan katliamların her birimizi derinden yaraladığını; ancak savaşın, yurt savunmasının ne demek olduğunu iyi bilen Türk halkının, kurtuluşun ve kuruluşun hikayesini tam da bu zamanlarda destansı şekilde anlatması gerektiğini vurgulayan Ösen şöyle konuştu:
‘Biz İzmirliler, Cumhuriyet’in ne demek olduğunu iyi biliriz’
“Türkiye’de demokrasi, özgürlük, birlikte yaşama arzusu denildiği zaman akıllara ilk olarak İzmir gelir. İzmir haksızlığa başkaldırı, barışa davet, insan ve kadın haklarına saygı, vatan sevgisinin kalesi demektir. Binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yaparak kültürünü, hoş görüsünü durmadan geliştiren bu güzel şehir, bugün milletimizin değerlerini, Anadolu medeniyetinin benzersiz özelliklerini, dün olduğu gibi bugün de kendi içerisinde yaşatıyor. İzmir’deki bütün bu değerler, Cumhuriyet ile anlam buluyor.
Biz İzmirliler, Cumhuriyet’in ne demek olduğunu iyi biliriz. Bağımsız olmadıktan sonra hayatta anlam ifade eden her şeyin başkalarının insafına kalmış sahte bir düzen olduğunu biliriz. Hasan Tahsin ilk kurşunu atmamış olsaydı sonunun nereye varacağını iyi biliriz.”
‘Cumhuriyet’e yakışan anmaları yapmıyor olmak, milyonlarca Cumhuriyet emekçisine haksızlıktır’
“İnsanlık tarihinin en zorlu mücadelelerinden birinin sonucunda kurulan eşsiz Cumhuriyetimizin 100. yılını günlerdir anıyor olmamız gerektiği halde sanki sıradan bir tarihi yaşayacak gibi sönük, suskun ve belirsizlik içerisinde günleri sayıyoruz.
Arkasında siyasi hesaplar olsun olmasın binbir zorlukla kurulan Cumhuriyete yakışan anmaları yapmıyor olmak, kendi hayatlarından vazgeçen atalarımıza, uzuvlarını toprakta bırakan gazilerimize, ülkemiz ve aileleri için her alanda alın teri döken milyonlarca Cumhuriyet Emekçisine haksızlıktır. Cumhuriyet Millet demek, insan demektir.
Zorlu ekonomik şartlar altında geçinmeye çalışan vatandaşlarımızın, yurttaşlık bilincinin tazelenmesi için, zor anlarında sığınacakları bir ülkeleri olduğunu bilmeleri için, kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyetimizi, ülkenin her yerine kalın kalın harflerle yazmamız, anlatmamız gerekiyor.”
‘Kurtuluşun ve kuruluşun hikayesi tam da bu zamanlarda destansı şekilde anlatılmalıdır’
“Bölgemizde, Orta Doğu’da yaşanan katliamlar, masum sivillerin, çocukların kolektif cinayetlere kurban gitmesi elbette her birimizi derinden yaralıyor, üzüyor. Savaşın, yurt savunmasının ne demek olduğunu iyi bilen milletlerin başında geliyoruz. İşte bu nedenle bağımsızlık adına tüm dünya milletlerine örnek olmuş kurtuluşun ve kuruluşun hikayesi tam da bu zamanlarda destansı şekilde anlatılmalıdır.
100 sene öncesini hatırlayalım; dönemin kirli emperyal planlarını bozan biz değil miydik? Tarihin Avrasya’da, Orta Doğu’da, Kafkasya’da akışını değiştiren bizler değil miydik? Yıkılmış, paylaşılmış bir imparatorluktan, gencecik pırıl pırıl bir Cumhuriyet yaratan biz değil miydik? Öyleyse ne duruyoruz? Bu müstesna destanı, bağımsızlık mücadelesi veren mazlum toplumların kulaklarına, tüm dünyaya neden haykırmıyoruz? Neden bütün dünyaya, medeni dünyanın ayrılmaz parçası ve taşıyıcı kolonu olan Türkiye’nin, bölgedeki ve hatta dünyadaki istikrar ve barış ortamının çimentosu olduğunu anlatmıyoruz?”
‘Devlete ve devletin doğum gününe sahip çıkmak, anlaşılan 100 sene önce olduğu gibi, milletin efendisi olan, tarlasına Cumhuriyet yazan Yozgatlı köylüye, Kırklarelili çiftçiye kalmış gözüküyor’
Dünyada haksız yere zulme uğrayan, mazlum milletlere elbette sahip çıkalım. Seslerini duyuralım. Peki soruyorum; Cumhuriyet’e kim sahip çıkacak? Demokrasinin kalbi Gazi Meclis’imizin Cumhuriyet Bayramı programı belli değil, kurumların programları belli değil. Eşine az rastlanır bu kahramanlık hikayesinin 100. yılında devlet neden bu kadar sus pus?
Devlete ve devletin doğum gününe sahip çıkmak, anlaşılan 100 sene önce olduğu gibi, milletin efendisi olan, tarlasına Cumhuriyet yazan Yozgatlı köylüye, Kırklarelili çiftçiye kalmış gözüküyor.
Hiç kimseler merak etmesin… 100 sene önce uçurumun kenarından aldığımız bu kutsal vatanı sahipsiz bırakmayacağız. Gönülsüzlüğe ve umutsuzluğa inat, Cumhuriyet bayramımızı 85 milyon vatandaşımızla en coşkun seller gibi kutlayacağız. Yüreği Türkiye’yle atan, vazifeye atılmak için vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyen sessiz milyonlarla omuz omuzayız. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.”