DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 11’inci Yargı Paketi’ni sert sözlerle eleştirdi. Esen, teklifin adalet, hukuk güvenliği ve öngörülebilirlik iddiası taşımasına rağmen, içeriğinin bu hedeflerle örtüşmediğini belirterek, “Gerekçede yazılan hedeflerle hayata geçirilen düzenlemeler arasında derin bir uçurum var” dedi.
Konuşmasında torba yasa pratiğine dikkat çeken Esen, ceza hükümleri, infaz düzenlemeleri ve internet rejimi gibi birbiriyle ilgisiz başlıkların aynı paket içine doldurulmasının bir reform değil, etki analizi yapılmamış bir “hukuk çorbası” yarattığını söyledi.
“Bu maddeler teknik değil, toplumsal sonuçlar doğuruyor”
Esen, özellikle 31 ve 32’nci maddelerin kadınlar ve çocuklar açısından ciddi riskler barındırdığını vurguladı. Çocukların internet ortamında korunmasına dair yapılan iyi niyetli vurgulara rağmen, getirilen mekanizmaların gerçekten çocuğun yararına çalışıp çalışmayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. “Çok kısa sürelerde, geniş suç kataloglarıyla; içerik çıkarma, erişim engelleme ve bant daraltma kararları verilebilecek. Ancak bu ağır müdahalelerin yan etkileri neredeyse hiç tartışılmıyor” diyen Esen, çocuk istismarı, ihmal, çocuk işçiliği, erken evlilik ve dijital dolandırıcılık gibi suçları görünür kılan gazetecilik faaliyetleri ile hak savunuculuğunun bu düzenlemelerle kolayca susturulabileceği uyarısında bulundu.
“İhlali gizlemek çocuğu korumaya yetmez”
Erişim engelleme kararlarının, ihlali ortadan kaldırmak yerine görünmez kıldığını belirten Esen, “Bu yöntemle çocuğu korumaya çalışırken, ihlal ve istismarın da gizlenmesine sebep olacaksınız.” dedi. Aynı riskin kadınlar için de geçerli olduğunu vurgulayan Esen, kadına yönelik şiddeti ifşa eden haberlerin ve dijital delillerin, güçlü faillerin başvurularıyla hızla kaldırılmasının, adaleti değil failleri koruduğunu söyledi. “Dijital alan, kadınlar için çoğu zaman adalete erişimin tek zemini. Bu alanı körleştirirseniz, şiddeti de görünmez kılarsınız” ifadelerini kullandı.
IBAN dolandırıcılığı: Mağdur yargılanıyor, fail korunuyor
Esen, paketin toplumun kanayan yaralarından biri olan IBAN dolandırıcılığına da bütünlüklü bir çözüm getirmediğini belirtti. Ceza hukukunun son çare olmaktan çıkıp ilk refleks hâline geldiğini söyleyen Esen, yüz binlerce dosyanın birikmesinin tesadüf olmadığını vurguladı. “Dolandırılan hesap sahipleri –çoğu gençler ve emekliler– borç yüküyle hayatları kararan insanlar hâline gelirken, gerçek failler çoğu zaman lüks içinde yaşamaya devam ediyor. Bu tablo, toplumun adalet duygusunu derinden zedeliyor” dedi.
“Şekil var, ruh yok”
11’inci Yargı Paketi’nin, Anayasa Mahkemesi kararlarına şeklen uyuyormuş gibi yapan ancak ölçülülük ve hak dengesi sorunlarını çözmeyen bir yaklaşım sergilediğini ifade eden Esen, torba kanun geleneğini şu sözlerle eleştirdi:
“Şekil var, ruh yok. Hukuk devleti böyle inşa edilmez.”
Konuşmasını net bir çağrıyla tamamlayan Esen, şunları söyledi:
“Çocuğu gerçekten korumak istiyorsanız, onu susturan değil güçlendiren bir hukuk kurarsınız. Kadını gerçekten korumak istiyorsanız, ifşayı bastıran değil şiddeti görünür kılan bir sistem kurarsınız. Bu Meclis’in görevi, iyi niyetli gerekçelerle kötü sonuçlar üreten yasalar yapmak değil; hakları gerçekten koruyan, güvenilir bir hukuk devleti inşa etmektir.”