DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, denizlerin yalnızca balığın değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğinin de kaynağı olduğunu belirterek, “Bilinçsiz avcılık hem balık stoklarını hem de denizlerimizin yarınlarını tehdit ediyor. Başta Karadeniz olmak üzere denizlerimizin bereketini gelecek nesillere aktarabilmek için bilimsel veriler ışığında adil düzenlemeler yapılmalı; hem denizlerimizi hem de balıkçımızı koruyan sürdürülebilir bir sistem kurulmalıdır. Bu dengeyi sağlamak devletin asli görevidir” dedi.
DEVA Partili Hasan Karal, 2025–2026 Su Ürünleri Av Sezonu’nun başlaması dolayısıyla bir açıklama yaptı. Karal, “Vira Bismillah” diyerek denize açılan tüm balıkçılara bereketli bir sezon diledi. Balıkçılara seslenen Karal, “Alın teriyle dalgaları aşan cefakar balıkçılarımız, hem bölge ekonomisi hem de sofralarımız için vazgeçilmezdir. Rızkınız bol, yolunuz açık olsun. Pruvanız neta, dümeniniz viya, rüzgarınız kolayına olsun” ifadelerini kullandı.
“Balıkçı, ekonomik yükün altında ezilmemeli”
Milletvekili Karal, balıkçılığın sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda Türkiye’nin deniz kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı. Sürdürülebilir balıkçılığın önemine dikkat çeken Karal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemizin dört bir yanında, Karadeniz’in hırçın dalgalarından Marmara’nın iç sularına, Ege’nin bereketli kıyılarından Akdeniz’in engin maviliklerine kadar binlerce balıkçımız alın teriyle dalgaları aşarak sofralarımıza bereket taşımaktadır. Ancak bugün balıkçılarımız artan yakıt maliyetleri, yüksek girdi fiyatları, belirsiz av politikaları ve iklim koşullarının yarattığı ek zorluklar nedeniyle her zamankinden daha ağır bir yükün altındadır. Bu yükü tek başlarına taşımaları mümkün değildir. Devlet, tüm denizlerde rızkını arayan balıkçılarını yalnız bırakmamalı; maliyetleri hafifletecek, emeği koruyacak ve sürdürülebilirliği güvence altına alacak kalıcı adımlar atmalıdır. Çünkü denizlerimiz yalnızca balığın değil, aynı zamanda ülkemizin geleceğinin de kaynağıdır. Balıkçımızı korumak, sofralarımızın bereketini artırmakla birlikte, gelecek nesillerin hakkını da korumaktır. Bunun yolu bilimsel veriler ışığında hazırlanacak adil düzenlemelerden, bilinçli avcılığı teşvik eden, hem denizlerimizi hem de balıkçımızı güvence altına alan sürdürülebilir bir sistemden geçmektedir.”