DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, Silivri’deki Marmara Cezaevinde, anayasal haklarını kullanarak barışçıl eylemlere katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan lise ve üniversite öğrencilerini ziyaret etti. Ziyaretin ardından yaptığı açıklamada Esen, içeride tanık olduğu tabloyu “vicdanları sarsan bir manzara” olarak tanımladı.
“Bu çocukların suçu ne? Barışçıl bir protestoya katılmak mı? Söz söylemek, itiraz etmek mi?”diyen Esen, cezaevindeki öğrencilerin yalnızca özgürlüklerinden değil, eğitimlerinden, sağlıklarından, umutlarından da mahrum bırakıldığını vurguladı ve yaşadıklarının adaletle açıklanamayacak bir travmaya dönüştüğünü ifade etti.
“Hukuk için sokağa çıktık; daha büyük bir hukuksuzlukla karşılaştık”
Esen, sadece birkaç gün bile kalsalar dahi cezaevi şartlarının gençlerdeki ruhsal etkilerinin uzun süreceğini ifade etti. Birçoğu hâlâ neden içeride olduklarını anlayamıyor dedi ve şu notları iletti:
- Dosyalarında “katalog suç” ifadesi geçiyor ancak içerik “bomboş”.
- Bazıları yalnızca bir basın açıklamasında fotoğrafının yer alması nedeniyle, gece yarısı baskınıyla gözaltına alınmış.
- “Halkı kin ve nefrete tahrik” gibi ağır suçlamalarla karşı karşıyalar.
- KYK bursları kesilmiş, çalıştıkları işlerden çıkarılmışlar, bazıları projelerini teslim edemediği için eğitim ve kariyer fırsatlarını kaybetmiş.
- Boğaziçi Üniversitesi'nden bir öğrenci, sınavları için yüzlerce sayfalık okuma yapması gerektiğini, ancak cezaevinde buna imkân bulamadığını aktardı. Esen, notlarının ulaştırılması için müdürle özel olarak görüştüğünü belirtti.
Vekil Esen’in aktardığına göre gençler “Kaybettiğimiz yalnızca zaman değil” diyor ve ekliyor: “Sıçrayarak, içten çığlıklarla, nefesimiz kesilerek uyanıyoruz. Travmayı içimizde taşıyoruz.”
Esen ayrıca, “Öğrenciler ücretsiz psikolojik destek talep ediyor. İki gün kalanların dahi travma yaşadığını belirtiyorlar. En ağır dönem ise yaklaşık 100 kişinin tahliye edildiği gün yaşanmış. Boşalan koğuşlarda yalnız kalmanın yarattığı psikolojik etki, “görünmeyen” bir ceza halini almış” ifadelerinde bulundu.
“Adalet Bakanlığı ‘her şey yolunda’ dese de buradaki gerçekler bambaşka”
Sosyal medyadan bir video ile cezaevi önünden seslenen Esen, gençlerin sesine kulak verilmesini, cezalandırma değil, onarma odaklı bir adalet yaklaşımının benimsenmesini istedi:
“Tutuklama bir ceza değil, istisnadır. Deliller toplanmışsa, kaçma şüphesi yoksa bu çocuklar neden içeride? Gençlerin eğitim hakkı anayasal bir haktır. Sınavlarına giremeyen her öğrenci, bu adaletsizliğin mağdurudur. Gençlerin enerjisini, umudunu, sözünü korkuyla bastırmaya çalışmak, toplum olarak hepimizi karanlığa sürükler. Biz bu ülkenin gençlerini kaybedemeyiz” dedi.
Çağrımız açıktır: Bu çocukları derhal serbest bırakın!
Elif Esen konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bu çocuklar derhal serbest bırakılmalıdır. Eğitimleri yarım kalmamalı, sağlıkları tehlikeye atılmamalı. Gençlerin üzerindeki bu büyük adaletsizlik, ancak özgürlükle telafi edilebilir. Geç olmadan, şimdi!”