DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu toplantısına katılarak görüşülen Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. DEVA Partisi’nin bu konudaki duruşunu açıklayan Ekmen, “Arkadaşlar, öğretmen odaları toplantıları yaptınız, büyük işler oldu gerçekten. Ben merak ediyorum -bilmiyorum usul olarak Bakanlık bürokratlarımız burada söz alıp izahat yapıyor mu ama- öğretmen odası toplantılarınızda öne çıkan 10 başlığın kaçı bu kanunda var?” eleştirisinde bulundu.
“Kabul edelim ki bu teklif, daha çok mesleğe kabule odaklanmış bir tekliftir ve mesleğe kabule de disiplin merkezli olarak yaklaşmış bir tekliftir.”
Milletvekili Ekmen, “meslek kanunu” adı altında sunulan teklifin temel niteliğine dair şu değerlendirmede bulundu:
“Şimdi, önümüzde bir meslek kanunu var. Doğrusu "meslek kanunu" deyince herkesin beklentisi dört başı mamur, âdeta beşikten mezara, mesleğe kabulden son güne kadar bütün boyutları ihata eden bir teklifin gelmesiydi ama kabul edelim ki bu teklif daha çok mesleğe kabule odaklanmış bir tekliftir ve mesleğe kabule de disiplin merkezli olarak yaklaşmış bir tekliftir. Özellikle öğretmenlerden bu konuda ciddi itirazlar var, bunların bu süreçte gerek Bakanlık bürokrasisi gerekse de teklif sahibi arkadaşlarımız tarafından yeniden değerlendirilmesini istirham ediyoruz.”
“Arkadaşlar, öğretmen odaları toplantıları yaptınız, büyük işler oldu gerçekten. Ben merak ediyorum -bilmiyorum usul olarak Bakanlık bürokratlarımız burada söz alıp izahat yapıyor mu ama- öğretmen odası toplantılarınızda öne çıkan 10 başlığın kaçı bu kanunda var? Öğretmenler bakıyor, Bakan Bey alışık olunmadık bir şey yaptı, geldi öğretmen odamıza misafir oldu, bizi dinledi; çok şükür, Allah razı olsun ama bir yandan da kanuna bunun kaçı işlendi diye de bakıyorlar.”
“Şu anda Yükseköğretim ile Millî Eğitim arasında bir bağ yok.”
“Millî Eğitim Komisyonu ilk defa toplanıyor.” diyen Ekmen, Bakanlıktan ve İktidardan beklentilerini şöyle sıraladı:
“Ben Millî Eğitim Bakanlığımızın... Tabii ki Anayasa Mahkemesinin iptalinden kaynaklanan bir baskı da var ama bir ilk kanun teklifini buraya -Millî Eğitim Bakanlığı destekli diyelim- bir milletvekilimiz teklif getirecekse ben bunun doğrusu, birincisi, uzunca bir süredir kopmuş ve bir tespihin taneleri gibi her biri bir köşeye dağılmış olan ve bu teklifin de arka plandaki en önemli sorun olan Yükseköğretim linki ile Millî Eğitim linkini birbirine bağlayacak bir teklifin gelmesini isterdim. Arkadaşlar, şu anda Yükseköğretim ile Millî Eğitim arasında bir bağ yok. Ne ilk üniversitelere kabul kotaları açısından bir bağ var ne verilen eğitim ne de mezunların gidişatı açısından bir bağ var. Bunu niye getiriyoruz? Arzı disipline etmeye çalışıyoruz değil mi? "Atanamayan öğretmen" kavramı niye var? Adam mezun olmuş, atanamadığı için var. Oysa üniversitelerin kotaları ilk günden bu yana doğru bir şekilde yönetilmiş olsaydı bugün -örnek veriyorum- 100 bin değil de 10 bin atanamayan öğretmenden bahsediyor olacaktık. BİM'e giderken A101'e giderken, kurye kapımıza bir ürün getirdiğinde eğitim mezunu gencecik çocuklarla karşılaşmayacaktık; dolayısıyla bu linki yerine oturtmamız gerekiyor.”
“İkinci kanun teklifini ne beklerdim? Sayın Şamlıoğlu'nun büyük emek vererek uzunca bir süredir hazırladığı mesleki eğitimle ilgili beklerdim. Sanayinin ihtiyaçları ile -ister KOBİ olsun ister büyük sanayi olsun- Millî Eğitim arasındaki link kopmuştur arkadaşlar; bunun bir an önce tesis edilmesi lazım. İlköğretimden başlayarak üniversiteden mezuniyete kadar -gerekirse lisede tamamlanarak, herkes üniversite okumak zorunda değil- mesleki eğitimin yeniden formüle edilmesi lazım. Ben önemli çalışmaların olduğunu biliyorum ancak bunların yasal güvenceye kavuşturulması gerekir. Neyi kastediyorum? MESEM'ler bana göre büyük bir facia. Sayın Tekin göreve başladıktan sonra çok kritik, olumlu müdahaleler yaptı; bunların gözden geçirilerek artırılacağına inanıyorum ama MESEM'leri tamamen ele almayan, ilk, orta, lisede mesleki eğitimi ele almayan bir yaklaşım kanuni bir güvenceye sahip olmadıkça başarılı olamaz.”
“Kanun teklifiyle ilgili Anayasa’ya aykırılık iddialarını ciddiye alınız.”
“Kanun teklifiyle ilgili olarak burada ifade edilen Anayasa'ya aykırılık iddialarını lütfen ciddiye alınız.” diyen Ekmen, “Lütfen bu kanun teklifi görüşmeleri esnasında gerekirse Anayasa Mahkemesi uzmanlarından da destek talep ederek bu kanun teklifinin bir kere daha Anayasa Mahkemesi duvarına çarpmayacak bir şekilde ilgili noktaların düzeltilmesini sağlayınız.” dedi.
“Kanun teklifi, nitelikli öğrencilerin bu mesleğe yönelmelerini engelleyecektir.”
Ekmen, kanun teklifinin sakıncalarını şöyle ifade etti:
“Şimdi, bu kanun çıktığında; sizce bu kanunla ilgili tartışmaları gören bir genç, dört yıllık ana eğitimden sonra iki yıllık tezsiz yüksek lisans benzeri bir süreyle toplam altı yıllık eğitim, eğitim fakültelerinin cazibesini artıracak mıdır, azaltacak mıdır? Benim gözlemim ve bana gelen ilk sinyaller azaltacağı yönünde. Yani eğitim fakültelerine giden öğrenci kalitesini artıracak tedbirler almak gerekirken burada böyle bir cazibe var mı? Maaşlarıyla, fazla mesai ücretleriyle, onurlu bir hayat yaşamalarıyla "Ben öğretmenim." diye göğsünü gere gere gezebilecek bir meslekten bahsedebiliyor muyuz? Hayır. Bahsedemiyorsak bu teklif eğitim fakültelerine girecek öğrenci kalitesini aşağı çekebilir, bu da uzun vadede başka bir sorun yaratacaktır.”
“Millî Eğitim Akademisi doğru bir yaklaşım olabilir, buna kategorik olarak karşı değiliz ama pratik ile teorik eğitim arasındaki bağın yine eğitim fakültelerinde 1'inci sınıftan itibaren kurulması gerektiğine inanıyoruz ve bunun dünyadaki başarılı örnekleri incelendi mi? Eğer incelendiyse Nazım Hocam, siz bize buradaki modelin dünyadaki hangi ülkede veya ülkelerde başarıyla uygulandığına dair bir izahatta bulunabilir misiniz?”
Ekmen, “Öğretmenliği düz bir memuriyetten çıkarıp hâkimlik, savcılık benzeri, gerçekten toplumsal itibarı yüksek ve öğretmen olmanın yokluktan değil, o mesleğe kabul heyecanı, isteği ve arzusuyla yarışmalı hâle geleceği bir noktaya getirmek zorundayız.” dedi.
Ekmen, eğitimle ilgili ihmal edilen hususları da hatırlattı.
Milletvekili Ekmen, Türkiye’nin eğitim gündemine dair uyarıları olduğunu belirterek şöyle sıraladı:
“Birincisi, mülakatın zaten kaldırılacağı ifade edilmişti, ama bugün gelinen nokta çok farklıdır. Norm fazlası öğretmenler sorunumuz var. Öğrencinin biri özel bir üniversiteye 39 bin liraya kaydoluyor. Bu yıl talep edilen para 233 bin lira. Üç yıl içerisinde 4 kat, 5 kat artış oluyor. Özel okullarla ilgili bir yönetmelik var, biliyorum; o da bence yeterince uygulanmıyor. Özel yurtlar, özel okullar ve özel üniversitelerle ilgili memur maaşına mı endekslenir, TEFE TÜFE'ye mi endekslenir ama bir şekilde böyle önü açık ve vahşi fiyat artışlarının önüne geçmek zorundayız.”
“Farklı dil ve lehçelerle ilgili atamaların yetersiz olduğu ifade edildi. Bu hak tanındığından bu yana toplam -yanlış hatırlamıyorsam- 130 öğretmen atanmış, bunun da 50'si branş değiştirmiş. Eğitim süreçleriyle ilgili sorunlar var, örneğin Muş'ta formasyon alamıyorlar çünkü orada atanmış tek bir öğretmen bile yok. Hem eğitim süreçlerinin hem eğitim sonrası atama süreçlerinin daha sağlıklı bir şekilde ele alınması gerekir.”
“Son olarak mevsimlik tarım işçilerinin durumuyla ilgili olarak ilki 2010 yılında çıkarılmış çok güzel bir Başbakanlık genelgesi var. 2017 yılında bu genelge neredeyse dört başı mamur bir şekilde yayınlanmıştı ama uygulanmamıştı. Sonra ne oldu arkadaşlar? 2018'de başkanlık sistemine geçtik, bu genelge unutuldu, unutuldu, güncellenmedi, yenilenmedi. Israrlı takiplerimizle iki ay önce bu genelge başkanlık sistemine uygun bir şekilde yayınlandı ama hâlâ uygulanmıyor. Bakanlık temsilcilerinden ricamız, mevsimlik tarım işçilerinin genelgedeki size ayrılan görevlerini hayata geçirmenizdir, başka bir şey istemiyoruz. Sezon açıldı, bu çocuklar ve bu ailelerle ilgili olarak bu genelgenin gereğinin hayata geçirilmesini talep ediyoruz.”