DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu'nun 4 Kasım 2020 tarihinde İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifine İlişkin TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma:
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
DEVA Partisi adına gündemdeki İşsizlik Sigortası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun teklifiyle alakalı görüşlerimizi ifade etmek için söz aldım.
Bu kanun teklifi aslında Türkiye ekonomisinin içler acısı halini gözler önüne sermektedir. Hükümet ülkeyi bir ekonomik krize sokmuş ve bu krizi çözme kapasitesinden de yoksundur.
Tüm bu gerçekler gün gibi ortadayken iktidar bu gerçekleri kabul edip değiştirme yoluna gitmektense göstermelik bir şekilde işsizlik oranını düşürmeye çalışmaktadırlar.
Kısmi çalışma ödeneği, ücretsiz izinde nakdi destek gibi uygulamalarla insanlar açlık sınırının çok altında yaşamaya mecbur edilmektedir.
Çalışanların 1 yıl daha 1.168 liraya mahkûm edilmesi ciddi sıkıntılar barındırmaktadır. Günlük 40 lirayı bile bulmayan bu tutarlarla bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayamayacağı ve sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettiremeyeceği bir gerçektir.
Uygulamada çalışan tarafında önemli hak kayıpları söz konusudur, kısmi çalışma ödeneği denilmesine rağmen işçiler zaten tam zamanlı ve hatta fazla mesai yaparak çalışmaya devam etmektedirler. Buna karşılık işverenler çoğu zaman işçinin, İŞKUR’dan ödenen miktar dışındaki ücret alacağını dahi ödememektedir.
Öte yandan işten çıkarma yasağı ile birlikte uygulanan ücretsiz izinde devletin vermiş olduğu nakdi destek vatandaşlarımızı açlığa mahkûm etmektedir. Ayrıca uygulamada ücretsiz izne çıkarıldığı söylenen işçilerin çalıştırılmaya devam ettiği, bazı işverenlerin bu uygulamaları suiistimal ettiği de bilinmektedir.
Torba Kanun ile kısmi zamanlı çalışmayı kabul eden hizmet erbabına damga vergisi ve gelir vergisi stopajı istisnası getirilmektedir. Çalışan için ödenen vergi ve SGK primlerinin bir nevi istihdam vergisi olduğu düşünüldüğünde, teşvikler iddia edildiği gibi çalışanlara değil işverenlere getirilmektedir. Bu madde bir kişinin tam zamanlı yapacağı işi iki kısmi zamanlı çalışana yaptırmayı amaçlamaktadır.
Böylece işsizlere iş bulamayan iktidar, eldeki işleri ve bir maaşı birkaç kişiye paylaştırıp işsizliği azaltmaya çabalamaktadır. Bunun anlamı, zaten sefalet ücreti denebilecek düzeyde ücret alan çalışanların gelirlerinin daha da düşmesidir.
Önceki varlık barışı uygulamalarında varlıklar üzerinden %1, %2 gibi oranlarda vergi alınırken, bu teklifte varlıklar üzerinden herhangi bir vergi alınmayacağı düzenlenmektedir. Bir yandan yüksek ÖTV ve KDV ile sıradan vatandaşın sırtına binen vergi yükü ortadayken, yurt dışında bulunan varlıkların vergi ödenmeden ülkeye getirilmesi vergi adaletsizliğinin en açık örneğidir.
Öte yandan, Hazine ve Maliye Bakanı, Yeni Ekonomik Programı kamuoyuna açıklarken 2023 yılına kadar vergi ve prim affı olmayacağını ifade etmişti. Fakat sayın bakanın açıklamasının üzerinden henüz bir ay geçmeden vergi affına gidilmesi iktidarın plansız, programsız ve günü birlik kararlarla ülkeyi yönettiğinin, hatta daha doğru bir ifade ile yönetemediğinin en açık ispatıdır.
Teklif ne yazık ki gençlerimizin ne bugününü ne de yarınını düşünmeden hazırlanmıştır. Kanun teklifinin 32. maddesine göre kısmi zamanlı çalışan gençlerin çalışma gün sayılarının ayda 10 günden az olması durumunda emeklilik primlerinin işveren tarafından ödenmesine son verilmektedir. Teklife göre emekli olmak isteyen ve 10 günden az çalışan gençlerin primlerini kendilerinin ödemesi gerekmektedir. Asgari ücretle çalışan bir gencin 10 günlük çalışmasının karşılığında alacağı ücret 981 TL’dir. Aynı genç emeklilik için prim ödemek isterse aldığı 981 liranın 588 lirasını emekli olabilmek için, 49 Lirasını da Genel Sağlık Sigortası primi olarak devlete ödemek zorundadır. Geriye geçinmesi için kendisine kalacak miktar 344 liradır. Zaten ayda otuz günden az çalıştığı için oldukça düşük ücret ile geçinmek zorunda kalan gençlere primlerini de kendilerinin ödemesini reva görmenin hiçbir izahı yoktur.
DEVA Partisi olarak gençlerin istihdam edilebilmeleri için alınacak tüm adımları destekliyoruz. Ancak; bu önlemler sosyal güvenlik gibi temel bir hakkın ortadan kaldırılmasına yol açmamalı, gençlerin geleceğini daha da zorlaştırmamalıdır.
Son olarak, teklifin belirli süreli sözleşme ile istihdam düzenlemesi sorunludur. DEVA Partisi olarak nitelik itibariyle belirsiz süreli olması gereken işlerde belirli süreli hizmet akdi yapılmasına karşıyız. Çünkü hem yasalar hem de Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesi belirsiz süreli hizmet akitlerini esas alır. Bu düzenlemeyle birlikte çalışanlar, belirli süreli iş sözleşmesinin süresi dolduğunda kıdem ve ihbar tazminatı alamayacaktır. İş hayatında esnekliği sağlamak; işçi haklarını yok saymak ve insanları güvencesiz bir şekilde çalıştırmak değildir.
Gerçek istihdam üretemeyen hükümet, mevzuat üreterek kağıt üstünde insanları iş sahibi göstermeye çabalamaktadır. Fakat ekonominin gerçekleri artık gizlenemeyecek kadar açıktır.
Daha da görmeyenler askıda ekmeğe bakabilirler.
Derhal yapılması gereken hukuku ve demokrasiyi askıdan indirmektir. Bu durumda ülkenin tekrar aklı selim ile yönetilmesinin önü açılır. Ancak böyle ekonomi düzelebilir, millet de ekmeğini askıdan indirmek zorunda kalmaz, fırından alır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.