Babacan: “Turpun büyüğü Kamu İhale Yasası’dır”

22-04-2025
Babacan: “Turpun büyüğü Kamu İhale Yasası’dır”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Almanya, Fransa gibi büyük ekonomilere sahip ülkelerin de içinde olduğu 28 Avrupa Birliği ülkesinin ortak bir Kamu İhale Yasası uyguladığını belirterek, “Bunu Meclis’ten geçirmek en geç bir aydır. Uygulamak da en geç 3 aydır. Görün tasarruf nasıl sağlanıyor. Yapısal reform bu işte…” dedi. Babacan, turpun büyüğünün ise Kamu İhale Yasası olduğunu söyledi.

Karar TV’de Gündem Özel programında gazeteci Elif Çakır ve Taha Akyol’un sorularını yanıtlayan Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bugün 1 liraya mal olabilecek bir deprem konutu devlete 2 liraya, 3 liraya mal oluyor”

“Avrupa Birliği'nin 28 ülkesinin uyguladığı ortak bir mevzuat var. Yani Kamu İhale Yasası. Bunu Meclis’ten geçirmek en geç bir aydır. Uygulamak da en geç 3 aydır. Görün tasarruf nasıl sağlanıyor. Yapısal reform bu işte… Tasarruf sağlamak, illa daha az arabaya binin falan değil yani… O da önemli yani. Bu kadar uçaklarla seyahatler, yüz araçlı konvoylar falan filan… Tabii ki tasarruf ama asıl turpun büyüğü tabiri çok kullanılıyor ya şimdi, asıl Kamu İhale Yasası’dır. Kamu İhale Yasası’nı değiştireceksiniz. Ve asıl tasarrufu göreceksiniz. Çünkü bugün bakın en basitinden deprem konutu değil mi? İnşaat sektöründen herhangi bir kişiye sorun. İnşaat işini bilen herhangi bir kişiyi çağırın, sorun. Bugün 1 liraya mal olabilecek bir deprem konutu devlete 2 liraya, 3 liraya mal oluyor. En az 2 kat bazen 3 kat. Sayın Erdoğan ne diyor? 2 senede 200 bin konutu bitirdim diyor değil mi? Bakın iddialı söylüyorum ve rakamlarla da ortaya koyarım hepsini. Ben ülkenin Cumhurbaşkanı olsam 2 yılda aynı parayla 200 bin değil 400 bin tane konutu bitirmiştim.”

“Ayşe Teyze’nin 30 bin liralık bayram ikramiyesi hakkını 18-19 Mart operasyonlarıyla yok ettiler”

“Şimdi Ayşe teyzemizin aldığı bir emekli maaşı var değil mi? Evet. Bu emekli maaşı için geçen bayramda 1000 lira bir ilave yapıldı. Yani 3000 lira yerine 4000 lira bayram ikramiyesi ödendi. Ve o 1000 lira çok tartışıldı. Dediler ki, ‘Efendim 28 milyar lira bütçeye maliyeti var bunun iki bayramın toplamı. Çok büyük maliyet. Hatta Sayın Erdoğan'a sordular Mecliste. ‘O da ne yapalım işte’ dedi, ‘Bununla idare etsinler’ gibilerden bir şeyler söyledi. Yani düşünün ki emekliye verilen 28 milyar liralık farkın tartışıldığı bir ülkede sadece faiz artışını bütçeye getireceği yük 1 trilyon lira. Yani emekliye 1000 lira değil 30 bin lira bayram ikramiyesi verseniz ancak bu kadar büyük bir maliyet çıkardı Türkiye'ye. Anlatabiliyor muyum? Yani kabaca her emeklimizden 30 bin liralık bayram ikramiyesi hakkını bu operasyonla yok ettiler.”

“Devleti, milleti zarara uğrattılar”

“Devlet bu kadar zarara uğramış oldu. Dolayısıyla millet zarara uğramış oldu. Bir başka hesap, halka açık şirketlerimiz var değil mi? Bunlar borsada hisse senetler alınıp satılıyor. O şirketlerin değerindeki kayıp tam 40 milyar dolar. Yani halka açık şirketlerimizin değeri 40 milyar dolar düştü. Bu 1,6 trilyon ediyor. Bu da emekli başına yaklaşık 50 bin lira demek. Yani her emeklimizin adeta 50.000 liralık bir refah karşılığı kadar, toplamı kadar şirketlerimizin değeri düşmüş oldu. Merkez Bankası'nın sattığı döviz miktarı 50 milyar doları geçti.”

“Hukuk ve adalet olmadan ekonomi olmaz”

“Ne diyordum? Hukuk olmadan ekonomi olmaz, adalet olmadan ekonomi olmaz diyordum. Ne kadar hukuk o kadar ekonomi, ne kadar adalet o kadar ekonomi diyordum. Ve oldu işte maalesef Türkiye'nin başına geldi. En azından toplumun geniş kesimleri tarafından hukuksuzluk olarak okunan, bir demokrasi ihlali olarak okunan, arka arkaya atılan adımlar, 18 ve 19 Mart kararları Türkiye'de büyük bir güven kaybını beraberine getirdi.”

“Siz rezervleri Cumhurbaşkanı’na cephane olsun diye mi biriktirdiniz?”

“Ekonomik etki ve sosyal etkiyi topladığımızda orada frene bastılar ve kayyumlardan yapabilecekken vazgeçtiler. Hazine ve Maliye Bakanı da çıktı, dedi ki ‘Zaten rezervi biz bugünler için biriktirmiştik’. Bana göre yanlış bir açıklama. Neden yanlış? Siz rezervleri Cumhurbaşkanı'nın siyasi rakiplerinin tek tek elemesi için mi biriktirdiniz? Yani 50 milyar birinci rakibi için, bir 50 milyar da ikinci rakibi için. Yarın bakarsınız başkası çıkar, onun için de bir 50 milyar. Bunun için mi rezervi biriktirdiniz? Yani Cumhurbaşkanı'nın koltuğa yapışması ve demokrasinin işlememesi ve ona uygun bir rezerv mi biriktirdiniz? Yoksa Allah korusun gün gelir, dışarıdan kaynaklı bir ekonomik kriz olur. Allah korusun büyük bir deprem olur, bir felaket olur. ‘Ak akçe kara gün içindir’ demişler. Hani o ak akçe rezervi biriktirirsiniz ama o ülkenin topyekûn kara günü içindir. Yani Sayın Erdoğan'a siyasi cephane olsun, onun siyasi rezervini mi biriktirdiniz? Peki bunun için mi millete bu kadar yüksek faiz ödettiniz?”

“Sayın Erdoğan’ın zihin dünyasıyla bu ülkenin sorunları asla çözülmez”

“Sayın Erdoğan görmedi ve anlamadı. Hâlâ da anlamıyor. Yani zannediyor ki ‘Ben aklıma gelen her şeyi yaparım, her türlü hukuksuzluğu yaparım. Ama ekonomide yine de iyi gider ya da ekonomide işler düzelir.’ Olmadı olmayacak. Şimdi biz bunu zaten baştan gördüğümüz için DEVA Partisi'ni kurduk. Bunun için yeni bir yola çıktık. Yani bu işin yürümeyeceğine, Sayın Erdoğan'ın zihin dünyasıyla ve bu ülkeyi yönetme tarzıyla bu ülkenin sorunlarının asla çözülemeyeceğine kesin kanaat getirdiğimiz için DEVA Partisi'ni kurduk.”

“RTÜK kapatılıp yenisi kurulmalıdır”

“RTÜK kapanıp yenisi kurulmalıdır. HSK'nın da üye seçme süreçlerinin değişmesi lazım. Yani RTÜK'teki şu partinin üyesi değil, yani daha bağımsız çalışabilen ve siyasi etkiden korunmuş olması lazım. Mesela Merkez Bankasının para politikaları kurulu üyeleri … Yani falanca partinin, filanca partinin üyesi olduğunu düşünebiliyor musunuz? Mesela Merkez Bankasında düşünemediğiniz bir işi, HSK için düşünebiliyorsunuz ya da RTÜK için düşünebiliyorsunuz. Böyle bir şey olur mu yani? Hangi partinin adamı? Yani buralar günlük siyasi kaygılardan uzak, tam devlet refleksiyle çalışan ve geniş kitleleri koruyan, kollayan bir anlayışla yönetilmesi lazım.”

“YÖK fonksiyon göremiyor, kapatacağız”

“YÖK’ü kapatacağız. Üniversiteler arası en temel koordinasyonu sağlayacak yeni bir yapılanma kuracağız. Koordinasyon gerektiğinde mecbur işler var. Kontenjanlar falan, bakılması lazım ülkede mesela bir mesleğe çok ihtiyaç var. Ama üniversitelerin mesela kontenjanların toplamda bakılımıza az, özel üniversiteler de ilgi göstermiyor, pahalı bir eğitim süreci… Demesi lazım ki şöyle bir kontenjan ihtiyacı var. Mesela geçen Meclis’te geldiler. Yani YÖK işte bunu yapmıyor ki şu anda sorun orada. Geldiler. 50 bin kişi, Acil Yardım Kurtarma diye bir üniversite bölümü var, tam adında yanılıyor olabilirim. Acil Afet Yardım Kurtarma diye. 4 yıllık bir üniversite bölümü var. Şu ana kadar 50 bin mezun vermiş. Ve işe alınan kişi sayısı 4. Şimdi Afet Acil Yardım Kurtarma diye bölümden mezun olanlar özel sektör almaz ki, değil mi? Özel sektörün işi de değil çünkü. Bunu devlet yapacak. Peki devlet bir yandan kontenjan açıyor. Böyle bir bölüm oluşturuyor YÖK. Üniversitelere, öğrencilere bir seçenek sunuyor. ‘Gel sen buraya da bak işaretlersen kazanırsın’ diyor. Mezun olunca çocuklar da diyor. ‘A tabii devlet bizi işe almıyor’ diyor. Özel sektör beni niye işe almıyor? Özel sektörün konusu bu değil diyor. Ben basit bir örnek veriyorum. 50 bin gencimiz mesela arayış içerisinde. YÖK artık o fonksiyonunu göremiyor.”

“Türkiye AK Parti’den de CHP’den de büyüktür, siyaseti bu ikilime sokmamak lazım”

“Türkiye bir AK Parti ile ana muhalefet partisi arasına sıkışıp kalmamalı. Ben daha önce de söyledim. Türkiye AK Parti'den de büyüktür. Türkiye, Cumhuriyet Halk Partisi'nden de büyüktür. Türkiye AK Parti'den de Cumhuriyet Halk Partisi'nde de büyüktür. Türkiye büyük bir ülke. Dolayısıyla siyaseti bu ikileme de sokmamak lazım. Yani halkımıza da vatandaşlarımıza da çok büyük bir haksızlık yapmış oluruz. Yani bu ikisinden birisini tercih etmek zorundasın kardeşim. Kusura bakma, tercihin yok. Bu mecburiyete insanları bırakmamamız lazım. Şu var ki, artık Sayın Erdoğan ülkeyi yönetemedi, sorunları çözemedi. Tam tersine kendisinin bizzat sorun üreten bir insan olduğunu anlayan, idrak eden AK Partili sayısı çoğalıyor. Ama bunların da gidip de bir anda Cumhuriyet Halk Partisi'nde destek vermesi, AK Parti olmadı, ben gideyim CHP'ye destek vereyim. Bu da olmayacak…”

“İmamoğlu tutuksuz yargılanmalıdır, o opsiyon her zaman var”

“Bir ay geçti bu olaylardan sonra. Epeyce bir kamuoyu araştırması da yapıldı. Toplumsal araştırmalar da yapıldı. Bir de bu bayram tatili 9 günde bizim bütün arkadaşlarımız Türkiye sathına yayıldı ve bayramdan sonraki ilk toplantımızda da ben arkadaşlarımızı dinledim. Türkiye'nin dört bir köşesinde ne konuşuluyor diye… AK Parti seçmenin de önemli bir kısmı dahil bu 18-19 Mart'ta yapılanlar ağırlıklı olarak ve siyasi operasyon olarak okunuyor bakın. AK Parti seçmenin önemli bir kısmı dahil… Yani onlardaki hissiyat ‘Ya burada galiba bir haksızlık var.’ Ya olabilir iddialar var işte şaibeler şunlar bunlar ama ya bunlar ayrı ayrı yargı süreçleri işleyebilirdi. Dediğiniz gibi tutuksuz bir yargılanma opsiyonu her zaman var.”

“Terörsüz Türkiye hedefinde en önemli tehlike İsrail’dir”

“Biz hem risklere işaret ediyoruz hem tehlikelere işaret ediyoruz. En önemli tehlike ne bakın burada, bütün bu resimde, yani terörsüz Türkiye hedefinde, en önemli tehlike bir numara, İsrail'in bu işi bozucu adımları… Çünkü İsrail, Suriye'de istikrar istemiyor. Yani kendi içinde istikrarlı, güçlü bir Suriye kesinlikle istemiyor. Çünkü demokratik ve istikrarlı bir Suriye'nin İsrail'in bu haylazlıklarına, İsrail'in bu şımarıklıklarına, bu hukuksuzluğuna, bu soykırımına varan eylemlerine hiçbir zaman yeşil ışık yakmaz. Yani demokratik ve güçlü bir Suriye'ye, halkın gerçekten temsil edildiği bir Suriye yönetimi hiçbir zaman İsrail'in bu yaptıklarına karşı sessiz kalmaz. Hatırlayalım Esad, retorik olarak esiyordu, gürlüyordu ama fiilen İsrail'e karşı yaptığı hiçbir şey olmadı yani. Yani İsrail'le aralarında en ufak sorun olmadı. Kendi Müslüman halkını tutmak için esiyor gürlüyordu ama fiiliyatta bir şey yapmıyordu İsrail'e karşı.”

“Kamu İhale Yasası’nda harf bitti, Z’ye kadar geldi istisnalar”

“Şu andaki Kamu İhale Yasası’nı da 2003'te ben çıkartmıştım. Dönün bakın. Kemal Derviş döneminde bir Kamu İhale Yasası çıkartmışlardı. IMF'in baskısıyla... Fakat uygulama tarihini 2 sene ötelemişlerdi. Hatırlarsanız. O zaman da üçlü koalisyon… Eminim ki o zamanki menfaat şebekesi, Kemal Bey falan ekonominin başında ama ona da eline vurmuştur birileri, ‘Cıs dokunma oralara’ demiştir. O zamanki şartlarda Kemal Bey'e rağmen ertelendi. Ama ne yaptık biz? 2003 yılında aldık o yasayı hem Avrupa Birliği'nin normlarına uygun bir şekilde hem de o zaman Dünya Bankasında çalışıyorduk, Dünya Bankasının normlarına uygun bir şekilde sıfırdan ele aldık ve Meclisten geçirdik. Onu da geçiren benim… Fakat tam da dediğiniz gibi sonra A maddeleri de eklemeye başladılar Kamu İhale Yasası'na. İstisna A maddesi, B maddesi, C maddesi. Sonra harf bitti. Z'ye kadar geldi istisnalar. İşte şöyle olursa Kamu İhale Yasası'ndan muaftır, böyle olsa muaftır diye… Milyar dolarlık işleri şimdi acele işler kapsamını alıyorlar ve yarışmasız davet usulü verip verip geçiyorlar. Milyar dolarlık işleri. Deprem konutlarına bakın. Deprem konutları gerçi milyar dolarlık işlerden daha küçük işler belki ama yarışma falan yok. Acele iş. Bir an önce bitmesi gerekiyor. Dolayısıyla bizim ihaleyle, yarışmayla falan zaman kaybedemeyiz. Dolayısıyla arkadaş sen gel ben sana bunu yaptırayım. Tamam. Sen yap. Sen şunu yap. Sen bunu yap. Yarışma olmayız da fiyat düşmüyor. Fiyat düşmeyince 1 liralık konut 2 liraya 3 liraya mal oluyor. Ve ülke kaybediyor yani.”

SONRAKİ HABER

DEVA Partili Karal: “Biz, hiçbir siyasi partinin ne yandaşıyız ne arka bahçesiyiz ne kuyruğuyuz ne de yedek parçasıyız”

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar


                        

BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN

Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.

22-04-2025