Babacan, deprem konutları üzerinden iktidara yüklendi: “Bu iş en az 6-7 yıl sürecek; dürüstseniz samimiyetle açıklayın insanlara”

05-02-2025
Babacan, deprem konutları üzerinden iktidara yüklendi: “Bu iş en az 6-7 yıl sürecek; dürüstseniz samimiyetle açıklayın insanlara”

 

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 6 Şubat depreminin ikinci yıl dönümünde iktidara sert eleştirilerde bulundu. Babacan, “İlk 48 saat, ilk 72 saat neredeydiniz? Ne oldu? Niçin sistem felç oldu? Bunun cevabını hâlâ vermiyorsanız, veremiyorsanız olanlardan ders almadınız demektir, bundan sonraki felaketlere de hazır değilsiniz demektir” ifadelerini kullandı.

Yeni Yol grup toplantısında konuşan Babacan, iki yıl geçmesine rağmen deprem bölgesinde “Devlet nerede?” sorusunun sorulmaya devam ettiğini belirterek, iktidarın tutamayacağı sözler verdiğini ve depremzedeleri aldattığını kaydetti.

“Bazıları gibi uçakla, helikopterle gelip 15 dakika görüntü verip gidenlerden olmadık”

Depremin ilk günlerinden itibaren bölgede olduğunu aktaran Babacan, “Karayoluyla şehir şehir, ilçe ilçe, köy köy gittik. Girilmemiş sokaklara girdik. Yardım eli uzatılmamış insanlarımıza ulaştık.Arama kurtarma çalışması başlatılmayan enkazların başındaki çaresizliği gördük. Benzin kuyruklarında bekledik. Bazıları gibi uçakla, helikopterle gelip 15 dakika görüntü verip gidenlerden olmadık. Ve o karanlıkta, elektriğin olmadığı sokaklarda, gece eksi 17 derecede vatandaşlarımızın kendi yaktıkları ateşin etrafında ısınmaya çalıştıklarına tanık olduk. Ateşin düştüğü yerleri gördüm. Acıyla kahrolmuş sokaklarda yürüdüm. Herkes şu soruyu soruyordu: ‘İlk 48 saat devlet neredeydi?’ Bazı yerlerde bu süre 72 saat. Bazı yerlerde 4 gün. Kimi yerlerde 5 gün. Merkezlerden uzaklaştıkça süre uzuyordu. Hele böyle küçük bir köy, ücra bir beldeyse 4 gün 5 gün hiçbir çalışma yoktu. Dile kolay, ama yüreğe çok ağır bu“ dedi.

”Göz göre göre gelen bir depremle, göz göre göre yaşanan bir afetle mücadele edemeyen bir yönetim gördüm”

İktidarın insanları çaresizliğe mahkum ettiğini vurgulayan Babacan, “Evladının olduğu bir enkazın başında, günlerce tek başına bekleyen babalar gördüm. Aç-susuz kalmış bebeğine çaresizce ağlayarak sarılan anneler gördüm. Kardeşlerine ulaşmak için, ellerini parçalaya parçalaya moloz kaldırmak zorunda kalanları gördüm. Bir şişe su, bir lokma ekmek için kuyruklarda bekleyen insanlar gördüm. Hepsini dinledim, hepsini tek tek… Ama tüm tabloya baktığımda ne gördüm biliyor musunuz? Göz göre göre gelen bir depremle, göz göre göre yaşanan bir afetle mücadele edemeyen bir yönetim gördüm. Depremden sonrasıyla baş edemeyen, insanları çaresizliğe mahkûm eden bir hükûmet gördüm. Ve iki yıldır bu soruya cevap veremeyen bir iktidar gördüm.Evet iki yıl oldu milletçe bu sorunun cevabını almış değiliz! Tekrar soruyorum: İlk 48 saat, ilk 72 saat neredeydiniz? Ne oldu? Niçin sistem felç oldu? Niye ilk müdahaleler yapılmadı. Özellikle enkaz altında sağ olan, canlı olan insanlara ulaşmak için ilk 48 saat, ilk 72 saat çok kritiktir. Zaten hayatları kurtaracaksınız o anda kurtarırsınız. Her yerde ama her yerde müdahalelerde büyük gecikmeler vardı. İki yıl geçti. Hâlâ bu sorulara hükümet, iktidar olarak cevap veremiyorsanız olanlardan ders almadınız demektir, bundan sonraki felaketlere de hazır değilsiniz demektir” diye konuştu.

“Hatay’da bir dokunuyorsunuz bin ah işitiyorsunuz” 

6 Şubat program kapsamında Hatay’da incelemelerde bulunan Babacan, Hataylı depremzedelerin anlattığı mağduriyetleri video yoluyla kamuoyuna izletti. Babacan, “Dün değil evvelsi gün yine deprem bölgesindeydim, bu sefer Hatay’daydım. Evet, ortalık toz duman. Bir inşaat çabası var.Ama bir şehri iyi anlamanız için biraz vakit harcamanız gerekiyor, orada derinlemesine sohbetler etmeniz gerekiyor. Her kesimden insanla konuşmanız gerekiyor. Yani şehir merkezine girip buradaydım deyip oradan ayrılmakla mümkün olmuyor. Onun için derinlemesine bir ziyaret yaptık Hatay’a. Şunu gördük ki evet inşaat çabası var ama çileler de devam ediyor. Bir dokunuyorsunuz, bin ah işitiyorsunuz. Ben şimdi sözü izninizle deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza bırakıyorum. Bugün onlar konuşsun, bugün onların sesi de Meclis'te kendisine yer bulsun istiyorum” ifadelerine yer verdi.

“İktidarın propaganda makinesinin ürettiği sanal gerçekliği değil Hatay ve deprem bölgelerimizdeki asıl gerçekliği göstermek için oradaydık”

Depremzede vatandaşların iki yıl geçmesine rağmen ‘Devlet nerede?’ sorusunu sormaya devam ettiğini dile getiren Babacan, “Her şey açık, her şey net. Deprem gerçekten büyük bir felaketti. Ancak, depremin ardından yaşananlar, felaketin kendisi kadar ağır, felaketin kendisi kadar vahimdi. O gün, yakınları enkaz altında olanlar ‘Devlet nerede?’ diye soruyordu. Bugün, depremden iki yıl sonra, vatandaşlarımız aynı soruyu sormaya devam ediyorlar… Evet bugün, yarın, ertesi gün iktidarı destekleyen televizyon kanallarını açtığınızda başka şeyler duyacaksınız, başka şeyler göreceksiniz… Ama bu gerçeği saklamak mümkün değil. İşte biz onun için deprem bölgesindeydik. İktidarın bu propaganda makinesinin ürettiği sanal gerçekliği değil Hatay ve deprem bölgelerimizdeki asıl gerçekliği görmek, göstermek için oradaydık” dedi.

“Depremzede vatandaşlar, ‘Kurumlar arasında pinpon topu gibi gidip geliyoruz’ diyor”

”İnsanlar evlerini, işlerini, sevdiklerini kaybetmişken; bir de üstüne, iki yıldır devam eden belirsizliği ve çaresizliği bizzat yaşıyorlar. Evlerini kaybedenlerin yaklaşık yaklaşık 4’de 3’ü yapılacak konutlarla ilgili henüz hiçbir haber alabilmiş değil. Bakın iki yıl geçmiş soruyoruz 4’te 3’ünden gelen cevap: Bilmiyorum, bize hiçbir şey söylenmedi. Kurada ismi çıkanlar, kendilerine ne çıktığını bilmiyor. Kura çekildi isim de çıktı ama bize ne çıktı bilmiyoruz diyorlar. Anahtar teslim töreni yapılıyor, anahtarı alıp evine gidenler bakıyor ki, ev henüz bitmiş değil, oturulacak durumda değil. Rezerv alanlarla ilgili her şey karanlık, kimse bilgi alamıyor. Değil deprem mağduru vatandaşlarımız, milletvekillerimiz bile bu konularda soru sorduğunda cevap alamıyorlar. Deprem bölgesini temsil eden milletvekillerimiz var biliyorsunuz. Deprem bölgesine sürekli gidip gelen arkadaşlarımız var. Bugün arkadaşlarımız farklı farklı şehirlerde, yarın farklı farklı şehirlerde milletvekillerimiz, genel başkan yardımcılarımız olacak. Soruyorlar, cevap alamıyorlar. Sade vatandaşım gidip herhangi bir sorusuna tatmin edici cevap alması mümkün değil. Pazartesi en büyük şikayet bana iletişimsizlikti. Ulaşamıyoruz, sesimizi duyuramıyoruz, bizi dinleyenler cevap vermiyor, kurumlar arasında pinpon topu gibi gidip geliyoruz. Söylenenler bu!”

“Depremden etkilenen şehirleri ayağa kaldıracak olan sanayidir, üretimdir, ticarettir”

Deprem bölgesindeki izlenimlerini aktarmaya devam eden Babacan, şunları söyledi:

“Bakın arkadaşlar, depremden etkilenen şehirleri ayağa kaldıracak olan sanayidir, üretimdir, ticarettir… İnsanlar iş bulmalı, iş alanları açılmalı, çalışmalı, üretmeli, kendileri kazanmaya başlamalıdır. Bunun önünü açmazsanız, orada yaşayanları sürekli olarak devlet desteklerine muhtaç bırakmış olursunuz.  Bırakın şehirler bir ayağa kalksın ya, sanayinin önünü açın, ticaretin önünü açın, bir an önce iş yerlerinin yapılmasıyla ilgili destekleri verin. Ve insanlar alsın versin, ekonomiye can versin ki şehirler ayağa kalksın. Esnaf odalarının en önemli şikayeti belirsizlik. Tüm oda başkanlarını tek tek dinledik, birkaç tanesini siz de ekranda gördünüz. ‘Plan, program yok’ diyorlar.  ‘İletişim yok’ diyorlar.”

“Bir yılda 300 binin üzerinde konut sözü verdiler, insanları aldattılar”

Depremzedelere verilen sözlerin tutulmadığını hatırlatan Babacan, “Hatırlayalım; seçimden önce ev eşyası yardımı yapacaklarına söz verdiler, seçimden sonra sözlerini unuttular. Deprem Şubat 2023’te olduğu için Mayıs 2023’te de seçim olduğu için bu arada neler neler söz verildi… Fakat bu sözlerin çoğu tutulmadı. Depremzedeler sıfırdan borçlanarak yeni eşya almak zorunda kalıyor.Depremin üzerinden tam iki yıl geçti arkadaşlar, koskoca iki yıl. Sayın Erdoğan seçimden önce ne dedi?  ‘Bir yılda 319 bin konut bitireceğiz’ dedi. Meydan meydan dolaştı, seçim kampanyasının en önemli taahhütlerinden biriydi. Bir yılda 319 bin. Biz dedik ki ‘Ya doğruyu söyleyin’ dedik. ‘TOKİ bugüne kadar yılda 50-60 bin konut yapmış, siz hangi kapasiteyle bunu yapacaksınız’ dedik. ‘Hadi bunu ikiye katlayın, 100 bin deyin’ dedik. Ama bir yılda 300 binin üzerinde konut sözü verdiğinizde insanları aldatmak oluyor. Kaynağını ortaya koymadan, planını programını ortaya koymadan seçim kampanyasında atıp tutmak kolay…” tepkisini gösterdi.

“Bu dürüst siyaset değil!”

“Üstelik ‘Siz 1 liraya mal olacak deprem konutunu; 2 liraya, 3 liraya mal ediyorsunuz’ dedik. ‘Bir yılda 319 bin konutu hangi imkanlarla yapacaksınız?’  dedik. Sonuçta iki yıl geçti, iki yılda tamamladıkları konut sayısı ancak 201 bin. Tabii konut sahiplerine sormak lazım, gerçekte senin konutun tamamlandı mı? Çünkü Hatay’da anahtarı alanların ancak yarısı taşınabiliyor, bakın anahtarı veriyorlar ancak yarısı taşınıyor çünkü açıyor bakıyor, oturulabilecek durumda değil ev, daha tamamlanmamış… 200 bin diyorlar, gerçek rakamı bilmek zor… Ama 200 bin ne demek arkadaşlar? Yılda ortalama 100 bin konut yapabilmişler demektir. Bizim dediğimiz sayıya geldiler mi şimdi… O zaman demiştik, ‘Yapamazsınız bunu, aldatmayın insanları’ demiştik… İşte yılda anca 100 bin yapabildi. Bu hızla giderlerse yılda 100 binden hesap basit. 600 bin konut açığı var şu an deprem bölgesinde… Yılda 100 binden gidersek demek ki bu iş en az 6-7 yıl sürecek. 2029-2030’dan önce de bitmeyecek. Eğer dürüstseniz çıkın bunu samimiyetle açıklayın insanlara… Deyin ki ‘Evet felaket büyük, bu vakit alacak, biz bunu ancak 6-7 yılda tamamlayacağız’ deyin. Niye seçimden önce iki yılda bitireceğiz diyorsunuz da böyle zamana yayıyorsunuz? Bu dürüst siyaset değil…”

“El yapımı ekonomik depremi, Sayın Erdoğan ve damadı el ele vererek bizzat hazırlamışlardı”

Deprem bölgesindeki sorunları, deprem öncesi yaşanan ekonomik depreme de bağlayan Babacan, “Şunu da hatırlamamız gerekiyor: 6 Şubat 2023 depremlerinden önce Türkiye’yi zaten büyük bir ekonomik deprem vurmuştu. Bu ev yapımı, el yapımı ekonomik depremi Sayın Erdoğan ve damadı el ele vererek bizzat hazırlamışlardı. Döviz kuru patlamış, enflasyon patlamıştı, bütçe açığı patlamıştı, Merkez Bankasının net döviz pozisyonu eksi 65 milyar dolara düşmüştü. 6 Şubat depremi vurduğunda, ekonomimiz zaten ekonomik deprem hasarının altındaydı. Aradan 2 yıl geçmesine rağmen deprem bölgesinde hâlâ büyük sorunlar varsa, bunun en önemli nedenlerinden biri de depremin ekonominin çok zayıf bir anında Türkiye’yi vurmasıdır. Bu gerçekten hiç bahsetmiyorlar” diye konuştu.

“Bu da Türkiye’nin ekonomik fay hattı”

Babacan, Türkiye’nin “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”nde gerilemeye devam ettiğini vurgulayarak, ekonominin fay hattını tablo ile gösterdi. Babacan, “Hep söylüyoruz; hukuk olmadan olmaz. Adalet olmadan olmaz. Hukuk olmadan, adalet olmadan ekonomi olmaz. Adalet olmadan ekonomi olmaz. Şu tabloya bir bakın. Bu tablo daha geçtiğimiz hafta açıklanan rakamlarla ortaya çıkan bir gerçek. Üstteki mavi çizgi emsal ülkelerin Türkiye ile mukayese edilecek gelişmekte olan ülkelerin ‘Hukukun Üstünlüğü’ endeksindeki yeri. Aşağı yukarı belli bir çizgide gidiyor. Ama Türkiye’ye bakın ne olmuş, hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye gerilemeye devam ediyor ve emsal ülkelerin katbekat altına düşmüş durumda. İşte ekonominin fay hattı burada. Ekonominin çöküşünün sebebi burada” dedi.

“‘Bizden mi onlardan mı hukukuyla’ adaleti batırdılar"

Babacan, “İktidar yargıyı sopa olarak kullanıyor. Bir şeyin suç olup olmadığını, 'Yapan kişi kimlerden?' sorusunun cevabıyla arıyor. Suçtan önce, yapan kişiye bakılıyor. Biri bir tweet attı, görüş mü bildirdi… Soru belli: ‘Bizden mi onlardan mı?’ Bir yerlerde birileri suça mı bulaştı, yolsuzluk mu yapıyor… Soru belli: ‘Bizden mi onlardan mı?’ Türkiye’yi getirdikleri yer ortada arkadaşlar. ‘Bizden mi onlardan mı hukukuyla’ adaleti batırdılar; sokakları güvensiz, gençleri hayalsiz bıraktılar. Herkesi adım adım fakirliğe, umutsuzluğa sürüklediler. O yüzden söylüyorum:Türkiye’de çöken sadece binalar değil çöken hukuk, çöken adalet, çöken ekonomi, çöken ülkenin yarınları, çöken gençlerin hayalleri. Çöken küçük esnaf, çöken KOBİ’ler, çöken çiftçi, çöken rahmetli Özal’ın çok önem verdiği orta direk… Orta kesim kalmadı; ya çok fakirsin ya da bir avuç zenginin içindesin… Evet, üzgünüz, öfkeliyiz… Ama şunu da vurgulamak isterim ki, bu büyük ve güzel ülke nice badireler atlattı, nice krizleri aştı. Biz umudumuzu asla yitirmedik, yitirmeyeceğiz. Canla, başla çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

“ABD’nin yeni yönetimi şunu bilsin: Gazze Filistinli kardeşlerimizindir”

ABD’den üst üste gelen Gazze açıklamalarına da sert tepki gösteren Babacan, “Sözlerimin sonuna gelmişken bir konuya daha çok kısaca değinmek istiyorum. Çünkü dün gece ve bu sabaha karşı Washington'dan gelen bazı açıklamalar gerçekten son derece kaygı verici. Bölgemizdeki gelişmeleri biz dikkatle takip ediyoruz, yakın tarihimizin en kritik dönemlerinden birini şu anda yaşıyoruz. Tarihi dönemeçlerdeyiz, tarihi kavşaklardayız şu anda. Bir başka buluşmamızda bu konuyla ilgili daha geniş değerlendirme yapacağım. Ancak bugün şunu açıkça ifade edeyim ki, hiç kimse Gazze’de bir oldu bittiye kalkışmasın. ABD’nin yeni yönetimi şunu bilsin: Gazze Filistinli kardeşlerimizindir. Filistin davası bizim davamızdır. Bu böyle biline” diye konuştu.

SONRAKİ HABER

DEVA Partili Avşar: “Bu cenazeyi artık el birliğiyle kaldırmak zorundayız”

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar


                        

BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN

Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.

05-02-2025