DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, iktidar değişikliğinde Togg’a ve savunma sanayi projelerine ne yapılacağı tartışmalarına son noktayı koydu: “Eksikleri tamamlayacağız, yanlışları düzelteceğiz, düzgün işleri devam ettireceğiz. Desteği en azından 4-5 firmaya vermek lazım ki yarışsınlar. Her şirket daha yüksek teknolojiyi daha ucuza mal edip rekabet gücü oluşturma mücadelesini verecek.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ozan Gündoğdu’nun sunduğu Trend Topic podcast programına konuk olduk. Babacan yerli otomobil ve savunma sanayi projelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Baykar Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’ın muhalefetin seçimi kazanması halinde projeler hakkında endişe taşıdığı yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Babacan şu yanıtı verdi:
‘İHA’lar gurur kaynağı’
“Savunma sanayinde yerli kapasitemizin artması ülkemizin güvenliği açısından son derece önemli. İnsansız Hava Araçlarıyla ilgili Türkiye’de oluşan teknolojinin ve üretim kapasitesinin son derece önemli olduğunu, gurur kaynağı olduğunu düşünüyoruz.”
‘Her şirket rekabeti hissedecek’
“Devletin bütçesinden doğrudan aktarılan kaynaklar aşağı yukarı tek bir şirkete aktarılıyor. Devletten çok yüksek miktarda nakit destekle bu işler oluyor. Bu desteği benzer işi yapabilecek en azından 4-5 firmaya vermek lazım ki yarışsınlar. Devlet ‘Ben sadece şu şirketi zengin edeceğim’ dediğinde rekabetsizlikten rehavet doğar. Birkaç yıl iyi gider, sonra şımarıklık başlar. Böyle olmaz. Her şirket rekabeti hissedecek. Daha yüksek teknolojiyi daha ucuza mal edip rekabet gücü oluşturmanın mücadelesini verecek.”
Bayraktar’a: ‘İşi daha iyi yapacak firmaların almasından korkarlarsa korksunlar’
“Devlet bir şirkete koca bir alan açmış, dünyanın parasını aktarıyor, o şirket de iyi işler yapıyor. Diyeceksiniz ki ‘Devlet bu parayı aktardı ama bu parayı batırabilirlerdi’. Bu arkadaşlar batırmamışlar, sağ olsunlar. Eğer dürüstlerse, örtülü, gizli saklı işler yoksa, teknoloji ve finansman anlamında anlamlı işler yapıyorlarsa hiç korkmasınlar. Bizim iktidarımızda, fırsat eşitliği içerisinde iyi iş yapan firmaların önü açılır. Rekabet gelir. Muhtemelen bu arkadaşlar rekabetten korkuyor. ‘Güzel güzel para kazanıyorduk. İktidar değişirse rekabet olacak’ diye korkuyor olabilirler. Korkmasınlar. İşlerini iyi yapıyorlarsa, maliyetleri uygunsa, teknolojileri yüksekse hiç korkmasınlar. Ama buralarda zayıflıklar varsa, bu işi kendilerinden daha iyi yapacak firmaların ellerinden almasından korkarlarsa korksunlar. Kusura bakmasınlar.”
Togg’da yerli katma değer oranı artırılmalı
“(Togg) Dünyadaki en büyük beyaz eşya üretim kapasitesine sahip olan Türkiye’nin elektrikli otomobili zaten yapabilmesi gerekir. Biz, projenin sunulma şekline itiraz ediyoruz. Yerli ve millî adını koyup paspasından tasarımına her şeyini dışarıdan sağladığınız imkânlarla oluşturuyorsanız, iddianız zayıf kalıyor. Hızlı bir şekilde yerli katma değer oranı artırılmalı. Ekonomik olarak anlamlı, ticari olarak rekabete açık ve devlet işin içinde çok olmadan kendi ayakları üzerinde yürüyen bir sistem haline gelmeli. Devlet, ‘Kendim yapıyorum’ deseydi eline yüzüne bulaştırırdı. Ortak firmaların ağırlığı işini bilen firmalar. Biz ne yapacağız? İster savunma sanayi olsun ister Togg olsun; eksikleri tamamlayacağız, yanlışları düzelteceğiz, düzgün işleri devam ettireceğiz.”
‘Halam başörtüsü mücadelesini siyasi olarak vermedi’
“Bizim ailemizde dindar insanların sayısı daha fazla. Ama bu muhafazakâr bir siyasi duruş anlamına hiç gelmedi. Halam Hatice Babacan, başörtü meselesinin ilk mağdurlarından. Aynı zamanda ilk mücadelecilerinden. Bunu bir siyasi mücadele olarak yapmadı. Bu mücadeleyi temel insan hakkı ve özgürlükler meselesi olarak verdi.”
‘Açık fark, mümkünse başka partilerin desteğiyle daha kolay olacak’
“Altılı masadaki her parti kendi hür iradeleriyle HDP’yle görüşme ya da görüşmeme gibi tutumlar belirliyorlar. Herkesin tutumuna saygı duyuyoruz. Ama şu gerçeği de görmek lazım ki altılı masanın ortak adayının ilk turda açık farkla seçilmesi sadece altı partinin değil, mümkünse başka partilerin desteğiyle daha kolay olacaktır.”
“‘Ya anlaşamazsak’ diye yola çıkılmaz, söz verip cayanı millet affetmez’
“‘Ya anlaşamazsak… Ya yollarımızı ayırırsak…’ diye kaygılarla yola çıkılmaz. Herkes ortak hedeflere doğru, ortaklık sözleşmesinin gereğine saygı duyarak yola çıkar. Zaman ve şartlar içinde ortaklık sözleşmesi ortakların mutabakatıyla değiştirilebilir. Biz altı parti olarak mutabık kaldığımızı uygulayalım; Türkiye kanatlanıp uçacak. Mutabık kalamadıklarımız bu dönem olmaz, başka dönem olur. Bir başka seçim dönemi gelir. Biz arzu ederiz ki seçimler zamanında yapılsın, öyle erken seçime falan ihtiyaç kalmasın. Herkes sözünde durursa, herkes baştan uzlaştığı noktada imzalarının arkasında durursa sorun çıkmaz. Sorun çıkaranı, uzlaşıyı bozanı, söz verip de cayanı, imza atıp da imzasını tanımayanı milletimiz affetmez.”