Babacan, askerin deprem bölgesine müdahalesine ilişkin sorulan EMASYA protokolü sorusunu “Bunlar asker vesayetinin ağır olduğu dönemden kalan yaklaşımlar. Felaketin çok büyük olduğunu 1 saat sonra herkes anlamış. İki adım sağa, iki adım sola atarken talimat mı bekliyorsunuz? Özgüveniniz varsa yapın geçin” diye yanıtladı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Hatay’da Habertürk canlı yayınında Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı. Babacan şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanı’na ilk gün ‘Yapabileceğimiz bir şey varsa buradayız’ dedim, bir şey söylemedi”
“Depremin olduğu ilk günün akşamı sayın Cumhurbaşkanı’nı telefonla aradım. Geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. ‘Katkıda bulunabileceğimiz bir şey varsa buradayız’ dedim. 81 ilde teşkilatımız var. Dinledi ama bu konuya özel bir şey söylemedi. İkinci günden itibaren öfke, dışlayıcı dil, tehdit dili… ‘Yapabileceğimiz bir şey varsa yapabiliriz’ sözüme karşı özel bir cevabı olmadı. O gün itibariyle istatistikleri verdi. Allah’tan rahmet diledik, karşılıklı dualarımızı ettik. İlk günün akşamı bu teklifi yaptım. Televizyonda çok sert üslupla açıklama yapan sayın Cumhurbaşkanı’nın kendisi oldu.”
‘Özgüveniniz varsa yapın geçin’
“(EMASYA Protokolü) Şu andaki yönetim sistemi tek kişide bütün yetkinin toplandığı sistem. Kurumlar arası protokol işledi işlemedi, bunlar asker vesayetinin ağır olduğu dönemden kalan yaklaşımlar. İçişleri Bakanı 4. derecede alarmı vermiş, uluslararası yardım çağrısı yapmış. Demek ki felaketin çok büyük olduğunu depremden 1 saat sonra herkes anlamış. Bu kadar büyük felaket olduğunu daha 1. saatte anladınız, ‘Aramızda protokol vardı, protokol yoktu’ mazeretleri olamaz. Hangi bakansa, Cumhurbaşkanı’nı ‘Şöyle bir şey yapmamız gerekiyor’ diye arayın, yapın. Ya da talimat beklemeden yapın. Allah aşkına, deprem olmuş. İki adım sağa, iki adım sola atarken talimat mı bekliyorsunuz? Özgüveniniz varsa, işi biliyorsanız, gereğini yapın geçin. ‘Efendim, depremdi. Talimatınızı bekleyecek halim yoktu, yaptım bunu’ deyin. Eğer her şey için Cumhurbaşkanı’ndan talimat bekliyorsanız, o da büyük yanlış. Ya da anlatın derdinizi. Hangi bakansa hepsi Cumhurbaşkanı’yla cepten cebe konuşuyor. Nedir çekinceniz? Nedir korkunuz? Alın talimatı, yürüyün geçin. Bunların hepsi bahane.”
‘İlk seçimde milletimizin görevden alma süreci nihayete ulaşacaktır’
“Yetkisi olmayan ve adım atmaktan korkan, talimat gelmeden iş yapamayan yöneticilerin istifa edip etmemesinin çok da anlamı yok. 2001 krizinde hükûmet ne yapmıştı? Dönemin Merkez Bankası Başkanı ve Hazine Müsteşarı’nı istifa ettirdiler, sorumluluğu yükleyip geçtiler. Bunlar klasik ve yanlış işler. İstifa gerektirecek bir tablo varsa, yetki ve sorumluluğun toplandığı bir kişi var, istifa etmesi gereken o kişidir. Zaten ilk seçimde milletimizin görevden alma süreci nihayete ulaşacaktır.”
‘Çok ciddi bir döviz ihtiyacı olacak’
“Depremden çıkış için çok ciddi kaynak gerekiyor. Servet kaybı var. Millî gelir boyutu var. Bütçe boyutu var. Cari denge boyutu var. Yeniden inşa demek; döviz demek. Ülkenin çok ciddi bir döviz ihtiyacı olacak ve Merkez Bankası rezervlerinin eksi 65 milyara düşürüldüğü dönemde böylesi bir afetle karşı karşıya kaldık. Yedek akçeleri sıfırladılar. Kara gün geldi ak akçeler ortada yok.”
‘Bu ekonomi yönetimiyle ekonomik depremler yaşarız’
“1999 depreminden sonra Türkiye iki kriz yaşadı. Ülkenin döviz dengesi bozulunca, ülke depremin yaralarını tamir etmek için yeteri kadar döviz bulamayınca arka arkaya iki büyük kriz yaşandı. Millî gelirimizin üçte birini de arkadan gelen ekonomik depremle kaybettik. Ekonomik deprem de büyük kaybımız oldu. İşin makro ekonomik yönetimi ve finans yönetiminin çok dikkatli yapılması lazım. Depremden sonra bu ekonomi yönetimiyle Allah korusun ekonomik depremler yaşarız. Ne yaptıklarını bilmiyorlar.”
‘İlk 48 saat niye geciktiniz?’
“İlk 48 saat çok kıymetliydi. Zamanında kurtarılabilecek canları maalesef kaybettik. Bu gecikme niye oldu diye cuma gününden bu yana sayın Erdoğan’a soruyorum. Devlet kurumlarımız niye çalıştırılamadı? Vatandaşlarımızın direkt onunla temas olma imkânı olmuyor. Cumadan bu yana her gün soruyorum; ilk 48 saat niye geciktiniz?”
“Bir depremzede ‘4 yaşındaki yeğenimin bağırışını duya duya 3 gün enkaz başındaydım ve sonunda sesi kesildi’ dedi”
“Ankara’da bir depremzede ‘Benim kardeşim, eşi ve 3 çocuğu vefat etti. Dördüncü çocuk kurtuldu. O çocukların sesini duyuyordum, 3 gün enkazda bir şey yapılmadı’ dedi. ‘Benim ellerim kanadı, kendi ellerimle nasıl kaldıracağım koskoca kirişleri?’ dedi. ‘4 yaşındaki yeğenimin bağırışını duya duya 3 gün enkaz başındaydım ve sonunda sesi kesildi. Yardım gelip enkaz kaldırıldığında çoktan hepsi hayatını kaybetmişti’ dedi.”
‘Çadır ihtiyacını kaç günde tamamlayacaksınız?’
“(Erdoğan’ın istediği) 1 yıllık süreyi depremle ilgili konutların inşasıyla alakalı süre olarak anladım. Seçimin takvimiyle alakalı anlamadım. Bu inşaatlar zaman alacak. 1 yıllık süre makul. İnşaatlar tünel kalıpla hızlı yürüyor. Aynı süreyi çadırlar için de bekliyorum sayın Cumhurbaşkanı’ndan. Vatandaşlarımızın çadır ihtiyaçlarını kaç günde tamamlayacaksınız? Plan, program varsa açıklayabilmeleri lazım.”