Ali Babacan: “Türkiye’yi yönetme sorumluluğunu sırtımızda hissederek muhalefet yapıyoruz.”

18-07-2024
Ali Babacan: “Türkiye’yi yönetme sorumluluğunu sırtımızda hissederek muhalefet yapıyoruz.”

Karar TV’de gazeteci Elif Çakır ve Taha Akyol’un sorularını yanıtlayan Babacan, önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan yardımcısı olduğu dönemde AK Parti beyannamesine “güçler birliği” ifadesinin yazılmasının teklif edilip edilmediğine ilişkin bir soru üzerine Babacan, “Ben benim gibi düşünen arkadaşların şiddetli itirazları sonucunda beyannameye girmemiştir. O gün itiraz eden arkadaşların çoğu bugün DEVA Partisindedir” ifadesini kullandı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, modern demokratik sistemlerin temel bir unsuru olan “güçler ayrılığı” ilkesinin kırmızı çizgileri olduğunu söyledi. DEVA Partisini, bu ilkeleri benimseyen insanlarla kurduklarını belirten Babacan, AK Parti ile birleşme iddialarını yalanladı.

“Siyaset sorumluluk istiyor”

“Biz ülkeyi yönetme sorumluluğunu yaşamız insanlarınız. Bu ülkenin yönetiminin sorumluluğunu sırtımızda hissederek bir muhalefet yapıyoruz. ‘Ben bugün DEVA Partisi olarak kazanayım ama ülkede ne olursa olsun’ ya da ‘DEVA Partisi olarak kazanayım, şu kesimi düşman belleyeyim de onların üzerinden siyaset yapayım’ Böyle bir şey yapmıyoruz biz. Siyaset sorumluluk istiyor. Atacağımız her adım, yapacağımız her iş gerçekten bu ülkenin yararına olmalı. Bizim yaptığımız bütün hazırlıklar, sorunların tespiti ve nasıl çözüleceği hazırlıkları. Bunu da çok kıymetli görüyoruz. Çünkü bu kaygıyı ben çok az görüyorum etrafta. Ağırlıklı olarak da bu iktidar sopasını ele geçirme yarışı var.”

“Demokrasi zayıflasın, ben ve etrafımdakiler güçlensin diyenler olabiliyor”

AK Parti ile ilke ve değerler konusunda ters düştükleri mesajını veren Babacan, “Çok ilkeli bir şekilde, çizgiden sapmadan demokrat duruşu sapasağlam korumazsanız, Gelip birileri demokrasiyi örselemeye çalışabiliyor. Demokrasinin zayıflaması için özel çaba içine girenler olabiliyor. ‘Demokrasi zayıflasın ben güçleneyim, ben ve etrafım nemalansın’ diyenler olabiliyor. Onun için biz demokrat görüşümüzün sağlam olduğunu inanıyoruz ve bu durum zaman içerisinde değişmedi. AK Parti'nin kuruluşundan ayrıldığım güne kadar, ben neleri savunduysam şu anda aynı ilke ve değerleri savunarak, Deva Partisi'nin Genel Başkanı olarak siyasetteyim ve bu duruşumuz da değişmeyecek” diye konuştu.

“Biz insanlığımızdan ve vicdanımızdan ayrılmayız”

Rüzgâra göre savrulmayacaklarını, ilke ve değer siyaseti yapacaklarını aktaran Babacan, “Dünyada popülizm rüzgârı esiyormuş, biz de popülist olalım. Dünyada göçmen düşmanı bir dalga varmış, göçmen düşmanlığı yapan partiler iyi oyalıyormuş, birazcık da biz göçmenlere vuralım. Böyle bir anlayışımız yok. Biz insanlığımızdan, vicdanımızdan ayrılmayız. Biz sorunlar karşısında çözüme odaklıyız” dedi.

“Suriye için acele etmeliyiz, Türkiye bir an önce istikrar çemberine alınmalı”

Küresel ölçekte ciddi bir krizin olduğunu aktaran Babacan, Türkiye’nin yakın coğrafyasının istikrar çemberine alınması gerektiğini belirtti. Suriye sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğine işaret eden Babacan, “En azından komşularımızın sorunlarını hızla çözmeye çalışmak, normalleştirmeye katkı sağlamak olası daha büyük ölçekli risklere karşı bir ön hazırlıktır” dedi.

“Suriye ve sığınmacı sorunu iktidarın keyfine bırakılmayacak kadar önemlidir”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmesinden de detaylar aktaran Babacan, Suriye sorununun çözümünde muhalefetin tutumunun da önemli olduğunu dile getirdi. Özel’in Esad ile görüşme planının kıymetli olduğunu dile getiren Babacan, “Küresel ölçekte çok ciddi riskler varken, yanı başımızdaki Suriye sorununun çözümü için çok acele etmeliyiz ve bir an önce Suriye ile ilişkilerimizi normalleştirmeliyiz. Ve bu sadece iktidarın, ‘Dün canım istemiyordu, küstüm. Bugün şimdi canım istiyor, hadi barışalım’ demesine bırakılacak bir iş değil. Bu sadece iktidarın işi değildir. Onun için Özel’e ‘Sizin Beşar Esad ile olan görüşme planınızı biz destekliyoruz, kıymetli buluyoruz’ dedim” ifadelerine yer verdi.

“Aşırı özgüven dış politikada kaybettirdi”

Babacan, dış politikadaki yanlış politikaları şöyle eleştirdi:

“2008-2009 ekonomik kriz ve ekonomik krizden Türkiye'nin sağlam çıkması, benim tekrar 2009'da ekonominin başına dönmem başbakan yardımcısı olarak, 2010'da 2011'de Türkiye'nin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olması, arka arkaya, dünya yanıp tutuşurken krizde bizim o krizden sapasağlam ve güçlenerek çıkmamız çok ciddi bir özgüven oluşturdu. Belki aşırı bir özgüven oluşturdu. Şimdi bu aşırı özgüvenin de getirdiği bir başka ülkelerin iç siyasetine müdahil olma eğilimi artmaya başladı. Tutup da siz açıktan Malezya'ya AK Parti'nin propaganda ekibini gönderiyorsanız, bunu da davul zurna çala çala, ‘o kadar güçlüyüz ki dünyanın öbür ucunda propaganda ekibini gönderiyoruz ve bizim desteklediğimiz siyasi parti kazanacak’ diye bunu ilan ederseniz, sonra da o parti kaybederse zora girersiniz. Ya da ‘Almanya'daki Türkler falanca partiye oy verin, ötekine vermeyin’ açıklamaları sizi zora sokar.”

“Dış politikada dar ideolojik çıkarlar kaybettirir”

Dış politikada dar bir ideolojik görüşün hâkimiyet kurmasının tehlikeli olduğunu kaydeden Babacan, “Vatanın ve milletin çıkarları değil de dar bir ideolojik görüşün çıkarları ön plana çıkarsa işte o zaman yangın büyür. Ulusal çıkarların yanında değerleriniz de önemlidir. Çünkü değer odaklı dış politikada ülkenin itibarı yükselir. Ve o yüksek itibar, o yüksek ahlaki zeminde sözünüzün gücünü artırır. Dolayısıyla paranın gücüyle, ordunun gücüyle yapamayacaklarınızı bazen sözünüzün gücüyle yapabilirsiniz” diye konuştu.

“Erdoğan, yanlış talimatlarla enflasyonu patlattı”

Hükümetin ekonomi politikasını da eleştiren Babacan, yalnızca Bakan Şimşek’e yüklenmenin doğru olmayacağını ifade etti. Türkiye’nin dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkelerden biri olduğunu aktaran Babacan, “Niye bu kadar yüksek enflasyon var? Çünkü Sayın Erdoğan, ‘Ben ekonomistim, alanım ekonomi’ dedi. Merkez Bankasının bağımsızlığını yok etti. Ve verdiği yanlış talimatlarla da kendi eliyle ülkedeki enflasyonu patlattı. Yok pandemiymiş, yok bütün dünyada enflasyon varmış bunlar hikâye… Savaşın ortasındaki Ukrayna'da şu anda enflasyon yüzde üçlerde… Eğer yıl sonunda enflasyon yüzde 40'larda olursa büyük başarı olarak ilan edecekler!” dedi.

“Türkiye’nin IMF borcunun son taksitini enter tuşuna basıp ödedim”

“Mesela 23,5 milyar dolar biz borcu devraldık ama benim bakanlık dönemimde IMF olan borç hep düşmüştür. Yani biz daha fazla ödemişizdir, ödediğimizden de daha az borçlanmışızdır. Ve nihayetinde, IMF’ye olan borcun son taksitini Merkez Bankası'nın ödeme terminalinden enter tuşuna basıp ödedim. IMF'den öyle kurtulduk.” 

“Sosyal ayağı olmayan bir ekonomik program olmaz”

“Ancak IMF programlarında dahi bir sosyal ayak olur. Yani sosyal riski azaltma ayağı olur. Bu parasal sıkılaştırmadan ve maliye politikası sıkılaştırmasından sıkıntıya düşen kesimleri korumak için ne yapacağıyla ilgili bölüm olur. Şu andaki programda öyle bir şey yok. IMF'den alınan kredilerin bir kısmı işçiyi, memuru, yoksulluğu ezmemek için kullanılır. Özellikle Dünya Bankası ayağı onun içindir. Yani IMF daha çok ödemeler dengesinde kullanılır, Dünya Bankası kredileri de sosyal projeler için kullanılır. Şu andaki programda öyle bir sosyal ayak yok.”

“AK Parti’ye dönüş yok”

AK Parti ile birleşme iddialarını yanıtlayan Babacan, “Şimdi bunlar ortadayken ve bizim ayrılmamızın kök sebebiyken, biz niye tekrar böyle bir şey yapalım? Dönme mönme, böyle bir şey yok. Bizim durumumuz başkalarıyla karıştırılmasın. Biz dümdüz bir çizgide ilerliyoruz. Zigzag yok! Sağlam bir irade ortaya koymuş durumdayız. Bizim siyasette ahlaki kırmızı çizgilerimiz var” dedi.

SONRAKİ HABER

DEVA Partili Rızvanoğlu: “AK Parti 22 yılda çözemediği sorunu 1 günde çözmeye kalkıyor!”

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar


                    

BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN

Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.

18-07-2024