Ali Babacan, Meclis resepsiyonundaki fotoğrafa dair konuştu: “Nereye gideceğimizi, kimi selamlayacağımızı size mi soracağız?”

08-10-2025
Ali Babacan, Meclis resepsiyonundaki fotoğrafa dair konuştu: “Nereye gideceğimizi, kimi selamlayacağımızı size mi soracağız?”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeni Yol grubunda konuştu. Tutuklu gazeteci Fatih Altaylı’dan Ayşe Barım’a, ülkede devam eden hukuksuzluklara değinen; geçtiğimiz günlerde Meclis resepsiyonunda Cumhurbaşkanı’yla bulundukları fotoğraf karesi sonrası oluşan tepkilere dair de konuşan Babacan, “Nereye gideceğimizi, kimi selamlayacağımızı size mi soracağız kardeşim?” ifadelerini kullandı. Ali Babacan, şunları söyledi:

“Gazze kurtulacaksa, dünyanın dört bir yanındaki vicdanlı insanlar sayesinde kurtulacak”

Sözlerine Gazze’deki Sumud Filosu Gönüllülerini selamlayarak başlayan Babacan, “Sözlerimin hemen başında Gazze'ye insani yardım için yola çıkan Küresel Sumud ve Özgürlük Filolarının gönüllülerini selamlıyorum. Buada bugün aramızda olan ve Sumud Filosu Gönüllüsü olan, aktivisti olan Mustafa Çakmakçı kardeşimizi de gönülden tebrik ediyorum. Biliyorsunuz bizim bir Gazze şehidimiz vardı, Hasan Bitmez. Kendisini de buradan rahmetle anıyorum. Bir de gazimiz var artık aramızda, tebrik ediyorum. Vicdan gemisiyle yola çıkan ve sabah saatlerinden bu yana kendileriyle irtibat kesilen Milletvekillerimiz Sema Silkin Ün, Necmettin Çalışkan ve Mehmet Atmaca’ya Allah’tan kolaylıklar diliyorum. Sağ salim Türkiye’ye dönüp ailelerine kavuşmalarını diliyorum. Ümit ediyorum ki iktidar ve devlet birimleri hem milletvekillerimizin hem de özgürlük filosunda yer alan vicdan gemisinde yer alan tüm gönüllülerin bu milletin onuruna yaraşır Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın onuruna yakışır bir usulle ve yöntemle Türkiye’ye getirilmelerini de buradan talep ediyorum. Gazze kurtulacaksa, dünyanın dört bir yanındaki vicdanlı insanlar sayesinde kurtulacak. Gazze kurtulacaksa, Sumud'a umudu yükleyenler sayesinde kurtulacak” dedi.

“7 Ekim, bir katliamın başlangıcı değil, süregelen katliamlar zincirinin yeni ve daha kanlı bir halkası”

“Dün 7 Ekim'di. Gazze’de yaşanan katliam tam iki yılını doldurdu dün. İsrail hükümeti tam iki yıldır savaş suçu işliyor, insanlık suçu işliyor, soykırımı yapıyor. Sivil insanları, kadınları, çocukları açlığa mahkum ederek öldürüyor. Fakat şu tarihi gerçeği de unutmamalıyız: 7 Ekim, bir katliamın başlangıcı değil, süregelen katliamlar zincirinin yeni ve daha kanlı bir halkası aslında. 7 Ekim yeni bir işgal değil; sürekli genişleyen bir işgalin bir yeni aşaması. 7 Ekim, Filistin'i ve Filistinlileri yok etme projesinin de son adımı.”

“İsrail, meclisinde işkenceyi, hapishanesinde tecavüzü savunmuş bir devlettir”

“Şu anda Mısır’da, olası bir ateşkes ve barış müzakereleri için bir görüşme trafiği devam ediyor. Bu çabalar elbette değerli çabalar. Ancak, üzerinde çalışılan teklifte; Filistinlilerden, verecekleri hemen peşinen isteniyor, Filistinlilerin alacakları ise uzun vadeye yayılıyor. Uluslararası garanti mekanizmaları kurulmadan İsrail’in veya ABD’nin sözlerine güvenerek hareket etmek mümkün değil. Unutmayalım; İsrail, meclisinde işkenceyi, hapishanesinde tecavüzü savunmuş bir devlettir.”

“Gazzelilerin geleceği sağlam garantilere bağlanmadan adım atılamaz”

“Unutmayalım: İsrail; insanları hedef göstererek katletmeyi gülerek karşılamış, bunları video çekip servis etmiş bir devlettir. Unutmayalım: İsrail; hastane, okul, çadır, kilise bombalamış; anne, çocuk, yaşlı, gazeteci katletmiş bir devlettir. Bombaladıkları yeri tekrar bombalayıp, kurtarma ekiplerini öldürmüş bir devlettir. Her birinin video kanıtı var arkadaşlar; Hiçbirinden utanmadılar, işledikleri her bir suçu tek tek savunmayı görev bildiler. Dünyanın pek çok yerinde bu işe karşı olan, katliama karşı olan Musevilerin de yüzünü yere düşürdüler. İşte bunun içindir ki, bunların sözüne güven olmaz. Gazzelilerin geleceği sağlam garantilere bağlanmadan adım atılamaz, atılamaz. Umarız ki arabulucular, Filistinli kardeşlerimizin haklarını zayi etmeyecek bir plan üzerinde uzlaşmayı sağlar. Umarız ki, bu zulüm biter.”

“Sağlık sorunlarıyla boğuşan bir menajere böyle işkence etmek, hukuka da sığmaz, insanlığa da sığmaz”

Konuşmasına dün tutuklanan Hüseyin Kocabıyık’a, menajer Ayşe Barım’a ve Fatih Altaylı’ya değinerek devam eden Babacan, şu ifadeleri kullandı: “İktidar kendine muhalif gördüğü herkesi sindiriyor. Ülkemizdeki yargı skandallarına her gün bir yenisi daha ekleniyor. Bakın, geçtiğimiz hafta, yine iki garabet yaşandı. Gazeteci Fatih Altaylı'nın tutukluğuna devam kararı verilirken; Ayşe Barım adeta işkence gibi bir yöntemle önce serbest bırakıldı, sonra hemen yeniden tutuklandı. İşte daha dünkü hadise; hem milletvekilliği döneminde hem sonrasında demokrasi için, adalet için mücadele eden Hüseyin Kocabıyık önce gözaltına alındı, ardından tutuklandı. Sadece bazı ifadeleri sebebiyle… Kurduğu mecazi ifadeler sebebiyle. Hukuku adaleti geçtim, bunların merhameti de çoktaan bir kenara kaldı. Soruyorum onlara: Yahu sizde hiç mi vicdan kalmadı? İktidardakiler, kulağınızın üzerine yatmayın. Sağlık sorunlarıyla boğuşan bir menajere böyle işkence etmek hukuka da sığmaz, insanlığa da sığmaz. Sadece mesleğini yapmaya çalışan bir gazeteciyi tutuklu olarak yargılamaya devam etmek, demokrasiye sığmaz, adalete sığmaz. Sizin çevrenizde ‘Ne yapıyorsunuz, bunun vebali ağır olur’ diyen tek bir insan yok mu?”

Ali Babacan, Meclis resepsiyonundaki fotoğrafa dair konuştu: “Öfkeli bir güruh hıncını alabilsin diye sanki özenle paketlendi, önlerine sunuldu”

Ali Babacan, geçtiğimiz günlerde gündeme gelen, Cumhurbaşkanı’yla aynı fotoğraf karesinde olduğu görüntü üzerine şu ifadeleri kullandı: “Geçtiğimiz günlerce, Meclis resepsiyonundan bir kare fotoğraf geldi, ülkedeki gündemin orta yerine oturdu. Muhalefet liderlerinin Cumhurbaşkanıyla birlikte görüntülendiği bir fotoğraf, hem iktidar hem de ana muhalefet medyası tarafından haberleştirildi, yoğun bir biçimde yayıldı. Öfkeli bir güruh hıncını alabilsin diye sanki özenle paketlendi, önlerine sunuldu. Ardından, sözüm ona CHP’yi destekleyen bir grup başladı saldırmaya. Aman Allah’ım; ne küfürler, ne hakaretler… Akıl alacak gibi değil. CHP Genel Başkanı çıkıyor, ‘Yapmayın arkadaşlar, partimiz zarar görecek’ diyor; onlar tınmıyor, dönüyor, Genel Başkan’a da sataşıyorlar. Aradan tam bir hafta geçti, söylenecekler söylendi artık diyoruz, fakat bunlar durmuyor. Dün akşam baktım televizyonlara, hâlâ gündem bu. Bu sabah bazı köşe yazılarında, aradan bir hafta geçmiş, hâlâ konuları bu. Öfkeleri dinmiyor, kinleri bitmiyor. Ben şimdi o tayfaya seslenmek istiyorum: Siz bizi ne sanıyorsunuz Allah aşkına?”

“Nereye gideceğimizi, kimi selamlayacağımızı size mi soracağız kardeşim?”

“Bakın, buradan açık ve net söylüyorum: Gecesini gündüzünü birbirine katan, memleketi için ter döken yol arkadaşlarıma tek bir söz söyleyemezsiniz, söyletmem. Bizim hareket tarzımızı siz mi belirleyeceksiniz ya? Nereye gideceğimizi, kimi selamlayacağımızı size mi soracağız kardeşim? 5 yıldır dilimizde tüy bitti. Diyoruz ki siyasette ‘diyalog’ ayrı bir şeydir, ‘iş birliği’ ayrı bir şeydir diyoruz. Biz siyasette her daim diyalogdan yanayız diyoruz… Ama bunlar anlamıyorlar.”

“Kendilerine açıkça sesleniyorum: Sizin gibilerin vesayet dönemi çoktaan bitti”

“İşin özü şu: Bu güruh ‘Biz asılız, asıl olan biziz’ diyor. Başkalarına tahammülleri yok. Kendilerinden görmediklerine her fırsatta hakaretler yağdırıyorlar. Ülkedeki muhalefeti, dar bir ideolojinin tekelinde zannediyorlar. Kendilerine açıkça sesleniyorum: Sizin gibilerin vesayet dönemi çoktaan bitti. 28 Şubat’ta da benzer kafalar devredeydi. AK Parti’nin kapatma davasını buna benzer bir güruh destekledi. 27 Nisan e-muhtırasının arkasında benzer bir zihniyet hâkimdi.”

“Biz buradayız, ve siz buna alışacaksınız”

“367 kararı denilen hukuk garabetini tasarlayanlar bunlardan farklı değildi. Bizi konuşturmasınlar… Hatırlayalım… 367 kararını destekleyenler; ‘Eşi başörtülü birisi, bu ülkeye Cumhurbaşkanı olamaz’ diyenlerdi. Evet, benzer kafa… Kim ne derse desin biz buradayız, ve siz buna alışacaksınız. Evet, alışacaksınız! Çünkü biz yılmayacağız, yorulmayacağız, vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizde geri adım yok. Evet… Geri adım yok.”

“Siyaset zeminini yok edip çok sesliliğin, çoğulculuğun önünü kapatmak istiyorlar”

“Çok dikkatli olmamız gerekiyor. Şu anda hem iktidar hem de ana muhalafet cenahı Türkiye’nin farklılıklarını, renklerini; siyah ve beyaz olarak iki kutba hapsetmenin peşindeler. Türkiye’deki siyaseti kuraklaştırmak istiyorlar. Tek bir kare fotoğrafı, siyaseti iki kutuptan birine zorlamak için kullanıyorlar, arkadaki oyunu iyi görelim. Siyaset zeminini yok edip çok sesliliğin, çoğulculuğun önünü kapatmak istiyorlar. Tekrar ediyorum, biz bu modelin kavga ve çatışma üreteceğini, çoğulculuğu yok edeceğini, ülkeyi büyük kırılmalara sürükleyeceğini söyledik, söylüyoruz. ‘Ülkemiz, iktidar bloku ile ana muhalefetin arasındaki kayıkçı kavgasına mecbur değildir’ diyoruz. İşte biz, tam da bu sebeple, ülkesini seven herkes için ‘yeni bir yol’ inşa etmenin sadece bir ‘alternatif’ değil, bir ‘zorunluluk’ olduğuna inandık ve bu inançla adımlar attık. Bu yol, sağ veya sol siyasetin kalıplarına sıkışıp kalmadan, farklı görüş ve düşüncelerin sentezinden oluşan makulün yoludur.”

SONRAKİ HABER

Elif Esen’den Bakanlığa: Okullar Depreme ve Geleceğe Ne Kadar Hazır?

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar


                        

BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN

Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.

08-10-2025