15 Eylül 2022 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Twitter Yayını Konuşma Metni

15 Eylül 2022

Ali Babacan’ın ‘GENÇLERİN ONURUNU AYAĞA KALDIRACAĞIZ’ adlı twitter yayını

Değerli arkadaşlar, Merhaba.

Bugün basında gördüğüm bir haber üzerine bu canlı yayını açma ihtiyacı hissettim.

Benim son birkaç aydır tüm Anadolu ev Trakya’da gördüğüm bir gerçek vardı.  Gittiğim her ilde her ilçede gençler önümü kesiyordu.

Diyorlardı ki; ‘biz üniversite sınavlarında istediğimiz puanı aldık ama ailemizin ekonomik durumu, ekonomik gücü bizi istediğimiz üniversitede okutmaya maalesef yetmedi, yetmeyecek’

Bugün gördüğüm haber tam da u teyit etti.

Değerli arkadaşlar bakın bu yıl 850 bin öğrenci üniversite sınavlarında bir üniversiteye kaydolmayı hak etti.

Fakat bugünkü haberlerde gördüm ki bunlardan sadece 105 bin 772’si okula kaydedilememiş. Yani 850 bin öğrencinin 105 bin 772’si herhangi bir üniversiteye kaydolmamış.

Gerçekten bu çok üzücü.

Bunun temelinde de öncelikle ekonomik sorunların olduğunu görüyoruz maalesef.

Öğrencilik artık çok maliyetli. Adım atıyorsunuz para.

Şehirlerarası ulaşım korkunç pahalanmış durumda.

Şehir içi ulaşım, bilet fiyatları el yakıyor, cep yakıyor.

Gıda. En temel ihtiyaç yahu en temel. Gıda fiyatları almış başını gitmiş durumda.

Öğrencilerin çoğu makarnaya, patatese talim ediyor şu an.

Akşam yemeğini tek bir çorbayla geçiştiren çok sayıda gencimizle karşılaşıyorum.

Bunlar en temel ihtiyaçlar bakın. Barınma kira...

Kira fiyatları aldı başını gitti.

Kira fiyatları aldı başını gitti.  Gerçekten öğrencilik çok zorlaştı.

Bugün ben bu canlı yayını açacağımı bir twitter paylaşımıyla ilan ettikten sonra çok sayıda arkadaşımız benim tweet paylaşımımın altına cevaplar yazmış, notlar yazmış bana mesajlar göndermiş.

Bakın ne yazmışlar? ‘Aylık 5 bin TL özel yurt ücreti mi olur Sayın Başkanım. Asgari ücretlinin evladının üniversitede okuma ihtimali yüzde sıfır.’ Demiş.

Bir başka arkadaşımız yazmış; ‘Üniversite ilk yılım ancak kötü bir laptop bile alamıyoruz başkanım’ demiş.

Bir başka paylaşım; ‘Başkanım emin olun ki çocukların eğitimi için kendimizden vazgeçtik tek amacımız onlara iyi gelecek hazırlamak ama bu gidişte çok zor.’

Bir başkası; ‘Üniversitemizde özellikle seçmeli derslerde dışardan elen hocalarımız artık ekonomik sebeplerden dolayı gelemiyor. Deep learning dersinin birincisini almıştım ama ikincisini alamadım.’

Bir başkası; ‘Kaydımı 1 sene erteledim. Seneye sınava gireceğim. Yurtta kalmak istemiyorum. Kiralık ev fiyatlarından dolayı kiraya çıkmam da mümkün değil. Parka bir çadır kurup mu okuyacağım ben?’

Bir başka arkadaşımız yazmış; ‘Bir yakınımın kızı İstanbul’un göbeğinde bir üniversiteye yıllık 30 bin lira verecekken 3 kişilik odada 1 yatağa yıllık 68 bin lira verecek. Durum bu’ yazmış.

‘2011 yılında Kıbrıs’ta okudum. 300 Sterlin ev kirasını 3 arkadaş olarak karşılıyorduk. O zaman sterlin 3 liraydı.’ Görüyorsunuz nereden nereye.

Bir başka arkadaşımız yazmış; ‘1 artı 0 kiralar 2.000 bin TL, 400 de fatura etti 2400, 1.600 de yemekse toplam 4 bin TL. Bu nasıl olacak’ diye sormuş.

‘Yazılımcı olarak çalışan bir evli çiftiz. Bütçemize göre ev bulamıyoruz.’ Bakın karı koca ikisi de yazılımcı, ‘Bütçemize göre ev bulamıyoruz’ diyor.

‘Balıkesir’de evde kalıyorum. Kiralar almış başını gitmiş. Öğünlerimizi bile karşılayamaz haldeyiz.’

Türkiye’nin durumu maalesef bu arkadaşlar. 

Sıkıntı çok büyük. Her yerden feryat mesajları geliyor.

Bunu biz Anadolu’da ve Trakya’da her ilçede görüyordum. Gençlerimiz diyordu ki; ‘Başkanım üniversiteyi kazanacağım ama ailemin beni okutacak parası yok’ diyordu.

‘Kira, barınma, yeme, içme aldı başını gitti. Benim ailem bunu hayatta karşılayamaz’ diyordu işte bu gerçeği bugün açıklanan rakamlarla beraber somut olarak görmüş olduk. 850 bin arkadaşımız üniversiteyi kazanmış ama bunlardan 105 bin 772’si kaydını yaptıramamış.

Acı gerçek bu.

Gerçekten kitaptı, kırtasiyeydi şuydu buydu derken temel eğitim ihtiyaçlarının bile maliyetleri çok çok yükselmiş durumda.

Hele gençlerimizin şöyle arkadaşlarıyla çıkıp kahve içmesi dünyanın parası.

Kaldığı evden, yurttan başını çıkarıp şöyle bir akşamı dışarda geçirmesi artık büyük maliyetler. 50 lira, 100 lira...

Çok üzülüyoruz inanın. İçimiz parçalanıyor. Çünkü gençlerimiz buna layık değil.

Ülkemizin üniversiteyi kazanan gençleri böyle bir yoksulluğa mahkûm olmuş durumda ve bunu asla hak etmiyorlar.

Bakın Türkiye çok güzel günleri yaşamıştı.

Ben hatırlıyorum öğrenciliğimde üniversiteyi kazanınca bir heyecan olurdu. Bir umutla beklerdik sonuçlar açıklansın diye, kazandığımı öğrenince heyecanla kayıt gününü beklerdik ve maddi durumu iyi olan ailelerle maddi durumu kötü olan aileler arasında iyi eğitime ulaşma açısından bir fark yoktu.

Şu anda Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliği yakın tarihimizde hiçbir zaman görülmemiş kadar büyümüş durumda.

Yani, Türkiye’de hiçbir zaman varlıklı ailelerin çocuklarıyla maddi imkanları zayıf olan ailelerin çocukları arasında bu kadar büyük bir fırsat eşitsizliği olmamıştı hiçbir zaman.

Ülkemizde son yıllarda uygulanan ekonomi politikaları hatta ekonomide bir politikanın olmaması ülkemizde enflasyonu yakın tarihimizin en yüksek seviyesine çıkarmış durumda.

Hayat çok pahalı. Ve bunun da tek sebebi kötü yönetim başka bir şey değil.

Pandemiyle beraber evet Dünyada enflasyonda bir miktar yükselme oldu. Ama rakamlar ortada.

Savaşın ortasındaki Rusya’ya Ukrayna’ya bakıyorsunuz yüzde 15-20 gibi rakamlar görüyorsunuz.

Avrupa’da, Amerika’da yüzde 7- 8 civarında enflasyon var.

Gidiyorsunuz Asya’ya rakamlar daha da düşük. Yüzde 2-3.

Türkiye’de devletin açıkladığı resmi enflasyon rakamı yüzde 80’i geçmiş durumda gerçek enflasyonu ise biz yüzde 200 olarak tahmin ediyoruz.

Bu ne demek? Geçen sene 1 lira olan fiyatlar bu sene 3 lira olmuş.

Oysaki asgari ücretteki artış belli. Emeklilerin maaşlarındaki artış belli.

Bunlar ne kadar artırılıyor. Bunlar devletin verdiği resmi enflasyon rakamları kadar artırılıyor.

Yani hükümetin TÜİK’e baskıyla açıklattığı o uydurma düşük enflasyon ne ise, yüzde 80 civarında o kadar artırılıyor. Emekli, maaşları olsun, asgari ücret olsun, memur maaşları olsun.

Oysaki gerçek hata en az 3 kat pahalanmış durumda.

İşte bununda ne büyük acısını en büyük sıkıntısını şu anda gençlerimiz yaşıyor.

Tam da hayatlarının en heyecanlı döneminde.

Liseyi bitirip artık kendilerine bir meslek seçtikleri ve üniversiteye başlamak istedikleri dönemde bu yokluğu, yoksulluğu, acıyı maalesef günlük hayatında gençler yaşıyor.

Biz de bunu gördükçe inanın kahroluyoruz.

Türkiye’de şartların çok daha iyi olduğu dönemleri yaşadık.

Benim ve arkadaşlarımın ekonominin başlında olduğu dönemde gençlerimiz KYK burslarından, kredilerinden artırıp kenara koydukları parayla Avrupa’da tatil yapabiliyorlardı.

Bunlar yaşandı Türkiye'de. Ben bunları anlattığım zaman biraz şüpheyle bakıyor arkadaşlar diyorlar ki ‘bu olabilir mi?’ Oldu arkadaşlar, bunlar yaşandı bu ülkede. Bu ülkenin o günkü gençleri o refah seviyesini yaşadı.

Bir bilgisayar bir cep telefonu almak o kadar büyük problem değildi. Şu anda pek çok üniversite öğrencisi için bir bilgisayar almak bir laptop almak hayal.

Bir cep telefonu almakta gençlerimiz çok zorlanıyor biz bunu görüyoruz. Türkiye'nin her yerinde görüyoruz ki artık cep telefonu olmazsa olmaz bir ihtiyaç. Bilgiye erişim için olmazsa olmaz bir ihtiyaç. Sosyal olarak insanlarla bağlı kalabilmek için olmazsa olmaz bir ihtiyaç.

Tabii bu konu açılınca bugünkü hükümet üyeleri ne diyor? ‘Çıkar telefonu’ diyor. Kim yokluktan yoksulluktan bahsetse ‘çıkar telefonunu’ diyorlar. Sanki telefon bir lüksmüş gibi. Artık hayatın en temel ihtiyacı.

Bütün bunları görüyoruz üzülüyoruz.

Ama gerçekten değerli arkadaşlar Türkiye'nin şu anki sorunları çözülemeyecek sorunlar değil.

Bakın biz iki tane büyük ekonomik krizi çözdük. Ben 2001-2002 krizini çözen ekibin de başındaydım 2008-2009 ekonomik krizini çözen ekibin de başındaydım.

Bu ekonomik krizler çok kolay çözülür. Önemli olan işi bilen dürüst insanların işin başında olması.

Üst düzey siyasi kadroların ve üst düzey bürokrasi kadrolarının işi bilen ve dürüst insanlar tarafından yönetilmesi.

Bu kadar basit.

Bir karar alırken istişare yapacaksınız. Bilmiyorsanız bilenlere soracaksınız. Ülkenin gerçek durumunu yaşayanlardan öğreneceksiniz.

Kararınızı ona göre alacaksınız. Her pozisyona o işi bilen insanları yerleştirdiğiniz zaman ve dürüst insanlarsa inanın çok çabuk toparlar ve çok çabuk düzelir. Bu ülkenin sorunları kolaylıkla açılabilecek sorunlar.

Kökünde kötü yönetim var. Düzgün bir yönetim iş başına geldiğinde bu sorunlar çözülecek bakın inanın bu kadar basit.

Bunları hiç yapmasak daha önce hiç bu işlerle uğraşmasak, sadece Türkiye ekonomisini dışarıdan izleyen insanlar olsak belki de bu sorunlar çözülemez falan filan. Öyle değil yahu.

Biz iki tur yaptık bunu.

İki büyük krizi çözen ekip biz olduk. Ve bu krizi de inşallah çözeceğiz çok güzel günler Türkiye'yi bekliyor.

Ekonomik krizin çözülmesi, döviz kurlarında istikrarın sağlanması bunlar inanın zor işler değil.

Biz bu kriz ortamına en geç 6 ay içerisinde ortadan kalkacağına ve Türkiye'de artık kriz lafının edilmeyeceğine inanıyoruz.

Yani ilk seçimden sonraki hükümet kurulur kurulmaz düzgün bir yönetimle düzgün insanlarla 6 ay içerisinde bu kriz ortamı buharlaşır.

En geç 2 yıl içerisinde de enflasyon tek haneye düşer. Zamanında bana yapamazsınız diyorlardı. Babacan değil bana ‘bebecan’ diyorlardı.

‘30 küsür yaşındaki yeni bir bakan mı çözecek bu enflasyonu’ diyorlardı. Ama yaptık çok şükür. Tek başına değil düzgün ekiplerle yaptık. İnanın tekrar yaparız çok daha iyisini yaparız.

Tabii Makro dengelerin kurulması ile iş bitmiyor. Özelde de çok tedbir alınması gerekiyor. Biz üniversite öğrencilerimizle alakalı pek çok adım açıkladık eylem planlarımızla beraber, örneğin burs konusu yurt konusu.

Yurt sorununu biz Türkiye'de ortadan kaldıracağız. İsteyen herkes ihtiyacı olduğu halde maddi durumu zayıf olduğu halde yurt bulamayan her öğrencilerimize yurt imkânı sağlayacağız.

Yurt yoksa kira desteği vereceğiz.

Tüm eğitim masraflarını karşılayacak şekilde eğitim destek banka kartı vereceğiz her bir öğrencimize. 18 yaşını dolduran herkes eğitim destek kartından yararlanacak.

Bu ortaokul lise öğrencisi ise ilkokul öğrencisi ise velilerin kullanabileceği kartlar söz konusu olacak. Ve bu kartlar sadece eğitim masrafları için kullanılacak.

Yurtlardaki yeme içme konusu. İnanın gözümle görüyorum üniversiteye giden arkadaşlarımla konuştukça bizzat onlardan dinliyorum. Bir öğünü bir çorba ile geçirmeye çalışan, bir tabak makarnayla öğün atlatmaya çalışan, ‘ben günde bir öğünle yaşayabilir miyim’ diye bunu test eden birçok arkadaşımızla karşılaşıyorum konuşuyorum.

Bunlar koskoca bir ülke için, bu büyük Türkiye için büyük masraflar değil.

KYK bursu alan KYK yurtlarında kalan öğrencilerimizin yeme içme masrafı bu ülke için nedir ki Allah aşkına. Bunlarla uğraştırıyorsunuz öğrencilerimizi.

Yemesiymiş içmesiymiş barınmasıymış inanın biz bunların hepsini çözeceğiz.

Öğrencilerimiz üniversiteyi kazandıktan sonra ben geçinemiyorum derdinde olmayacak. Esas bu. Üniversiteyi kazandı mı üniversiteye girmeyi hak etti mi o üniversiteyi okuyacak maddi imkânı bulur muyum bulamaz mıyım? kimsenin aklında en ufak bir soru kalmayacak.

Hedef bu.

Ben tam 11 tane devlet bütçesi yaptım. 11 yılın bütçesini yapan ekibin başındaydım. Bu ülke düzgün yönetildiğinde kaynaklara nasıl bollaşıyor yolsuzlukla mücadele ettiğinizde o delikleri tıkadığınızda ortaya nasıl fazla kaynak çıkıyor? İsrafı önlediğinizde bu ülke nasıl zenginleşiyor bunu yaşadık gördük.

3.500 dolarlık milli gelir 12.500 dolara çıktı Türkiye'de. Bu boşuna olmadı ki. Bunu yaptık gerçekleştirdik.

Şu anda 9.000 dolarlarda. Ve tam 10 yıldır bu ülkenin milli gelirini tekrar 12.500 dolara çıkarabilmiş değiller şu anda.

Bunların hepsi mümkün hepsi yapılır. Kuralları belli. Düzgün kadrolar ve istişare. Bu iki kuralı uygulayın çözülemeyecek sorun yok bu ülkede.

Bakıyoruz çok sayıda üniversite açıldı Türkiye'de. Türkiye'de üniversite sayısının çoğalmasını daha çok üniversite imkânın olmasını arzu ederiz ama siz bu üniversite sayısını çoğaltırken hesap yapmayıp da yeteri kadar yurt inşaat etmediyseniz ya da yeteri kadar binayı yurt olarak tahsis etmediyseniz bu bir planlama hatasıdır.  Bu kötü yönetimdir başka bir şey değil.

Onun için biz buradan tekrar söz veriyoruz. DEVA Partisi’nin genel başkanı olarak tüm üniversiteli arkadaşlarıma söz veriyorum. Ülkemizde üniversiteyi kazanıp da maddi zorluk yaşayan tek bir öğrenci kalmayacak.

Öğrencilerimizin temel ihtiyaçlarının karşılanması tamamen devletin garantisi altında olacak.

Ulaşımdı yeme içmeyi de barınmaydı, kitap, kırtasiye... En temel eğitim ihtiyaçları bilgisayarda şuydu buydu ‘ben üniversiteyi kazandım ama barınamıyorum, üniversiteyi kazandım ama aç geziyorum’ diyen tek bir gencimiz tek bir öğrencimiz Türkiye'de kalmayacak hedef bu.

Ve inanın çok kolay olur.  Hesap kitap belli. Üniversite öğrenci sayımız belli. Üniversiteyi kazanan örgün sistemde okuyan öğrenci sayımız belli. Bunların kaç tanesinin yurt ihtiyacı olduğu belli. Çarpın toplayın bölün inanın çok kolay.

Bu sene tam 300 milyar lirayı faize bulan hükümet üniversite öğrencilerimizin en temel ihtiyaçlarını karşılayacak kaynakları bulmuyor, ayırmıyor. Çünkü öncelik ranta. Öncelik varlıklı olanın üzerine varlık eklemek.

Şu anda Türkiye'de çok büyük bir servet transferi yaşanıyor ve bu servet transferi yoksul kesimlerden toplanan vergilerin zaten varlığı olanlara transfer edilmesiyle yaşanıyor.

Hepsi kolay hepsi çözülür. İnşallah biraz daha sabır.

Önümüzdeki seçimde bambaşka bir dönem açılacak. Önümüzdeki seçimden sonra Türkiye'de bambaşka bir dönem başlayacak ve bugün bu yaşadığımız bu zorluklar kötü bir hatıra olarak hafızalarımızın köşesinde belki yazılı kalacak ama çok daha müreffeh bir Türkiye için, özgür ve zengin bir Türkiye için, adil bir Türkiye için hep beraber bir başlangıç yapacağız.

Ne zaman? İlk seçimden hemen sonra.

Ben tekrar bu vesile ile yeni öğretim yılının hayırlı olmasını diliyorum. Üniversiteyi kazanan tüm arkadaşlarımıza, üniversiteye kaydını yaptıran tüm arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Bu sene kazanamayan veya kaydını yaptıramayan arkadaşlarıma tüm gençlere de ‘umudunuzu asla yitirmeyin’ diyorum. Bu ülke büyük bir ülke bu ülke düzgün yönetildiğinde herkesin öyle bir imkânı olacaktır herkesin istihdam imkânı olacaktır herkesin iş imkânı olacaktır. Yeter ki önümüzdeki dönemde düzgün bir kadro işin başına gelsin. Çözüm kolay. Tam demokratik bir Türkiye için özgür ve zengin bir Türkiye için omuz omuza çalışacağız ve yürüyeceğiz ve hep beraber başaracağız. Sağ olun diyorum ve hepinize buradan sevgilerimi iletiyorum. Ailelerinize tüm arkadaşlarınıza da gönül dolusu selamlarımı sizler vasıtasıyla iletiyorum.