Serbest Kürsü

Merhaba, iyi günler iyi çalışmalar dilerim. Ben Murat Yıldırım sizlere İstanbul Beylikdüzü'nden yazıyorum. Kendimi şahsen Türkiye Cumhuriyeti'nin iyi bir vatandaşı olarak görüyorum. Herhangi bir siyasi tanımlamaya ihtiyaç duymuyorum. Burada soru sorabiliyor muyum bilmiyorum ancak kısa bir yorum ve soru sormak gereği duyuyorum. Sayın Genel Başkan'ın (Ali Babacan) bazı açıklamalarını dinledim 'Toplumu bütünleyici ve kucaklayıcı bir parti olacaklarını' ifade etti. Ben bu açıklamayı amaç açısından samimi buluyorum. Ancak sorum şu: Ülkemizde yıllardır süregelen Amerikan düşmanlığı propagandaları gerek din, ırk, bayrak veya milliyet istismarı politikaları gerek Atatürk istismarı politikaları ve gerekse terör örgütlerinin etkisinin mevcut politikaya bu kadar iç içe geçmişken ve toplum özel bir şekilde atomize bireyler haline getirilmiş ve bölünmüşken nasıl bir bütüncü ve kucaklayıcı bir yöntem izleyeceksiniz bununla ilgili nasıl bir strateji yapacaksınız? Selam eder. İyi çalışmalar dilerim.

17.06.2020 / 21:08

20

Ağaçta yetişen ve hep başkalarinin kanatlarıyla uçmaya calişan politikacı tiplerden herkes illallah etmeye başlamıştı. Özellikle ülkemiz Yönünü AB ve batıya doksan derece dönmüşken, ülkemizde meritrokrasiye dayalı bir yönetim modelinin geliştirilmesi gerekirken, dimyada pirince giderken eldeki bulgurdan olma misali; insanlar için bu defa bırakınız geleceği inşa etmeyi geçmişteki kazanımları nasıl koruruz pozisyonlarını arar noktasına gelinmiştir. Tam da bu atmosferde, insanların değişim evresindeyken bir geri vites attırılması türkiye için büyük bir handikap oluşturacaktır. bunu aşmanın yolu ancak liyakatli, başarılı, yüzünü geleceğe ve aydınlığa dönmüş, ayrım ve ötekileştirmenin hiçbir türüne müsaade etmeyen insanların oluşturacakları elbirliği çözebilecektir. Siyasi etik kavraminin içinin hayati derecede doldurulmasi gereken bugünlerde ilkelerden bahsetmek de oldukça cesaret veriyor, vermeli her bilinçli insana. Değer ve kavramların yozlaştırıldığı, her gün konjonktüre göre yeni anlamlar yüklenip oportünist siyasetçilerce zehirlendigi bu argümanların da bir temiz hava alması gerekmekte. Bu ihtiyacı karşılamak çok kolay olmasa gerek, mağaranın sonundaki ışıktan bahsediyoruz. Bakalım bu ışığı herkes aynı bakış açısıyla değerlendiriyor mu?Göreceğiz. Daha iyi bir toplum umuduyla. Saygı ve sevgilerimle .

17.06.2020 / 18:00

50

Bence Deva Partisi, devletteki bürokratların ve sundukları hizmet kalitesinden memnun olmadığımız yargı mensuplarının ayrıcalıklarını da konuşmalı. Yani kural çiğnediği halde aracı durdurulup ceza yazılamayan hakim, istediğine istediği gibi soruşturma açabilen savcı, kural tanımayan yargı üyeleri, lüks araçlarla hız limitlerini zorlayan bürokratlar, ve bütün bunların devletteki lojman ve araçları kesinlikle konuşulmalı. Yoksa DEVA Partisi %3lerde seyredecek. Ak Parti ilk iktidara gelirken, ekonomiyi düzeltip düzeltmeyeceğini kimse bilmiyordu, ama lojmanları kaldıracak olması, ayrıcalıkları kaldıracak olması onu cazip kıldı. ADALET EKONOMİDEN DAHA ÖNEMLİ VE BU DETAYLI ANLATILMALI.

17.06.2020 / 17:16

21

Sayın Demokrasi ve Atılım partisi genel başkanı Sn.Ali Babacan ve teşkilat işleri sorumlu genel başkan yardımcısı Sn.Nihat Ergün bey Ülkemizdeki yaşanan siyasal gelişmelere göre kendi fikrim olarak size birkaç eleştiride bulunmak istiyorum, Partiler kongre tarihlerini açıklamak üzere hazırlanırken ve Milliyetçi Hareket Partisi Mart 2021 tarihinde olağan genel kurulunu kongresi tarihini belirlemiş iken niçin teşkilatlanma çalışmaları kağnı hızında yapılır? Kendi fikrim olarak önümüzdeki yıl yani Haziran 2021 tarihinde genel seçim olacağına kesin olarak tahmin ediyorum. Bu sebeple Demokrasi ve Atılım partisi olarak düşüncelerimizi halka yüzyüze temas kurarak yeterli zaman kalmayacağını düşünüyorum. Sizlerden teşkilatlanma hızını artırmanızı rica ediyorum. (Şahsıma göre daha çok yazacağım kelimeler olduğunu biliyorum.Fakat tamamen okunup okunmadığını bilmiyorum.)

17.06.2020 / 16:38

29

Sayin Yetkili, Uzun yıllar yurtdısında uluslararası buyuk projelerde calıstıktan sonra ,oradakı gorevimi tamamlayıp dondum. Yurtdısında yaşamıs olmam ,ulkenın sorunlarını dısarıdan daha iyi gorup analiz etmemi sagladı ve her zaman ulkeme aktif bır sekilde hizmet etmek istedım. Hic bir zaman birsey icin geç oldugunu dusunmuyorum. Bu potansiyelin kendimde oldugunu hissediyorum,bugun degil yarın soylersem gec olur. Partinizin yapısı ,popülist politikalardan ziyade cözüm odaklı oldugunu dusunmem, tamamen karakterimle uyusmaktadır. Ben de partinizde aktif gorev almak, gonulden destekden ziyade bi fiil katkıda bulunmak isterim. Su an aktif olarak calısmıyorum, o yuzden partı icin daha aktif rol almak icin vaktim var. Ulkeme dondum,Bursa'ya yerlestim ,ilce,il,Ulke bazında calısmalarınıza katılmak ısterım.Artık bahane bulmaktansa birseyler yapmanın vakti coktan geldi. Sahsi olarak kendimi kanıtlamam gerektigi icin ,ilk asamada bir beklentim de yok. Ben samimi olarak goruslerimi ve taleplerimı yazdım, takdir sizlerin... İyi Calışmalar,

17.06.2020 / 15:18

26

Kişilerin adaletsiz davranışları bir şekilde cezalandırılırken, devleti yönetenlerin adaletsiz davranışı da yine demokrasi üzerinden cezalandırılmalıdır. Burada aslında cezalandırılan devlet değil, onu yönetmeğe gelmiş, seçilmiş hükümetlerdir. Ancak bu vekaletle yapılan adaletsizlikler sonucu, halkın tamamı veya bir kısmı, hatta bir kişi mağdur edilmişse, her ne kadar bunu seçilmişler eli ile de yapılmışsa, burada devlet vebal altındadır. Adaleti sağlayamayan, toplumsal sözleşmeye riayet etmeyen devlet suç işlemektedir. Bir başka anlamıyla suç günah demektir. Suçlu devlet, ‘’GÜNÂHKAR DEVLET’’tir

17.06.2020 / 11:25

14

Adaletli davranması gereken üç insan tipi vardır. Birincisi, ödül ve liyakat paylaştıran ‘’DEVLET ADAMI’’ İkincisi, haklıyı haksızdan ayıran ‘’YARGIÇ’’ Üçüncüsü ise, ürünlerini hakça bir fiyata satan ‘’TACİR, ÜRETİCİ,ÇİFTÇİ’’ dir.

17.06.2020 / 11:23

33

Devlet özel mülkiyet sahibi gibi değil,’’ TOPLUMSAL SÖZLEŞME’’ sonucu halkının ortaklaşa sahip olduğu şeyi en adaletli şekilde dağıtmakla ‘’YÜKÜMLÜDÜR’’. Devletin tüm sahip olduğu varlıklar, o devletin vatandaşlarınındır. Vatandaşlarının birikiminden oluşan bir varlıklar listesidir. Devlet kalıcı ve devamlıdır. Devletleri yönetmek ve halkın birikimlerini korumak ve kollamak ‘’HÜKÜMETLERE’’ verilen bir geçici ‘’GÖREV’’ dir. Hükümetler vatandaşların kendi aralarında yaptıkları bu ‘’toplumsal anlaşmayı’’ kökünden değiştiremezler. Ancak zaman içinde, uygulamaların zamana ve mekâna uygun olup olmadığı konusunda görüş bildirip, halkın ‘’Kahir’’ çoğunluğunun ‘’oluru’’’ ile bazı değişikleri yapabilirler. Bu değişiklik sözleşmeye bu şekilde, ‘’halkın kahir çoğunluğunun oluruyla’’ geçerse, hükümetler bu anlamda sorumluluklarından da kurtulurlar.

17.06.2020 / 11:20

3

Oncelikle böyle bir dönemde parti kurma cesaretiniz nedeniyle tum kurucuları kutluyorum. Partinin kurucu başkanı Ali Babacan olmasına karşin kurucu üyelerin kimloklerinden ve parti tüzüğünden bupartinin lider partisi olmaktan öte kurumlaşmıs bir kadro partisi olacağıni ümit ediyorum. Dileğim;Cok partili hayata gecildiğinden beri CHP dışında hiçbir partiye nasip olmayan kurumlaşmış bir partinin temeli olur bu girişim. Liderlerle başlayıp liderlerle sona eren partilerin hem kedi partilerinde hemde ülke demoksasisine katkı sağlayacak bir demokrasi geleneği oluşumuna yardım etmediğini atmışsekiz yıllık yaşam deneyimimden biloyorum. Bunun nedeni belli bir ideoloji ile başlayan hareketlerin hemen iktidara donüşüp iktidar sarhoşluğunun uzun vadede yozlaşmaya dönüşmesidir. Bu nedenle partinin mutlak şekilde parti içi demokrasiye sahip olması,eleştiri,özeleştiri ,açıklık ve şeffaflık ilkelerine önem vermesi gerekmektedir.Ancak bu şekilde kurumsal komlik kazanip süreğen bir parti olacağına inaniyorum. İnsan odaklı demokratik kural ve kurumları içselleştirmiş bir partiye en çok ihtiyac duyulan bir ortamda bu iddia ve proğrala ortaya çıkan DEVA PARTIsinin ülkenin tüm dertlerine deva olması dileklerimle partinin ülkemize hayırlı ve basarılı olması dileklerimle sevgi ve selamlarımi sunuyorum. ilerde örgotlenme üzerindeki düşuncelerimi yazacağım.

17.06.2020 / 05:49

5

İlk gençlik dönemlerinde siyasete sosyal demokrat olarak atılmış ancak siyasi konjonktürün getirildiği nokta itibariyle apolitize edilmiş bir bireyim. İş sadece siyaset ile bitse iyi; aynı zamanda mesleğini bile yapacak liyakati görememiş, farklı kulvarları kendine yol edinmiş bir ekonomistim. İlk bakanlık döneminden bu yana Sayın Babacan'ı takip ediyorum. Bakanlıkları döneminde koca kabine içinde muhalif olamadığım tek siyasetçi olmasıyla güvenimi, takdirimi kazanmış tek isimdi. Geç bile kaldığı parti kurma sürecinde de dahil olmak üzere, bundan sonraki her adımda kendisiyle birlikte olup dava arkadaşı olmaktan onur duyacağım. Apolitize edilen, sindirilen, korkutulan bireyler o denli fazla ki bir ben değilim, inanın. Özgürlük, adalet, eğitim, siyaset kavramlarına o kadar hasret kaldık ki Ali bey ortaya çıkana kadar benim bir inancım kalmamıştı. Şükürler olsun, artık aidiyet hissedebileceğim, gönül rızasıyla ilerleyebileceğim bir insan ve parti ile karşılaştığıma inanıyorum. Sonuna kadar sizinleyim.

17.06.2020 / 03:44

6