Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

Merhabalar, partimize gönül vermiş, ülke ve insan sevdalısı herkese selamlar olsun. Ben Ankara’nın Gölbaşı ilçesinin Karagedik mahallesindenim. Hayatımı serbest avukat olarak idame ediyorum. Bahsettiğim Karagedik Mahallesi, 1973’ten 2009’a kadar Gölbaşı ilçesine bağlı yaklaşık 5000 nüfuslu bir belediyeydi. Kendi kendine yeten, kasasında parası olan, borçsuz, hizmet etme imkanı yüksek ve güçlğ bir belediyeydi. Ancak 2000li yılların ortasında yürürlüğe giren yerel yönetimler yasası ile Gölbaşı ilçesinin sıradan bir mahallesi oldu ve belediyeliği gidip, sıradan bir köy olmak durumunda kaldı. Peki ne mi oldu ondan sonra ? Hemen hemen her partinin belde teşkilatı olan, Karagedik’te siyaset yok oldu, insanlar apolitik oldu, rutin belediyecilik faaliyetlerini alabilmek zorlaştı, yaklaşık 25 km uzaklıktaki Gölbaşı ilçesine ulaşım eskiye oranla zorlaştı ve en önemlisi göç başladı. 10 yaşındaki çocuk bile siyaset tartışması yapabilirken, bugün 25 yaşında bir genç siyasetten korkar ve anlamaz oldu. Bir zamanlar Ankara’nın en büyük belde belediyesiyken, her şey zorlaştı ve insanlar çareyi şehre göçmekte buldu. Ne oldu şehre göçünce? Tarım bitti, aileler ineklerini, tavuklarını sattı hayvancılık bitti, bağ - bahçe ekmek tarih oldu. Yani hem köy hayatı bitirildi, hem de siyaset tek düzeleşti. Karagedik’te 2009 yılına kadar her parti temsil edilirken, iktidar partisi mevcut gücünü de kullanarak, insanları kendisine bağımlı hale getirdi. Ve bu adeta insanlarda iktidar partisine destek vermezsek cezalandırılırız psikolojisinin oluşmasına sebep verdi. Yani yerel yönetimler yasası ile bir zamanlar ilçe olmayı bekleyen bir belde çöpünün toplanmasına sevinir oldu. Zira bir ilçeye eşdeğerken sıradan bir köyden farkı kalmadı. Yerinden yönetim destekleneceği yerde, ilçelere daha fazla yük bindirildi. Amaç neydi ? Amaç başta anlaşılmadı ama amaç mevcut sonuçlardı. İnşallah sayın genel başkanımız önderliğinde eski beldeleri eski günlerine kavuşturacağımız günler gelecek. Selam ve saygı ile..

08.05.2020 / 03:56

1
Kemal Yıldırım Ankara , Avukat

Gündemin çakma darbe söylemlerine boğulması kur hareketliliğinin, yönetim zaafiyet ve pervasızlığının, ekonomik yıkımın örtbas edilmesi operasyonudur. Darbe son seçimde yaşanan hezimettir. Bunun şoku atlatılamadığı gibi mevcut durum daha da fenadır. Bu noktada ekonomi mevcut hükümet tarafından düzeltilemiyecek halde iken menfaatlerine kullanabilecekleri suni gündemlerle ve krizlere ihtiyaç duyulduğu aşikardır. Gerçek gündemin; ekonominin, hukuğun, özgürlüklerin, liyakatin, yolsuzlukla mücadelenin, eğitim eşitliğinin gündemde tutulması memleketin ve halkın yararınadır.

08.05.2020 / 02:54

10
Engin Aslan İstanbul , Öğretmen

Tarım da ülkemiz büyük potansiyele sahip bir ülke olup yurtdışından almak ne büyük acı bir kaybimizdir. Öncelikle ülkemizin tüm toprakları baştan incelemeye sokularak topraklarımızda ki ham madde birikme verileri analiz edilmelidir. Sistemsel olarak çiftçinin gübre kullanımı kontrol altına alınmalıdır. Bu konu büyük kontrol zaafları ile doludur. Ülkede merdiven altı birçok tesis mevcuttur. Çiftçi mazot masraflarindan, işçilik,aracı,hal,pazar kavramlarının arasına kaybolmuş vaziyettedir. Baksanız çiftçimiz de 12 ay değil 2 3 ay çalışıp kalan zamanın da yatmak peşinde artık.Emeği çok olan çiftcilik özellikle yeni nesillerde dahil olmak uzere yetişmeyen bir meslek grubu haline gelmiştir. Mazot dolara,gübre dolara bağımlıdır.İsci bulmanın hergecen gün zorlaşması işçilik maliyetlerinin de artmasına sebep olmaktadır.Gubre de ülkemizde bazı madenlerin olmaması nedeni ile mecburi bir durumdur.Mazot masrraflari malum ülkemizde yeterli gelmemektedir.Ancak tüm bu sistemin baştan aşağı revize edilerek oluşturulacak bir sistemle çiftçinin de lojistik firmalarininda hal yapısının da vatandaşın da mevsimsel şartlar doğrultusunda kazançlı çıkması mümkündür.Sistemsel takiple aylık ve yıllık ithalat ve ihracat süreç yönetimini de tetiklemek,devletin boş arazilerinin değerlendirilerek hem iç pazara hem dış pazara oluşturulabilecek üretim mümkündür.Yerel olarak işçilik eğitim ve teknolojik yatırımlarla tetiklenmelidir.Zira üretim fazlası planlama ile azaltirilir,her mevsimde arazi alanı, ürün ortalaması yaklaşık belirliyor.Yurt içi ihtiyaç, yurt dışı ön görüşmelerle belirlenebilir.Ayrica mazot ve gübre bedelleri ile ilgili yapılacak bir çok standardizasyon girdi, çıktı analizini kolaylaştırır.Dogru istişare ve sistem bilgisi ile devlet kontrolünde yerelleserek ve her sene, her mevsim,nerede,ne üretilebilecek,ne kadar içeride,ne kadarı yurtdışına sağlanabilir tüm veriler belli iken halen neden bu konuda başarısız gerçekten halimize üzülüyoruz.Umarim başaracağız. İnanıyorum .

08.05.2020 / 02:35

0
Sercan Birincitoka Antalya , Mühendis

evet Türkiye'de çözülmesi gereken birçok sorun var. en büyük sorunlardan birisi de beyin göçü. özellikle başarılı gençlerin eğitim ve kariyerlerine yurt dışında devam etme arzusu hızla geniş kitlelere yayılıyor. ne yazık ki ülkemiz için faydalı olacak binlerce başarılı genç, bilim addamı ve akademisyen yurt dışına gitmeye devam ediyor ve bu konuda hiç bir önlem alınmıyor. bu sorunu tetikleyen en önemli unsurlardan birisi de işe alımlarda liyakatın esas alınmaması ve mülakatla işin ehillerine verilmemesidir. bu konuda gençlere ve başarılı beyinlere güven verecek bir ortamın oluşması şart. liyakatın esas alınması ve mülakatın kaldırılması şart. mezhebi, ırkı, dini, etnik kimliği ne olursa olsun başarının ön planda tutulması şart. ben DEVA partisinin gönüllü bir üyesi olarak bu konuda çok ciddi adımlar atacağımıza inanıyorum. Saygılarımla...

08.05.2020 / 02:34

2
Semra Dulkadiroğlu Ankara , Yazar

Enerji yatirimlarinin başında elektrik geliyor,rüzgar bölgesel olarak özel sektörün bilincinde talebe istinaden ve bu sektörde üretilen ülke içinde çok az üretici bulunmakta bunun da çoğu ham maddesi yine yurtdışına bağımlı,güneş enerjisine ragbetin artması dolayısıyla ülke içi üretim ciddi ölçüde arttı ancak burda da ham maddede ve ara malzemelerde yurtdışına bağımlı davraniliyor. Jeotermal ve doğalgaz sistemlerinde tamamen cihazlar yurdisina bağımlı.Tum bu sistemlerle ile ilgili ARGE yatırımı çok az , haliyle firmaların çoğu gelişimi değil kazancını esas alıyor.Bu da ülkemizin gelişimine çok küçük ve günlük katkılar sağlamasına neden oluyor. Ülkemizin sağlıklı ve kendine has bir stratejiden çok yurtdışı kopyalama huyundan vazgeçmesi gerekmektedir. Pil teknolojisi yani enerji depolama dünyanın geleceğidir.Bu konuda yurt içi yurtdışı sistemler için gelişim şarttır. Ayrıca iso,TSE gibi standartlar yurtdışı birçok ulke ürünleriyle karşılaştırıldığında 2. 3. sınıf ürün olarak görülmekte, standartlarına konusunda daha üst hedefler belirlenmelidir. Çevre şehircilik bakanliginda bulunmayan ürünlerin halen bulunduğu ve devlet alımlarında bir çok standart dışı yapının kazancı yüksek tutmak ve birçok kişi ve kurum yetkilisinin haksız kazanç sağlama yolları bulduğu bir sistemsizlik senelerdir ülke yönetme biçimi haline gelmiştir. Sistemlerin açıklarını arayan kurnazlık ve çıkar amaçlı yürütülmeye müsait tüm sistemler eksiklikleri detaylı değerlendirmeler ile kontrol edilebilir ve takip edilebilir hale getirilebilir. Bir çok yüksek kurul kurularak hem bölgesel hemde ülke olarak teknolojik hem de stratejik olarak alternatifler üretmeye açıktır. Yatırımcıların oluşturulabilmesi ülkemizin gelişimi için hem yurt içi hem yurt dışı çok önemlidir.Ancak yatırımcılar ülkemize güvenlerini tazeleyerek yurt içine dovizlerini yurtdışı bankalarından çekecek rahatlık ve güven ortamı sağlanmalıdır.Zira aslında en büyük sorunlarından biri budur.Bu da güven ve ülkemizin gelişimi için önemlidir

08.05.2020 / 02:12

1
Sercan Birincitoka Antalya , Mühendis

şanlıurfa'dan merhaba saygıdeğer arkadaşlar,öncelikle bu platformun hayata geçmesinde emeği geçen ve fikren oluşmasında katkı sunanlara teşekür ederim,bireysel olarak özgür bir iradeyle katılımcılık fikir beyanı görüş sunulması partinin benimsediği değerlerin benimsenmesi ile bağdaşan bir çalışma ve çok önemli bir açık kanal. Fikirsel anlamda ilk oluşumdan bu yana ve partileşme sürecide dahil olmak üzere partiyi yakından takip etmekteyim,genel anlamda gözlemlediğimizde kurucular kurulu olsun partinin diğer birim ve organları olsun gerçekten inanmış ve samimi kendini katan çaba ve emek harcayan bir kadrodan oluştuğunu ve somut anlamda umut vaad'eden birikimli insanlardan oluştuğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Parti programını incelediğimizde,sadece siyasal anlamda başarı elde etmekten ziyada,ülkemizin eğitimden,sağlığa,ekonomiden tarıma ve benzeri bir çok alanda ülkemizin güçlü ve zayıf yönlerinin çok iyi irdelendiği üzerine çok ciddi çalışmaların yapıldığı uzun vadede ülkemizi ve dolayısıyla toplumumuzu iyi yönde güçlendirerek dönüştürmeyi hedefleyen,bütün problemli alanlarda makul ve uygulanabilir çözümler sunan bir parti programı ile karşı karşıyayız doğrusu,ülkemizin mevcut siyasi atmosferinden ziyade, demokrasi ve atılım partisinin siyasete toplumsal anlamda yeni ve doğru bir bakışın gelişmesi açısından ortaya koyduğu vizyon ve üstlendiği misyonla toplumun siyaseti algılama bakış açısında oluşacak yeniliğin öncülüğünü yapacağı aşikardır,ülkemizde güncel anlamda mevcut siyasi atmosferde siyaset üretmenin koşulları ve zorluğu ortadadır,hepimiz daha demokratik ve harcı katılımcılık olan bir ana akım medya olmasını temenni ederdik,mevcut gelişmelere karşı politika geliştirilmesi parti görüşünün ve düşüncelerin alternatif yollardan ve gerek sosyal medya ve diğer kanallardan ortaya koyulması toplumla iletişim açısından doğru bir stratejidir,il ve ilçe teşkilatlanmaları partinin değerleriyle bağdaşan arkadaşlardan oluşur inş,görev beklemekteyiz saygılarımla.

08.05.2020 / 02:07

3
Abdullah Sütpak Şanlıurfa , Yönetici

Kibir KOKANLAR!! Biz gideceğimiz YOLU da DAVA yıda DERMANI DA DEVA da BULDUK. TEMSİLCİ OLARAK SECECEĞİMİZ KİŞİLER SADECE CEPLERİNE AİLELERİNE EŞİNE DOSTUNA DEĞIL !HER KESIME FAYDALI OLMALILAR.ONA GÖRE !TERCIH LERIMIZI YAPALIM KI VEKALETCI OLDUKLARININ FARKINA VARSIN LAR.BIZLER HALK OLARAK ASIL OLANIZ .ONLAR SADECE BIZ VARSAK VARLAR. UFAKCI OLMAYALIM,GELECEGIMIZ OLAN GENÇ NESILLERIMIZE FAYDALI OLALIM.HEP ILERIYI ! HEP ILERIYI !DÜŞÜNELIM .ÇAĞDAŞ,MEDENI RENKLI TAM BAĞIMSIZ BIR TÜRKİYE IÇIN. BİRİLERİ ÇIKIP ŞAHSI MENFAATLERİ IÇIN KIMSEYE PEŞKEŞ ÇEKMEYE KALKMASIN !KİŞİNİN TOPLUMDA KARŞILIĞI VE FAYDASI VAR İSE ÇIKSIN ALANA. MEVKI , MAKAM ADAM İŞİDİR OMURGASIZLARIN İSI DEGILDIR !KİMSE KENDINI BIR HİNT KUMAŞI ZANNETMESIN. SON YILLARDA NEDENSE BİRİLERİ KANAAT ÖNDERI OLARAK TOPLUMDAN VE KURUMLARDAN KARŞILIK BEKLIYORLAR!!BU TÜR KİŞİLERE İTİBAR EDİLMEMELİ.GERÇEK KANAAT ÖNDERLERİYLE İLETİŞİM KURUMALI. BİRİLERİ PARTİLERİ TAKIMLARA DÖNÜŞTÜRMESİN ..KİMSEDE TRİBÜNE OYNAMASIN .MÜCADELE REAL OLMALI HER DERDE DEVA İLKESİNİ ŞİYAR ETMELİYİZ. YÖNETENLERİ körleştiren DALKAVUKLARDIR...!!!BİRİLERİNİN DÜŞTÜĞÜ HATAYA DÜŞMEMEK ADINA.

08.05.2020 / 01:43

433
Mehmet Şirin Toktaş Yalova , İş İnsanı

Ülkemiz vatandaşlarinin en büyük 3 ana ihtiyacı. Adalet, özgürlük, ekonomik şartlardaki yükselme. Var olan ekonomik şartlarda doların yükselmesi için yurt dışı kaynaklarından ülkeye dolar girişinin yapılması gerekmektedir.Bu yolla mümkün 1.si dışardaki ülkeler üzerinden ülkeye dolar girişinin devlet eliyle yapılması, ihracatı yükselterek ülkeye döviz sokarak mümkün. Ülkede tam anlamı ile milli ham maddesinden başlayarak yurtdışına tabi olmadığımız çok az ürün portföyümüz bulunmakta. En azından baştan milli bir sureç yaratana kadar ülkeye döviz söküp tamamıyla yurtdışına bagimlanmadan tam yerli ve milli sistemleri devreye almalıyız. Zira her daim döviz süreci kontrolümüzün dışına çıkmaya mahkumdur.Ayrica il il en verimli kaynaklar, yatırımcılar ile bir sistem yürüterek hem istihdamı hem de üretimi tetiklemek icap eder. Üniversitelerdeki mezun sayıları da bu portfoyde değerlendirilmeli ve istihdam açıkları da azaltılmalıdır. Meslek grupları ile ilgili çalışma yerlerinde standartlar azami fiyat zincirleri belirlenmelidir.Ayrica tüm şirketlerin ithalat fazlası olusturabilecekleri hale gelmesi ile ilgili ihracat süreç yönetimi sürecinde ülke yurtdışında desteklenerek ülkemizin güvenilir yatırım ve döviz sürecini devamlı suretle düzene sokulmalidir. Ülke olarak stratejiler belirleyerek hem günümüzü hem uzun vaadeli eylem planları oluşturarak çalışanı da işverenin de kıymetli hale gelecegi sistemin esası budur. Ülkedeki insan kaynaklarının ve tüm kaynak yönetiminden son kullanıcıya kadar ulaşması sürecinde veri analizleri oluşturulmalı, bu verilerin ilerlemesi ile ilgili master planlar ve yeni yatırım planları ülkenin stratejisi haline gelmelidir. Ekonomik kalkınma için teknolojik yatırımlar ile ilgili markalaşma ve yurtdışı süreç yönetimleri ile ilgili vizyoner üniversite özerk sektör dayanışması acilen planlanmalıdır.Tarim,turizm,sanayi,madencilik,enerji başta olmak üzere tüm sektörlerde torpilsiz gerçekte uzman ve ileri görüşlü yöneticilerle doğru kadro olusturulmalidir

08.05.2020 / 01:30

3
Sercan Birincitoka Antalya , Mühendis

Muhterem Beyefendiler, Hanımefendiler, Artık uyanın! ABD Doları bazında kişi başına düşen milli gelir 2008 yılı seviyelerine gerilemiştir! 1954 yılında ülkemizde kişi başına düşen milli gelir 170 ABD Doları iken aynı yıl Güney Kore'nin kişi başına düşen milli geliri 130 ABD Doları idi. Bugün Güney Kore'nin kişi başına düşen yıllık milli geliri 40 bin ABD Doları; ülkemizde ise kişi başına düşen yıllık milli gelir sadece 8 bin ABD Doları; yıllardan beri "orta gelir grubu tuzağından" çıkamıyoruz. Bunun en büyük nedeni 2002 yılından beri ülkeyi yöneten siyasi zihniyet ve bu malum zihniyetin muhterem Bahçeli Beyefendi gibi destekçileridir. Ilk demokratik seçimlerde muhterem Bahçeli Beyefendi ve onun zihniyetinde olanlar "sadece avuçlarını yalıyacaklardır." Nasıl geçmişte CHP, AP, ANAP ya da DYP gibi siyasi partiler seçimlerde -hiç beklemedikleri- yenilgileri almışlarsa, MHP ve AK Parti'de benzer akibeti yaşayacaktır. Ilk demokratik seçimlerde AK Parti + MHP ortaklığı sandığa gömülecektir. Demokratik çözüm:Yeni Anayasa. Ülkenin 1950 lerden beri içinde bulunduğu açmazdan (orta gelir grubu tuzağından) kurtulmasının yolu: yasama, yürütme, yargı erkleri arasındaki tam bağımsızlığın tesis edilmesi; en yüksek ve tek iradenin TBMM de olduğu, "çoğulcu parlamenter demokratik rejimin" oluşması için yeni Anayasa'nın “uzlaşma” ile hazırlanıp 2021 yılında halk oylamasına sunulması. Özetle, mevcut siyasi rejim ülkenin HAYRINA değildir. Mevcut siyasi rejim devam ettiği sürece ülkemiz hiç bir zaman "orta gelir grubu tuzağından" çıkamaz! Ve mevcut siyasi rejim devam ederse, ülke, popülist siyasilerce ve onların oligarşi ve plutokrasi yandaşları tarafından, yarı-otokrasiye, tam-otokrasiye, diktatörlüğe ve hatta despotik tiranlık rejimine doğru sürüklenebilir...

08.05.2020 / 00:44

5
Salih Onganer İzmir , Mühendis

Bizim tek eksiğimiz basının biz DEVA PARTİSİ olarak tam görmemesi bunun için de yapacağımız en güzel şey bir an önce il ve ilçe teskilatlanmasini tamamlayıp insanlara birebir anlatmak herkes kendi bölgesinde bunu yapmalı gerekirse il bazında basin desteğini alabilir. Ama en güzeli tasralarda birebir kendimizi anlatmak. saygılar

08.05.2020 / 00:10

1
Abdulvahit Şendul Hakkari , Diğer