Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

Sayın Babacan, bu ülkenin bu yangından kurtulmasının tek çaresi sizin başını çektiğiniz harekettir. Bu ışığı ben gördüm, anladım ama insanlar görmüyorlar. Sizden ricam biz partimizi kurduk, çalışıyoruz, insanlar sitemize girsin çalışmalarımızı okusun öğremsin diye beklemeyin. Biliyorsunuz Türkiye de kimse yapmaz bunu. Bizim insanımız kulağının dibinde bağrılmasına alışıktır. Araştırmaz sorgulamaz aklıyla değil içgüdüleriyle hareket eder.Keşke sizin hayal ettiğiniz gibi olsak ama malesef burası İsviçre değil. Çocuklarımızın geleceğinden ümidimizi kesmişken siz çiçek gibi açtınız içimizde.umut oldunuz bizlere ama eğer siz insanlara gitmeden onların size gelmesini beklerseniz olmaz bu iş. Ekranlara daha fazla çıkınnrica ediyorum. Sosyal medya için özel iletişim uzmanlarıyla çalışın reklam filmleri çekin. 140 joırnos gibi. İnstagramı ve twitteri daha etkin kullanın. Siz gündemi takip etmeyin gündemi siz oluşturun. Başka türlü olmaz.Biz partimizi kurduk çalışıyoruz insanlar bizi seçerse ülkeyi yönetiriz seçmezse ne yapalım, şapkamızı alır gideriz gibi bir anlayış sorumluluktan kaçmaktır.Konuşmalarınızda ülkenin halini görünce kendimizi sorumlu hissettik, diyorsunuz. Ama gereğini de yapın lütfen. Siyasette algi her şeydir. Bakın başımızdakiler uzun süredir ülkeyi yönetmiyorlar sadece algıyı yönetiyorlar. 2023 te bizi yine bunlara mı bırakacaksınız. Ülke gözümüzün önünde kurumlarıyla beraber çürüyor, içi boşalıyor.inanın bunları yazarken ağlıyorum. Lütfen bir şeyler yapın, sesinizi duyurun.

04.12.2020 / 02:49

6
Seda Kaya Sakarya , Öğretmen

Her muhalif parti güçlendirilmiş parlamenter sistemden söz ediyor, fakat bu sistem üzerinde detay vermiyor. Kanaatim güçlendirilmiş parlamenter sistem üzerine detay veren ilk muhalif parti halkın nezdinde öne çıkar.

04.12.2020 / 01:24

10
Nurullah Emin Ziyafet İstanbul , Öğretmen

Tüm lojistik ekipmanlarında ve araçlarına anlamsız vergilendirmeler kaldırılmalıdır. Dünyanın en iyi ve ucuz lojistik imkanlarına sahip olan ülkeler en rekabetçi ve en refah ülkelerdir. Etrafı denizlerle çevrili bir ülke olmamıza rağmen yük taşımacılığında denizleri hiç kullanmıyoruz. Almanya kadar demiryolu uzunluğuna sahip olmamıza rağmen demiryollarını da hiç kullanmıyoruz. Bundan 900 yıl önce Anadolu Selçuklu devleti lojistik imkanlarını artırarak Anadoluyu bayındır hale getirmişti. Bugün gidin bakın o topraklara.. Asker ve tabela üniversiteleri dışında hiçbir şey yok. İkinci unsur enerjidir. Enerjide rekabetçi bir fiyat reel sektöre, tarıma, finansa sunulamazsa bir gelişim beklemek boş olur. Enerjideki, akaryakıtta ki anlamsız vergiler kaldırılmalıdır. Gerekirse enerji ve lojistik sübvanse edilmelidir. Tüm sektörleri aynı anda ayağa kaldırır. Devlet vergiyi iki şey için koyar. Biri yok etmek, engellemek istediği şey için koyar. İkinci olarak gelire vergi koyar, gelir elde eder. Zart ve zurt vergileri refah törpüsüdür. Uluslararası doğrudan yatırım yapacak şirketler enerji ve lojistik maliyetlerini hesaplayarak yatırım kararı verir. Dolaylı vergilendirme miktarına bakarlar. Dolaylı vergi oranında üretim maliyetleri artar. Doğrudan yatırım yapan uluslararası şirketlerin etik olarak Türkiye Cumhuriyetine vergi ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Adamlar hem parasını getiriyor, hem çalıştırıyor, hem de vergi veriyor. Türkiye Cumhuriyeti imkan ve kabiliyetlerini kullananlar vergi vermelidir. Bu kişilerde vatandaşlardır.

04.12.2020 / 00:30

1
Muhammed Ali Yılmaz İzmir , Kamu Çalışanı

Vergi afları ve genel af çıkarma yetkisi sadece vatandaşta olmalıdır. Referandumda %60 evet şartı konulmalıdır. Şiddet yasası çıkarılmalıdır. Bir kişiye fiziksel veya psikolojik şiddet göstermek fiili ertelenmeden, para cezasına çevrilmeden, ilk suçuymuş vs. bakılmadan caydırıcı bir şekilde cezalandırılmalıdır. Nasrettin Hocanın dediği gibi; testi kırıldıktan sonra çocuğu dövmenin anlamı yok. Adam bıçakla yaralıyor, hasmının kafasını levyeyle karpuz gibi yarıyor, sonra serbest kalıyor. Sistem suçu işleyeni cesaretlendiriyor. Tutuksuz yargılama ilkesi toplumu ahmak yerine koymamalı. Üniversitelere gelecek olursak, üniversitelere ayrılan akademisyen kadrolarını işgal edenler zatlar - küçük bir kısmı hariç- dünyanın hiçbir yerinde iş bulamazlar. Hep akraba, cemaat torpiliyle işe girdiler. Aslında bu iş bile değil, akademisyenlik bir yaşam biçimidir. Beğenmediğimiz Pakistan ve İran’ın bile üniversiteleri bizden iyi durumda. Üniversitelere ayrılan akademisyen kadrolarına bilimsel kriterlere göre atamalar yapılmalı. Yeni atamaların yapılması için eskilerin emekli olması beklenmemeli. Yoksa ülke yüzyıl kaybeder. Demokrasinin medya ayağında, ulusal yayın yapan her şirket anonim olmalı, bir kişi medya şirket hissesinin %5’inden fazlasına sahip olması yasaklanmalıdır. Bir medya şirketinin %5’ine sahip olan kişi, başka hiçbir medya şirketinde ortaklığı bulunmamalıdır. Böylece her fikir ve düşünce toplumda tartışma ortamı bulabilir. Her ses duyulabilir, her renk görülebilir. Belediye meclisleri inşaat şirketleri tarafından işgal edilmiş durumdadır. Yerleşimlerin problemlerine çözüm üretmek yerine, kimin hangi ihaleyi alacağı tartışılmaktadır. Yine ülkenin tamamında olduğu gibi temsilde adalet bulunmamaktadır. Muhtarlar belediye meclislerinin asli üyeleri olmaldır. Her mahalle ve köyden belediye meclisinde temsilci bulunmalıdır. Sanayii ve tüm üretimin temel iki tane olgusu vardır ki, bu ikisi düzgün olmazsa üretim olmaz. Ne sanayii ne tarım gelişir.

04.12.2020 / 00:28

5
Muhammed Ali Yılmaz İzmir , Kamu Çalışanı

Bir toplumda demagoglara engel olmak demokrasinin sağlığı ve sürekliliği açısından gereklidir. Yoksa din, millet gibi duygusal konular sömürülerek toplum provoke edilir. Her milletvekili sadece bir dönem seçilmeli. İkinci dönem veya daha fazla aday olmamalı. Cumhurbaşkanı, iki turlu seçimle meclis tarafından seçilmeli, ikinci kez seçilmemelidir. Siyasileşmenin tehlikeli olduğu kurumlara Emniyet Genel Müdürlüğü, TSK, MİT gibi kurumlara Cumhurbaşkanı tarafından atama yapılmalıdır. Milletvekilleri ve siyasilerin özlük haklarında yapılacak iyileştirmeler referandumla halka sorulmalı, iyileştirmenin yapılabilmesi için en az %60 evet olmalı. Anayasa değişikliği için gerekli olan asgari şart %60 evet olmalı. Partilerde ki lider sultasına son verilmeli, delegeler üyeler tarafından seçilmeli, parti başkanları bir dönem görev yapmalıdır. Milletvekili adayları ön seçimle belirlenmelidir. Bu durum anayasayla koruma altına alınmalıdır. Düzenleyici ve denetleyici kurumlara Hükümet kontrolünde olmamalı, bu kurumların zaten varoluş amacı Hükümet yetkilerini evrensel hukuk ve insan hakları lehine törpülemektir. Yine yürütme kurullarında önerdiğim seçim yöntemiyle, her 50 milletvekili sadece bir kişiye oy vererek bir üye seçmeli. Yargı ayağına gelecek olursak, HSK, Anayasa Mahkemesine her 50 milletvekili bir üye atamalıdır. Üyeler en az onbeş yıl hukuk alanında deneyimi olan ve ihtisas yapmış kimseler olmalıdır. Yeni yargıç ve savcı atamaları Hükümet kontrolünden çıkarılmalıdır. Adalet Bakanlığına, Bakan yerine Yürütme Kurulu oluşturulursa bu problemde olmayacaktır. Danıştay, Yargıtay, Sayıştay üyeleri HSK tarafından seçilmeli. Adli kolluk ve vergi kolluğu oluşturulmalı, vergi kolluğu Sayıştaya bağlanmalıdır. Sayıştayın yetkileri genişletilerek sadece kamu kurum ve kuruluşları değil, her birey ve tüzel kişinin, şirketlerin devletle vergi ilişkilerini denetlemelidir. Sayıştay altında vergi savcıları oluşturulmalıdır. Vergi mahkemeleri kurulmalıdır.

04.12.2020 / 00:26

2
Muhammed Ali Yılmaz İzmir , Kamu Çalışanı

Çoğunlukçu bir anlayışın ve istişare kültürünün olmadığı yönetimler, toplumlar totaliter ve otoriter toplumlardır. - İstişare aynı dünya görüşündeki, aynı yaşama kültüründeki insanlarla birlikte yapılmaz. Birbirimize aynı şeyleri söyleriz.- Ne yapılırsa yapılsın, kul hatalarına maruz kalır ve ülke zaman kaybeder. Bir kişi, bir grup her şeyi doğru yapamaz. İlk yapılması gereken temsilde adaletin sağlanmasıdır. Mecliste benim tanıdığım benim oy verdiğim bir milletvekili bile yok. Milletvekili seçilme yeterliliği en az üniversite mezunu olmalı. Seçim barajı kaldırılmalı, D-Hont sistemine göre %0.05 oy alan bir parti bile meclise milletvekili sokabilmelidir. İlla her sene aynı sayıda milletvekili olacak diye bir şey yok. Aynı düşünceye ve yaşam biçimine sahip insanların, kendilerini temsil edebilmeliri için gettolaşıp bir yerde yaşaması gerekmiyor. Yada güçlü bir partiye yanaşması gerekmiyor. Küçük partilerin temsilde bir kontenjanı olmalıdır. Toplumdaki tüm farklılıklar mecliste temsil edilmelidir. Milletvekilliği kutsal bir görevdir. Milletvekilleri başka hiçbir göreve talip olmamalı, başka bir göreve seçilmemelidir. Eğitimi, sağlığı, ekonomiyi illa bir kişi yönetecek diye bir şey yok. Bugüne kadar seçilen bakanlar hiçbir şey bilmeyen siyasi kimlikler oldu, ülke tarihi boyunca üç beş istisna hariç. Seçilen milletvekilleri tarafından temsilde adalet sağlanarak yürütme konseyi oluşturulmalı. Alanında uzun yıllar ihtisas yapmış bir kurul tarafından eğitim, sağlık, ekonomi vs. yönetilirse hata payı çok düşer. Ülkenin sırtı yere gelmez. Örnek verecek olursak; her 50 milletvekili tek bir kişiye oy vermek kaydıyla Milli Eğitim Bakanlığı için bir yürütme kurulu üyesi atayabilir. Bir kurul üyesinin görevden alınması da, meclis çoğunluğunun en az %60’ı ile olmalı, eğer bir hata yaparsa.

04.12.2020 / 00:23

15
Muhammed Ali Yılmaz İzmir , Kamu Çalışanı

AK Parti, CHP ve MHP, ve belki de IYI Parti, çok bilinçli bir şekilde ve "derin devlet" yönetiminde, ya da dolaylı olarak "derin devlet tavsiyesinde"; sosyolojik, ekonomik, finansal, kültürel, felsevi, ideolojik, etnik yapı ayrıntısına kadar, önceden tasarlanmış gerilim ve kutuplaştırıcı siyaset uygulamaktalar. Ve yukarıda belirttiğim bu 3 ya da 4 parti, mevcut gerilim politikasının bilinçli ana aktörleri. Ancak Millet artık evet artık huzur, güven ve aş ve iş istiyor. Ülkemizin kısa, orta ve uzun vadeli program ve projelerle, orta gelir grubu tuzağından çıkması bir mecburiyet. Ülkemiz vatandaşları gerilim ve kutuplaştırıcı siyaset istemiyor. Çünkü "keskin sirke" küpüne zararlıdır. Zaman milli birlik ve dirlik zamanı. DEVA partisi, liberal, merkez sağ ve merkez sol seçmen kitlelerini, asgari müşterikte birleştirebilirse, çok evet çok başarılı olur, ve, böyle bir ihtimal oldukça yüksek. En kısa zamanda, egemenliğin kayıtsız şartsız millette, en güçlü iradenin TBMM de olduğu, çoğulcu demokratik parlamenter rejime geçilmesi şart. Özetle, DEVA partisi, yetenekli ve dürüst kadrosuyla, vatansever, yerli ve milli duruşuyla, yurdun her tarafına yayılmış teşkilatlarıyla, ilk seçimlerde en az yüzde 15 hatta yüzde 20 ve hatta yüzde 25 oy alır. Bu ülke, halktan tamamen kopmuş, Anayasayı ihlal eden o malum muhterem kişiden ve oligarşik-plutokratik çevresinden çok daha büyüktür. Geçim derdi olan AK Parti seçmenleri maalesef aldandılar, yazık. Kendim ettim kendim buldum demek düşer AKP lilere.

03.12.2020 / 23:59

2
Salih Onganer İzmir , Mühendis

https://www.youtube.com/watch?v=_qEqQRTlfnU Bu videoda ali babacanın hitabetine değinilmiş çok güzel öneriler bulunmaktadır ve bende bir deva partisi gönüllüsü olarak bunlara dikkat edilmesini istiyorum.Ali babacana güveniyorum ama malesef popilizmin çok fazla ön planda oldugu bir ülkede bu videodakı önerileri dikate almanız gerekiyor aksi takdirde zeki ve egitimli kitleler dışında çok az kişiyi etkileyip oy alırsınız şimdiden teşekkürler. BabaCan Do it!

03.12.2020 / 20:29

46
Muhammet Ali Kalyon İstanbul , Öğrenci

Merhaba, Daha önce Cimer'e yazdığım ve sonuç alamadığım bir konuyu öneri olarak size yazıyorum. Daha iyi bir ülke için her alanda reformlara ihtiyacımız var. ------------------ Laboratuvar sonucuyla taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen gıdaları satan cafe, lokanta, restoranlar vb. yerler işletmelerini kapatıp yakınları üzerinden yeni bir şirket açarak çalışmalarına devam edebiliyorlar. Bu durumun önüne geçmek için bir önerim olacak. X caddesi üzerinden 123 numaralı dükkanda bu tip bir gıdanın tespiti halinde o işletme derhal kapatılmalı, yüklü miktarda ceza uygulanmalı (hapis de dahil) devam eden 3 yıl boyunca o adresteki dükkana gıda işletmesi açılması önlenmelidir. Bu sayede farklı bir şirket üzerinden sadece tabela değişikliği ile işe devam edilemeyecektir. İşletme sahibi, dükkan sahibinin 3 yıllık kira kaybını da tazmin etmelidir(ceza olarak). ------------------

03.12.2020 / 08:33

5
Selim Ekşi İstanbul , Yönetici

Sayın başkanın söylemleri kulağa çok hoş geliyor merak ettiğim iki husus var. Birincisi merhum Necmettin Erbakan ve sayın Erdoğan arasında olan ve topluma farklı aks ettirilen dayanışmanın benzeri sayın Erdoğan ve sayın Babacan arasında var mıdır. Deva partisi akpartinin emniyet kemeri midir? Bir diğer husus ise geçmiş başbakanlarımız(merhum Özal, Demirel, Mesut Yılmaz) tarafından defaatle dile getirilmiş olan parlamenter sistemin eksikliği ve bürokrasi hükümetin önüne engel değil midir bunun yerine mevcut sistem üzerinde revizyona gidilse daha iyi olmaz mı? eski sistemde 3 tane parti bir araya gelicekte hükümet kurulacak diye kıvranmak topluma zarar vermiyor mu? Bu sistem revize edilse hiç değilse hükümetin 5 senelik görev süresi boyunca hükümet bozulur mu işleyişe zeval gelir mi gibi hüsnükuruntuları bulunmuyor. Bu sistem bizim ülkemizde tek adam rejimi de Amerikada değil mi? Amerika ve bizim sistemimiz arasında farklılıklar olabilir ama bu ilham almayacağımız ve kendi sistemimize entegre etmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Benim deva partisi ile ilgili tek kafama takılan konu bu sistem değişikliğidir beni bu konuda aydınlatırsanız minnettar olurum saygılarımla..

03.12.2020 / 01:11

25
Faruk Gençoğlu İstanbul , Doktor