Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

Şaibe ve Şüphe! İktidarın Akademik Unvanı oldu. Hangi taşın altını kaldırırsanız, karşınıza İktidar çıkıyor. Tüm kötü şeylerin ucunda, İktidar var. Ne diyebiliriz ki? yazıklar olsun! Üstelik bu fiilleri Müslümanlık kisvesi altında yaptılar. İslama ve İnanca büyük zarar verdiler. Ama ALLAH C.C. İKTİDARA tüm yaptıklarını, kendi ağızlarından itiraf ettirdi. Artık hiçbir şeyleri, yolunda gitmemeye başladı. Kötülükleri ayaklarına dolaşır oldu. Buz dağı gibi eriyorlar. Maalesef bizlerde bu durumdan birinci derecede etkilendik. Askerde öğretmişlerdi. ETKİ varsa arkasından TEPKİ gelmesi kaçınılmaz olur. Önemli olan Emniyeti sağlayabilmektir. Bunun içinde soğukkanlı davranmak gerekir. Fakat Ülkemiz insanı öyle bir halde ki, NE KADAR kötü Etki bırakacak işler yapılırsa yapılsın, sineye sünger gibi çekiyor. Tepki vermiyor. Uyuşturulmuş bir Topluma döndük. Bireyler, Adeta Zombiye dönüşmüş durumda. İktidar bundan cesaret alarak, Vatandaşın Yaşam standartları ile istediği gibi oynayabiliyor. Peki Muhalefet ne yapıyor? Üstüne düşen sorumlulukları, yerine getirebiliyor mu? Mesela Haftada iki kere yapılan, Akaryakıt Zamlarına karşı, ortaya fiili bir tepki koymuş mu? Nedenini bilmiyorum, Ama Elbette hayır. Yahu biri de çıkıp demiyor ki, İş bu kötü etkilere karşı Milletçe bir Tepki koyalım. Tüm taşıtlar kontak kapatsın. Ya da eskiden olduğu gibi evlerde ışıklar kapatılsın açılsın. Ama yok ! Umarım bu yazım milat olur da Bu olumsuz etkilere karşı Toplumsal bir tepki ortaya konur.

12.06.2022 / 14:54

15
Ahmet Hafızoğulları İstanbul , Bankacı

Memleketin bariz sorunları karşısında üretilecek çözümlerin bilindik cevaplar olduğunu ve tüm partilerden duyduğumuzu bilmemiz gerekiyor. DEVA'nın vadettiklerini diğer siyasi partiler de aynı ekseriyetle sürekli ifade ediyor. Ben bu ülkede ki ekonomik sorunların ve giderek daha berbat bir hal alan "adam kayırma" durumunun iktidar değişirse zaten bir şekilde çözüleceğine inanıyorum. Benim merak ettiğim, DEVA, şayet iktidara gelirse Libya'ya ne gözle bakacak, Karabağ için ne diyecek, Suriye'de ne yapacak, Afrika'da nasıl duracak, Türkiye'nin tüm Dünya'da oluşturduğu "Mazlumlara el uzatan ülke duruşunu" ne yönde geliştirecek ve ya değiştirecek. Kısaca yurt dışı politikaları için kırmızı çizgileri neler olacak. "Komşularımız ile daha iyi ilişkiler" cevabından ziyade, bu konulara net açıklık getiren bir açıklama yapılması, benim gibi bu konuları da gerçekten önemseyen insanlar için gerekli bir cevap olacaktır. Çünkü DEVA partisi temsil ettiği ve yansıttığı her yönü ile beni "alternatifi yok ki başka partiye oy verelim" düşüncemden koparmayı başardı. Sadece bu meseleler üzerinde ki duruşunuzu merak ediyor ve bu vesile ile de sormak istiyorum. Gerçek bir cevap vermeniz ümidi ile.

08.05.2021 / 12:12

15
Muhammed Enes Ekinci Tekirdağ , İşçi

Sayin devlet büyüğümüz ve deva partisi kurucumuz sayin ali banacana saygılarımla... Ben 29 yasinda turkiye aşığı yaratici ve geleceğe umitle bakmak isteyen bir birey olarak yapmis olduğunuz çalışmaları yakindan takip ederek gerek dik durusunuz gerek reel aciklamalarinizdan dolayi sizleri tebrik eder,Partinizde ve bireysel calismalarda başarılarınızın devamını dilerim.Bu calismalarda sizlere destek vermek adına sahsim ve firmam olarak sizlerin yanınızda olduğumuzu belirtmek isterim. SAYGILARIMLA... Çalismalarinizin devamımı dilerim. Er strafor ve ÜNAL ailesi adına Ertekin ÜNAL ER STRAFOR Millet mah.duzova sok no:4/B YILDIRIM/BURSA

14.05.2021 / 00:59

15
Ertekin Ünal Bursa , Esnaf

Değerli arkadaşlar Ülkemizde ismi ile üniversitemiz olan 14. ve 15. yüzyılın büyük düşünürü bugün bile bilim dünyasına yaptığı katkı tartışılmaz olan İbn-i Haldun 'un Mukaddime isimli eserinden aşağıda alıntıladığım 1. cilt 13. bölümü ( sayfa 372) okumanızı rica ediyorum. (1377 yılında kaleme alınan metnin Türkçe çevirisinden) Yorumu size aittir. İkincisi:Daha önce de söylediğimiz gibi devlet,doğal olarak iktidardakileri zengin ve gösterişli yaşam sürmeye sürükler.İktidarda yaşam olanakları çoğalır ,yaşam koşulları değişir.Egemenlerin dağıttıkları ücret ve ödüllere ilişkin giderleri artar.Zamanla,gelirler giderleri karşılamaz olur.Egemenlerin yoksul olanları tutunamaz yıkılırlar.Zengin olanlarınaysa daha savrukça ödüller,ücretler verirler.Bu durum daha sonraki kuşaklarda daha da artar.Sonra öyle bir durum gelir ki ,dağıtılan ücretler ,bunları alanlarında alıştıkları gösterişli yaşam biçimlerine yetmez artık.Bunların istekleri çoğalır ve bu çevreler ,aldıklarıyla geçinemez olurlar.Bunun yanında egemenler ,yardımcı güçlerden ve askerlerden ,sağladıkları olanakları gazalara ,savaşlara ayırmalarını isterler.Ama bu konuda gönüllü bulamazlar .Gönüllü yardımcı bulamayınca ,bu çevreleri cezalandırma yolunu tutarlar.Çoklarının ellerindeki mallara/mülklere el korlar.Bu yolla onların üzerinde etkili olmaya çalışırlar yada bu yolla kendi çocuklarının ve devlet giderlerinin olanaklarını sağlarlar.Ne varki bu yol koruyucu güçleri zayıflatır.Bu çevreler devleti ayakta tutamayacak ölçüde güçsüzleşirler ve bu çevreler güçsüzleşirken ,dolayısıyla devletin başındaki egemende güçsüzleşir. Sonra devlet kesiminde gösterişli yaşam yoğunlaşınca ve aldıkları ücretler ve ödüller koruyucu güçlerin giderlerini karşılamaz duruma gelince ,devletin sahibi olan egemen ,onların ücretlerini ve ödüllerini arttırma gereği duyar.Açıklarını kapatsın yaralarını sağaltsın diye..Ne varki devletin gelir kaynakları bellidir,ne artar ne eksilir. Devletin gelir kaynaklarını arttırmanın bir yolu var o da

17.06.2021 / 23:51

15
Tuncay Eker İstanbul , Danışman

Merhabalar;Kim bu millete hizmet yapmak için siyasete soyunmuşsa Allah yardımcısı olsun.Bu mukaddes millet bunu hakediyor.Yalniz yürüyeceğiniz bu yolda sizi yarıyolda bırakmayacak maddiyata önem vermeyen dava ruhu olan insanları seçiniz.Ben size ve ekipinize güvenim sonsuz.Bana da ihtiyaç duyarsanız Silivride ikamet ediyorum.Her türlü hazırım.Allah yar ve yardımcınız olsun.

02.07.2020 / 22:19

15
Cevdet Aydın İstanbul , İşçi

Öncelikle ileri demokrasi yolunda bu hareketin çatısı altında birleşen tüm dava arkadaşlarımıza Hatay'dan selamlar!!! Üniversitelerimizde okuyup hazırlık sınıfında bulunan öğrencilerin, öğrenim göreceği dilin konuşulduğu ulkelere bir yarı dönem veya hazırlık sınıfı süresi boyunca o ülkede devlet destekli bir dil eğitimi görmelidir.Ayrica bu ülkelerde edindikleri yeni bakış açıları ülkemize yeni perspektifler sağlayacaktır çünkü ilerlemeler örnek alınarak en sağlıklı şekilde olur .

06.09.2020 / 20:48

15
Emir Metin Tadlı Hatay , Öğrenci

Düşüncelerimi böylesi bir kürsüde bile törpüleyerek yazmak zorunda kaldığım bir zamanda yaşamanın üzüntüsünü sizlerle paylaşıyorum. "Değerli fikirlerimi" aktarabilmek için benimle iletişime geçin vitesine takmadan buraya döküleceğim. Öyle bir dönemdeyiz ki; insanın insana tahammülünün kalmadığı, başaramadım psikolojisinin hakim olduğu, derdimizi anlatamadığımız için gırgırla hafiflettiğimiz bir dönem. Anlatamadığımız diyorum çünkü herkes kendi alışverişine bakıyor. Kimsenin derdi başkası değil, yanındaki değil. sn. Babacan bile dönüp burayı okuyor mu, vakti oluyor mu bilemiyorum. Kendimce toplumsal meselelere karışmayan, resmiyetten olabildiğince uzak, para zaten kazanılır sağlık olsun kafasında rahat rahat yaşayabilen biriydim ki bu yıllara kadar. Kampüs hayatı içinde gece yarılarına kadar çalışarak edindiğim bilgilerin artık çöp değeri taşımadığını fark ettim. Çünkü bulunduğum yere fayda sağlayabilmeyi hedeflerken, bulunduğu yerden fayda sağlamayı hedefleyen insanlar işin başında, atanmış, kadrolaşmış veya her ne derseniz. Benim birikimimin bir önemi kalmamış. Zaten kazanılır dediğim paraya muhtaç hale gelmişim. Kazanmak için çalıştığım sürece yorgun olmaya mahkum edilmişim. Olsun dediğim sağlık için "hastalığa yakalanmamak"ın yeterli olduğunu öğrenmişim(!) Bazen kandırılabilen bir birey olmadığım için pişman olduğum oluyor. Çünkü kandırılmadan bu ülkede mutlu olamayacağımı fark ettim. Karakter kısıtlamasının da olduğu bu platformda yeterince yazdığımı düşünüyorum. Olmasaydı da uzun uzun yazsaydım diyemem. Düşünüp de yazamadıklarımı tahmin etmek pek de zor değil. Bilgiye tok(!) toplumumuza aktarmaya çalıştığım bir yazıdan ziyade, bir damla da olsa içimi döktüm buraya. Teşekkür ederim. Şayet yayınlanmazsa gönüllüsü olduğum bu oluşumdan da umudu keseceğimi ayrıca belirtmek isterim.

25.09.2020 / 22:06

15
Burak Çümen Uşak , Öğrenci

Şeffaflık, dürüstlük, ilkelilik, hoşgörü, bütünsel yaklaşım, liyakat, adalet, inanç ve düşünce hürriyeti Deva Partisi Lideri Ali BABACAN’da mevcut olduğu sürece inşallah ülkeyi ve insanlarımızı aydınlığa hepbirlikte kavuşturacağız.

22.11.2020 / 11:42

15
Ömer Ömeroğlu Mersin , Asker

Herkese sağlıklı günler. Siyaset iki kişi yada daha fazlası arasındaki güç ilişkidir. Aslında siyaset sağlam temel ilkeler oluşturup o ülke ve toplumunu ileriye taşımaktır. Ama 2.sınıf demokrasilerde bu kısa zamanda 'BENİM GİBİ OLSUN', 'BENİM OLSUN', BENİM DEDİĞİM OLSUN ' ilişkisine döner. Tehlike de orada başlar. Siyaset sahip değil yöneten, gözleyen, sistem oluşturan, tıkanıkları açan.... gibi vazifeleri olan bir misyona sahip olmalıdır. Siyasette ego çok tehlikelidir. Bunu yenen siyasetçi gerçek siyasetçidir. Devletin BABA olarak algılandığı toplumlarda geri kalanlar evlattır. Bu irade beraberinde biat ve itaat kültürünü getiri ki aslında bu özgür düşünceyi yok eder. Otoriter bir babanın olduğu bir evde yetişen çocuk nasılsa siyasetin zaman içinde otoriterleştiği toplumlarda DEVLET BABA vatandaşına evlat muamelesi yapmaya başlar. 1.Deva partisi eğer dertlere deva olacaksa slogan buysa demek ki çok dert var ve devası da biziz diyorsa önceli insan hakları olmalı. 2.adalettir her şeyin başı. Eski Yunan toplumlarındaki şehir hayatında mücadele hep adalet kavramları üzerine olmuştur. O zaman önce hukuk. 3.Kadın cinayetleri ne olacak? 4.trafik ışıklarına uymayan bir toplum medeniyet anlamında çok geridedir peki uymayanlar ve ölümlere sebep olanlar ne olacak? 5.Birilerinin yakınları daha mı çok korunacak yoksa eşitlikten asla taviz verilmeyecek mi? 6.Ülkemizde nedense kurallara uymamak bir gelenek en fazlada uymayanlar bunu en çok dillendirenler ne yazık ki. Peki sistem inşası yeniden nasıl olacak? Yoksa yeniden parti tüzükleri yazılıp raflara mı kalkacak? 7.Eğer bir sistem kurulacaksa bu masada herkes olmalı. Bu ülke burada yaşayan herkesin ülkesi. 8.Mesela bir belediye başkanı yani seçilmiş birisi seçimle gelse de 20 yıl, 25 yıl, 30 yıl DEVA da kalacak mı yoksa 3 dönemle sınırlanıp akil insan mı olacak? 9.Eğer doğru iş yapılacaksa hakkaniyet, teşkilatlanma çabalarında doğru yere doğru insan modeli, alanında uzmanlar mı partide görev alacak?

01.12.2020 / 13:55

15
Turgay Aytaş İstanbul , Üst Düzey Yönetici

Çoğunlukçu bir anlayışın ve istişare kültürünün olmadığı yönetimler, toplumlar totaliter ve otoriter toplumlardır. - İstişare aynı dünya görüşündeki, aynı yaşama kültüründeki insanlarla birlikte yapılmaz. Birbirimize aynı şeyleri söyleriz.- Ne yapılırsa yapılsın, kul hatalarına maruz kalır ve ülke zaman kaybeder. Bir kişi, bir grup her şeyi doğru yapamaz. İlk yapılması gereken temsilde adaletin sağlanmasıdır. Mecliste benim tanıdığım benim oy verdiğim bir milletvekili bile yok. Milletvekili seçilme yeterliliği en az üniversite mezunu olmalı. Seçim barajı kaldırılmalı, D-Hont sistemine göre %0.05 oy alan bir parti bile meclise milletvekili sokabilmelidir. İlla her sene aynı sayıda milletvekili olacak diye bir şey yok. Aynı düşünceye ve yaşam biçimine sahip insanların, kendilerini temsil edebilmeliri için gettolaşıp bir yerde yaşaması gerekmiyor. Yada güçlü bir partiye yanaşması gerekmiyor. Küçük partilerin temsilde bir kontenjanı olmalıdır. Toplumdaki tüm farklılıklar mecliste temsil edilmelidir. Milletvekilliği kutsal bir görevdir. Milletvekilleri başka hiçbir göreve talip olmamalı, başka bir göreve seçilmemelidir. Eğitimi, sağlığı, ekonomiyi illa bir kişi yönetecek diye bir şey yok. Bugüne kadar seçilen bakanlar hiçbir şey bilmeyen siyasi kimlikler oldu, ülke tarihi boyunca üç beş istisna hariç. Seçilen milletvekilleri tarafından temsilde adalet sağlanarak yürütme konseyi oluşturulmalı. Alanında uzun yıllar ihtisas yapmış bir kurul tarafından eğitim, sağlık, ekonomi vs. yönetilirse hata payı çok düşer. Ülkenin sırtı yere gelmez. Örnek verecek olursak; her 50 milletvekili tek bir kişiye oy vermek kaydıyla Milli Eğitim Bakanlığı için bir yürütme kurulu üyesi atayabilir. Bir kurul üyesinin görevden alınması da, meclis çoğunluğunun en az %60’ı ile olmalı, eğer bir hata yaparsa.

04.12.2020 / 00:23

15
Muhammed Ali Yılmaz İzmir , Kamu Çalışanı