Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

Heyecanlı bir şekilde beklediğimiz oluşum sonunda şekillendi. Siyasete yeni bir inovasyon getirecek olan bu oluşum bir kişiye veya gruba değil 83 milyona hizmet edecektir. Hizmet sözcüğünün artık sözde kalmayacağı bir oluşuma şahitlik edebiliriz. Eğitimden ekonomiye ticaretten sağlığa her sektörün beklediği DEVADIR. Tüm TÜRKİYE’Yİ KAPSAYACAK BU OLUŞUMUN SİYASETE YENİ SOLUK GETİRECEKLERİ BİR AŞİKARDIR.

06.05.2020 / 18:11

23
Muhammed İlmin Şanlıurfa , Mühendis

Bizlere söz verdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Bu gidişatı değiştirebilecek olan Sayın Genel Başkanımız Ali BABACAN liderliğinde bizleriz. Ülke olarak çok kötü durumdayız dedikten sonra bir bakıyoruz ki daha da kötü duruma geliyoruz. En büyük sıkıntı sayın Genel Başkanın şuan yaptığını devlet yöneticilerinin yapamaması. Eğer gençlere söz verilse,gençler dinlense, görev verilse şuan ülkemiz samimi olarak söylüyorum ki bu halinden daha iyi olurdu. Atatürk’ün “Bütün umudum gençliktir.” sözünü hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız....

07.05.2020 / 00:27

23
Mustafa İsmet Gürtekin İstanbul , Öğrenci

Öncelikle ülkemizin huzur ve güvenliği için çözüm arayışında olan tüm vatandaşlarımızı saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Dünya genelinde hemen her konuda köklü değişimler olduğu gibi geleneksel siyaset anlayışının da bir an evvel terk edilmesi gerektiğine inanıyorum. Tüm siyasi partilerin ilk söylemi "Eğer seçilirsek" olduğu için farklı görüş ve hislerle aynı toprağı paylaştığımız milletimiz, güven inançsızlığına düşmekte ve farklı fikir ve uygulamalara fırsat vermek istememektedir. Oysa ki tüm büyük atılımlar küçük başlangıçlar ve ispatlar ile gereken desteği ve enerjiyi oluşturabilmektedir. Bu bağlamda partimiz olarak ilk olarak iktidar arayışında değil ispat arayışında olmayı kendimize borç bilmeliyiz. Ne var ki yaptığım bireysel araştırmalarda, bu uğurda gereken kaynak ve süre bir çok insana zahmetli görünmekte ve direk iktidar sahibi olunacak bir seçimle her şeyin çok daha kolay olacağı düşünülmektedir. Teşkilatlanma çalışmalarımızın bir an evvel hız kazanması ve bu görevlendirme sürecinde reel sorunlara rasyonel çözümler bulunması için, "SEBEP-SONUÇ" ilişkisine çok dikkat edilen, pilot uygulamaların çalışması tamamlanmalıdır. İç ve dış ilişkiler, eğitim, ekonomi, adalet, toplumsal huzur, hayvan hakları, aile ve sosyal politikalar vs.. derhal yeniden tanımlanmalı ve bu süreçte vatandaşın anlamakta zorluk çekeceği siyasi akademik söylemler yerine daha sade ve daha anlaşılır olunmalıdır. Milletimizin her gün TV de nefretle izlediği kötü olayların ve halkı temsil ettiğini söyleyip birbirine sataşmaktan, çalışmaya fırsatı kalmayan milli temsilcilerin psikolojik yansımalarından bir an önce kurtarılması gerekmektedir. Bu yolda partiler arası değil, görüş ve mantıklar arası köprüler kurulmalı, sonuçların belirli bir zümrenin menfaatine değil, konuyla alakalı tüm yurttaşların ortak menfaatine hizmet ettiği ortaya konmalıdır. ÇÜnkü benim güzel ülkem, her canı ile her varlığı ile şanlı tarihi ve evrensel vicdanı ile her şeyin en güzeline layıktır. Sağlıcakla kalın.

16.05.2020 / 10:26

23
Yücel Kaya İstanbul , Özel Sektör Çalışanı

Merhaba Allah yolunuzu açık etsin sayın Babacan'a selamlarımı ve dualarımı gönderiyorum Allah razı olsun kendisinden ve ekibinden zorlukları göze alarak sessiz çoğunluğun ümiti oldunuz ülkenin hazinesini en iyi şekilde temsil ettiniz elinizden milyar dolarlar katrilyon TL'ler geçmesine rağmen 1 kuruş elinize bulaşmadı dürüst bir insansınız siyasetle zenginleşen olmadınız Allah dürüst insanlarla beraberdir

29.05.2020 / 09:19

23
Özgür Bilgin İstanbul , Diğer

Herkese Merhaba. “Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a DEVREDİLMEMİŞ Ada, Adacıklar ve Kayalıklar Sorunu” ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum; Türkiye ve Yunanistan arasında çıkan Egemenlik uyuşmazlığına ilişkin olarak başvurulacak en önemli metinler, Lozan Barış Antlaşması ve bu antlaşmanın 6, 12, 15 ve 16. maddeleri ile Paris Barış Antlaşması’nın 14. maddesidir. Türkiye, Paris Barış Antlaşmasının tarafı değildir ve antlaşmaya katılmamıştır. Ancak 10 Şubat 1947’de Paris Antlaşması imzalandı. Türkiye bu kararı 5 gün sonra 15 Şubat 1947 tarihinde kabul etti. Türkiye, açıkça söz konusu antlaşmalarda adları sıralanarak egemenlik devrini tanımış olduğu adalar ve adacıklar dışında kalan ada, adacık ve kayalıklara ilişkin egemenliğinin sürmekte olduğunu iddia ederken, Yunanistan, söz konusu antlaşma hükümlerinin Türkiye’nin, Anadolu kıyılarından üç mil dışında kalan deniz alanında herhangi bir hak iddiasında bulunmasını engellemekte olduğunu ileri sürmekte. Kısacası; Türkiye ilgili antlaşma hükümleri çerçevesinde adları sıralanarak egemenlik devrini gerçekleşmiş ada, adacık ve kayalıklar dışındaki adı belirtilmemiş ada ,adacık ve kayalıkların Osmanlı Devleti’nin bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyetine ait olduğunu savunmaktadır. Ancak Yunanistan hiçbir hukuki dayanağı olmadığı halde bu ada ,adacık ve kayalıkların Yunanistan’a ait olduğunu savunmaktadır. Bütün bu sorunlar çözüme bağlanmamışken Yunanistan son yıllarda kara sularını tek taraflı olarak 12 mile çıkarmak istiyor. Bu karar Ege Denizi’ndeki çıkar dengelerini Türkiye’nin aleyhine orantısız bir şekilde değiştirir. Bu olursa Türkiye’nin kara suları Ege Denizi'nde %10’un altına düşer. Yunanistan’ın kanunsuz bir şekilde alacağı 12 mil kıta sahanlığı kararını diplomatik olarak veya gambot diplomasisi ile engellemez isek ekonomik bağımsızlığımız ciddi tehdit altına girer. Ekonomimizin can damarı olan Ege Deniz'ini kaybederiz Kısacası; Denizciliği başarmalıyız. İstikbal Denizlerde... Herkese İyi Günler.

29.05.2020 / 23:04

23
Doğan Atlı Sakarya , Öğrenci

Teşkilatlanma sürecinde her bir ilde liyakat sahibi insanlar bulup bunlarla çalışmazsanız, bulundukları illerde isimleri ön plana çıkmış varlıklı ailelerden veya aşiretlerden isimler ile yol alırsanız yolda kalır bir süre sonra mevcut hükümetin yaptığı gibi durumu kurtarmak üzere ÖMERLER aramak durumunda kalırsınız. Sizlere umut bağlamış insanları hayal kırıklığına uğratmamak adına bu hususu kılı kırk yararak çalışmanızı tavsiyede bulunmak istedim. Yolunuz açık olsun.

30.05.2020 / 18:45

23
Kadir Sevdi Batman , Kamu Çalışanı

Yarınki Türkiye'nin İnsanları uzlaşma ortamının geliştirilmesi yeniden tesis edilmesi adına farklı fraksiyonlardan insanların aydınların, mevcut durum hakkında kamuoyunu bilgilendirecek kaynakların çoğalmasını ve tarafsızlığını sağlamak. basın ve medya kuruluşlarının tarafsızlığını sağlamalı. tüm kamu kurum ve kuruluşlarına devlet kademelerine alınacak personelin mutlaka liyakate dayalı alınmasını sağlamak. ötekileştirme ve nefret söylemini ortadan kaldırılmasını sağlamak. kamplaşma ortamının bitmesini sağlamak tutuklu gazetecilerin serbest kalmasını sağlamak ekonomide siyasi baskıları yok etmek. merkez bankasına karışmamak. siyasilerin söylemlerine dikkat etmesi. çatışma ortamından mümkün olduğunca kaçınmak. içişlerinde istikrar ortamının korunmasını sağlamak.

01.06.2020 / 13:52

23
Tayfun Türk İstanbul , Muhasebeci

“2.5 milyar dolara alınan S-400 ne oldu?” -Sus hain! “Avrupa'nın 1000 metreküpünü 120 dolara aldığı doğalgaza biz aynı miktar metreküp için neden 280 dolar ödüyoruz?” -Teröristsin! “Halka IBAN atıp para toplamak ve sonra da 30 milyon TL dağıtıp “konser” yapmak ne iş?” -Bizi bölemeyeceksin. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ne olacak? -Ezanlar susmaz.

21.06.2020 / 13:32

23
Mustafa Koç Van , Yönetici

Bir başka önemli nokta da, daha önce 2002’den üzerine gidilen vesayet sistemi aktörlerinin yeniden kendisine zemin bulması oldu. Askeri ve bürokratik vesayet etki alanını genişletti ve bir şekilde iktidar ile ortaklık kurdu.Tüm bu olanlara karşın, muhalefet “Bu ülkede bir anayasa var, yasalar var, yönetmelikler var! demedi. Suçun ve suçlunun takibatını yapacak emniyet ve yargı ortadan kaldırıldı. Bürokraside sisteme adapte olarak yükselmek, yükselemiyorlarsa da görevlerine devam edebilmek ağır bastı. Zaten arkalarında onlara destek verecek bir yasama organı veya medya da kalmamıştı. Bu arada toplumun çok büyük bir bölümü iktidara olan desteğini sürdürdü. Çünkü 1) İslamcı-muhafazakâr taban, dini sadece fiziksel ibadete indirgeyen bir gelenekten gelmekteydi 2) Büyük bir menfaat ağı ile iktidara bağlanmışlardı. 3) Güçlünün yanında olmak daha güvenli hissettiriyordu 4) etik bir tutum alan bir güçlü muhalefet yoktu. Yani topluma doğruyu ve olması gerekeni söyleyecek bir muhalefet yoktu. Böylece normal şartların olmaması yeni normal şartları oluşturdu. Muhalefet, değişen sisteme birşekilde uydu. Bu yeni normal artık Türkiye’nin! Bu yeni normal hakkında en iyi bildiğimiz gerçek, öngörülemez bir devletle yüzyüze bıraktığıdır hepimizi. Bu anormalliklerin yeni normal olmasının nedeni, herkesin onlara alışmaya başlaması, onu kanıksaması, o anormalliklerin kurumsallaşmış olması. Bu kurumsal yapının değiştirilebilmesi yani yeni normalden normale dönüşün sağlanabilmesi hatta bununda ilerisinde çağın gereklerini karşılayan yeni bir yönetim anlayışının temellerinin atılması noktasında DEVA Partisi’ne tarihi bir görev düşmektir. Cumhuriyetin 2’nci yüzyılında 21.yüzyıla damgasını vuracak başarıların elde edilmesi, içinde bulunulan durumun doğru anlaşılıp tahlil edildikten sonra oluşturulacak çözüm yollarının inşa edilmesi ile ancak sağlanabilir. Muhafazakâr ya da merkez siyasetin, Türkiye’nin yeni dinamikleri, sorunları ve ruh hâli etrafında yeniden tanımlanması gerekmektedir.

04.05.2020 / 17:50

23
Ali Rıza Erdoğan Kocaeli , Esnaf

facebook da deva partisi diye fan sayfa kurmuştum acayip biragabet var abi millet deva ya güveniyor iktidara geldikten sonra elektirik üreten trafo kuralım bunları dış ülkelere satalım yani vatandastan vergı almadan cark dondurmenın bı yolunu bulalım halk market kuralım tamamen devletın kurdugu en dusuk fıyatlara mıllete satsın devlet elektırık trafolarından elde ettıgımız gucu ulkelere satalım halktan 1 kurus vergı almadan bu ulkeyı kalkındırmanın yollarıonı bulmak lazım bu ülkenin devası deva partisidir

04.05.2020 / 23:13

23
Talha Erdoğan İstanbul , Grafiker